Söyleyin Al-i Baş Kumandana... - Nigar Ögeday
Bu gece, Karabağ'ı rüyamda gördüm, çok dertliydi!
Konuşturmak istedim. Hal hatır sordum...
Yüzüme bile bakmak istemedi.
Zira bize küsmüştü.
Tam giderken, 'dur'dedi.
Yüzümü O'na döndüm.
Sorusu bile şamar gibiydi!
"Siz ne hayasız insanlarsınız, utanmadan halimi hatırımı mı soruyorsunuz?"
Soru kanımı dondurmuştu.
Yüzüne bakacak halim kalmamıştı.
Devam etti. Kibarca ama emredek...
"Anlatacaklarımı duymak istiyorsan,otur dinle!"
Utanarak, usulca bir taşın üzerine oturdum...
Derinden bir ahh çekti .
Bir süre dertli dertli baktı ve anlatmaya başladı.
"Koynumdan uyuyan güzel evlatlarımın mezarları dağıtıldı. Tarihi abideler yerle bir edildi. Üzerinde haç işaretli yeni binalar yapıldı. Sizlerin sahip çıkamadığınız sokaklarda düşman cirit atıyor.
Bir zamanlar bu yurdun güzel Karabağ kadınları, simdi birer köle.
28 senedir Ermeni erkeklerinin ihtirasının oyuncağı oldu, hamile bırakıldı...
Doğan cocuk erkek ise bir süre sonra ana kucağından alındı, Azerbaycan'a karşı asker olarak yetiştirildi.
Kız ise ya hemen öldürüldü.
Ya da yine Ermeni erkekleri için büyümesine izin verildi.
Dün, Agop'un tecavüzünden dünyaya gelen O günahsız kız cocuğu, bu gün aynı Agop'un tecavüzüyle cocuk doğurdu.
Yani Agop kendi cocuğuna da tecavüz etti.
Cünkü, O çocuğun anası bir Azerbaycan Türk'üydü.
İşte Ermenilerin Türk'e olan düşmanlığı bu boyuttadır.
Oysa Azerbaycan'da 120 bin Ermeni gelini var.
Onlardan doğan cocukları biz baş tacı ettik.
Yüksek makamlara yerleştirdik..
Anneleri onların hep kulaklarına fısıldadı, aslında sen Ermenisin diye.
İşte onların yüzünden, ben bu iğrenç mahlûkların ayakları altında, 28 senedir inim inim inliyorum ."
Artık dinleyecek gücüm de yüzüm de kalmamıştı.
Söyledikleri sersemleştirmişti beni.
Tam kakıp gidecek iken, 'Karabağ' daha gazaplı bir ses tonuyla şöyle konuştu.
"Git o başınızda duranlara deyin ki, azıcık utanmanız olsun.
Paşinyan, bu gün güzel Şuşa'ya, yeniden tecavüz etmeye gelecek.
Sözde "Karabağ" Cumhuriyeti'nde, seçilen
sözde "Cumhurbaşkanı'nın" yemin töreni yapılacak.
Bari bu defa, bu işgalci teröristlere haddini bildirin.
Sizin buna gücünüz yeter.
Ben evlatlarımı iyi bilirim.
Yeter ki, bunu istesin.
Yeter ki, benim evlatlarım AGİT, AB, AKM, BM gibi dolandırıcı teşkilatlara güvenmesin.
Rusya, İran, Avrupa ve ABD gibi Ermeni severlere inanmasın.
Ben biliyorum teşkilatların buraya niçin geldiklerini.
Güya problemi çözeceklermiş.
Onlar buraya sadece tatile gelirler kızım. İnanmayın bunlara"
Başım hep önümdeydi. Gözlerine bir kez bile bakamadım.
Boynum bükük, tam gidecekken ses bu kez feryada dönüştü..
"Ne olur kurtarın bizi, kurtarın atalarınızın mezarlarını.
Kahraman şehitlerin nigaran ruhlarını. Hanım kızlarımızın köle hayatlarını.. Kurtarınnnnnnn .
Söyleyin Al-i Baş Kumandana.
Vur emri versin .
Gençliğini yaşamadan Ermenilere 28 senedir köle, metres olan yaşlanmış ana bacılarımız için kurtarın bu vatanı .
Size kızgınım, öfkeliyim ama ümitsiz değilim.
Dönün bu yurtlara.
Yakın, dağıtın beni de yıkın.
Ama dönün. Sizin ayağınız altında kül olmaya bile razıyam evlat"
Ağlayarak, hıçkırarak uyandım.
Hava aydınlanmıştı.
Ama benim dünyam kararmıştı.
Ve anladım ki aslında bizm millet olarak dünyamız, 1988 de İrevan'daki, 1992-93'te ise Karabağ topraklarını kayıp ettiğimizde kararmış.
O günden bu güne biz de hep, kendi kendimizi kandırmışız.
Kaynak: https://asasmedya.info/
FACEBOOK YORUMLAR