Seyhan Çağlar EMEN

Seyhan Çağlar EMEN

[email protected]

ÖĞRETMENİN KANIYLA  ÖDENEN BORÇ

05 Mart 2016 - 15:20 - Güncelleme: 24 Mart 2022 - 21:21

ÖĞRETMENİN KANIYLA  ÖDENEN BORÇ

      Vefa  Lisesinin  Fransızca  Öğretmeni  Ahmet  Rıfkı  Efendi  1885 yılında dünyaya gelmiştir, babası Balkan savaşında şehit düşünce annesi ile birlikte yapyalnız kalmışlardır. İstanbul’da yaşamaktadırlar, Ahmet  Rıfkı Efendi  yüksek tahsilini tamamlayarak Fransızca öğretmeni olmuş  ve  Vefa  Lisesinde  görevine başlamıştır.

       1914 yılında Birinci Dünya Savaşı başlamıştır, milyonlarca genç silah altına alınmış, müttefik donanması Çanakkale Boğazına dayanmış ve  bir milletin ölüm kalım savaşı tüm hızıyla devam etmektedir, gökten ölüm yağmakta asker ihtiyacı için  ve  Sultan  Mehmet  Reşad’ın  emriyle bedeni yönden gelişmiş çocuklar da silah altına alınmaktadır. Çanakkale, Balıkesir, Edirne ve  İstanbul’daki  lise  öğrencileri  de  gönüllü  olarak  Çanakkale’ye gitmektedirler. Hatta  Balıkesir  Lisesi  10. Sınıf öğrencilerinden sadece bir kişi  Çanakkale’ye  gidememiştir,  o çocuk da bedensel engellidir. Galatasaray  Lisesi  öğrencileri  de  bir gece yarısı okuldaki  yatakhanelerden  kaçarak Çanakkale cephesine gitmişlerdir.

       Yıl 1915,  Fransızca  öğretmeni  Ahmet  Rıfkı  Efendi  30 yaşındadır ve Vefa Lisesi birinci sınıf öğrencilerinin Fransızca derslerine girmektedir zaten okulda sadece birinci sınıf öğrencileri öğrenimlerine devam etmektedir, lise ikinci ve üçüncü sınıf öğrencilerinin tamamı Çanakkale savaşına  katılmak için cepheye gitmişlerdir. Öğrencilerin yüzleri devamlı asıktır, ders dinlememekte, derslerle ilgilenmemektedirler. Ahmet Rıfkı Efendi, öğrencilerin derse karşı ilgilerini çekebilmek  ve öğretim yapabilmek için gayret sarf etmektedir,  ön sırada oturan bir öğrenci söz alarak ” Hocam, mahallemizde erkek sesi duyamazken, gençler canını verirken, vatan elden giderken , bizlere öğrettiğiniz bilgi ne işe yarayacaktır? Siz niçin buradasınız,  sizin  de  cephede olmanız gerekmiyor mu?” diyor. Bu söz üzerine Ahmet Rıfkı Efendi  Müdür  Odasına  giderek istifa dilekçesini veriyor, doğru Harbiye Nezaretine  giderek  Çanakkale Savaşına katılmak üzere orduya yazılıyor.

       Mahalle  bakkalı  Selahaddin   Adil efendinin dükkanına uğruyor, kendisinin Çanakkale cephesine gideceğini,  annesinin ihtiyacı olan yiyecekleri veresiye vermesini, borçlarını veresiye defterine yazmasını, tüm borçlarını cepheden gelince ödeyeceğini, yaşlı annesini önce Allaha sonra da komşu olarak kendisine emanet ettiğini söyleyerek vedalaşıyor ve helalleşiyor. Ahmet Rıfkı Efendi, annesi ile helalleşerek  ve  özel eşyalarını yanına alarak  cepheye gidiyor, eğitimini bitirince ihtiyat Zabiti (Yedek Subay) olarak savaşa katılıyor, bir taarruz esnasında şehit düşüyor.

       Bir sabah Mahalle Muhtarı, İmam Efendi ve bir Zabit birlikte,  Ahmet Rıfkı Efendinin annesinin evinin  kapısını çalıyorlar, kapıyı açan yaşlı kadının elini öptükten sonra Ahmet Rıfkı Efendinin Şehitlik Beratı ile birlikte bir zarf veriyorlar. Yaşlı kadın, komşu  kızı  Gülşah’ı  çağırarak mektubu açtırıyor, oğlunun son mektubunu okutuyor, metanetle  karşılıyor  ve zarfın içindeki birikmiş maaşını  alarak, borcunu ödemek için bakkal  Selahaddin Adil Efendinin dükkanına  gidiyorlar, mektubu ve parayı ona uzatıyorlar.  Bakkal  Selahaddin   Adil Efendi, mektubu  okuduktan sonra borç defterini açıyor,  borç sayfasına  kırmızı kalemle çift çizgi çekerek koca harflerle ” MUALLİM AHMET RIFKI EFENDİNİN BORCU ÇANAKKALE CEPHESİNDE ASİL  KANIYLA ÖDENMİŞTİR, VESSELAM.”  yazıyor.  Muallim Ahmet Rıfkı Efendi, bakkala olan  borcunu Çanakkale’de  asil kanıyla ödemiştir acaba bizler O’na olan vefa  borcumuzu ödeyebildik mi?

Seyhan Çağlar Emen