Naci YENGİN

Naci YENGİN

Genel Yayın Yönetmeni
[email protected]

ARAPLARIN TÜRKİYE ALGISI

05 Mayıs 2016 - 22:55

ARAPLARIN TÜRKİYE ALGISI

NACİ YENGİN

www.tarihistan.org

Geçen hafta İstanbul’da çok önemli bir festival gerçekleşti. 10 Arap ülkesinin organize ettiği festivalde son dönemde Türkiye’nin mazlumlara karşı göstermiş olduğu ev sahipliği; mazlumlara sahip çıkma politikaları ele alındı. Keşke Türk dünyasının dini önderleri de gelebilseydi toplantıya. Ama olsun. Başlangıç olarak çok önemli bir çaba ve çok önemli mesajlar içeriyordu toplantı.

Her ne kadar İslam dünyası adına verilen sözlerin uygulanma zorunluluğu olmasa da Dünya Âlimler Birliğinin İstanbul’da düzenlemiş olduğu görüşmeler Türkiye’nin İslam dünyası tarafından nasıl görüldüğünü anlamak açısından son derece önem arz etmektedir.

Lozan’la kabuğuna çekilen Türkiye’nin benimsemiş olduğu köktenci-Batıcı uygulamalar ve jakobenist politikalar Arap ve Türk-İslam dünyası ile aramızda kalın duvarların örülmesini hızlandırmıştır.

Türkçeye ne zaman ve hangi art niyetli çevreler tarafından sokulduğu merak konusu olan "Anladıysam Arap olayım", "Arap saçına dönmek”, "Ne Şam'ın şekeri, ne Arabın zekeri"…gibi deyimlerin yanı sıra “Araplar bizi I. Dünya Savaşında arkadan vurdu!” türü Arapların tamamını hain ilan edecek derecedeki ağır ifadelerden henüz kurtulabilmiş değiliz. Artık anlaşılmıştır ki İngiliz, Fransız ABD… etkisinde kalan bazı Arap aşiretleri dışında Arapların tamamının Osmanlı’yı arkadan vurduğu bilgileri tamamen hayal ürünüdür. Türklerle Arapların arasını açmak, kültürel ve dini bağları zayıflatmak amacıyla belli merkezler tarafından oluşturulan bir algının ürünü olduğu ortaya çıkmıştır!

Arap dünyasının Türkiye algısıyla Türkiye’de aşırı batıcıların Araplara karşı algıları arasında büyük benzerliklerin bulunması tesadüf sayılmamalıdır! Arapların kulağına üflenen Türkler ve Türkiye Cumhuriyeti aleyhtarlığı algısını yaratanların aynı çevreler olması düşündürücüdür!

“Osmanlı İmparatorluğu son on yılda en çok Araplar ve Türkler arasındaki ilişkilerde çalkantılara sahne oldu. Modern devletin baskıları, merkezileşme politikaları ve milliyetçilik Osmanlı’lığın geleceği hakkında rol oynadı. Ancak I.Dünya savaşında alınan yenilgi sonucunda imparatorluk 1920'lerde Türkiye Cumhuriyeti adını aldı ve çeşitli Arap devletlerinin kurucuları da bölgede yeni bir siyasi harita oluşturdu. Ve Arap uluslarının modern Türkiye’ye bakışında yeni bir bilinç ortaya çıktı. Türkiye Cumhuriyeti’ndeki Arap algısı da asla sabit kalmadı, gelişen ve değişen tarihsel ilişkilere göre farklılık gösterdi. Osmanlı geçmişi-Kemalist döneme ait miras-Soğuk savaş döneminde yaşanan çatışma ve ittifaklar…”([1]) Bununla birlikte Türkiye’nin 1948’de İsrail devletini tanıyan ilk Müslüman ülke olması Arapların Türkiye algılarını, bin yıllık kültürel dokularını zedelemiş ve ruhları derinden sarsmıştır.

1990 sonrası Türkiye’nin üzerindeki kara bulutları yavaş yavaş dağıtmasına paralel olarak gelişen ticari,akademik, turizm ve kültürel ilişkilerin ötesinde Türkiye’nin tarihi devlet tecrübesi ve kadim medeniyetin varisi olması hasebiyle Arap-İslam ve Türk-İslam dünyasına söyleyeceği sözünün bitmediği,bitmeyeceği Arap ve Türk-İslam dünyası tarafından anlaşılmaya başlamıştır. Son dönemde dünyanın efendileri olarak ortalıkta duran ve tek medeniyet ölçüsünün batı ve onun değerleri olduğunu iki yüz yıldır dünyanın ve özellikle Türk-İslam dünyasının kafasına vura vura hatırlatan, bölen, parçalayan, savaştıran, ayrıştıran batı medeniyetinin temsilcilerinin İslam dünyasını ne hale getirdiği ortadadır. Yaşanan gerçeklik karşısında hiçbir akıl ve iz’an sahibi insanın kabullenemeyeceği yıkım, vahşet ve insanlık dramına karşı Türkiye’nin İslam dünyasına ve dünyaya söyleyecek sözünün bitmemiş olması; ne ki daha yeni başlıyor olması büyük talih olarak değerlendirilmelidir.

Dünya Müslüman Âlimler Birliği Başkanı Yusuf el-Kardavi, "Buraya Müslüman ve Arap halkları adına geldik. Bugün teşekkürlerimizi sunma, var gücümüzle ona destek olma günü. Eğer Türkiye'yi ayakta tutarsak kendimizi ayakta tutmuş olacağız"

"Bugün Türkiye günü için, İslam günü için buradayız, Müslümanlar için buradayız. Türkiye'ye teşekkür borcumuzu yerine getirmek için buradayız" “Türkiye'ye teşekkür borcumuzu yerine getirmek için buradayız". "Bugün tüm teşekkürlerimizi Türkiye'ye sunma günü" diyerek değişmekte olan Arapların Türkiye algısını da anlatmış olmaktadır.

Kardavi, "Türkiye bizim şerefimizi ve izzetimizi taşıyor. İslam tarihinde gelmiş geçmiş en izzetli ülke Türkiye'dir. Türkiye, tarih boyunca İslam hizmetkârı olan nadir ülkelerden birisidir. Eğer bir mazlumun yardıma ihtiyacı varsa Türkiye hep onun yanında olmuştur" ifadelerini kullandı.”70 milyon Türk halkı var ki, İslam âleminin iyiliği için çabalar durur." Sözleriyle de Türkiye’nin İslam dünyası için bir şans olduğunun da altını çizmiş oldu…

Daha ne desin Kardavi! Anlayana Türkiye’nin kadim medeniyetimizin yeniden inşası ve insanlık için ne anlama geldiğini, ne kadar önemli olduğunu kısa ve öz bir şekilde anlatmış!

 

 

 

 

 

[1] Basheer M. Nafi , Araplar ve Modern Türkiye; Algıları Değiştirme Zamanı, http://arsiv.setav.org/public/HaberDetay.aspx?Dil=tr&hid=50663&q=araplar-ve-modern-turkiye-algilari-degistirme-zamani, 21 Ekim 2010