Burcu BOLAKAN

Burcu BOLAKAN

[email protected]

Sultan Murat Hüdavendigâr - Murat Hüdavendigâr Külliyesi

04 Mart 2024 - 09:01 - Güncelleme: 04 Mart 2024 - 09:15

Sultan Murat Hüdavendigâr - Murat Hüdavendigâr Külliyesi
 
Murat Hüdavendigâr Külliyesi Bursa’nın Batı tarafında Çekirge semtindedir. Hüdavendigâr külliyesi olarak bilinen Sultan I. Murad külliyesi Bursa Ovası’na bakan tepe üzerine yapılmıştır. Hüdavendigâr külliyesi; camii, medrese, imaret, çeşme, hamam ve türbeden oluşmaktadır.


Murad Hüdavendigâr Camii

Hüdavendigâr Camii yapımına 1363 yılında başlanmıştır. Camii ters T planlıdır. Camii yapımında kullanılan malzemeden dolayı Bizans devrinden kalma bir kilise olduğu ve camiye dönüştürüldüğü iddiaları söz konusudur. Camii kabul edilen görüşe göre Bizans devrinden kalma malzemelerle yeni baştan inşa edilmiştir. Caminin Bizans yapı ustaları tarafından yapıldığına dair yaygın bir görüş söz konusudur. Giriş bölümü ve kemerleri Venedik saraylarını andırmaktadır. Camii iki katlıdır, alt katı cami olarak üst katı ise medrese olarak tasarlanmıştır. Her iki yanında bulunan merdivenlerle medrese bölümüne çıkılır.



Hüdavendigâr Camii tek minarelidir ve tuğladan örülmüştür. Camii mimarının ve inşa sırasında çalışanların Rum olduğu yönünde bilgiler bulunmakla birlikte bir Bizans Sarayı üzerine yapıldığı belirtilmektedir. Bu camide dikkat edilmesi gereken önemli noktalardan biri camii ve medrese bölümlerinin aynı yerde bulunmasıdır.


Hüdavendigâr Camii İçi

Mihrabın üzerinden dua edilen alana bir pencere açılmaktadır. Mihrabın üzerinden dar bir geçitle gizli bir odaya geçilmektedir.
Caminin doğusunda Hüdavendigâr hamamı bulunur. Murad Hüdavendigâr Türbesi ise Sultan Beyazıt tarafından Hüdavendigâr camisinin karşısına yapılmıştır.



Murad Hüdavendigâr Türbesi
Murad Hüdavendigâr Türbesi kare planlıdır, türbenin ortasında Murad Hüdavendigâr’ın sandukası bulunur. Hüdavendigâr’ın oğlu Yakub Çelebi, Süleyman Çelebi’nin oğlu Orhan, II. Bayezid’in oğlu Şehzade Mehmet, Süleyman Çelebi’nin kabirleri de türbe içinde bulunur. [1]

 
Birinci Murad- Murad Hüdavendigâr

Orhan Bey ile Nilüfer Hatun’un oğludur, ağabeyi Süleyman Paşa İzmit ve çevresinin sancakbeyliğine getirilince I. Murad da Bursa sancakbeyi olur. Süleyman Paşa’nın Rumeli’de başlattığı fetih hareketine katılır. Çorlu ve Lüleburgaz’ı ele geçirir. Ağabeyi Süleyman Çelebi öldükten sonra onun hükmettiği bölgenin birliklerinin komutasını devralır. Orhan Gazi öldükten sonra Bursa ahileri bir araya gelerek I. Murat’ı Bursa’ya çağırır ve onu Bey ilan ederler. Birinci Murad yirmi yedi yıl hüküm sürmüştür. Tahta çıkış tarihi olarak 1362 tarihi verilirken ölüm sebebiyle tahtan ayrılışı 1389 yılıdır.

Şehzade I. Murad ve lalası Şahin 1361 yılında Edirne’yi almışlardır. Edirne fethini Murad şehzadeliği sırasında başarmıştır. [2]

Ankara ilini tekrar alan I. Murad kardeşleriyle mücadele etmiştir. İsimleri Halil ile İbrahim olan kardeşlerini yenip öldürmüştür.

1345 yılında Edirne’de bir ihtilâl olmuş şehir halkı kılıçtan geçirilmiştir. Halk yönetimden memnun değildir. I. Murad Çorlu ve Lüleburgaz’ı aldıktan sonra Ankara’dan getirdiği birliklerle Edirne’yi almıştır. Malkara, Keşan, İpsala Evrenos Bey tarafından alınmış, Hacı İlbeyi ise Dedeağaç’ı fethetmiştir. Kırklareli alındıktan sonra Türkler Edirne’ye girmişlerdir. I. Murad Dimetoka’da bir saray ve camii yaptırmıştır. 1363’te Eski Zağra ve Filibe fetih olunur. Gümülcine’nin de fethiyle Bizans İmparatorluğu ile Sırp ve Bulgaristan krallıkları arasına Türkler girmiştir. Bunun neticesinde Bizans İmparatorluğu Osmanlı himayesini kabul etmek zorunda kalır.

Papa’nın desteğiyle (Papa V. Urbanus) Macaristan, Sırbistan Bosna, Eflâk devletleri bir araya gelir, Edirne’ye birkaç kilometre uzaklıkta olan Sırpsındığı adlı yerde toplanırlar. Sultan Murad Bursa’dadır ve o yetişene kadar Edirne’nin düşme ihtimali vardır. Hacı İlbeyi verdiği cesur kararıyla yanında on bin kadar askeriyle gece yarısı düşman ordugâhına baskın verir. Hacı İlbeyi ve muzaffer Türk ordusu büyük bir zafer kazanır. Makedonya’ya geçiş 1364’ten itibarendir.

Sultan I. Murad Bilecik’te bir camii, Yenişehir’de imaret ve tekke, Bursa’da camii, imaret, medrese kaplıca, han yaptırır. Edirne’de de saray, camii, medrese, imaret inşa edilir. I. Murad devrinde Trakya fütuhatı bitmiş olup Çatalca da alınır. On yılda Gelibolu’dan Sırbistan’a gelinmiştir ve Adriyatik’e kadar tesir sahası kurulmuştur. Çirmen Zaferi’nde sonra (1371) Türklerin sahası Balkanlar’ı içine alacak kadar genişler. Balkanlarda fetihler hızla devam ederken Hamitoğulları’ndan da para ile toprak satın alınır. Evlilik yoluyla da (I. Bayezid ile Devlet Hatun) çeyiz olarak gelen Kütahya, Tavşanlı, Emet, Simav Osmanlılara bırakılır.

I. Murad oğulları Bayezid ile Yakub Bey ve Sarı Timurtaş Paşa asi davranan Karamanoğulları üzerine yürür onları büyük bir bozguna uğratır. Bu yenilgi ardından Karamanoğulları Osmanlı’ya karşı iki yüzlü bir siyaset işletecektir.

Çirmen’den on yedi yıl sonra ve yaşanılan Ploşnik bozgunundan itibaren Haçlılar yeniden iştahlanır, Osmanlı’ya karşı III. Haçlı Seferi hazırlıklarına başlarlar. Priştine’nin güneyindeki Kosova sahrasında Sultan I. Murad komutasındaki Osmanlı orduları ve Haçlıları oluşturan (Macaristan, Sırbistan, Lehistan, Bosna krallığı, Eflâk, Boğdan, Hırvatistan, Bohemya, Arnavutluk prenslikleri, Bulgaristan krallığı) karşı karşıya gelir. Sayıca çok daha fazla olan Haçlı ordusu Kosova sahrasında sekiz saat süren savaş sonrası neredeyse imha olur.

Sultan Murad muharebe meydanında dolaşırken yaralı bir Sırp askeri bir şey söyleme bahanesiyle yanaşır. Bu kişi Sırp asilzadesi Lazar’ın damadı Miloş’tur. Kalbinden bıçaklanarak öldürülen Sultan I. Murad kazanılan zafer alanında şehit düşer. Sultan I. Murat’ın iç organları Kosova sahrasına gömülmüştür. Cenazesi ise Bursa’ya getirilmiş Çekirge’deki türbesine defnedilmiştir.

Sultan Murad öldüğü vakit altmış üç yaşındadır. Sultan I. Murad azametli bir padişahtır. Kosova Muharebesi’ne çağırdığı Anadolu Beylikleri buna Karamanoğulları da dahil vakit kaybetmeden birlikler göndermişlerdir. Dahi asker ve devlet adamı olarak tanınan Sultan I. Murad’ın son anına kadar dehasından ve hareket kabiliyetinden hiçbir şey kaybetmediği belirtilir. Otuz yedi muharebede bulunmuş hepsini kazanmış ve yenilmez başkumandan olarak şöhret yapmıştır.

1362 martında 95 bin km2 olan topraklar yirmi yedi yıl sonra 1389’da 500 bin km2 yükselmiştir. Avrupa torakları 291 bin km2, Asya toprakları 208 bin km2 geçmiştir.

Asya toprakları: Bursa, Balıkesir, Bilecik, Kocaeli, Sakarya, Eskişehir, Bolu, Kütahya, Afyon, Çanakkale (İmroz ve Bozcada hariç), Ankara (Keskin, Kırıkkale ve Koçhisar hariç), İstanbul (Adalar hariç) Konya’dan Akşehir, Beyşehri, Seydişehir, Isparta’dan Yalvaç ve Şarkikaraağaç, Manisa’da Soma ve Kırkağaç, İzmir’den Bergama, Kınık ve Dikili; himaye bölgeleri olarak Candaroğulları, Hamidoğulları ve Amasya Beyliği Osmanlı himayesini kabul etmiştir.

Avrupa toprakları: Gelibolu yarımadası, Edirne, Kırklareli, Tekirdağ, Çatalca, Bulgaristan, batı Trakya (Semendirek Adası hariç), Güney Makedonya, Teselya, Kuzey Makedonya, Kosova, Niş, Doğu Arnavutluk, Doğu Karadağ; himaye bölgeleri olarak, Dubrovnik Cumhuriyeti, Dobruca Prensliği, Sırbistan Prensliği (Belgrad hariç), Dobruca ve Dalmaçya’nın güney kıyısından bir parça.[3]

Hüdavendigâr ne demektir: Hâkim, hükümdar, sahip, bey anlamlarına gelen Hüdavendigâr kelimesi Osmanlılarda padişah anlamında kullanılmıştır.  



KAYNAKLAR:

[1] Camii ve türbelerle ilgili bilgiler Bursa Valiliğinin hazırlamış olduğu kitapçıklardan ve Bursa Belediyesi Yayınları olan Yaşayan Müze adlı kitaptan özetlenerek alınmıştır.
 
[2] Halil İnalcık. Devlet-i ‘Aliye Osmanlı İmparatorluğu Üzerine Araştırmalar I. İş Bankası Yayınları. İstanbul. 2021. Cilt I. Sayfa 56.
[3] Yılmaz Öztuna. Başlangıcından Günümüze Kadar Türkiye Tarihi. İstanbul’un Fethine Kadar Osmanlı İmparatorluğu Tarih Serisi. Tifdruk Matbaacılık.Hayat yayınları. Cilt III. Sayfa 45-65 sayfaları özetlenerek alınmıştır.

Son Yazılar