Burcu BOLAKAN

Burcu BOLAKAN

[email protected]

Niğbolu Zaferi Kahramanlarından Bursalı Doğan Bey Ve Sultan Bayezid Han

01 Mart 2024 - 10:32 - Güncelleme: 01 Mart 2024 - 10:59

Niğbolu Zaferi Kahramanlarından Bursalı Doğan Bey Ve Sultan Bayezid Han
Mısır’da bulunan el-Cezeri, Osmanlı Devleti’ni ve Yıldırım Bayezid Han’ı yakından görmek istediği için Bursa’ya gelir. Yıldırım Bayezid Han’ın İstanbul’u almak için İstanbul önlerinde gazada olduğunu öğrenince İstanbul’a surların dibine gider. El-Cezeri’nin yanına gelmesinden Yıldırım Bayezid Han ziyadesiyle memnun olur. İstanbul’un Türkler tarafından muhasara edilmesi Macar kralı Sekizman’ı son derece rahatsız eder. Sekizman’a göre Ortodoks ve Katolikler bir araya gelmelidir ve hepsi Osmanlı’ya karşı birlik olmalıdır. O dönemde Hristiyan dünyası ikiye bölünmüş durumdadır. Katoliklerin dini lideri papadır ve Roma’da yaşamaktadır. Ortodoksların dini lideri ise patriktir ve o da İstanbul’da bulunmaktadır. Macar kralı Sekizman’ın davetine ilk uyan Katoliklerin lideri papadır, etrafında ne kadar kral varsa bir araya getirmiştir. Sekizman’ın ve papanın krallıklardan topladığı askerler Budin önlerinde toplanırlar. Anadolu’ya geçerek Osmanlı’yı yenmek isteyen ve oradan da Kudüs’e varmayı arzu eden Haçlı ordusu Niğbolu Kalesi’ne yaklaşır.

Osmanlı’nın Tuna’nın kuzeyine geçerek Romanya ve Macaristan topraklarına girmesini Bizans tehdit olarak algılar. Bütün Avrupa’yı Türklere karşı ayaklandırmak için harekete geçerler. 1395’in yaz aylarında İstanbul Osmanlı tarafından muhasara altına alınır. Ancak Bizans surlarından girilmesi ve çıkılması mümkün olmamıştır. Sultan Bayezid boğazın Asya kısmına Güzelce Hisar’ı (Anadolu Hisarı) yaptırır. Haçlılar tehdit olarak gördükleri Osmanlı’ya karşı ayaklanır. Çok iyi düzenlenmiş binlerce Hristiyan askeri hazırlanır. Macaristan krallığı, Fransa krallığı, İngiltere krallığı, Almanya krallığı, Polonya krallığı, Venedik Cumhuriyeti, Kastilya krallığı, Aragon krallığı, Papalık, Rodos Şövalyeleri, Norveç krallığı, İskoçya krallığı, Töton Şövalyeleri, Ceneviz Cumhuriyeti ve bir takım Avrupa devletleri en seçkin birlikleriyle Osmanlı’ya karşı bir ordu kurarlar. Orduların toplanması ve hazırlıkları uzun sürer. Haçlı ordusu Papa’nın önderliğinde Osmanlı’yı Avrupa devletlerinden atacak ve Kudüs’e yürüyerek Memlükler’den kutsal toprakları alacaktır. Niyetleri bu şekildedir. [1]

Sekizman kalabalık Haçlı askerlerinin başında Budin’den yola çıktığından itibaren önüne gelen tüm köyleri yakıp yıkmıştır. Yakıp yıktığı köylerde yaşayanlar kendi Hristiyan halkıdır. Sekizman Niğbolu’ya yaklaşırken kazanacağı zaferden son derece emindir; ‘’Gök çökecek olsa mızraklarımızla tutarız,’’ demektedir. Yıldırım Bayezid Han da emri altındaki Türk bölüklerini Mora’dan başlayarak Tuna kıyılarına kadar akınlara göndermektedir. Bu sırada Yıldırım Bayezid Han İstanbul kapılarındadır ve şehri ele geçirmenin ince hesaplarını yapmaktadır.

O güne kadar papa Dokuzuncu Bonifacius ve Benidik rakiptir, Papa Roma’da yaşamaktadır, en büyük rakibi Benidik de Avınuyun’da (Fransa) şehrindedir. Papa ve Benidik hemen her işlerinde kanlı bıçaklıdır ama Türklere karşı sefere çıkmak için elbirliği etmişlerdir. Sekizman Niğbolu Kalesi’ni karadan muhasara eder. Venedik ve Rodos gemileri de Tuna’ya girmiş, Niğbolu iskelesine gelmişler ve şehri nehir tarafından dövmeye başlamışlardır. [2]


Haçlıların niyeti Niğbolu Kalesi’ni zapt ettikten sonra Bulgaristan’ı kurtarmak ve Balkanlar’a geçmektir. Haçlı ordusu ikiye ayrılarak yürüyüşe geçer. Birinci kol Doğu koludur ve Transilvanya tarafından Niğbolu’ya diğer büyük kol ise Orsova üzerinden Vidin’e yürür. Bulgar prensi Türklere ihanet ederek yolu açar. Haçlı ordusu Rahova kalesini alarak Niğbolu önlerine gelir ve kaleyi kuşatır. Öyle ki Haçlılar büyük bir ordu topladıkları için kendilerine çok güveniyorlardır. Şartları ve planları güzeldir, zaferden kesin emindirler. Bu nedenle yanlarında fıçılar dolusu şarap ve eğlence yapmak için kadınlar getirmişlerdir. Kral Sigismund (Sekizman) Niğbolu Kalesi önünde Haçlı askerlerine karşı şu konuşmayı yapar. ‘’ Sultan Bayezid ister gelsin ister gelmesin. Biz gelecek yaz Ermenistan Krallığı’ndan geçip Suriye içinde daha başka şehirleri de ele geçireceğiz. Ve Kudüs şehri ile bütün Filistin’i fethetmeye gideceğiz. Eğer Sultan bütün kuvvetleriyle karşımıza çıkarsa onunla savaşacağız. Bu savaşta ölürsek tanrı lütfuna kavuşmak mertebesine ulaşacağız.''

Yıldırım Bayezid Haçlıların Niğbolu önlerine geldiği haberini aldığında İstanbul kuşatmasını kaldırır ve kuvvetlerini Edirne’de toplar.  Bayezid Han’ın yanında yaklaşık on bin kadar askeri vardır, inancı sağlamdır. Niyeti kendini İstanbul kuşatmasında zanneden Haçlıları arkadan vurmaktır.
 
Bursalı Doğan Bey
Doğan Bey Niğbolu Kalesi’nin başbuğudur. Sigismund’un surları kale dibinde kurulmuştur. Doğan Bey ve askerleri gece gündüz huruç harekâtı ile Haçlıları şaşkına çevirir. Doğan Bey bazı anlatılarda Yıldırım Bayezid Han’ın çocukluk arkadaşı olarak bazılarında ise Kütahya’da tanışıp meclisine aldığı bir bey olarak geçer. O anlatılardan biri de şu şekildedir: Yıldırım Bayezid Han Germiyan Oğullarından Devlet Hatun’la evlenmiştir. Devlet Hatun çeyiz olarak Kütahya, Tabışgan, Simav ve Eğrigöz’ü Osmanlı Devleti’ne çeyiz olarak getirir. Kütahya’ya yollanan ilk Vali Sultan Bayezid Han’dır. Yıldırım Bayezid han sürek avına çıkmayı çok sevmektedir. Bir gün Tabışganlı tarafına sürek avına çıkar ve orada Doğan Bey’i görür ve onu çok sever, yanına alır. O günden sonra Doğan Bey ihtiyaç duyulan yerlere gönderilen bir nefer olacaktır. İşte bu yiğit adamı keşfeden Yıldırım Bayezid Han onu Niğbolu Kalesi’ne başbuğ olarak gönderir. Doğan Bey karadan Sigismund’un ordusuna denizden Rodos Şövalyeleri’ne karşı amansız bir mücadele verir. Doğan Bey’in ve yanındaki yiğitlerin verdiği mücadele adeta Haçlıları Niğbolu Kalesi önünde çivilemiştir.

Doğan Bey dayanıyordur dayanmasına ama gidişat çok da iyi değildir. Karadan ve denizden kuşatılmış olan kale içinde askerleriyle birlikte ya ölecek ya da kurtulacaktır. Mevcut durumu Sultan Bayezid Han’a bildirmek isteyen Doğan Bey bir ulağı gizlice kaleden çıkarır ve Yıldırım Bayezid Han’a gönderir. Durumdan haberdar olan Sultan Bayezid bir ulak çıkarıp Doğan Bey’e en kısa sürede yeteceğini bildirmek istese de habercinin kaleye varıp varamayacağından emin olamaz. Böyle bir sabrı olmadığı gibi gidip durumu bizzat yerinde görmek ister. Gecenin bir yarısı karanlıkların içine dalarak Niğbolu Kalesi önüne gelir. Sultan Bayezid Han kalenin surlarının dibine vardığında yukarıya doğru seslenir.

-Bre doğan! Bre Doğan!

Gündüz gece uyku bilmeyen Doğan Bey tetikte her daim hazır beklemektedir. Sultanın sesini duyan Doğan Bey heyecana kapılarak sesin geldiği yöne doğru seğirtir. Doğan Bey cevap verir:
  • Buyur saadetli hünkarım.
  • Bre Doğan hâlin nicedir?
  • Düşman karadan ve nehirden hücumlarda bulunur ama dayanırız Sultanım. Erzakımız ve silâhımız da bu kâfir ordusunu buradan gönderene kadar yetecektir.
Yıldırım Bayezid, Doğan Bey’e güven ve azim telkin eden bir sesle şu şekilde seslenir:
  • Hele dayanın, işte biz dahi vardık!
Atını mahmuzlayan Yıldırım Bayezid Han geldiği gibi karanlıklara gömülerek kaybolur. Doğan Bey’le Yıldırım Bayezid’in konuşmalarını duyan düşman ordusu bir süvari birliği çıkararak Yıldırım Bayezid Han’ı takibe başlarlar ama yakalamaları mümkün olmayacaktır. Bayezid Han yıldırım hızıyla geldiği gibi gitmiş sırra kadem basmıştır. Bazı tarihi kaynaklarda yaşanılan bu olayın çok da mümkün olmadığı belirtir. Ancak bu devlet pek çok sır ile yoğrulmuş ve Tanrı’nın iltifatına ve lütfuna mazhar olmuştur.

Yıldırım Bayezid Han Doğan Bey’le görüştükten sonra düşünür. Doğan Bey erzak ve adamlarının savaş süresince yeteceğini söylese dahi yardıma ihtiyacı vardır. Düşman eline toprağını ve askerlerini bırakmayacak olan Yıldırım tez vakitte harekete geçecektir.

Doğan Bey, Sultan Yıldırım Bayezid Han’a erzak sıkıntısı olmadığını ve dayanacaklarını söylese de aslında durum hiç de öyle değildir. Bu durum Devletlu Padişahı üzmemek için bu şekilde söylenmiştir. Haçlılar Niğbolu Kalesi’nin kara ve deniz yollarını kesmişlerdir. Kale içinde yiyecek ve içecek kıtlığı başlamıştır.

Sultan Yıldırım Bayezid Han önderliğindeki Osmanlı Ordusu ile Haçlılar Niğbolu Ovası’nda karşı karşıya gelmişlerdir. Niğbolu Savaşı Osmanlı Devleti’nin kesin zaferiyle sonlanmıştır. Haçlılar aleyhinde biten Niğbolu Savaşı tarihte yaşanmış en büyük imha savaşlarından biridir. Macar Kralı Sigismund ve Alman kontları, Rodos Şövalyelerinin reisi ise Tuna ağzında bekleyen bir Venedik kadırgasına sığınmışlardır. Venedik kadırgası önce Karadeniz’e çıkmış sonra da Marmara ve Ege Denizi yoluyla Dalmaçya kıyılarına ulaşmıştır. [3]

Dibâce adlı eserinde Bursa şehrindeki tarihi eserleri ve Bursa’da yaşayan Sultanları, devlet adamlarını, Osmanlı Devleti için canla başla çalışmış birçok önemli isimleri, sanatkârları anlatan Nazım İntepe Doğan Bey’in Tokatlı olduğu konusunda bilgi verir. Doğan Bey’in babası Osmanlı’nın kuruluş devrinde yaşamış bir akıncı beyidir, Bursa’ya göçmüştür. Doğan Bey Bursa’da büyümüştür ve Yıldırım Bayezid Han’ın çocukluk arkadaşıdır. Öncelikle Bursa, Edirne ve Niğbolu’da görev yapan Doğan Bey yaşlılığında Bursa’ya yerleşmiştir. [4]

Doğan Bey'in Bursa’nın Fomara merkezinde hiç de hoş olmayan bir görüntü veren Doğan Bey Tokilerine yakın bir yerde mezarı bulunmaktadır. Mezarının bulunduğu mevkie ismine vermiş olup Doğan Bey Mahallesi olarak bilinmektedir. Doğan Bey'in mezarı yüksek binaların arasında kalmıştır, mezarının etrafı açık bir şekilde Fomara Caddesi’ne yaklaşık on metre uzaklıkta bulunmaktadır.

 

Bursalı Doğan Bey'in Mezarı

Allah bu kutlu kişilerden razı olsun.


KAYNAKLAR
[1] Yılmaz Öztuna. Osmanlı Devleti Siyasi tarihi. T.C. Kültür Bakanlığı Yayınları. Türk tarih Kurumu Basımevi. Ankara.1998. Sayfa 80,81.
[2] Turgut Güler. Çatal Yürekli. Kırmızılar Yayıncılık. Eskişehir. 2022. Sayfa 175,176.
[3] Refik özdek. Türklerin Altın Kitabı Ansiklopedisi Cilt II. Sayfa 343-345.
[4] Nazım İntepe. Dibâce. Kaynak Yayınları. İzmir. Sayfa 185, 186.

Son Yazılar