Burcu BOLAKAN

Burcu BOLAKAN

[email protected]

İLK TÜRK MİLLİYETÇİSİ Çİ-Çİ

29 Nisan 2023 - 10:16 - Güncelleme: 29 Nisan 2023 - 10:26

İLK TÜRK MİLLİYETÇİSİ Çİ-Çİ
Çölden gelen at nalı seslerini işiten ve zaman zaman çok uzaklarda görüş alanına düşen insanları gözetleme kulelerinden izleyen Çinliler güçlü devletlerinin duvarları ardında kendilerini muhafaza ediyorlardı. Çölde yaşayan insanların doğaüstü varlıklar olduklarını düşünüyor, bilmedikleri ve anlam veremedikleri seslerden korkuyor ve sağlam surlarının ardından çıkmak istemiyorlardı. Ancak öyle bir gün gelecekti ki korkuları ile yüzleşeceklerdi. O gün Hun akınlarının başladığı gün olacaktı. Ve o tarihten itibaren de çok uzun yıllar boyunca kum fırtınaları içinde, ıssız çöllerde onlarla karşılaşacaklar ve amansız savaşlar yapacaklardı.

Bu yazımda sizlere Hunların Hayatı adlı kitapta da hikâyesine yer verilmiş olan Çi-çi’den bahsedeceğim. Tarihte İlk Türk Milliyetçisi olarak kabul edilen Çi-çi’yi bu durum ölümsüz kılmaktadır.

Hunların Hayatı adlı kitap Türklerin tarih sahnesine çıkışlarını Asya Hunları ile başlatır ve Avrupa Hunlarına doğru uzanan yolculuğa bir Batılının gözüyle eşlik ettirir. Hunların Avrupa içindeki mücadeleleri detaylı bir şekilde verilir. Kitap içinde kurulan cümleleri dikkatli okuduğumuzda Marcel Brıon’un milletleri zaman zaman ayırt etmeksizin hatalı olan komutanlarını ya da krallarını tenkit ettiği de görülecektir. Kitapta Avrupa Hunları ile ilgili pek çok önemli olaya da değinilmektedir.

Çİ-Çİ İLK TÜRK MİLLİYETÇİSİ
Asya Hunlarının ilk hükümdarı Tou-man’dan sonra yerine geçen Mo-tun devletine ihtişamlı günler yaşatır. Ki-ok, Mo-tun’un oğludur ve babasının siyasetini devam ettirmek için Çin’i baskı altında tutma ve ticaret işlerini geliştirmeye çalışır. Ki-ok zamanında Yüe-chihler ile mücadele edilir ve Yüechihler yenilgiye uğrar. Böylelikle İpek Yolu’nun hâkimiyeti Hunların eline geçer. Ki-ok bir Çin prenses ile evlenmiştir. Bu evlilik her ne kadar siyasi bir evlilik olsa da Ki-ok dönemi ve daha sonraki dönemler için büyük bir tehlike arz edecektir. Ki-ok’tan sonra tahta çıkan Kün-çin’dir. Babası ve dedesi gibi ihtiraslı ve yetenekli olmayan Kün-çin zamanından itibaren devlet zayıflamaya başlayacaktır. Kün-çin o zamanlar Çin’i yöneten Han sülalesine damat olmuştur ve Çinli casuslar Hun topraklarında rahatça gezmektedir. Hun halkını rahat ve ipekli kumaşlara alıştıran Çinliler yeni bir siyaset gütmektedir.

Çinliler askerlerini aynı Hunlar gibi teşkilatlandırır. Artık onlar da Hunların kullandığı Turan taktiğini öğrenmişlerdir. Savunma durumunda kalan Çinliler artık saldırıya geçecektir. Çin’in kullandığı en büyük silâh Hunların içine soktukları casuslarıdır. Kullandıkları casuslar sayesinde Hunların yaşayışlarını ve sırlarını öğreniyor ve kullandıkları silahların aynılarını ediniyorlardı. Çin İmparatoru Wu-ti düzenlediği ordusuyla İpek Yolu’nu ele geçirmek maksatlı harekete geçer. Cungarya, Tanrı dağları, Turfan, Kuça, Yarkent’i ele geçirir. Çinlilerin saldırıları Hunlar arasında bir iç karışıklığın çıkmasına sebebiyet verecektir. Çin artık Hunlara verdiği ipeği ve vergiyi de kesmiştir. Hunlar bir yandan Çinliler ile savaşıyorlar diğer yandan Wusunlar, Sienpiler, Ting-lingler gibi kavimlerle mücadele ediyorlardı.   

Böyle bir ortamda içerideki ve dışarıdaki baskıları kırmak isteyen Hohansi (MÖ 58-31) Çin himâyesinin kabul edilmesinin en doğru karar olduğunu düşünüyordu. Çin Devleti’nden ekonomik anlamda destek almak isteyen Hohansi bu düşüncesini uygulamaya geçirmeye kararlıydı. Ancak kardeşi Çi-çi, ağabeyi Hohansi’nin kararlarını kabul etmedi. Karşı karşıya gelen iki tarafın görüşü kurultaya taşındı. Kurultay içinde sert tartışmalar yaşandı. Çi-çi ve onu destekleyenler istiklâlin tehlikeye atıldığını söylediler. Ayrıca Çi-çi başka bir devlete sığınmayı atalarına saygısızlık olarak görüyordu. Çi-çi sığınma isteğini utanç verici ve gülünç buluyordu. Hohansi’nin Çin Devleti’ne tabi olma isteğinde ısrar etmesi neticesinde iki kardeşin yolları ayrılacaktı.

Çi-çi artık milliyetçi tarafın önderi olmuştur. Hun Devleti’nin Doğu ve Güney tarafı Hohansi’ye kalırken Çi-çi kendisiyle birlikte hareket eden Hunlarla Kuzey ve Batı eyaletlerini hâkimiyeti altına alır. Böylelikle Hun Devleti iki kısma ayrılmış oluyordu. Çi-çi önce U-Siyunlar ile anlaşmak ister. Amacı onlarla birlik olup Çin’e karşı hareket etmektir. U-Siyunların izlediği çift taraflı politika ortaya çıkınca onlarla savaşmak zorunda kalır ve onları yener. Daha sonra da ordusunu Sibirya üzerine sürer. Çi-çi Kuzey tarafında büyük bir Hun Devleti kurmak istemektedir. Bütün Hunları bu devletin çatısı altında toplamaya niyetlidir. Atlarının yemleri, insanlarının kürkleri hazır olan Çi-çi çıktığı sefer harekâtında önce Kienküenleri sonra da Ting-Lingleri yenerek hâkimiyeti altına alır. Başkırların üzerinde de egemenlik kuran Çi-çi Caik Irmağı’nın kenarına kadar ilerleyecektir. Hun-Çin kütlesi tarafından kurulan diğer ittifak kolu Çi-çi ve savaşçılarının peşindedir. Onların yayılmalarını durdurmak istemektedirler. Bu yüzden Çi-çi atalarının izlediği yolu değil de başka bir yolu tercih eder. İşte o zaman Avrupa kıtasını fark edeceklerdir. Çi-çi’den sonra gelecek olan halefleri Avrupa kıtasını yakından tanıyacaklardır. Türkler Volga’dan Atlantik’e kadar uzanan Avrupa kıtasına girerken fazla zorluk çekmezler. Zengin otlakların verimli toprakların varlığını keşfeden Türkler için buralarda henüz at koşturmak nasip olmasa da Atilla diye bir önder çıkacak ve Orta Asya atlarını Tuna’da, Seine’de, Pö’de koşturabilecektir.

Çi-çi öncelikle U-Siyunlardan intikam almak istemektedir. Onlar çift taraflı bir siyaset izlemişler ve kendisini kandırmışlardır. Çi-çi işte bu sebeple U-Siyunların üzerine gidebilmek için Kıpçaklarla anlaşır. Çok uzun ve zahmetli bir yolculuğa çıkarlar. Dağları, sarp geçitleri aşarlar. Yollar kapanmış, buz tutmuştur. Yine de vazgeçmezler. Kıpçaklar ile Hunlar birleşmişlerdir ve Çinliler ile birlik olan U-Siyunlardan intikam alacaklardır. Zahmetli yolculuktan sonra İdil Volga’nın doğusuna varırlar. Ancak çok fazla zayiat vermişlerdir. Ellerinde kalan asker sayısı sadece üç bin kadardır. Karşılarına çıkan Çin ordusu ise düzgün sıralar oluşturmuş, düzenli bir orduya sahip yüz katı fazla askerden oluşmaktadır.

Tüm askerleri Çi-çi’ye bakıyordu. İleriye atılmak tam bir çılgınlık olacaktı ama kaçmak daha da büyük bir çılgınlıktı. Çi-çi’den kısa ve sert komutlar duyulur. Geriye kalan üç bin kişiden oluşan Hun askerleri ve yiğit önderleri Çi-çi’yle ileri taarruza geçerler. Savaş kısa sürer. Çin askerleri sayıca çok daha üstündür. Çi-çi on Çinli tarafından yakalanır ve başı kesilerek idam edilir.

Kardeşi Çi-çi bir savaşın ortasında can verirken bu sırada Hohansi Çin İmparatoru ile No-Çui Irmağı kıyısında bir ittifak antlaşması imzalamaktadır. Antlaşmanın yapıldığı tören aynı zamanda bir düğün şölenidir. Hohansi kendisine hediye olarak verilen Çinli Prenses Çao-Küin ile evlenir.  
(Brıon, 2019)



KAYNAKLAR

Brıon, M. (2019). Hunların Hayatı (3 b.). (M. R. Uzmen, Çev.) İstanbul: Ötüken Neşriyat.






Son Yazılar