Burcu BOLAKAN

Burcu BOLAKAN

[email protected]

Bursa Fethi'nin Kısa Tarihi- Orhan Cami ve Ulu Cami ile Osmanlı Devleti'nin Kurucularının Türbeleri

25 Şubat 2024 - 00:38 - Güncelleme: 28 Şubat 2024 - 05:18

Bursa Fethi'nin Kısa Tarihi- Orhan Cami ve Ulu Cami ile Osmanlı Devleti’nin Kurucularının Türbeleri
 
Evliya Çelebi Seyahatnamesinde Bursa’nın kuruluşu efsanevi bir şekilde şu şekilde anlatılmaktadır: Süleyman peygamber taht üzerinde uçarken Uludağ’ın tepesinde durur. Veziri Berhiyâ’ya bu ferah yerde bir şehir olsa güzel olurdu, diye emir verir. Cin ve devlerden olan yakınları Nuh Tufanından evvel burada bir şehir olduğunu kale duvarlarının kalıntılarının hâlâ duruyor olduğunu söyler. Süleyman peygamberin emriyle periler kalenin olduğu yeri temizler, ortaya çıkan kale duvarları ve surları Süleyman peygamberin estirdiği lodosla ayan beyan ortaya çıkar. Süleyman peygamber ve eşi Belkıs her sene Uludağ’a gelir, eğlenir. [1]

Tarihi kaynaklarda Bursa’nın kuruluşu şu şekilde anlatılır: Zama Savaşı’ndan kaçan Hannibal Kral Prusyas’a sığınır. Hannibal, Kral Prusyas tarafından çok iyi ağırlandığı için Kral Prusyas’a maddi destek verir, onun desteği ile Bursa şehri kurulur.

Evliya Çelebi Bursa’nın fethinin Osman Bey sağ iken gerçekleştiğini yazar bu noktada diğer bazı tarihi kaynaklarla arasında farklılık görülmektedir. Tarihi kaynakların bir kısmında Bursa’nın fethinin Osman Bey öldükten sonra gerçekleştiği yazılıdır.

‘’Osman Bey’in oğlu Orhan Gazi’nin annesi, Ömer Bey’in kızı Malhun Hatun, diğer oğlu Alâeddin Bey’in annesi Şeyh Edabalı’nın kızı Bala Hatun’dur.’’[2] Seyahatname ile Öztuna’nın kitabında bu kısımda da farklılık görünür. Evliya Çelebi Orhan Bey’in annesi olarak Bala Hatun’un ismini verir.

Öztuna’nın eserinde Yarhisar Tekfuru’nun kızı Holafira’nın Orhan Bey’le evlendiğinde 13 yaşında olduğu Orhan Bey’in de on sekiz yaşlarında olduğu yazılıdır. Bu evlilikten I. Sultan Murad ve Rumeli Fatihi olarak bilinen Şehzade Süleyman doğmuştur. Holafira’nın ismi Nilüfer Hatun olarak değiştirilmiştir. Bursa’daki Nilüfer Çayı’nın ismi Nilüfer Hatun’dan gelmektedir.

 

Nilüfer Çayı’nın doğduğu yer Aras Vadisi

 
Osman Bey’in komşuları olan Rum beylerinin en kuvvetlisi İnegöl beyidir. Osman Bey İnegöl Tekfuru ile ilk çarpışmasında muvaffak olamaz. Bu çarpışmada biraderi Sarubatı’nın oğlu Bay Hoca’yı şehit verir. İnegöl beyi ile Karacahisar beyi birlik olarak Osman Bey ile çarpışırlar. Bu muharebede de Osman Bey kardeşlerinden Sarubatı ve Gündüzalp’i kaybeder ama harbi kazanır. 1291 yılında Karacahisar’ı alan Osman Bey Sakarya vadisindeki bazı illere akınlar yapar. Osman Gazi’nin başarıları komşu Rum beylerini tedirgin ettiğinden birlik olup onu öldürmek için plan yaparlar. Osman Bey’i Yarhisar Rum Bey’inin kızının düğününe davet ederler, düğünde onu öldürmek niyetindedirler. Harmankaya Rum Bey’i Mihal, Osman Bey’i durumdan haberdar eder. Osman Bey tedbirini alır, Bilecik beyinin oğluna gelin gidecek olan Yarhisar beyinin kızını esir alarak oğlu Orhan’a nikâhlar. Yarhisar’ı ve Bilecik’i de zapt eder, daha sonra da İnegöl’ü de alarak buraya yerleşecektir. Bu hikâyede anlatılan Yarhisar beyinin kızının adı Holafira’dır, Orhan Bey’le evlendikten sonra Nilüfer ismini alır.

Osman Bey 1315 tarihinden itibaren Bursa’yı iyice kuşatır. İki kale yapılarak Bursa şehri esaslı bir muhasaraya alınır. Kalelerden biri Kaplıca tarafına kurulur ve Osman Bey’in kardeşi Aktimur görevlendirilir. Dağ tarafındaki kaleye ise Balancık tayin edilir. Osman Bey 1320 senesinden sonra nikris hastalığı sebebiyle oğlu Orhan’ı yerine vekil tayin eder. Bir rivayete göre Osman Bey ölümünden sonra Gümüşlü Kümbete gömülmek istemiştir. Bazı kaynaklara göre ise de Bursa fethedildiğinde Osman Bey sağdır.  [3]

Orhan Bey 1326 yılında mühim bir kuvvetle Bursa üzerine yürümüştür. Ordusunda Köse Mihal, Turgud Alp, Şeyh Mahmud ve Ahi Hasan vardır. Atranos (Orhaneli) kalesini alan Orhan Bey Pınarbaşı mevkiine gelerek karargâh kurar. Bursa kalesinin beyi şehrin kurtulacağından ve yardım gelmesinden ümidini keser. Anlaşma yapmak üzere gelen Köse Mihal’e şehri teslim edeceğini söyler. Bursa böylelikle 6 Nisan 1326 tarihinde Türklere teslim edilmiş olur. Osman Gazi’yi Gümüşlü Kümbete defneden Orhan gazi beyliğin merkezini Bursa’ya taşır. Şehre yeni binalar ile bir de Bey Sarayı olarak bilinen Saray yapılır ama ne yazık ki Bey Sarayı bugün ayakta değildir. İlk Osmanlı akçesi de Bursa’da bir yıl sonra kesilir.

 

Bursa Kale Surları


Osman Gazi’nin Türbesi

Osman Bey’in türbesi üzeri kubbeyle örtülü, 8 köşeli ve kapı revakı olan bir yapıdır. Osman Gazi Türbesinin karşısında yer alan Orhan Gazi türbesinin ise 4 sütuna oturan bir kubbesi ve tonozla örülü bir girişi vardır.

Bursa kuşatması devam ettiği sırada Osman Bey eliyle göstererek oğlu Orhan Bey’e ‘’Beni öldüğüm vakit şu gümüşlü kubbenin altına gömesin.’’ demiştir. Bugün Osman Gazi’nin vasiyeti olarak bilinen Gümüşlü Kümbet Tophane Parkı’nın girişinde solda kalan Mesihilerin şapelidir. Bursa fethinden sonra şapel mescide çevrilir ve Osman Gazi buraya defnedilir.
 
Orhan Cami
Bursa’nın merkezinde Ulu Cami yakınında bulunur. 1339 yılında Sultan Orhan Gazi tarafından yaptırılmıştır. Orhan Cami ‘’Ters T’’ planlıdır. Kesme taştan yapılmıştır, cemaat yeri beş kemerlidir üzeri üç kubbeli ve tonozla örtülüdür. Karamanoğullarının istilasında yıkılan camiyi 1417’de Sultan Çelebi Mehmet tamir ettirmiştir. Kanatlı veya ‘’Ters T’’ olarak bilinen camiler adeta Bursa’ya özgüdür. Bu camilerin girişinde kanatlar bulunur. Bazı araştırmacılar cami girişlerindeki kanatların dervişlerin barınağı olduğunu savunur. Zaviye Tipi Camiler olarak da adlandırılan bu camilerin kanatlı yapılmasının ihtiyaçtan kaynaklandığı, aslında mimari bir gerekliliğin olmadığı savunulur.
 

Orhan Cami Ön Cephesi

 
Karagöz ve Hacivat
Karagöz ve Hacivat’ın bir rivayete göre yaşamış oldukları anlatılır. Rivayete göre Karagöz okumamış biriydi ama nüktedan ve hazır cevaplı olmakla tanınırdı. Camii inşaatında çalışmaya başladı. Karagöz ise eğitimli ve nüfuzlu biriydi. Bu iki adam bir şekilde tanışıp atışmaya başladı. Aralarındaki atışmalar bazen elle birbirine vurma ya da kovalamaya doğru evrildi. İnsanlar onlara gülüyordu bu şekilde şehir halkı tarafından tanınır ve bilinir oldular. Belirlenen sürede cami inşaatı bitmeyince Hacivat ile Karagöz suçlandı. Kişilerin işlerine engel oluyorlar ve işi yavaşlatıyorlar diye zamanın kadısına şikayet edildiler. Mahkemeye çıkarılan Hacivat ile Karagöz’ün idam edilmesine karar verildi. Bu olaylar olurken sultan seferdeydi, Bursa’ya döndüğünde Hacivat ile Karagöz’ün öldüğü haberini aldı, çok üzüldü. Sultanı avutmak için Şeyh Küsteri’nin beyaz bir perdenin ardından Hacivat ve Karagöz’ün resimlerini kullanarak ve arkadan beyaz perdeye ışık verdirerek  oynattığı ve Sultanı avuttuğu hikâye edilir.

Karagöz ve Hacivat'ın Orhan Bey zamanında ve Orhan Cami inşaatı sırası yaşadıkları ileri sürülse de bazı kaynaklarda Ulu Cami inşaatı sırası yaşadıkları belirtilmektedir.
 

Bursa Saat Kulesi
 
Bursa Saat Kulesi, Tophane Semti’nde Osmangazi ve Orhan Gazi Türbesi yakınlarında Tophane Parkı içinde yer alır. İlk saat kulesi Sultan Abdülaziz döneminde yapılmıştır. Kare planlıdır, dört katlı ve kesme taştandır. İkinci ve üçüncü katlarında balkonu vardır. Üçüncü katında Bursa şehrine bakan yüzünde bir saat bulunur. Eski kule yıkılmıştır, günümüzdeki kule ise 1904 yılında yapılmıştır. 33 metre yüksekliğindedir, kesme taştan yapılmıştır. En üst katın her bir yüzünde yuvarlak kadranlı birer saat yerleştirilmiştir.
 
Ulu Cami
Evliya Çelebi Seyahatnamesinde Ulu Cami’nin Bursa’nın Ayasofya’sı olduğunu söyler. Bütün camilerin en ulusu olduğu için de öncelikle ondan bahsettiğini yazar. Ulu Cami zamanına göre Bursa’nın yüksek ve havadar bir yerine yapılmıştır. Bursa’da çok kubbeli cami tipi fazla yoktur fakat çok kubbeli yapıların en büyüğü Ulu Cami’dir. Ulu Cami Yıldırım Bayezid tarafından 1400 yılında yaptırılmıştır. Bursa Ulu Cami Mekke, Medine, Kudüs, Şam’dan sonra İslam dininde beşinci mertebe olarak bilinir. 5000 metrekare boyutlarında ve dikdörtgen boyutludur. Cami üzerinde 20 kubbe bulunmaktadır. Ulu Cami’nin duvarlarında büyükçe yazılar vardır, hat sanatına güzel bir örnektir. Caminin içinde bir şadırvan bulunmakla birlikte şadırvanın üst kısmından (eskiden açıkmış şimdi kapalı) gün ışığı girebilmektedir. Ulu Cami’nin dört kapısı olup günümüzde de Bursa halkının ibadet için çoğunlukla tercih ettiği kutsal camisidir.

Ulu Cami'nin içindeki havuz üstündeki kubbe başlangıçta açık olarak yapılmıştır. Telle örülü bu kısımdan giren yağmur damlaları altındaki havuzda toplanır ve gün ışığı camiyi aydınlatırmış. Günümüzde bu kısım camla kaplanmıştır. Yağmur suyu havuzda birikmese de cami gün ışığından yaralanabilmektedir. Şadırvanın yapılmasıyla ilgili bir de rivayet söz konusudur ki o da şöyledir: Ulu Cami yapılırken şadırvanın bulunduğu yerdeki toprak parçasını bir hanım satmak istememiştir. Uzun yıllar sonra arazisini vermeye razı olmuş, ancak daha sonraları bu şekilde alınan bir yerde namaz kılınmaz düşüncesiyle buraya bir şadırvan yapılmıştır. 

Kubbelerin Sırrı
Ulu Cami'nin yirmi kubbesi bulunmaktadır. Macar Kralı ile Avrupa Devletleri'ne karşı bir zafer kazanırsa yirmi cami yaptıracağına niyet eden Yıldırım Bayezid zaferden sonra bu sözünü tutamaz. (Niğbolu Zaferi).
Emir Sultan Yıldırım Bayezid'e yirmi küçük cami yaptıracağına yirmi kubbeli büyük bir cami yaptırmasını tavsiye eder. Ulu Cami'nin her bir kubbesi bir küçük camiye bedeldir. 

 

Bursa Ulu Cami Mimarı Ali Neccar'dır.


Ulu Cami İçi - Şadırvan Kısmı


Havuzun Üstündeki Camlı Kısım


 
KAYNAKLAR

[1] Müellifi Mehmed Zilioğlu Evliya Çelebi. Yayına Hazırlayan Mümin Çelik. Evliya Çelebi Seyahatnamesi Birinci Cilt. Üçdal Neşriyat. İstanbul. Sayfa 588.
[2] Yılmaz Öztuna. İstanbul’un Fethine Kadar Osmanlı İmparatorluğu. Cilt III. Hayat Yayınları. 1964. Sayfa 20.
[3]Prof. İsmail Hakkı Uzunçarşılı. Osmanlı Tarihi 1.Cilt. Türk tarih kurumu yayınları XIII. Dizi. Sayfa 102, 103,111.