Osmanlıca-Türkçe-Uydurmaca / Peyami Safa

Osmanlıca-Türkçe-Uydurmaca / Peyami Safa
20 Mart 2020 - 15:49 - Güncelleme: 02 Nisan 2020 - 17:44

OSMANLICA, TÜRKÇE, UYDURMACA

Genç ve münevver bir okuyucu (ki bir kitabevinin sahibidir), bana soruyor:

1.  Profesyonel, enternasyonal, konsey kelimelerinin öz Türkçe karşılıkları yok mudur?

2. “İhdas etmek” ne demektir?

3. Radyolarımızda “Vekil” yerine niçin “Nazır” diyor­lar?

4. “Bakan” kelimesi Türkçe midir?

5.  Zafer ve Havadis gazeteleri  niçin Arapça ve Farsça kelimeleri i fazla kullanıyorlar!

1.   Profesyonel kelimesinin Osmanlıcası “meslekî”dir. Fakat yalnız sıfat olarak kullanılır. Para karşılığı iş yapan manasındaki “profesyonel”in Osmanlıcası da yoktur. Her iki mânâda da öz Türkçesi (uydurmacası bile!) yoktur. “Enternasyonal”in Öz Türkçesi “uluslar arası”, Osmanlıcası “milletlerarası”dır. Fakat bu kelimenin de isim olarak ne Osmanlıcası ne de Türkçesi vardır. Kullanış bu mânâyı yaratmadığı için yabancı kelime diziminde yaşamağa devam ediyor. Konseyin öz Türkçesi yoktur, uydurmacası “Danıştay”dır. Fakat bu da bir zamanlar “Devlet şurası”na inhisar ettiği için umumiyetle konsey mânâsında kullanılamaz. Osmanlıcası “şûra”dır.

2.   “İhdas etmek”, bir şeyin hudûsuna, hâdise halini almasına, yokken vukua getirilmesine sebep olmak demektir.  Türkçesi ve uydurmacası yoktur.

3.   Osmanlı İmparatorluğu’nda vekillere “Nâzır” derlerdi.  Şimdi bu kelime yabancı memleket vekilleri için kullanılıyor. .Arapça “Nâzır” hem bir işe nezaret eden ve onu idare  eden, hem de bir yere bakan mânâsındadır. Uydurmacılar Nâzır kelimesinin birinci mânâsını bırakıp, maddî mânâsını almışlar.  “Bakan” deyip çıkmışlardı. Türkçede “Bir işe bakmak” tabiri vardı. Tek başına bakmak bu mânâya gemez.

4.   Anlattım.

5.   Zafer ve Havadis gazetelerinin Arapça ve Farsça kelimeleri niçin fazla kullandıklarını bilmem. Fakat mutedil ve güzel Osmanlıcayı uydurmacaya tercih eden ga­zetelerin halk ve gençlik tarafından daha çok sevildiğini ve tutulduğunu en çok tirajlı gazetelerin sahipleri pek iyi bilirler. Tek tük uydurmaca kelimeler kullanan bir iki ga­zete vardır, fakat bu kelimeleri çoğaltmağa cesaretleri yoktur.

Bir kelime tam mânâsında kullanılmadığı zaman, halis Türkçe bile olsa, gençlik onu anlamıyor ve nece ol­duğunu soruyor. Yukarıdaki suallerde görülen “Bakan” gibi. Kelimeyi (Nâzır mânâsında) öldüren de bu mânâsızlığıdır. Canı cehenneme!

(İlk Yayımlanma tarihi: Milliyet, 11 Ağustos 1958)

(Peyami Safa, Osmanlıca Türkçe Uydurmaca; Ötüken Yayınları, İst. 1999, s. 12)

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum