Öğr. Üyesi Sevil İrevanlı: KUZEY MAKEDONYA'DA NÜFUS SAYIMI VE ÇÖZÜLEMEYEN KÖR DÜĞÜN

Öğr. Üyesi Sevil İrevanlı: KUZEY MAKEDONYA'DA NÜFUS SAYIMI VE ÇÖZÜLEMEYEN KÖR DÜĞÜN
06 Mayıs 2022 - 12:11 - Güncelleme: 09 Mayıs 2022 - 10:32

Öğr. Üyesi Sevil  İrevanlı  
Uluslararası Vizyon Üniversitesi Kuzey makedonya Gostivar
KUZEY MAKEDONYA'DA NÜFUS SAYIMI VE ÇÖZÜLEMEYEN KÖR DÜĞÜN


Bir 3 kişi görseli olabilir
          Balkan Savaşlarını izleyen Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra Türklerin Balkanlar’dan çekilmesi kaçınılmaz olmuştu. Balkan Savaşı sonrasında Makedonya üç parçaya ayrılırken Vardar Makedonyası Sırbistan’a bırakılmıştı. Osmanlı Devleti ile Sırbistan arasında imzalanan 13 mart 1914 tarihli İstanbul antlaşmasında Sırbistan’ın eğemenliği altına giren Türklerin hukuki statüleri tespit edilmiştir. Bu hükümleri özetlemek gerekirse, özellikle Türkler isterlerse dört yıl içinde Osmanlı devletine göç etme hakkına sahip olacaklardı. Makedonya’da kalanlar ise her türlü dini hürriyetinden yararlanacak ve ibadetlerini serbest içra edeceklerdi. Makedonya Türkleri gitmek ve kalmak arasındaki perişan ve çaresiz halleriyle o yıllarda ağır bir yaşam mücadelesi vermişlerdir. Birinci Dünya savaşının sonlarında Sırp-Hırvat-Sloven Kırallığı kurulduğunda Vardar Makedonyası da krallığa dahil edilmiştir. Balkan Savaşı’nda göç etmeyerek yerlerinde kalmayı tercih eden Makedonya Türkleri, Dünya savaşı sonrasında Saint Germain Antlaşması ile üçlü krallığın sonradan Yugoslavya adlanan devletin azınlıklarından biri olmuşlardır. Ancak Makedonya Türkleri de kendilerini Kosova Türkleri gibi başlangıçta dinsel kimlikleri ile tanımlamayı tercih etmişlerdir. Yapılan bu antlaşma ile Yugoslav devleti Müslüman azınlığını korumakla yükümlüydü. Ayrıca buradaki halkın aile hukuku meselelerinin hallinde islami kurallara öncelik verilecek, Müslümanlar din adamlarını seçme hakkına sahip olacaklardı. Bunun yanı sıra Türklere kısıtlı olarak kendi dillerinde okul açma izni verilmişti.


Bir açık hava ve anıt görseli olabilir
            Yaklaşık altı yüz yıl süren Türk hakimiyetinin ardından Makedonya’da kalan Türklük yirminci yüzyıl boyunca yavaşça eriyerek varlığını sürdürmüştür. Birinci Dünya Savaşı sonrasında 1918 tarihinde kurulan Sırp-Hırvat–Sloven krallığına dahil edilen Makedonya topraklarında Makedonlar bir azınlık olarak görülür, Makedonya Türklüğü ise hem azınlık olarak hem de ekonomik bakımdan çökmekteydi. Agrar kanunu olarak bilinen ”Zirai İslahat Kanunu” çerçevesinde zorunlu ve bedelsiz istimlaklar uygulanmış ve Türk nüfusun elindeki geniş araziler alınmış, Türklerin arazi sahibi olmasına engeller konulmuş, uygulanan farklı vergi kotalarıyla Türk nüfus üzerindeki ekonomik baskı yoğunlaştırılmıştır. Krallığın ilk döneminde Makedonya topraklarının yarısından çoğu Türk nüfus fazlasına sahiptir ve nüfusun da önemli bir kısmını oluşturuyordu. Toprakları ellerinden alınan ve diğer etnik gruplara verilen Türklerden toplam 26.120 aile, 108.179 kişi Türkiye’ye göç etmek zorunda kalmıştı. Sonraki yıllarda bir yandan yapılan zulüm, öte yandan dağılan Osmanlı İmparatorluğu yerine Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin verdiği umut Makedonya Türklerinin Türkiye’ye göç sürecini başlatmış oldu... 1924'te başlayan ilk göç, Makedonya’da yaşayan Türklerin bu topraklardan çekilmeleri gelecekleri ve orada tutunmaya çalışmak isteyen halka büyük bir darbe olmuştu. Bu göçle birlikte Makedonya Türklerinin büyük çoğunluğunun bir ayağı Makedonya’da bir ayağı Türkiye’de yaşama başladığı bir döneme girilmiştir. Sırp-Hırvat Sloven Krallığı Türklerin bu göçü karşısında tamamen kayıtsız kalmış, yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti içinde bulunduğu sorunları nedeniyle ülke sınırları dışında kalan Makedonya Türklerinin uğradıkları bu zorunlu göçün önlenmesi girişiminde bulunamamıştı. Ayrıca Makedonya Türkleri üzerindeki Sırp baskısı 1924 göçünün başlamasından sonra da devam etmiştir. 1929 yılında ilan edilen Altı Ocak Diktatörlüğü ile her türlü siyasi, kültürel faaliyetler yasaklanmış, siyasi partilerle birlikte Türkçe yayımlanmakta olan bütün gazeteler de kapatılmıştı. Bütün bu hak ve özgürlük kısıtlaması ve baskıların yanısıra, Sırplar Makedonya’da yaşayan Türklerin Türkiye ile bütün bağlarının koparılması gereği politikasını da gütmüşlerdir. Bu politikanın sonucu olarak Türkiye Cumhuriyeti’nde gerçekleştirilen inkılapların Yugoslavya Krallığı sınırları içerisinde yaşayan Türklerin hayatına yansıması tamamen engellenmiştir. Makedonya’da yaşayan Türklerin Kasım 1928 yılında resmen kabul edilen yeni abeceden yararlandırılmaması ve getirilen yasaklar kültür alanında son derece olumsuz sonuçlar yaratmıştır.    

Bir açık hava ve anıt görseli olabilir

1924’te Makedonya’dan Türkiye’ye kesintisiz devam eden göç, Makedonya Türklerinin hayatının her alanında yeni sarsıntılara neden olmuştu. Üye ülkeler arasında işbirliğinin geliştirilmesi amacını güden Balkan Paktının kurulması bile, Makedonya Türklerinin kötüye gitme durumunda etkili olamadı sonuçta 1936’da yeni göç dalgası başladı. Ancak ikinci göç dalgasının başlaması Makedonya Türkleri arasında bir hareketlenmeye yol açmış, Üsküplü Türklerin ileri gelenleri, ulusal kimliklerine sahip çıkan genç aydınlar, 1937 yılında Yardım cemiyetini kurmuşlardı.
 İkinci Dünya Savaşı yılları da Makedonya Türkleri için her yönden ağır geçmiştir. İstilacı Bulgarların hakimiyeti altında bulunan Makedonya’nın büyük bir bölümünde Türk çocukları ancak Bulgarca öğrenim görebilirlerdi. Bir yandan Bulgar zülmünün öte yandan Arnavut özümsenme çalışmalarının sürdüğü İkinci Dünya Savaşı sırasında, Üsküp Türklerinin eğitimli gençleri ve eşrafı tarafından Yücel teşkilatı kurulmuştu. O dönemde azınlıklara hak ve özgürlüklerin sağlanacağı vaadiyle sahneye çıkan Yosif Broz Tito'nun Yugoslavya Komunist Partisi önderliğinde yürütülen halk kurtuluş devrimine Yücel teşkilatı da katılmıştı. Yücel teşkilatının amacı hem krallık Yugoslavya idaresi, hem de Bulgar istilası altında haksızlıklara uğramış, Makedonya Türklerinin haklarını savunmak olmuştur. Ancak görünürde ulusal eşitlik önderi sayılan Yosif Tito, ulusal devletlerine kavuşan Makedonlara, kurulacak yeni Yugoslavya’da eşitliğin sağlanacağından bahsettiği konuşmasında, Makedonya nüfusunun yaklaşık dörtte birini teşkil eden Türkleri bir kez olsun anmamıştır. Yücel Teşkilatı 1947’de yasadışı bir örgütmüş gibi ortaya çıkarılarak büyük bir sansasyonla, Türk toplumuna gözdağı verircesine kurucularının kamuoyu önünde yargılanması Tito zamanında Türkiye-Yugoslavya ilişkileri ile bağlantılı olmuştur.  Suat Engüllüye göre, Yücel davası Türk aydınlarını makamlarından ve ilgili imtiyazlarından uzaklaştırmak için ulusal bilinçlenme sürecini başlamadan bitirmek için tasarlanmış bir Yugoslav komplosuydu. 27 Şubat 1948 tarihinde Yücel teşkilatı üzerinde gerçekleştirilen mahkeme ve idam süreci bölge Türklerinin moralini derinden sarsmıştı.

Hatta, Tito’nun Demokrat Parti döneminde Türkiye’yi ziyaret ettiği 1953 yılında Makedonya’dan Türklerin üçüncü göç dalgası başlamıştı. 1953 yılında Makedonya'dan göçün böylesine kütlevi bir hal almasında kuşkusuz ki Türkiye Cumhuriyeti’ni yönetenlerin göç konusunda takındığı yanlış yönelim de sebep olmuştur. Nitekim Demokrat Parti iktidarının başında bulunan dönemin Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Yugoslavya Cumhurbaşkanı Yosif Broz Tito ile serbest göç anlaşması imzalamanın soruna çözüm getireceğini düşünmesi, aslında Türkiye dışında Türk varlığının sürdürülmesine, Türk kimliğinin yaşatılmasına yönelik baskılar karşısında yenik düşmesi anlamına gelmekteydi. Aslında Makedonya Türkleri serbest göç anlaşmasının hiç bir yararını görmemişlerdir. Göç sözde serbestti, çünkü tanınan bu ‘serbestlik’ Makedonya’yı terketmekti, iki bavulla Türkiye’ye sığınmaktı. Özellikle Türkiye’ye yönelik göçler Makedonya’da Türk nüfusunun oranını önemli ölçüde etkilemiştir. 1950’lilerde yaşanan göçler Makedonya’nın her tarafında Türk nüfusunu azaltırken, özellikle Kuzey Makedonya’daki Türk nüfusu bu göçlerden en çok etkilenen kesim olmuş ve Türklerin bu topraklarda kısa sürede her bakımdan söz sahibi olabilmesine büyük bir darbe oldu.

Kuzey Makedonya’dan başlayan bu göç dalgası ile ilgili verilen resmi rakamlarla halkın dilinde dolaşan rakamlar arasında dağlar kadar farkın olduğu dikkat çekmektedir. Kuzey Makedonya’dan Türklerin 1953’ten başlayıp sonraki yıllarda da devam eden göç esnasında Türkiye’ye göç edenlerin sayısının 80.000 civarında olduğu iddia edilmekteydi.  Türkiye tarafından verilen resmi bilgilere göre ise, bu sayı 175.000 civarındadır. Ancak, resmi olarak bugüne kadar doğrulanmamış olan asıl sayının 300.000 kadar olduğu tahmin edilir. Nitekim Makedonya’da 1953 göçünde kısa bir sürede, Türklerin yoğun olarak yaşadıkları yörelerde Türk nüfusunun hızla azalması görülmüştü. Kuzey Makedonya'daki 1950’li yılların göçü ikinci bir Balkan ülkesi olan ve Türklerin çoğunlukta yaşadığı Bulgaristan’daki 1950’lerin başındaki göçlerle paralelik gösterir. Bir örnek olarak göçün Radoviş ilçesinde Türk nüfusunun azalmasındaki etkisini göstermekle yetineceğiz. 1953’te yapılan sayımlara göre, Radoviş ilçesinin toplam nüfusu 25.456’dır. Bu sayının 14.982’si Makedon, 10.427’si Türktür. 1961’de yapılan sayımda ilçe nüfusu 22.358, Makedon nüfusun sayısı 18.770, Türk nüfusun sayısı ise 2917 olarak belirlenmiştir. Görüldüğü gibi dokuz yıl gibi kısa bir sürede ilçenin toplam nüfusunda Türklerin sayısı %36 gerileme kaydetmiştir. Kitlevi göç sonucu Kuzey Makedonya’daki Türklerin varlıklarının büyük ölçüde kısılmış olduğu ve her alanda gelişiminin duraklamaya başladığı müşahede edilmiştir.


Bir anıt görseli olabilir

1954’te göçün hızla sürdüğü yıllarda Makedonya’da Türklere yeni haklar tanınmıştı ancak bunun bir gözboyama olduğu daha sonra anlaşılmıştır. Kuzey Makedonya'da göçün en çok olduğu 1954 ile 1962 yılları arasında Türkçe öğretimde ilk ve ortaokulların, öğrenci ve öğretmen sayısında yarıdan fazla bir azalma görülmüştü. 1963 yılında Kuzey Makedonya’dan göçün durdurulduğu açıklansa da göçler 1970’li yıllara kadar aralıklı olarak devam etmiş, Türklerin sayısı oldukça azalmış, nüfus bakımından Makedonya’da yaşayan azınlıklar arasında Türkler ikinci sıraya düşmüşlerdi.

1980 yılında Broz Tito’nun ölümüyle yaranan otorite boşluğu sonucu, Yugoslavya’yı oluşturan cumhuriyetler arasındaki dialog kopma noktasına gelmişti. 1990’lı yıllarda Kuzey Makedonya’da başlayan demokratikleşme sürecinde Türklere ilk kez siyasi örğütlenme hakkı tanındı, 1. Temmuz 1990’da Kuzey Makedonya’da Türklerin haklarını savunacak Türk Demokrat Birliği kuruldu, ancak bu birlik Makedonya’da Türklerin haklarının çözümünde bir varlık gösteremedi. Neticede, milletvekili seçimlerinde nüfus itibariyle Makedonya Cumhuriyeti meclisinde yedi sandalyeye sahip olması gereken Türkler, 1945’ten sonra ilk kez meclis dışında kalmaya mahkum edildiler. Böylece demokratikleşme sürecinde yine Türklerin beklentileri boşa çıktı. Tito’nun ölümüyle Yugoslavya Sosyalist Cumhuriyeti dağılırken diğer devletler gibi Makedonya’da yapılan halk oylamasıyla 20 Kasım 1991’de Makedonya Parlamentosu'nda düzenlenen törenle, Makedonya Cumhuriyeti anayasası resmen yürürlüğe girdi ve Kuzey Makedonya olarak bağımsızlığı ilan edildi.

Kurulan Kuzey Makedonya Cumhuriyeti’nde ekonomik açıdan en çok zarar gören yine Türkler olmuştur. 1963’te başlatılan saldırılar demokratikleşme sürecinde de sinsice devam etmiştir. Osmanlı döneminde yapılan Türk kültür eserleri de el değiştirmiş; Manastır ve Pirlepe saat kulelerine 1992 tarihinde haç dikilmişt. Ancak Kuzey Makedonya’da yaşayan Türkler, ulusal ve kültürel kimliklerini hedef alan olumsuz gelişmelere karşı mücadele vermeye kararlı olmuşlardır. Bu mücadele 1992 yılının ortalarında kurulan Türk Demokrat Partisi, Türk Aydınlar Cemiyeti ve Türk Kültür Merkezi'nin faaliyetleri ile örgütlü hale dönüşmüştü. Kuzey Makedonya bağımsız olduktan sonra özellikle Balkanlar’daki Türk ve Müslüman topluluklarla yaşanan selefi akımların etkin olduğu geçiş sürecinin ardından barışık ve kültürel bir İslami kimlik üzerinden kurulan ilişki biçimi Türkiye’nin Balkanlar’da gözardı edilemeyecek bir politika izlediğini görmekteyiz. 


Bir açık hava görseli olabilir
Ancak Kuzey Makedonya Türkleri ulusal ve kültürel kimliğini korumanın mücadelesini yılmadan, vererek kendilerine tanınan hak ve özgürlüklerin bedelini fazlasıyla ödemişlerdir. Bu gün Balkanlar'da kendini etnik anlamda Türk olarak gören bir topluluk vardır. Zorunlu göç kitlesel kıyım ve asimilasyon politikalarına ragmen Balkanlar'da cari bir Türk varlığının sürdüğü görülmektedir. 1924 yılından başlayan göçler Makedonya'da Türklerin sayısını haliyle azaltmış olsa da, sayılarının göçler 1963 yılında durdurulduktan sonra da azalmağa devam etmesi kuşkulandırıcı olmuştur. Göçün durudurulduğu 1963 yılından sonra, nüfusları oldukça azalan Türkler, Makedonya’da yaşayan azınlıklar arasında, Arnavutlardan sonra ikinci sıraya düşmüşlerdir. 1963 göçünden sonra Makedonya nüfus sayımının sonuçları hakkında Üsküplü gazeteci Nedim Abaz seçimlerde yapılan haksızlığı ve sayıların belirsizliğini şöyle aktarıyor:

1972 yılında Türk radyosunda çalıştığım yıllarda gösterilen verilerde Türklerin sayısı 150 bin civarındaydı. Arnavutlar ise 200 bin civarındaydı. Fakat daha sonra yapılan sayımlarda Türk nüfusu birden bire 100 binin altına düştu. Göç yoktu. Biz hayret ediyorduk Türklere ne oldu diye biribirimize soruyorduk, tabii o zaman devlet istatistik kurumu kapalı bir kurumdu, rakamlar gizli tutuluyordu sözleri Makedonya'daki istatistik kurumun ne denli güvenilmez olduğunu gösterir.

Mandacı-Erdoğan’a göre Makedonya’da 1971 ve 1981 nüfus sayımlarında ise yüksek doğum oranlarına rağmen Türk nüfüsü 108 binlerden 85 binlere kadar gerilemiştir. Halbuki istatistiklerde bu doğum oranları ile Türk nüfus 130 bin civarında olmalıdır. 1991 yılı nüfus sayımında rakamın 97 bin civarında yükselmiş olması bile doğum oranındaki artış karşısında düşük kaldığı görülmüştür. Bu durum kendini Roma, Arnavut veya sadece Müslüman yada Yugoslav diye tanımlayanların sayısındaki artışla da açıklanabilir. 1994 sayımlarında nüfus 81.615 gerilemiş görünmektedir. Nitekim büyük ihtimalle bu gerileme, Arnavut milliyetçiliğinin yükselişi ile eş zamanlı olarak, pek çok kişinin kendini Arnavut yada Torbeş olarak tanımlamış olması ile alakalıdır.

Üsküp’teki Makedonya Cumhuriyeti İstatistik Bürosu müdürüne göre Arnavutlar özellikle Tetovo, Gostivar, Struga ve Kiçevo civarındaki Türkleri kendilerini Arnavut olarak tanımlamaya, Arnavut kültürü ve dilini benimsemeye zorlanmışlardır. Eylül 1987’de Makedonya Komünist Ligi Merkez Komite başkanlığı artan Arnavut milliyetçiliğinin Türklerin Gostivar’dan toplu halde göç etmelerine sebep olduğunu açıklamıştı. Dahası Demokratik İlerleme partisi tüm Torbeşleri, Roma ve Türkleri kendilerini Arnavut ilan etmeye çağırmışlardır. Bu durum Bulgaristan’da da yapılmış Bulgarlar da Türkleri ve Pomakları Bulgar olarak göstermeye çalışmışlardı. 2002 yılında yapılan nüfus sayımına göre Kuzey Makedonya’da 2. 056.000 nüfusun 1.4 milyon Makedon, 500, 000 Arnavut, 80.000 Türk, 50,000 Romen kaydedilmişti. Özellikle ülkenin batısında ve kuzeyinde Arnavut nüfus %90’ın üzerinde çoğunluğa sahiptir. 2005 yılındaki verilerde Makedonya’nın tam nüfusu 2,2 milyon olduğu bildirilmiştir. Makedonya'daki Türk nüfus sayımının gizlilik içerisinde yapılmasını TDP Üsküp İl Başkanı Hüsrev Emin de nüfus sayımlarının genel şartlardan dolayı güvenilmez olduğunu şöyle ifade etmektedir:

"2002 sayımlarında Makedonya yeni bir krizden çıkmıştı, ülkemiz yeni bir savaştan çıktığı için siyaset sayımlarda etkili olmuştu. Ohrid çerçeve anlaşmasının halk arasında henüz tam olarak netlik kazanmamış olması, milletimizin kendini ifade etme anlamında özgüvenin eksik olması, bir takım endişe ve korkuların hakim olması gibi sorunlardan dolayı biz Türkler açısından 2002 sayımlarının sonuçları kabul edilemezdi." 

Nitekim Husrev Emin bir reportajında son on yılda Türk toplumunun sosyal toplum dinamikleri çerçevesinde katettiği mesafenin Nisan ayı içinde yapılacak sayımlara yansıyacağını ve Türk nüfusun mutlaka %5-6 oranında olacağını iddia etmekteydi. (Zaman Makedonya, 2-8. 02.2011) Emin, kamu kuruluşlarında nüfusa oranla istihdam imkanından dolayı nüfus sayımı sonuçları Türk toplumu arasında oldukça önemsenmektedir. Kuzey Makedonya'da Kosova ile eşzamanlı olarak Nisan 2011 yılında yapılacak sayımlara yönelik Türk toplumu içinde ciddi bir hazırlık göze çarpıyordu.

Kuzey Makedonya Avrupa'nın en çok etnili yapısına sahip ülkelerinden biridir. Her etnik grubun gerçek nüfuslarının aslında daha fazla olduğunu iddia ettikleri 2002 sayımlarına bakılırsa nüfusun %64.18'i (1.297, 981) etnik Makedon, %25.17'si (509.083) Arnavut, %3,85 (77.959) Türk, %2.66 (53.879) Rom, %4.17 diğer etnik gruplara aittir. (Sırp, Boşnak, Ulah, kendini etnik aidiyet olarak Müslüman sayanlar. 2002 nüfus sayımlarında iki türlü tasnif dikkat çekmektedir. Birincisi anadiline göre yapılan tasnif, diğeri de dini inanca göre yapılan tasnif. Buna göre Makedonya nüfusunun etnik ve dini kimlikler üzerinden tasnifi aşağıdaki gibi verilmiştir.

 ETNİK GRUPLARA GÖRE MAKEDONYA’DA NÜFUS SAYIMI VERİLERİ  1981-2002.
1981 yılı; Makedonlar 67, Arnavutlar 19,8, Türkler 4,5, Roman 2,3, Sırplar 2,3.
1991 yılı; Makedonlar 64,6, Arnavutlar 2,1 Türkler 4,8,  Roman 2,7, Sırplar 2,1.
1994 yılı; Makedon 66,5, Arnavut 22,9, Türk 4,0, Roman 2,3, Sırplar 2,0.
2002 yılı; Makedon 64,2, Arnavut 25,2, Türk 3,9, Roman 2,7, Sırplar 1,8.
Kuzey Makedonya'daki nüfus dini kimlikler üzerinden tasnif edilerek 2002 resmi sayımlarına göre aşağıda gösterildiği gibi verilmiştir. 
Dini Aidiyete Göre Makedonya Nüfusu 2002
Makedonya Ortodoks %64,7 (1.310.184.
Müslüman %33,3 674.015)
Diğer Hıristiyan %37 (7.528)
Tasnif Dışı Olanlar %1,63 (30.820)
 Nitekim bütün incelemelerden sonra aldığımız sonuşlara göre Kuzey Makedonya'da 1972 yılında gösterilen nüfus sayımı verilerinde Türklerin sayısı 150 bin olduğu gösterilirken, daha sonra yapılan sayımlarda Türk nüfusu birden bire 100 binin altına düşmüştür. 1981 yılındaki verilerde Türklerin sayısı 4,5, 1991’de 4,8, 1994’te 4,0, 2002’de ise ilk sayımda Türkler 3,9 gösterilmişse de sonradan 2,6 gösterilmiştir. 2010 tahmini rakamlarına göre ülkenin başkenti Üsküp'te 600.000 nüfusun yarıdan çoğu Türklerden oluşuyordu. 2001 yılında Makedonya’daki sayım yine belirsizlikle 2011 yılında yapıldığında Türk nüfus 3,75 olarak gösterilmişse de sayım neticesiz kalmıştır. Son  2021 yılında yapılan nüfus sayımı da aynı belirsizliklerle 2022 yılınadek sürmüştür. 2022 yılında yapılan nüfus sayımlarında ise Kuzey Makedonya’da Türklerin sayısı 200 binden fazla olduğu bilinirken açık kaanat sonuçlarında 83 bin kişi gösterilmiştir. Son yapılan nüfus sayımında yine 132 bin Türk vatandaşının milli kimliği belirlenenememiş eksik gösterilmiştir.
Görüldüğü gibi Kuzey Makedonya'da bilinçli olarak Türklerin sayısı yıllara göre daha da azalmaya veya kasıtlı olarak eksik gösterilmeye çalışılmıştır. Son yapılan nufus sayımı alanında neler yapıldığına bir göz attığımızda nüfus sayımında asıl yapılabileceklerin ve yapılması gerekenlerin çok çok gerilerinde olduğunu fark edebiliriz. Kuzey Makedonya’da iki yılı aşkın  süren belirsiz nüfus sayımında yine önceki yıllarda olduğu gibi güvenilmez olmuştur. Uzun bir süre açıklanmayan ve nihayet 6. Nisan 2022 tarihinde Türk nüfus sayısı açıklandığında Kuzey  Makedonya'da yaşayan Türkleri hayal kırıklığına uğratmış. Nüfus sayımındaki bu belirsizlik Türkiye kamuoyuna da yansımıştı. Bu durum Kuzey Makedonya’da yaşanan itirazlar gibi TBMM'de de büyük tepkilere yol açmıştı. Sayın Hayrettin Nuhoğlu’nun 6 Nisan 2002 tarihinde TBMM'deki konuşmasında şu ifadeler yer almıştı.
"Makedonya’da yapılan nüfuz sayımı sonuçları açıklandı ve Türk Toplumu arasında tepkilere yol açtı. Türk sivil toplum kuruluşları, Türk siyasi partileri, Türk milletine mensup akademisyenlerin ve kanaat önderlerinin oluşturduğu Makedonya Türkleri Milli Sayım Kordinasyon Kurulu, yayınladıkları bildiri ile sonuçları tanımadıklarını açıkladılar. Ülkelerinin kalkınması için çaba gösteren Türk toplumu, her zaman birlik ve beraberlikten ve devletin bağımsızlığından yana olmuştur. Yayınlanan sonuçların hali ariz edildiğinde sağdaki gerçek verilerle yayınlanan veriler arasında ciddi farklar görülmektedir. Evlerinde Türkçe konuşan vatandaşların 200 bine yakın olduğu bilinirken açık kaanat sonuçlarında 83 bin kişi vardır. 132 bin vatandaşın milli kimliği belirlenenememiştir. Türk toplumunun hak ve çıkarları korunmalıdır. Soydaşlarımızı destekliyor, sonuçların düzeltilmesini bekliyoruz."
Hayrettin Nuhoğlunun meclisteki bu konuşması Türkiye’nin her zaman Balkanlar’daki Türk varlığını koruma açısından oldukça önemlidir. Türk Devleti’nin Balkanlar’da en önemli varlığı Türk varlığıdır. Kuzey Makedonya’da yaşayan Türk insanını hiç bir zaman umut terk etmedi tam tersi yeni arayışlar içerisine girerek yeni mücadeleye boyladı. Bugün Kuzey Makedonya’da Gostivar’da Türkçe eğitim veren Uluslararası Vizyon Üniversitesi yarınların da aydın olacağına, yeni vizyonlarla yolculuk yapacağına inanıyoruz. Yugoslavya’nın çöküşü süreci içinde bağımsızlık arayışların sürdüren Makedon ve Arnavut çoğunluk karşısında Türk nüfusun mücadelesi daha çok kimlik mücadelesi, kültürel mücadele ve varlık mücadelesidir. Bağımsız Azerbaycan’ın ilk Cumhurbaşkanı merhum Ebülfez Elçibey; Azatlık verilmir, alınır. Haklar zor alınır, ama elde edilen haklar kolay kolay bırakılmaz. Kuzey Makedonya Türkleri zorla alıdıkları haklarının bilinci içinde olduğunu çok defa göstermişlerdir. İster nüfus sayımındaki güvensizlik, isterse de eğitim ve öğretimdeki aksaklıklar, Makedonya'daki Türklerin deli cesaretini önleyemez. Bu gün Makedonya’nın önünde AB üyeliği gibi bir perspektif durmaktadır. Makedonya’da bütün azınlıkların hakları korunduğu gibi Türklerin de azınlık haklarının korunması bu doğrultuda olmalıdır.
KAYNAKÇA;
Cumalı, Necati, Makedonya 1900.  Onikinci Baskı, İstanbul 2005.
Çelik, Bilgin, Kosova ve Makedonya Türkleri/ Dağılan Yugoslavya Sonrası / İkinci baskı. İstanbul , 2008.
Süleymanoğlu  Hayriye, Balkanlar’daki  xz
Oktay, Emel Çavuşoğlu, derleyen Erhan Türbedar, Balkan Türkleri Ankara, 2003.
Engüllü, Suat. Makedonya, Yugoslavya (Kosova) Türk Edebiyatı. Türkiye Dışındaki Türk Edebiyatları Antolojisi Cilt. 7. Kültür Bakanlığı. Ankara, 1997.
Hamzaoğlu, Yusuf. Balkan Türklüğü, /Araştırmalar, İncelemeler, Makedonya, Sırbistan, Hırvatistan/ Cilt 1. Ankara, 2000.
Mandacı, Nazif – Birsen Erdoğan, Balkanlar’da Azınlık Sorunu:Yunanistan, Arnavutluk, Makedonya ve Bulgaristan’daki Azınlıklara Bir Bakış. Ankara, 2001.  
Oruç, Zülküf. Balkanlar’da Türk Olmak, Ankara, 2003..
Turan, Ömer. “Makedonya’da Türkler”, Makedonya Sorunu Dünden Bugüne, derleyen Murat Hatipoğlu, ASAM Yayınları, Ankara, 2002.
Ülker, Çiğdem. Makedonya Türk Öyküsünde Kimlik Sorunu. Ankara, 1998.



 
 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 1 Yorum
  • Ibrahim Arslan
    1 yıl önce
    MAKEDONYA'DA SEÇİME BİR GÜN KALA.... Özellikle, 15 Temmuz gibi anlamlı bir güne rastlayacak olan Makedonya'daki parlemento   seçimlerinde, bütün seçmenlerin kendilerini en iyi  temsil edecek milletvekillerini seçmelerini, diliyorum. Fakat, Türk ve Türk partilerin yanında olmak isteyen seçmenlerin de özgür iradeleriyle en iyilerini seçmelerini, arzu ediyorum. Fakat, Balkan ülkelerindeki Türk halkında, hedefleri ortak olsa da  siyasi anlamda bölünmeye yol açan bir çekememezlikdir, sürüp gidiyor. Dünyanın dört yanında farklı alanlarda, başarı adına anlaşmalı kooalisysonlar kurulabilirken, Türk siyasi partilerinde,  oyların dağılımını engellemek amacıyla  seçim öncesi koalisyonlar ne yazık ki kurulamıyor. Ayrı parti olabilir,  fakat seçim sırasında hedef, dava ve başarı uğruna birlik olmak gerekir, bu bir  zorunluluktur. Birlikten, güç doğar. Bu böyle olmadığı için, Kosovada olduğu gibi Makedonya'da da Türk toplumu kan kaybetmeye devam etmektedir. Kişisel siyasi ihtiraslar uğruna,  tüm başarısızlıklarına rağmen, yıllarca  ısrarla sahnede kalmaya devam edenlere,  kişisel kazanımları  katkılarından çok ise,  "güle güle" deme, zamanıdır. Beklentiler doğrultusunda bir seçim başarısı diliyroum. İbrahim Arslan-Priştine 14.7.2020 (Facebook Makedonya Türkleri Grupu)