Nuri Killigil - Bakü Fatihi

Nuri Paşa, Azerbaycan'da gittiği her yerde saygı ve hürmetle karşılandı. Azerbaycanlılar, kurtarıcıları olan ordunun kumandanını evlerinde misafir etmek için birbirleriyle yarıştı.

Nuri Killigil - Bakü Fatihi
02 Mart 2020 - 23:27 - Güncelleme: 02 Mart 2020 - 23:37

Nuri Paşa - Nuri Killigil, 1890'da Manastır'da doğdu. Nuri Bey, ilkokul ve lise eğitimini burada tamamladıktan sonra, 1909'da Manastır Harbiyesinden üsteğmen olarak mezun oldu. Balkanlar'da çeşitli bölgelerde görev yapan Nuri Bey, 1911'de Trablusgarp Savaşı'na katıldı.

Osmanlı Devleti'nin Birinci Dünya Savaşı'na katılmasının ardından Nuri Bey'e padişah yaverliği rütbesi verildi. Nuri Bey, 1917'ye kadar Trablusgarp ve Bingazi'de görev yaptı, İngiliz, İtalyan ve Fransız kuvvetlerine karşı birçok savaşa girdi.

Enver Paşa, Azerbaycan ve Dağıstan'ın Osmanlı'dan yardım talep etmesi üzerine kurdurduğu Kafkas İslam Ordusunun kumandanlığına kardeşi Nuri Paşa'yı getirdi.

I. Dünya Savaşı'nın sonlarında Azerbaycan'ı işgal eden Rus-Ermeni birliklerinin Mart Olayları adı ile anılan Müslüman katliamları yapmaları üzerine, Kafkas İslam Ordusu'yla bölgeyi işgalden kurtarma harekatı başlattı.

Azerbaycan ve Nuri Paşa

Azerbaycan'ın başkenti Bakü'yü, 15 Eylül 1918'de Ermeni çeteleri ve Bolşevik birliklerinden kurtaran, Kafkas İslam Ordusu komutanı Nuri Paşa, 101 yıl sonra bile Azerbaycanlılar tarafından saygı ve minnetle anılıyor.

Ağabeyi Enver Paşa'nın talimatıyla henüz 28 yaşındayken, 12 bin kişilik ordunun başına geçen ve kısa zamanda başta Bakü olmak üzere Azerbaycan'ın çeşitli bölgelerini düşman işgalinden kurtaran Nuri Paşa (Killigil) tüm Azerbaycanlıların gönlünde taht kurdu.

Gence'ye 25 Mayıs 1918'de ulaşan Kafkas İslam Ordusundaki asker sayısı, Azerbaycan kolordusundan yapılan bin kişilik takviyeyle 12 bine ulaştı. Güzergahındaki Göyçay, Salyan, Ağsu ve Kürdemir'i de Bolşevik birlikleri ve Ermeni çetelerinden temizleyen Kafkas İslam Ordusu, 15 Eylül 1918'de Bakü'yü kurtardı. Kafkas İslam Ordusu, Bakü'nün kurtuluşu için bin 130 şehit verdi.

Nuri Paşa, Azerbaycan'da gittiği her yerde saygı ve hürmetle karşılandı. Azerbaycanlılar, kurtarıcıları olan ordunun kumandanını evlerinde misafir etmek için birbirleriyle yarıştı.

Bakü'de büyük coşku ile karşılanan Nuri Paşa, Tezepir Camisi'nde minbere çıkarak halka hitap etti. Söz konusu minber, "Nuri Paşa minberi" diye anılıyor ve camide korunuyor. Paşanın Gence'de konakladığı ev de müze olarak faaliyet gösteriyor.

Mondros Mütarekesi imzalandıktan sonra Kafkas İslam Ordusu Bakü'yü terk etmek zorunda kalırken, Nuri Paşa İngilizler tarafından Batum'da tutuklandı. Nuri Paşa, 8 Ağustos 1919'da yargılanmak üzere götürülürken Kafkasyalıların yardımıyla hapisten kaçmayı başardı.

Kurtardığı Bakü'nün daha sonra Bolşevikler tarafından işgal edilmesi Paşa'yı çok üzdü. Azerbaycanlı Cabbar Ertürk, 1956'da kaleme aldığı "Anayurtta Unutulan Türklük" isimli kitabında Nuri Paşa'nın şu ifadesine yer verdi:

"Ağabeyimin (Enver Paşa) şehit olması kalbimi ne kadar sızlattıysa, Azerbaycan'ın istilası kalbimi ondan daha çok sızlattı. Ağabeyim bir faniydi. Fakat Azerbaycan'daki Türklük ebedidir. Keşke hayatımı kaybetseydim de Azerbaycan Türklüğün dışında kalmasaydı."

Savaşta Nuri Paşa

Ancak, Suriye cephesinde, Liman von Sanders komutasındaki Osmanlı Yıldırım Ordular Grubu'nun, Edmund Allenby komutasındaki İngiliz ordusu karşısında yenilgiye uğraması sonucu Mondros Mütarekesi yapıldı. Mütarekenin ardından, Enver Paşa ülkeyi terk etti. Türkiye, Moskova Antlaşması ile Azerbaycan'ı Sovyetler Birliği'ne terk etmesi üzerine Kafkas İslam Ordusu dağıldı.

Nuri Kıllıgil savaş sonrası

Savaştan sonra Almanya'da yaşayan Nuri Killigil, 1938 yılında Türkiye'ye döndü ve Zeytinburnu'nda kok kömürü satan bir şirketi satın alıp burayı bir madeni eşya fabrikasına dönüştürdü. Bu fabrikada tabanca, matara, demir çubuk, gaz maskesi ve mermi üretmeye başladı.

1941 yılında Ankara'daki Alman büyükelçisi Franz von Papen ile görüşmeye başladı ve Türkiye'de Turancı harekete gizli destek vererek Almanların müttefikliğini kazandı. Nuri Killigil'in görüşleri, Alman Dışişleri Bakanlığı'nın Türkiye işlerinden sorumlu müsteşarı Ernst Woermann tarafından rapor haline getirilip, Almanya'da Turancılık Masası'nın ve SS Doğu Türkistan Alayı'nın kurulmasına öncülük etti.

Nuri Paşa, Tataristan'a kadar uzanan bölgede yaşayan tüm Türk halklarının Türkiye ile bütünleşeceğini öngörüyordu. Bu sebeple Türkiye, Almanya ile birlikte Sovyetler Birliği'ne karşı savaşmalı, Almanlar da Türk asıllı Sovyet esirlerinden ordu kurup Türkiye'nin emrine vermeliydi. Almanların bu görüşlere karşı şüphelerini giderebilmek amacıyla, Osmanlı ordusunda bu fikirleri paylaşan subayların çoğunlukta bulunduğunu, hükümetin bu görüşmelerden haberdar olduğunu, halkın ise bu fikirleri çabuk benimseyeceğini öne sürdü.

Nuri Killigil daha sonra fabrikasını genişleterek Sütlüce'ye taşıdı. Burada yeni motor ve makinelerle havan ve havan mermisi üretimine başladı. Bir süre sonra fabrikanın silah üretmeyeceğini beyan etti. Fakat üretim gizlice devam etti. 1944 yılı sonuna doğru savaşın Almanya tarafından kaybedildiği anlaşıldığında İsmet İnönü ve Türkiye Cumhuriyeti hükümeti Alman destekçilerine karşı sert tedbirler almaya başladı.

Nuri Kıllıgil’in ölümü

2 Mart 1949 günü saat 17.10 sıralarında fabrikada faili meçhul peş peşe üç büyük patlama meydana geldi. İlk patlama kimyahanede olmuştu. Oradan cephane deposuna sıçrayan ateş, mühimmatın patlamasına yol açmış, ertesi gün bile duman ve patlamalar devam etmişti. Fabrika çevresi, kordon altına alındı. İçişleri bakanı, Ankara’dan gelerek soruşturmayla bizzat ilgilendi.

Aralarında Nuri Killigil'in de bulunduğu 27 kişi bu patlamada öldü. Killigil'in cesedi bulunamadı ve boş tabutla defnedildi. Patlamanın kimler tarafından gerçekleştirildiği ise meçhul olarak kaldı. Olayın siyasi bir sabotaj olduğu da iddia edildi. 18 Mart’ta olay mecliste görüşülürken, bazı milletvekillerinin "hadise örtbas edilmeye çalışılıyor" diye itirazda bulunmaları, bu ihtimalin gözden uzak olmadığını göstermektedir.

23 Mart günü başbakan, mecliste açıklamalarda bulundu. Bu açıklamanın ardından yapılan kapalı celsede ne konuşulduğunu ise hiç kimse bilmiyordu. Bilinen tek şey, müzakerelerin konuyla ilgili olduğuydu.

Killigil tabancası

Nuri Killigil tarafından sınırlı sayıda üretilmiş 9 mm çapında, yarı otomatik tabancadır. Zamanının ilerisinde bir tasarıma sahiptir. Mükemmel durumda saklanmış bir örneği İstanbul Harbiye Askeri Müzesi'nde bulunmaktadır. Tabanca, Killigil'in mirasçıları tarafından müzeye bağışlanmış ve özel kutusunda ilk günkü gibi saklanmaktadır. Yedek şarjörü ve mermileri ile bir arada görülmektedir.


















Kaynak: ASAS MEDYA https://asasmedya.info/news/social/11610-nuri-killigil

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum