Kosova'dan Dünyaya Türkçem Dergisi

15. yıla adımladığımız bugünlerde okurlara veda etmek durumuyla baş başayız…

Kosova'dan Dünyaya Türkçem Dergisi
00 0000 - 00:00 - Güncelleme: 12 Mayıs 2020 - 01:37

Nerede olursak olalım, yurt bilip nereye yerleşmişsek, bir sözle coğrafyanın hangi yerine serpilmiş olsak bile, biz Türkler son derece gururlu ve onurluyuz ki çobanından padişahına kadar şair bir milletiz; edebiyatın aşığı, gönül adamlarıyız, genelde. Sözü bir tek söz olsun diye harcamayan, yıpratmayan; Dede Korkut, Ahmet Yesevi, Hacı Bektaş Veli

Nerede olursak olalım, yurt bilip nereye yerleşmişsek, bir sözle coğrafyanın hangi yerine serpilmiş olsak bile, biz Türkler son derece gururlu ve onurluyuz ki çobanından padişahına kadar şair bir milletiz; edebiyatın aşığı, gönül adamlarıyız, genelde. Sözü bir tek söz olsun diye harcamayan, yıpratmayan; Dede Korkut, Ahmet Yesevi, Hacı Bektaş Veli, Yunus Emre, Âşık Çelebi, Mahtumkulu, Karacaoğlan, Köroğlu, Abay ve daha nicelerinin uzantısı, mirasçılarıyız. Böylesi zengin bir geçmişi olan Türk edebiyatının Rumeli yakasındaki Kosova Çağdaş Türk Halkı Edebiyatı’nın da özdeş kaynaklardan su içtiği, damarlarının çoğunlukla bu kaynaklardan beslendiği kaçınılmaz bir gerçektir.

1912 yılında Osmanlı’nın Balkanları terk etmesiyle diğer yerlerde olduğu gibi  yaklaşık yüzyıldır sahipsiz, yalnızlığa itilmiş  Kosova’daki bir avuç  Evlad-i Fatihan da Türk Dilini, Türk kültürünü, gelenek ve göreneğini, bir sözle kimliğinin ayakta dimdik kalabilmesi,  yaşatılması doğrultusunda nice kuşaklar ömür tüketmiş, çok büyük çabalar vermişlerdir.

1912’den başlayan suskunluk, 1951 yılında Türk kimliğinin tanınmasıyla son buldu. Bu yılda Türkçe eğitime geçildi. Türk dernekleri kuruldu. Priştine Radyosu’nda  Türk dili üzere  yayınlar ve gene söz konusu radyo çerçevesinde Türk Sanat Müziği Orkestrası profesyonel olarak çalışmalarına başladı. 1969 yılında “Tan” Gazetesi’nin gün yüzü görmesiyle Kosova Türklerinin her yönlü tanıtımı için hatırı sayılır bir fırsat doğdu. Bunu: 1971 yılında adı sonradan Esin’e dönüşen Doğru Yol dergisi, 1979’da Kuş Dergisi,1990’da  Çığ Dergisi, 1994 yılında Bay, İnci dergileri. Yine 1990’lı yıllarda Mamuşa’da Sofra ve Derya dergileri, Ayrıca birkaç sayıyla okur eline ulaşan İlke ve Gerçek dergileri izledi.

Türkçem Dergisi bu kervana, son Kosova savaşı patlak vermeden 2 ay önce(yani Ocak 1999 yılında) katıldı.  Kosova başkenti Priştine’de Kuş dergisi kapatılmış, Kosova’da Türkçe öğrenim gören öğrenciler böyle bir dergiden mahrum kalmıştı. Bu durum karşısında  kolları sıvayıp, kendi öz katkılarımızla Türkçem Dergisini yayınlamaya başladık. Çıkarken, öncelikle Kosova’da ve Balkanlarda yaşatılıp gelişen Türk çocuk edebiyatına yeni bir boyut getirmek ve ivme kazandırmak amacını güdüyorduk. Ayrıca bir yandan da  Kosova’da 3 binin üzerinde Türkçe öğrenim gören özellikle ilköğretim sıralarındaki öğrencilere edebiyat aşısı vermek, 60 yıldır süren ders ve yardımcı ders kitaplarının boşluğunu bir yere de kapatma yönünde  katkı sunmaktı.  Bugün, Türkçem Dergisi Kosova’da Türkçe eğitim gören öğrencilerin vazgeçilmez dergisi konumundadır.

Amaç, onu sonsuza dek yaşatmak. Ancak maddi imkânsızlıklar yüzünden  bu derginin Kosova’daki Türk dili üzere okuyan öğrencilerin eline  daha uzun süre ulaşabilmesi  korkarım çok zor olacaktır.

Ocak 2013’de 15. yayın yılına adım attı. Türkçem dergisinin başlıca amaçlarından biri yukarda da vurguladığımız gibi özellikle Kosova ve Makedonya’da yaşatılıp geliştirilen  Türk çocuk edebiyatına bir nebze de olsa sahip çıkmak, imkan dahilinde bu edebiyatları gündemde tutup, yeni kalem erlerinin ortaya çıkmasında  yine kendi olanakları çerçevesinde katkı sunmaktır.

Türkçem  dergisi Kosova’da Türkçe’nin adresi olmaya devam edecektir. Kosova’da Türkçe’nin yeniden ve Kosova genelinde  resmi dil olması açısından da kendine özgü katkısını  sürdürmekte kararlıdır. Türkçem dergisi  kendi sayfalarında  Kosova’da yaşayan diğer halkların da edebiyatlarından  örnekler vermektedir. Kosova’da kardeşliğin perçinleşmesi açısından da  kendine özgü katkısını sunmayı bir görev bilmektedir.

Türkçem Dergisi yayına başladığı 1999 yılından bu yana kendi bünyesinde bir başka etkinliğe yer vermekte. Çocuk edebiyatının gelişmesine katkı sunanlara her yıl TÜRKÇEM DERGİSİ YILIN ÖDÜNÜ’nü vermekte. Bu alanda şair, yazar, inceleme, antoloji hazırlayanların bir çoğu ödüle sahip çıktı. Bu ödülü alanlar arasında: Mustafa Ruhi Şirin, Prof. Dr. Mustafa İsen, Yalvaç Ural, Mevlana İdris Zengin, Mevlüt Kaplan, Gülten Dayıoğlu, Fatih Erdoğan, Fahri Kaya, İlhami Emin vb. var. Ancak söz ödüldeyken, burada affedilmeyecek kadar bir açığımız var. Ödülü henüz Türk Dünyasına taşıyamadık. Türkçem Dergisi Ödülü, bundan böyle uluslar arası seçici kurulla yoluna  devam ederek, Türk dünyasındaki çocuk edebiyatının gelişmesine ışık tutup, derli toplu bir değerlendirme ardından ödül sahiplerini bu oluşumda belirleyecektir.

Türkçem dergisi ilk sayısından bu yana büyük bir hazla Türk Dünyası Edebiyatı’ndan tadımlık halinde de olsa sayfalarında yer vermeyi kendine bir görev olarak bilmiştir. Her zaman Türk Dünyası Edebiyatı’nın bir parçası olarak kendimizi gördüğümüzü burada açık bir yüreklilikle ve de  büyük bir onurla  vurgulamak isterim.

Türkçem, Türkçe için var. Türkçe için var olacak.  Türkçe için kavgasını verecek ve yarınlara doğru adımlamaya devam edecektir.  Bir sözle o amaç için, Türk Dünyası Edebiyatı  fotoğrafında  yer almak için sonuna kadar elinden geleni esirgemeyecektir.

Özel yıl dönümleri ve edebi değerleriyle olduğu gibi, değerli yazar şairlerin bu dünyaya göz yummaları nedeniyle olaylar dergi sayfalarında yerini almış, zaman zaman  dergimize kapak da olmuştur.  Çünkü, “Dilde, Fikirde, İşte Birlik” diyen İsmail Gaspıralı’ın izinden ben de  gidenler arasındayım.Yurdundan uzak, yad elde Kırım Kırım diye hasret ve özlem çeken Cengiz Dağcı’nın ölümü beni de derinden yaralar. Dede Korkut, Kaşgarlı Mahmut, Ahmet Yesevi, Mevlâna, Yunus Emre,  Nasrettin Hoca, Köroğlu, Âşık Veysel ve burada adlarını anamadığım daha niceleri,  hepsi bizim  gelecek kuşaklara bırakacağımız paha biçilmez değerlerdir. Ergenekon, Manas, Oğuz Han vb. destanlar gene bizim ekmeğe suya duyduğumuz  gereksinim kadar vazgeçemediğimiz  hazinedir. Türkçem Dergisi bu bilinçten yola çıkarak, geçmiş yüzyılların değerlerini özenli bir şekilde sayfalarına taşırken, günümüz edebiyatına da kendi olanakları çerçevesinde büyük bir sorumluluk duygusuyla  yer vermeyi  bir ilke olarak görmektedir.

Bu fırsatla Türkçem  dergisine  sahip çıkan okurlara, öğretmenlere ,öğrencilere, şair yazar kesimine, bir sözle  Türkçem dergisinin tüm zorluklara rağmen, ısrarla yayın hayatına devam etmesi için pay olanlara teşekkürü en kalbi duygularımızla borç biliriz. Türk dünyası edebiyatı dergileri arasında yer almış olmaktan elbet ki sevincimiz büyük ve onur verici bir olgu.  Avrasya Yazarlar Birliği tarafından düzenlenen Türk Dünyası Edebiyat Dergileri kongrelerinde yer almak, dolayısıyla Kosova’da edebiyat alanında özellikle çocuk edebiyatını temsil etmek fırsatını veren başta Doç Dr. Yakup Ömeroğlu’na  şükranlarımızı sunarız.  Artı,  İstanbul Türkçesini kullanan bizler için Türkçem dergisi olarak Türk Dünyası edebiyatlarına bir pencere rolünü oynayan Kardeş Kalemler’e de selam olsun diyor, son birkaç yıldır Türk dünyası edebiyatlarını bize  yakınlaştırıp, o edebiyatlardan tadımlık   alabilmiş olmaktan kendimizi çok şanslı hissettiğimizi  vurgulamış olalım. Kardeş Kalemler’in başında olan değerli şair Ali Akbaş’ın bu konuda katkısının önemli ölçüde olduğunu da dile getirmiş olalım.

15’inci yıla adımladığımız bugünlerde haklı olarak mutluluğumuzu dile getirirken,   Türk Dünyası Edebiyat Dergileri Kongresi üyesi ve bu oluşumda Kosova temsilcisi olan Türkçem olarak  bu topraklarda çok zor şartlar belimizi bükse de kararlı adımlarla Kosova’da Türk Dili üzere eğitim gören öğrencilerin hizmetinde olmaya devam etmekte kararlıyız.

Ancak 5 yıldır kendi yağımızla kavrulduğumuzu, bizden önce nice gazete ve dergilerin kaderini yaşamamıza bir soğan zarı kadar yakın olduğumuzu da,  duyması gereken yetkili kurum, kuruluş ve  adreslere bir kez daha seslenmeyi ve duyurmayı isteriz. Bugünlerde Bahar dergisinin kapanmış olması  bizleri ziyadesiyle üzmüştür.

Balkanların, Rumeli’nin Türkçe yakasında dilimiz açısından böylesi hüzünlü, kara bulutların çökmesine bir dur demenin zamanı değil midir? Bir avuç kalmış bir topluluğun eğitimine, kültürüne ağır darbedir bunlar. Bizler, burada, bu topraklarda yüzyıldır her tür güçlüğe, engele  aldırış etmeden Türkçe’nin nöbetine durduk. Şimdi bu konumda olmayı, bu çaresizlik çemberinde yapayalnız kaderimizle baş başa kalmayı adeta görmemezlikten gelenlere “helal olsun” mu desek!?  Ya, bu konuma düşmemizde hiç kimsenin sorumluluğu yok mu?

Zeynel BEKSAÇ,

Türkçem Dergisi Sahibi ve Yazıişleri Sorumlusu.

Kosova

* Yazımda Çevren Dergisini anmayı unutmuşum. Düzeltir, herkesten özür dilerim.

Zeynel BEKSAÇ.

Bektaş Veli, Yunus Emre, Âşık Çelebi, Mahtumkulu, Karacaoğlan, Köroğlu, Abay ve daha nicelerinin uzantısı, mirasçılarıyız. Böylesi zengin bir geçmişi olan Türk edebiyatının Rumeli yakasındaki Kosova Çağdaş Türk Halkı Edebiyatı’nın da özdeş kaynaklardan su içtiği, damarlarının çoğunlukla bu kaynaklardan beslendiği kaçınılmaz bir gerçektir.

1912 yılında Osmanlı’nın Balkanları terk etmesiyle diğer yerlerde olduğu gibi yaklaşık yüzyıldır sahipsiz, yalnızlığa itilmiş  Kosova’daki bir avuç  Evlad-i Fatihan da Türk Dilini, Türk kültürünü, gelenek ve göreneğini, bir sözle kimliğinin ayakta dimdik kalabilmesi,  yaşatılması doğrultusunda nice kuşaklar ömür tüketmiş, çok büyük çabalar vermişlerdir.

1912’den başlayan suskunluk, 1951 yılında Türk kimliğinin tanınmasıyla son buldu. Bu yılda Türkçe eğitime geçildi. Türk dernekleri kuruldu. Priştine Radyosu’nda  Türk dili üzere  yayınlar ve gene söz konusu radyo çerçevesinde Türk Sanat Müziği Orkestrası profesyonel olarak çalışmalarına başladı. 1969 yılında “Tan” Gazetesi’nin gün yüzü görmesiyle Kosova Türklerinin her yönlü tanıtımı için hatırı sayılır bir fırsat doğdu. Bunu: 1971 yılında adı sonradan Esin’e dönüşen Doğru Yol dergisi, 1979’da Kuş Dergisi, 1990’da Çığ Dergisi, 1994 yılında Bay, İnci dergileri. Yine 1990’lı yıllarda Mamuşa’da Sofra ve Derya dergileri, Ayrıca birkaç sayıyla okur eline ulaşan İlke ve Gerçek dergileri izledi.

Türkçem Dergisi bu kervana, son Kosova savaşı patlak vermeden 2 ay önce(yani Ocak 1999 yılında) katıldı.  Kosova başkenti Priştine’de Kuş dergisi kapatılmış, Kosova’da Türkçe öğrenim gören öğrenciler böyle bir dergiden mahrum kalmıştı. Bu durum karşısında  kolları sıvayıp, kendi öz katkılarımızla Türkçem Dergisini yayınlamaya başladık. Çıkarken, öncelikle Kosova’da ve Balkanlarda yaşatılıp gelişen Türk çocuk edebiyatına yeni bir boyut getirmek ve ivme kazandırmak amacını güdüyorduk. Ayrıca bir yandan da  Kosova’da 3 binin üzerinde Türkçe öğrenim gören özellikle ilköğretim sıralarındaki öğrencilere edebiyat aşısı vermek, 60 yıldır süren ders ve yardımcı ders kitaplarının boşluğunu bir yere de kapatma yönünde  katkı sunmaktı.  Bugün, Türkçem Dergisi Kosova’da Türkçe eğitim gören öğrencilerin vazgeçilmez dergisi konumundadır.

Amaç, onu sonsuza dek yaşatmak. Ancak maddi imkânsızlıklar yüzünden  bu derginin Kosova’daki Türk dili üzere okuyan öğrencilerin eline  daha uzun süre ulaşabilmesi  korkarım çok zor olacaktır.

Ocak 2013’de 15. yayın yılına adım attı.Türkçem dergisinin başlıca amaçlarından biri yukarda da vurguladığımız gibi özellikle  Kosova ve Makedonya’da yaşatılıp geliştirilen  Türk çocuk edebiyatına bir nebze de olsa sahip çıkmak, imkan dahilinde bu edebiyatları gündemde tutup, yeni kalem erlerinin ortaya çıkmasında  yine kendi olanakları çerçevesinde katkı sunmaktır.

Türkçem dergisi Kosova’da Türkçe’nin adresi olmaya devam edecektir. Kosova’da Türkçe’nin yeniden ve Kosova genelinde resmi dil olması açısından da kendine özgü katkısını  sürdürmekte kararlıdır. Türkçem dergisi kendi sayfalarında Kosova’da yaşayan diğer halkların da edebiyatlarından  örnekler vermektedir. Kosova’da kardeşliğin perçinleşmesi açısından da  kendine özgü katkısını sunmayı bir görev bilmektedir.

Türkçem Dergisi yayına başladığı 1999 yılından bu yana kendi bünyesinde bir başka etkinliğe yer vermekte. Çocuk edebiyatının gelişmesine katkı sunanlara her yıl TÜRKÇEM DERGİSİ YILIN ÖDÜNÜ’nü vermekte. Bu alanda şair, yazar, inceleme, antoloji hazırlayanların bir çoğu ödüle sahip çıktı. Bu ödülü alanlar arasında: Mustafa Ruhi Şirin, Prof.Dr.Mustafa İsen, Yalvaç Ural, Mevlana İdris Zengin, Mevlüt Kaplan, Gülten Dayıoğlu, Fatih Erdoğan, Fahri Kaya, İlhami Emin  vb. var. Ancak söz ödüldeyken, burada affedilmeyecek kadar bir açığımız var. Ödülü henüz Türk Dünyasına taşıyamadık. Türkçem Dergisi Ödülü, bundan böyle uluslar arası seçici kurulla yoluna  devam ederek, Türk dünyasındaki çocuk edebiyatının gelişmesine ışık tutup, derli toplu bir değerlendirme ardından ödül sahiplerini bu oluşumda belirleyecektir.

Türkçem dergisi ilk sayısından bu yana büyük bir hazla Türk Dünyası Edebiyatı’ndan tadımlık halinde de olsa sayfalarında yer vermeyi kendine bir görev olarak bilmiştir. Her zaman Türk Dünyası Edebiyatı’nın  bir parçası olarak kendimizi gördüğümüzü burada açık bir yüreklilikle ve de  büyük bir onurla  vurgulamak isterim.

Türkçem, Türkçe için var. Türkçe için var olacak.  Türkçe için kavgasını verecek ve yarınlara doğru adımlamaya devam edecektir.  Bir sözle o amaç için, Türk Dünyası Edebiyatı  fotoğrafında  yer almak için sonuna kadar elinden geleni esirgemeyecektir.

Özel yıl dönümleri ve edebi değerleriyle olduğu gibi, değerli yazar şairlerin bu dünyaya göz yummaları nedeniyle olaylar dergi sayfalarında yerini almış, zaman zaman  dergimize kapak da olmuştur.  Çünkü, “Dilde, Fikirde, İşte Birlik” diyen İsmail Gaspıralı’ın izinden ben de  gidenler arasındayım.Yurdundan uzak, yad elde Kırım Kırım diye hasret ve özlem çeken Cengiz Dağcı’nın ölümü beni de derinden yaralar. Dede Korkut, Kaşgarlı Mahmut, Ahmet Yesevi, Mevlâna, Yunus Emre,  Nasrettin Hoca, Köroğlu, Âşık Veysel ve burada adlarını anamadığım daha niceleri,  hepsi bizim  gelecek kuşaklara bırakacağımız paha biçilmez değerlerdir. Ergenekon, Manas, Oğuz Han vb. destanlar gene bizim ekmeğe suya duyduğumuz  gereksinim kadar vazgeçemediğimiz  hazinedir. Türkçem Dergisi bu bilinçten yola çıkarak, geçmiş yüzyılların değerlerini özenli bir şekilde sayfalarına taşırken, günümüz edebiyatına da kendi olanakları çerçevesinde büyük bir sorumluluk duygusuyla  yer vermeyi  bir ilke olarak görmektedir.

Bu fırsatla Türkçem  dergisine  sahip çıkan okurlara, öğretmenlere ,öğrencilere, şair yazar kesimine, bir sözle  Türkçem dergisinin tüm zorluklara rağmen, ısrarla yayın hayatına devam etmesi için pay olanlara teşekkürü en kalbi duygularımızla borç biliriz. Türk dünyası edebiyatı dergileri arasında yer almış olmaktan elbet ki sevincimiz büyük ve onur verici bir olgu.  Avrasya Yazarlar Birliği tarafından düzenlenen  Türk Dünyası Edebiyat Dergileri kongrelerinde yer almak, dolayısıyla Kosova’da edebiyat alanında özellikle çocuk edebiyatını temsil etmek fırsatını veren başta Doç Dr. Yakup Ömeroğlu’na  şükranlarımızı sunarız.  Artı,  İstanbul Türkçesini kullanan bizler için Türkçem dergisi olarak Türk Dünyası edebiyatlarına bir pencere rolünü oynayan Kardeş Kalemler’e de selam olsun diyor, son birkaç yıldır Türk dünyası edebiyatlarını bize  yakınlaştırıp, o edebiyatlardan tadımlık   alabilmiş olmaktan kendimizi çok şanslı hissettiğimizi  vurgulamış olalım. Kardeş Kalemler’in başında olan değerli şair Ali Akbaş’ın bu konuda katkısının önemli ölçüde olduğunu da dile getirmiş olalım.

15’inci yıla adımladığımız  bugünlerde haklı olarak mutluluğumuzu dile getirirken,   Türk Dünyası Edebiyat Dergileri Kongresi üyesi ve bu oluşumda Kosova temsilcisi olan Türkçem olarak  bu topraklarda çok zor şartlar belimizi bükse de kararlı adımlarla Kosova’da Türk Dili üzere eğitim gören öğrencilerin hizmetinde olmaya devam etmekte kararlıyız.

Ancak 5 yıldır kendi yağımızla kavrulduğumuzu, bizden önce nice gazete ve dergilerin kaderini yaşamamıza bir soğan zarı kadar yakın olduğumuzu da,  duyması gereken yetkili kurum, kuruluş ve  adreslere bir kez daha seslenmeyi ve duyurmayı isteriz. Bugünlerde Bahar dergisinin kapanmış olması  bizleri ziyadesiyle üzmüştür.

Balkanların, Rumeli’nin Türkçe yakasında dilimiz açısından böylesi hüzünlü, kara bulutların çökmesine bir dur demenin zamanı değil midir? Bir avuç kalmış bir topluluğun eğitimine, kültürüne ağır darbedir bunlar. Bizler, burada, bu topraklarda yüzyıldır her tür güçlüğe, engele  aldırış etmeden Türkçe’nin nöbetine durduk. Şimdi bu konumda olmayı, bu çaresizlik çemberinde yapayalnız kaderimizle baş başa kalmayı adeta görmemezlikten gelenlere “helal olsun” mu desek!?  Ya, bu konuma düşmemizde hiç kimsenin sorumluluğu yok mu?

Zeynel BEKSAÇ,

Türkçem Dergisi Sahibi ve Yazıişleri Sorumlusu.

Kosova

* Yazımda Çevren Dergisini anmayı unutmuşum. Düzeltir, herkesten özür dilerim.

Zeynel BEKSAÇ.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum