Jön Türklerin kadın öncülerinden Selma Rıza Feraceli (1872-1931)

Jön Türklerin kadın öncülerinden Selma Rıza Feraceli (1872-1931)
06 Ekim 2023 - 17:12 - Güncelleme: 06 Ekim 2023 - 17:28

Jön Türklerin kadın öncülerinden Selma Rıza Feraceli (1872-1931) 



Özge AYDIN*

Giriş

Türk kadınının hürriyet ve aydınlanma mücadelesi oldukça uzun soluklu olmuştur. 1789 Fransız İhtilâli’yle birlikte Avrupa’daki özgürlük ve eşitlik mücadelesi bir süre sonra Türkiye’ye de taşınmış ve Tanzimat ile birlikte batıdaki yeniliklerin etkileri Türk kadınlarına da yansımıştır. Kısacası Tanzimat dönemi, Türk kadınının devlet eliyle toplumsal ve kültürel alanda ön plana çıkmaya başlamasının ilk örneklerini teşkil etmektedir.[1] Türk aydınlanmasının toplumsal alandaki liderliğini üstlendiğini ifade edebileceğimiz Jön Türkler, kadın konusuna oldukça önem vermekteydi. Bu doğrultuda kadınların toplumsal hayata dâhil edilmesi için çeşitli girişimlerde bulunan Jön Türkler aynı zamanda kadınlarla ilgili kültürel ve ekonomik meselelere de sıklıkla değinmişlerdir. Jön Türk aydınları tarafından dönemin gazete ve dergilerinde kadınlarla ilgili konulara özellikle yer verilmiş ve çeşitli çalışmalar yapılmıştır. İttihad ve Terakki Cemiyeti içerisinde siyasi hayata atılan Jön Türk kadınları[2] hürriyet mücadelesine katılarak Meşrutiyet’in yeniden ilân edilmesi için çalışmış ve kendi temel hak ve özgürlükleri konusunda taleplerde bulunmuşlardır. 24 Temmuz 1908’de II. Meşrutiyet’in ilân edilmesiyle birlikte hürriyet mücadelesi içerisinde yer alan kadınlar, Meşrutiyet’in gelişine dair kutlamalara yoğun bir şekilde katılmışlardır. Böylece İttihatçılar tarafından “Hürriyet’in Kabesi” olarak nitelendirilen Selanik ve başkent İstanbul gibi büyük şehirlerde sokağa çıkan Müslüman kadınlar toplumsal alanda ön plana çıkmayı başarmış ve bu doğrultuda İttihad Terakki Cemiyeti mensubu kadınlar arasında yer alan önemli isimlerden bir tanesi de Selma Rıza Hanım olmuştur.3
Uzun yıllar boyunca adeta kafes ardında kalmış Müslüman kadınların temel sorunlarından bir tanesi de kamusal alana çıkmaktı. Kadının özgürlüğü sokaklardan, sokağa çıkmaktan, yanında aile efradından herhangi biri olmaksızın sokakta tek başına yürü
mekten geçmekteydi. Kadına özgürlüğünü getiren ise büyük ölçüde 1908’deki Jön Türk Devrimi olmuştu.[3] II. Meşrutiyet’ten itibaren çeşitli siyasî teşkilatlanmalar içerisine giren, dernekler içerisinde yer alan ve gazete ile dergi gibi gündelik yayınlar da makaleler yayınlamaya başlayan kadınlar; kendi fikirlerini topluma yönelik olarak beyan edebilecekleri bir ortam yaratmışlardır.[4] Söz konusu dönemde Osmanlı toplumundaki Müslüman Türk kadınının mevcut durumuyla ilgili çeşitli mülahazalar mevcuttur. Türkçü, İslâmcı ve batıcı aydınlar, Türk kadının toplumdaki yeri ve rolü ile ilgili çeşitli makaleler yayımlamışlar ve çıkardıkları gazetelerde bu konulara değinmişlerdir. Türk aydınlarının tartışmalarında “kadın meselesi” olarak yer edinen bu durum her aydının mensup olduğu farklı fikir akımlarının penceresinden değerlendirilmiş ve konuyla ilgili çok çeşitli görüşler ortaya atılmıştır.[5]
Osmanlı Devleti’nin birliği ve bağımsızlığı için çalışan Jön Türkler, “1908 kuşağı olarak adlandırabileceğimiz iyi eğitimli, en az bir yabancı dil bilen aydınlardı. Meslekleri ya öğretmenlik ya da askerlik olan, fikirlerini kalemleriyle savunmayı görev bilen coşkulu gençler”den oluşan ve ““Jön Türk Devrimi’ni yirmili yaşlarda karşılayan” bu nesil “Cumhuriyet yıllarında da milletvekilliği yapmış, devlet yönetiminde etkili olmuştur. İdeolojik birliktelikleri, edebiyatta da bir çatı altında toplanmalarını sağlamıştı.” 26 Ekim 1908’den itibaren Selanik’te yayım hayatına başlayan ve 30 sayı çıkan Kadın Dergisi, Jön Türk kadınlarının bir araya gelerek çeşitli toplumsal sorunlara değindikleri bir kültür mecrası olmuştu.7

Selma Rıza Feraceli’nin hayatı ve mücadelesi

Selma Rıza Hanım gerek siyasî gerek edebî gerek ise toplumsal alanda Türkiye’deki kadın hareketleri içerisinde oldukça önemli bir rol oynayarak dönemin şartlarına rağmen cesurca ileriye atılmış ve yaptığı çalışmalarla kendi adından sıkça söz ettirmeyi başarmıştır.8 Prof. Dr. Abdullah Uçman’a göre Selma Rıza, “kadın hakları üzerine yazıları ve çeşitli faaliyetleriyle Tanzimat’tan sonraki çağdaşlaşma süresi içerisinde Türk toplumunda kadının da erkekler gibi ön planda bir konuma gelmesinde önemli bir rol oynamakla beraber, her nedense, aynı yıllarda benzer etkinlikler gösteren bir Halide Edip, bir Nigar Hanım ya da bir Fatma Âliye Hanım kadar adını duyuramamış talihsiz bir kadındır.”9
Selma Rıza, 1872 yılında İstanbul, Bakırköy’de dünyaya gelmiştir.10 Babası, devrin İngiliz kıyafeti modasına uygun giyindiği için “İngiliz” lakabıyla tanınmış Şûrâ-yı Devlet ve Ayan Meclisi üyelerinden Ali Bey, annesi ise ihtida etmiş Avusturyalı asil bir ailenin kızı olan Naile Hanım’dır.11 Bürokrat bir baba ve Avrupa asıllı bir annenin evlâdı olan Selma Rıza’nın ağabeyi ise “Hürriyetçilerin Babası12” olarak bilinen Ahmed Rıza Bey’dir. II. Abdülhamid’in istibdat rejimine karşı başkaldıran Jön Türklerin önemli isimlerinden biri olan hatta 24 Temmuz 1908’de Meclis-i Mebusan Reisliği (1908-1910), daha sonra ise
Âyan Meclisi üyeliği (1912) ve reisliği yapan13
Ahmed Rıza Bey’in, kardeşi Selma Rıza’nın eğitiminde oldukça büyük rolü olmuştur.[6][7]
İlköğrenimini ailesin de desteğiyle tamamlayan Selma Rıza daha iyi bir eğitim alabilmek adına kıyafet değiştirerek Avrupa’ya kaçma planları yapmıştır. Böylece ağabeyi Ahmed Rıza’nın, Jön Türklerin önemli liderlerinden bir tanesi olması sebebiyle istibdat rejiminden planlı bir şekilde kaçmak durumunda kalarak ağabeyinin yanına Paris’e gitmiş ve Selma Rıza’nın Paris’e firarı, Jön Türkler tarafından takdirle karşılanmıştır.[8][9] İstanbul’da özel hocalardan aldığı eğitimle ve güçlü Fransızcasıyla Sorbonne Üniversitesi’nde okuyan ilk Türk kızı olan Selma Rıza, İttihad ve Terakki’nin misyonu ve felsefesini takip ederek Cemiyet’in “kadın tahayyülü”nün timsali olmuştur. Taha Toros’a göre Selma Rıza, İttihad ve Terakki’nin tek kadın üyesi kimliğini taşımaktadır.[10] Ancak Prof. Dr. M. Şükrü Hanioğlu’nun yayımlanan bir makalesine göre İttihad ve Terakki Cemiyeti Paris Şubesi’nin ilk kadın üyesi 6/17 numarası alarak cemiyete dâhil olan Mustafa Fazıl Paşa’nın kızı Nazlı Hanım’dır. Fakat Nazlı Hanım’ın ismine cemiyet içerisinde 1897 sonrasında çok fazla denk gelinmemektedir.[11]
Fransa’da hem eğitimine devam eden hem de siyasî çalışmaların içerisinde mümkün mertebe yer almaya çalışan Selma Rıza, Paris’te bulunduğu yıllarda çok ilginç deneyimler yaşamıştır. 1900 yılında Paris’te düzenlenen Uluslararası Kadın Kongresi’ne Jön Türklerin bir delegesi olarak katılan Selma Rıza Hanım, kadınlarla ilgili yapılan uluslararası bir toplantıda yer alarak önemli bir rol oynamış ve bu kongrede Kadınların Gelişimi Cemiyeti (Women’s Progress Society)’nin kurulmasına katkı sağlamıştır.[12] Ayrıca Paris’te bulunduğu yıllarda “Conseil International” (Uluslararası Konsey)’de aktif bir rol oynamış ve “International Council of Women (ICW)” (Uluslararası Kadınlar Konseyi)’nin şube açmamış olduğu ülkelerden sorumlu başkan yardımcılığını da üstlenmiştir.19 Fransa’da uluslararası kadın hareketleriyle bağlantısı olan Selma Rıza, kadınlarla ilgili olarak Paris’te düzenlenen Uluslararası Kadın Kongresi’nde “La Condition Légale de la Femme en Turqie” (Türkiye’deki Kadınların Hukukî Durumu) başlıklı bir tebliğ sunmuştur. Fransız basınında yer alan haberlere göre Selma Rıza, ağabeyi Ahmed Rıza Bey ile birlikte söz konusu toplantıdan üç ay önce Mart 1900’de “Osmanlı kadınlarının özgürlüğü ve çıkarlarını savunmak için” Fransa’ya gelmiş hatta bu anlamda kendisiyle ilgili haberlerde “kadınların özgürlüklerini savunmak için yurtdışına gelen ilk Müslüman kadın” olduğu belirtilmektedir. Türkiye’deki “yeni rejimin kurulmasında aktif rol oynayan” Selma Rıza,
Türkiye’deki istibdat rejiminden kaçmayı başaran öncü kadınlardan bir tanesidir.[13]   
Jön Türkler’in liderlerinden ve Selma Rıza’nın ağabeyi olan Ahmed Rıza’nın Paris’teki yakın arkadaşlarından Fransız kadın yazar Marcelle Tinayre, kaleme aldığı kitabında “Modern Türk kadınları arasında tanınmış bir figür” olarak tanımladığı Selma Rıza’nın; Fransa’dayken çevresindeki arkadaşlarını da etkilediğinden bahsetmektedir. Örneğin Fransız bir arkadaşına “siyah ipekten yapılmış bir çarşaf, bir başlık ve peçe giydirmiş” olan Selma Rıza, Paris’te bulunduğu yıllarda kız kardeşi Melek Hanım’la birlikte vakit geçirmektedir. Tinayre’ye göre Melek Hanım,
İttihad ve Terakki’nin bir üyesi ve devrimci olabilmek için aşırı vatansever ve modern” bir kişi olmakla birlikte “yine de feminenliğine dair hiçbir şey kaybetmemişti”. “İliklerine kadar bir Türk olan” Melek Hanım, “Fransız modernliğine dair olan her şeye hayranlık duyuyordu. Tinayre, “Paris’teki kadınların astarlı etek giymeyi bırakmalarını korkunç bulmaktaydı. Çünkü kendisi halen astarlı etek giymeye devam ediyordu. Hatta bu konuda şunları söylüyordu: Evet, ben de astarlı etek giyiyorum ve hatta pileleri bile var” (…) “Ah! Bir keresinde astarlarını çıkarttırmıştım.” Madam Tinayre, Paris’teki modern feministlerin saçlarını kısa kestiklerini ve maskülen ceketler giydiklerini de belirtmekteydi. Tinayre’ni bu değerlendirmeleri Fransa’daki kadın aydınlara dair ilginç bilgiler vermektedir. Madam Tinayre, Selma Hanım’ın kardeşi Melek Hanım’a göre daha “gerçekçi, gözü pek ve sağduyulu” olduğunu kaydeder. Ayrıca Tinayre’nin ifade ettiğine göre Selma Rıza, “eğer bir erkek olarak doğmuş olsaydı, ülkesinin tarihinde oldukça önemli bir rol oynardı”. Söz konusu çalışmada Tinayre, Selma Rıza’yla ilgili başka bilgilere de yer vermektedir. Örneğin 31 Mart 1909’da Meşrutiyet’i ortadan kaldırmak için çıkartılan isyan sırasında Selma Rıza’nın fikirlerini şu şekilde beyan ettiğini aktarmaktadır:
Bağnaz insanların bulunduğu yerlere gitmem bile tehlikeli. Bana çok ağır iftiralarda bulunuyorlar. Ama neden? Kardeşlerimi hiçbir zaman basiretsiz olmaya sevk etmedim. Hiçbir zaman gerçek bir reformun [Meşrutiyet devrimini kastetmekte] bu kadar kısa süre içerisinde başarılabileceğine inanmadım. Her insanın kendi gelişimi ve itibarı için kaçınılmaz olan kadınlara daha iyi eğitimin sağlanmasının, onların meşru olarak korunmasına dair daha etkili yolların bulunmasının ve onlara en azından özgürlüğün sağlanmasının hayalini kurmak bir suç muydu?[14][15]
İttihad ve Terakki Cemiyeti’nin resmî yayın organı olarak Paris, Cenevre ve Brüksel’de yayımlanan ve hürriyeti savunan siyasî bir gazete olan “Meşveret[16]”te gece gündüz çalışan Selma Rıza[17], ülkesindeki istibdat zincirinin kırılmasını ve hürriyet güneşinin doğmasını her İttihatçı gibi yürekten istiyordu. İttihad ve Terakki Cemiyeti’nin uzun uğraşları sonucunda 24 Temmuz 1908’de II. Meşrutiyet’in ilân edilmesi ve ülkeye hürriyetin gelmesiyle birlikte İstanbul’a geri dönen Jön Türklerin arasında yer alan Selma Rıza, dönemin edebiyat mensupları ve aydın kadınlarıyla tanışır ve onlarla çeşitli konularda istişare eder. Ahmed Cevdet Paşa’nın kızları Fatma Aliye[18]24 ve Emine Semiye Hanımlarla25 arkadaş olan Selma Rıza aynı zamanda dönemin ünlü edebiyatçılarından olan Sami Paşazade Sezai Bey’le de tanışır. Selma Rıza’yla edebî mektuplaşmalarda bulunan Sami Paşazade Sezai Bey, Selma Rıza’dan “kadınlığın tacı[19]” şeklinde bahsetmiştir. Bu anlamda Selma Rıza’nın dönemin en popüler kadın aktivistlerinden bir tanesi olduğunu ifade edebiliriz. Türk kadın hareketinin liderlerinden olan yazar Emine Semiye Hanım da Selma Rıza’yı “mücahede-i şehiremiz (Selma[20][21])” [“kadın
lık savaşçısı”] olarak adlandırmıştır. Selma Rıza’nın yakın arkadaşı Emine Semiye ile birlikte Adile Sultan (Kandilli) İnas Sultanisi’nin açılması için çeşitli girişim ve çalışmalarda bulunması[22] ayrıca Emine Semiye Hanım’ın bir mektubunda Selma Rıza’dan bahsederken arkadaşının ağabeyi Ahmed Rıza Bey’i de kastederek “Jön Türklük biraderiyle kendisine mahsustur” şeklinde bir nitelendirmede bulunması[23] dönemin Türk siyasî hayatında Selma Rıza Hanım’ın önemini göstermekte-
dir.[24]
Siyasî ve edebi faaliyetlerin yanı sıra toplumsal faaliyetlerin içerisinde de yer alan Selma Rıza, Prof. Dr. Besim Ömer Paşa’nın başkan vekilliğini yürüttüğü Osmanlı Hilâl-i Ahmer Cemiyeti (Türk Kızılay’ı)’nin içerisinde de aktif bir şekilde çalışmıştır. Hilâl-i Ahmer Cemiyeti’nin kadınlar şubesinin kurucularından olup aynı zamanda beş yıl boyunca “bu şefkat yuvasının” genel sekreterliği görevini yürüten Selma Rıza[25], hayatı boyunca cemiyet hayatının içinde bulunmuş “vatanperverlikle dopdolu yazıları, mektupları ve yayınlanmamış şiirleri” ile her daim önde olan örnek bir Türk kadını olmuştur. Fakat bir süre sonra bir takım görüş ayrılıkları sebebiyle Hilâl-i Ahmer Cemiyeti’nden istifa etmek durumunda kalan Selma Rıza, istifasını geri almamıştır. Mahmut Muhtar Paşa’nın eşi Mısır prenseslerinden Nimetullah Hanım araya girerek ciddi anlamda ısrarcı olsa da Selma Rıza Hanım’ın kararı kesindir. Selma Rıza’nın Prenses Nimetullah’a verdiği cevap şu şekildedir:
Azay-ı müessesinden bulunduğum ve dört buçuk sene teali ve terakkisi için çalıştığım bir cemiyetin makasit-i hayırperverasıha olan merbutiyetim beni şimdiye kadar daima o cemiyete müteallık hususatta- başkalarınca belki pek ifratkârane addedilecek- bir ciddiyetle harekete sevk ve icbar etmişti. İnfikâkımdan evvel her türlü ihtarat ve istirhamıma rağmen cereyan eden bâzı ahval-ı müessife dolayısıyla ne büyük bir mes’uliyet-i vicdaniye karşısında bulunduğumu o zaman mükerreren vuku bulan mülakatlarda gerek zat-ı ismetenalarına ve gerek Doktor Besim Ömer Paşa hazretlerine diğer refikalarıma bertafsil arz etmiş ve bu hallerin izalesi çaresine bir an evvel tevessül olmasını rica eylemiştim…[26]
Osmanlı Devleti’nde aile hukukun düzenlenmesinde bir ilk olan ve İttihat ve Terakki hükümeti döneminde hazırlanan Hukuk-ı Aile Kararnamesi’nin 25 Ekim 1917’de yürürlüğe konmasından sonra konuyu izlemek üzere bir komisyon toplanması yönünde karar verilmiştir. Bu konuda çalışmalar yapmak üzere görevlendirilen komisyonun kadın üyelerinden bir tanesi de Selma Rıza Hanım’dır.33 Öte yandan tanışıklıkları Meşrutiyet yıllarından beri süre gelen Sami Paşazade Sezai Bey’le mektuplaşmayı sürdüren Selma Rıza, Sezai Bey’in İkdam Gazetesi’nde yayımladığı “Şiir ve Kadın” başlıklı yazı üzerine kendisine 19 Kasım 1917’de şu şekilde bir mektup gönderir: 
Muhterem biraderim, hiç şiirsiz bir kadın tasavvur edebilir misin? Tarlasında buğday eken, başak toplayan, derede çocuğunu yıkayan, kulübesinde hamur yoğuran bir köylü kadının bile evza-ü etvarında dikkat edilirse cüz’î ve ibtidai bir şiirir mevcudiyeti görülür. Ya sonra, diğerleri, biraz yükselenler, maneviyatını inceltenler, hüsn-ü zarafetinden… nasibedar olanlar, o hüsn-ü zarafeti dünya üstünde payidar etmeye çalışanlar.. Bütün bunlar şiirden ayrılmalı mı? (…) Uzaktan bakıyorum ve görüyorum: Bugün ortada maddiyata, daha doğrusu tabiri mazur görünüz –madeniyata doğru fazla bir meyl, fazla bir düşkünlük var: Böyle bir zamanda şiirin lüzumsuz, faydasız ve hatta muzır addedilmesine hiçbir suretle taaccüp etmiyorum. Fakat bir kadının bu hâli terviç ve halkı da bu yola teşvik etmesini caiz midir? Siz söyleyiniz, şiirden uzaklaşırsak hakikati görecek imişiz. Ah keşke böyle bir hakikati görmesek, öğrenmesek! (…) Sizden istirham ederim efendim, bu temenni edilen ayrılığın yalnız kadın için değil, bütün beşeriyet için bir felaket büyük bir mahrumiyet olduğunu birkaç sözle ilân ediniz. Aldanmaya pek mütemayil olan halkımızı biraz irşat ediniz. (…)[27] 
Birinci Dünya Savaşı’nın sona ermesiyle birlikte İstanbul’un işgalinden sonra dahi çalışmalarını devam ettiren Selma Rıza, Osmanlı Devleti’ni parçalamak isteyen Avrupalı sömürgeci devletlerin planlarına karşı çıkarak mandacılık taraftarı işbirlikçiler tarafından kurulan Wilson Prensipleri Cemiyeti mensuplarına ve mandacılara karşı ilk mücadeleyi başlatan kadınlardan bir tanesi olmuş ve Türk vatanının göz göre göre parçalanmasına razı olmadığını ortaya koymuştur.[28] Selma Rıza ayrıca “mütareke yıllarında, yabancı göçmenlerin İstanbul’u doldurması ve sosyal yaşamdaki kargaşanın önlenmesi için (Cemiyet-i Akvam)’a” da bir mektup göndermiştir. Selma Rıza Hanım’ın Cemiyet-i Akvam’a (Milletler Cemiyeti) gönderdiği söz konusu mektup teşkilata mensup isimleri oldukça etkilemiş ve Selma Rıza’nın girişimleri doğrultusunda İstanbul’a uzman araştırmacılar gönderilmiştir. Hatta bu mektuptan sonra İngiliz ve Fransız basınında Selma Rıza’nın edebî kaleminden övgülerle bahsedilmiştir.[29]
Selma Hanım, merkezi Cenevre’de bulunan Milletler Cemiyeti’yle mektuplaşması sonrasında Cenevre’den bir davet almış fakat dönemin işgal kuvvetleri komutanlığı Milletler Cemiyeti’ne gitmesine izin vermemiştir. Ciddi anlamda etkili olan söz konusu mektubun özeti şu şekildedir:
İstanbul’un işgalinde, gerek Rusya’dan gerek diğer ülkelerden hayli sığınmacı bu şehre gelmiş bulunuyor. Bu arada fakirlik ve kadınlık adına utanılacak olaylar da artmıştır. Bu olay toplumu sarsmakta ve feci akıbetlere götürmektedir. Bu açıdan Cemiyet-i Akvam’ın harekete geçmesi gerekmektedir.[30]
Türk Edebiyatı’na “Uhuvvet” isimli bir eser kazandıran ve yenileşme döneminde Türk toplumunun kadın önderlerinden biri olarak çok önemli bir rol oynayan Selma Rıza[31], Şubat 1931’de henüz 59 yaşındayken

Sonuç

Kadınların yıllarca eğitimsiz bırakıldığı ve sadece çocuk doğurmak, çocuk bakmak, yemek yapmak üçgenine sığdırıldığı bir dönemde; Âlem-i Nisvân Dergisi’nde yayımlanan bir şiirde “Kadın, beni ademin nısfıdır” (kadın insanlığın yarısıdır) şeklinde tasvir edildiği üzere Türk siyasî tarihinde öne çıkan, Jön Türklerin kadın öncülerinden olan Selma Rıza Feraceli, bu yanlış gidişata bir dur demek için mücadeleye atılanlardan bir tanesi olmuştur. Aslında kadınların durumu XXI. yüzyıldan XVIII. yüzyıla kadar yalnızca Osmanlı Devleti’nde değil, hemen hemen diğer bütün medeniyetlerde bu şekildedir. 1789 Fransız İhtilâli, kadınsız bir dünyanın olamayacağı gibi kadınsız bir inkılabında
mümkün olmadığını ispatlamıştır. Hayatı boyunca sürdürdüğü hürriyet mücadelesiyle bunu bizlere gösteren Jön Türk kadınların
dan olan Selma Rıza Feraceli gerek duruşu gerek yazıları gerek ise mücadelesiyle adını Türk siyasî tarihine altın harflerle yazdırmayı başarmıştır. g 

Özet

İslamiyet öncesi Türk tarihinde öncü konumda olan kadınlar toplumsal yaşantının her zaman bir parçası olmuşlardır. Osmanlı Devleti döneminde de toplumun önemli bir parçasını teşkil eden kadınlar Tanzimat ile birlikte gelen yenilikler sonucunda siyasi yaşantı içerisinde de ön plana çıkmaya başlamışlardır. Türk siyasi tarihinin en önemli gruplarından biri olmakla birlikte toplumsal alanda birçok yenilik getirmiş olan Jön Türkler, söz konusu aydınlanma mücadelesinde kadınlara son derece önem vermişlerdir. Bu anlamda Jön Türkler arasında kadın aydınlar da rol almaya başlamış ve kadın Türk toplumunda tıpkı erkekler gibi yeniden ön plana çıkmaya başlamıştır. Bu çalışma, Türk kadınının siyasî ve toplumsal mücadelesinde önemli bir yeri olan Selma Rıza Feraceli’nin hayatı ve mücadelesini konu almaktadır
 

Arşiv Belgeleri

İstanbul Şehir Üniversitesi Taha Toros Arşivi, Dosya No: 103, 104, 105, 106- Ahmet Rıza, Numara: 001580678010/TT-580678
İstanbul Şehir Üniversitesi Taha Toros Arşivi, Dosya No: 103, 104, 105, 106- Ahmet Rıza, Numara: 0001580766010/TT-580766
İstanbul Şehir Üniversitesi Taha Toros Arşivi, Dosya No: 103, 104, 105, 106- Ahmet Rıza, Numara: 001635527019/TT-635527
İstanbul Şehir Üniversitesi Taha Toros Arşivi, Dosya No: 103, 104, 105, 106- Ahmet Rıza, Numara: 001635540019/TT-635540
İstanbul Şehir Üniversitesi Taha Toros Arşivi, Dosya No: 13/A- Fatma Aliye, Numara:
001552379007/TT-55239

Kitaplar

Ahmed Midhat Efendi, Fazıl ve Feylesof Kızım:
Fatma Aliye’ye Mektuplar, hazırlayan-
lar: Fatma Samime İnceoğlu- Zeynep Süslü Berktaş, Klasik Yayınları, İstanbul, 2011.
Çolak, Güldane- Uçan, Lale, II. Meşrutiyet’ten Cumhuriyet’e Basında Kadın Öncüler, Heyamola Yayınları, İstanbul, 2008.
Denman Kılıç, Fatma, İkinci Meşrutiyet Döneminde Bir Jön Türk Dergisi: Kadın, Libra Kitapçılık, İstanbul, 2.Baskı, 2018.
Enginün, İnci, Yeni Türk Edebiyatı: Tanzimat’tan Cumhuriyet’e (1839- 1923), Dergâh Yayınları, İstanbul, 2006.
İbar, Gazanfer, Meşrutiyet’i Çok Sevmiştik, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, 2019.
Kaymaz, Kadriye, Gölgedeki Kalem Emine Semiye, Küre Yayınları, İstanbul, 2009.
Kurnaz, Şefika, Yenileşme Sürecinde Türk Kadını 1839-1923, Ötüken Neşriyat, İstanbul, 2015.
Ok, Sema, İttihat Terakki’nin “Yemin”siz Kadınları, Destek Yayınları, İstanbul, 2012.
Schirmacher, Kathe, The Modern Woman’s Rights Movement: A Historical Survey, trans. Carl Conrad Eckhardt, The Macmillan Company, New York, 1912.
Selma Rıza, Uhuvvet- Kardeşlik, Sadeleştiren: Nebil Fazıl Alsan, T.C Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1999.
Sarı, İbrahim, Türk Kadını, Net Medya Yayncılık, Antalya, 2017.
Stephens, Winifred, French Novelists of to- day, John Lane, London, 1915.
Timuroğlu, Senem, Kanatlanmış Kadınlar: Osmanlı ve Avrupalı Kadın Yazarların Dostluğu, İletişim Yayınları, İstanbul, 2020.
Tinayre, Marcelle, Notes D’une Voyageuse en Turquie, Calmann Levy, Paris, 1900.
Toprak, Zafer, Türkiye’de Kadın Özgürlüğü ve Feminizm (1908-1935), Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul, 2014.
Toros, Taha, O Güzel İnsanlar, Aksoy Yayıncılık, İstanbul, 2000.
Yeni Harflerle Kadın (1908- 1909), II. Meşrutiyet Döneminde Bir Jöntürk Dergisi, haz. Fatma Kılıç Denman, Kadın Eserleri Kütüphanesi ve Bilgi Merkezi Vakfı, İstanbul, 2010.
Yiğit, Halime- Erdem Tümer, Yasemin, Bacıyan-ı Rum’dan Günümüze: Türk Kadınının
İktisadi Hayattaki Yeri, İstanbul Ticaret Odası Yayınları, İstanbul, 2010.
Zihnioğlu, Yaprak, Kadınsız İnkılap, Metis Yayınları, İstanbul, 2003.

Makaleler

Akgün, Ceren, “İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin Tek Kadın Üyesi: Selma Rıza Feraceli”, Millî Mecmûa, Sayı: 9, Temmuz- Ağustos 2019, ss. 60- 63.
Ataç, Gürsel, “19. Yüzyıl Sonunda Kadın Hakları: Selma Rıza’nın “Uhuvvet”i 107 yıl sonra yeniden yayımlandı”, Cumhuriyet
Kitap, Sayı: 523, 24.02.2000, ss. 14- 15.
Aytaç, Bedrettin, “Selma Rıza ve Meyy Ziyâde’nin Eserlerinde Kadın Sorunu”, I. Ulusal Karşılaştırmalı Edebiyat Sempozyumu: 06-08 Aralık 2001, (ed. Ali Gültekin), T.C. Osmangazi Üniversitesi Fen Edebiyat Fak. Karşılaştırmalı Edebiyat
Bölümü, Eskişehir, 2002, ss. 447- 457.
_____. “The Question of Women in the Works of Selma Riza and May Ziadeh”, Ankara
Üniversitesi Dil ve Tarih- Coğrafya Fakültesi Dergisi, Cilt: 42, Sayı: 1-2, 2002, ss. 67- 77.
_____. “The Question of Women in the Works of Selma Riza and May Ziadeh”, Orient am Scheideweg, (ed. Martin Tamcke), Verlag Dr. Kovac, Hamburg, 2003, ss.
309- 319.
Aytaç, Gürsel, “19. Yüzyıl Romancılığımızın Nitelikli İlk Kadın Romanı Keşfedildi: Selma Rıza’nın 1892’de Kaleme Aldığı Uhuvvet”, Türk Yurdu, Cilt: XX, Sayı: 153- 154 (Türk Romanı Özel Sayısı), Temmuz 2000, ss. 77- 79.
Çetin, Nurullah, “Selma Rıza- Uhuvvet (Kardeşlik), Türk Dili, Sayı: 587, 2000, ss. 522- 551.
Doğan, Betül Rumeysa- Metintaş, Yahya Mustafa, “Selma Rıza Feraceli (1872- 1931) ve Türk Kadının İlk Gazetecilik Deneyimi”, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Türk Dünyası Uygulama ve Araştırma
Merkezi Yakın Tarih Dergisi, Cilt: 1, Sayı: 2, 2017, ss. 100- 108.
Ebüzziya, Ziyad, “Ahmed Rıza”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, Cilt: II, İstanbul, 1989, ss. 124-127.
Emine Semiye, “Terakkiyât-ı Nisvâniyyeyi Kimden Bekleyelim?”, Mehâsin, Eylül 1325 (1909), ss. 733 736.
Güzel, Şehmus Mehmet, “1908 Kadınları”, Tarih ve Toplum, Sayı: 7, Temmuz 1984, ss. 6- 12.
Hanioğlu, Şükrü M., “Nizâmnamelerdeki Sanal Kadınlardan İttihat ve Terakki Kadın Şubesine Jön Türklük ve Kadın”, Derin Tarih, Mart, 2016, Sayı: 48, ss. 76-80.
Hazer, Gülsemin, Selma Rıza’nın Uhuvvet Romanında Kurmaca Yapı”, Turkish Studies, Vol: 6/3, Summer 2011, ss. 875- 893.
Naymansoy,          Günseli, “Gölgeden              Gerçeğe Osmanlı’dan Bugüne Aydın Kadınlarımız”, Erdem: İnsan ve Toplum Bilimleri Dergisi, Sayı: 54, 2009, ss. 137- 148.
Oktay, Gülçin, “Selma Rıza’nın Uhuvvet Romanında “Toplumsal Cinsiyet” ve “Sınıf” Yapıları, Çanakkale Araştırmaları Türk Yıllığı, Cilt: 14, Sayı: 20, Yıl: 14, Bahar
2016, ss. 141- 156.
Okur Squires, Jeanette, “Feminist Edebiyat Açısından Selma Rıza’nın “Uhuvvet” Romanı Üzerine Bir İnceleme”, Folklor/ Edebiyat, Cilt: IX, Sayı: XXXVI, 2003, ss.
155-171.
Özcan, Azmi, “Meşveret”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, Cilt: 29, 2004, ss. 396- 398.
Sümer Zafer, Sema, “Kadınların Özgürlüğüne Adanmış Bir Ömür: Selma Rıza ve Unutulan Romanı Uhuvvet”, IX. Uluslararası Türk Sanatı, Tarihi ve Folkloru Kongresi/ Sanat Etkinlikleri, (ed.) Ahmet Aytaç, 28- 29 Eylül 2017, Bayındır/ İzmir, Bayındır Belediyesi Yayınları, İzmir, 2017, ss. 111- 120.
Toros, Taha, “İlk Kadın Gazeteci Selma Rıza”, Skylife, Sayı: 130, Şubat 1994, ss. 60- 66.
Uçman, Abdullah, “Selma Rıza’nın Mektupları”, Tarih ve Toplum, Temmuz 2003, Sayı:
235, ss. 39- 44.

Tezler

Doğrusadık, Zeynep, Fatma Âliye’nin Son Dönem Osmanlı Toplumundaki Kadın Görüşleri, T.C Maltepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Siyaset Bilimi ve Uluslararası İlişkiler Anabilim Dalı Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi,
İstanbul, 2018.
Günaydın Utku, Ayşegül, Cumhuriyet Öncesi Kadın Yazarlarımızın Romanlarında Toplumsal Cinsiyet ve Kimlik Sorunsalı (1877- 1923), İhsan Doğramacı Bilkent Üniversitesi Türk Edebiyatı Bölümü, Yayımlanmamış Doktora Tezi, Ankara,
2012.   
Karaca, Şahika, Emine Semiye Hayat- Fikir Dünyası- Sanatı- Eserleri, T.C Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı Türk Edebiyatı Bilim Dalı Yayımlanmamış Doktora Tezi, Kayseri, 2010.
Köse, Meliha, Tarih Öğretiminde Kadın İmajının
Yeniden İnşaası, T.C Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Tarih Eğitimi Anabilim Dalı Yayımlanmamış Doktora Tezi, Ankara, 2011.

İnternet Kaynakları

“İttihat Terakki’nin ‘yeminsiz’ kadınları”, Pazar Postası, 01.04.2011, https://www.posta.com.tr/ittihat-terakkinin-yeminsiz-kadinlari-116426 (Erişim tarihi: 10.08.2019).
Özdil,       Yılmaz,      “Kadın’larımız…”       Hürriyet,
26.01.2014, http://www.hurriyet.com. tr/kadin-larimiz-25656662 (Erişim tarihi: 10.08.2019).
 
Dipnotlar:
[1] - Tanzimat’tan Meşrutiyet’e Türk kadınının mücadelesi hakkında bkz. (Şefika Kurnaz, Yenileşme Sürecinde Türk Kadını 1839-1923, Ötüken Neşriyat, İstanbul, 2015). 
[2] - İttihad Terakki Cemiyeti ve kadınlar hakkında bkz. (Sema Ok, İttihat Terakki’nin “Yemin”siz Kadınları, Destek Yayınları, İstanbul, 2012). Ayrıca bkz. “İttihat Terakki’nin ‘yeminsiz’ kadınları”, Pazar Postası, 01.04.2011, https://www. posta.com.tr/ittihat-terakkinin-yeminsiz-kadinlari-116426 (Erişim tarihi: 10.08.2019).
[3] - Ayrıntılı bilgi için bkz. (Zafer Toprak, Türkiye’de Kadın Özgürlüğü ve Feminizm (1908-1935), Tarih Vakfı Yurt Yayınları, İstanbul, 2014).
[4] - Mehmet Şehmus Güzel, “1908 Kadınları”, Tarih ve Toplum, Sayı: 7, Temmuz 1984, s. 6- 12; Güldane Çolak- Lale Uçan, II. Meşrutiyet’ten Cumhuriyet’e Basında Kadın Öncüler, Heyamola Yayınları, İstanbul, 2008, s. 21- 24.
[5] - Halime Yiğit- Yasemin Tümer Erdem, Bacıyan-ı
Rum’dan Günümüze: Türk Kadınının İktisadi Hayattaki Yeri, İstanbul Ticaret Odası Yayınları, İstanbul, 2010, s. 107- 110.
[6] - İstanbul Şehir Üniversitesi Taha Toros Arşivi, Dosya No: 103, 104, 105, 106- Ahmet Rıza, Numara: 0001580766010/TT-580766; İstanbul Şehir Üniversitesi Taha Toros Arşivi, Dosya No: 103, 104,
[7] , 106- Ahmet Rıza, Numara: 001580678010/ TT-580678; Toros, a.g.m., s. 60- 61; Timuroğlu, a.g.e., 129.
[8] - İstanbul Şehir Üniversitesi Taha Toros Arşivi, Dosya No: 103, 104, 105, 106- Ahmet Rıza,
Numara: 001580766010/TT-580766; İstanbul Şehir Üniversitesi Taha Toros Arşivi, Dosya No: 103, 104, 105, 106- Ahmet Rıza, Numara:
[9] /TT-580678; Toros, a.g.m., s. 61.
[10] - İstanbul Şehir Üniversitesi Taha Toros Arşivi, Dosya No: 103, 104, 105, 106- Ahmet Rıza,
Numara: 001580766010/TT-580766; İstanbul Şehir Üniversitesi Taha Toros Arşivi, Dosya No: 103, 104, 105, 106- Ahmet Rıza, Numara: 001580678010/TT-580678; Toros, a.g.m., s. 60- 66.
[11] - M. Şükrü Hanioğlu, “Nizâmnamelerdeki Sanal Kadınlardan İttihat ve Terakki Kadın Şubesine Jön Türklük ve Kadın”, Derin Tarih, Mart, 2016, Sayı: 48, s. 76.
[12] - Kathe Schirmacher, The Modern Woman’s Rights Movement: A Historical Survey, trans. Carl Conrad Eckhardt, The Macmillan Company, New York, 1912, p. 247- 249. 19- Timuroğlu, a.g.e., s. 128- 129, 133.
[13] - Timuroğlu, a.g.e., s. 132- 134.
[14] - Marcelle Tinayre, Notes D’une Voyageuse en Turquie, Calmann Levy, Paris, 1900, p. 19, 254-
[15] , 316- 321, 327; Winifred Stephens, French Novelists of to- day, John Lane, London, 1915, p. 65- 66.
[16] - Meşveret Gazetesi hakkında bkz. (Azmi Özcan, “Meşveret”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, Cilt: 29, 2004, ss. 396- 398).
[17] - İstanbul Şehir Üniversitesi Taha Toros Arşivi, Dosya No: 103, 104, 105, 106- Ahmet Rıza,
Numara: 001580766010/TT-580766; İstanbul Şehir Üniversitesi Taha Toros Arşivi, Dosya No: 103, 104, 105, 106- Ahmet Rıza, Numara: 001580678010/TT-580678; Toros, a.g.m., s. 61. Selma Rıza, Meşveret Gazetesi’nin yanı sıra Şura-yı Ümmet Gazetesi’nde de çalışır. İlgili olarak bkz. (Karaca, a.g.e., s. 53- 55; Sarı, a.g.e., s. 99, 103).
[18] /TT-55239).    
[19] - İstanbul Şehir Üniversitesi Taha Toros Arşivi, Dosya No: 103, 104, 105, 106- Ahmet Rıza,
Numara: 001580766010/TT-580766; İstanbul Şehir Üniversitesi Taha Toros Arşivi, Dosya No: 103, 104, 105, 106- Ahmet Rıza, Numara: 001580678010/TT-580678; Toros, a.g.m., s. 61.
[20] - Emine Semiye, “Terakkiyât-ı Nisvâniyyeyi Kimden Bekleyelim?”, Mehâsin, Sayı: 10, Eylül
[21] (1909), s. 733.
[22] - Kadriye Kaymaz, Gölgedeki Kalem Emine Semiye, Küre Yayınları, İstanbul, 2009, s. 48; Timuroğlu, a.g.e., s. 130 ve 14 numaralı dipnot.
[23] - Kaymaz, a.g.e., s. 53- 54.
[24] - Yaprak Zihnioğlu, Kadınsız İnkılap, Metis Yayınları, İstanbul, 2003, s. 54- 55, 81, 143; Timuroğlu, a.g.e., s. 130, 134.
[25] - İstanbul Şehir Üniversitesi Taha Toros Arşivi, Dosya No: 103, 104, 105, 106- Ahmet Rıza, Numara: 001635540019/TT-635540.
[26] - İstanbul Şehir Üniversitesi Taha Toros Arşivi, Dosya No: 103, 104, 105, 106- Ahmet Rıza, Numara: 001635527019/TT-635527. 33- Zihnioğlu, a.g.e., s. 143- 144.
[27] - İstanbul Şehir Üniversitesi Taha Toros Arşivi, Dosya No: 103, 104, 105, 106- Ahmet Rıza, Numara: 001635527019/TT-635527.
[28] - Toros, a.g.m., s. 64; Uçman, a.g.m., s. 40; Timuroğlu, a.g.e., s. 131.
[29] - İstanbul Şehir Üniversitesi Taha Toros Arşivi,
[30] - İstanbul Şehir Üniversitesi Taha Toros Arşivi, Dosya No: 103, 104, 105, 106- Ahmet Rıza, Numara: 001580766010/TT-580766; İstanbul Şehir Üniversitesi Taha Toros Arşivi, Dosya No: 103, 104, 105, 106- Ahmet Rıza, Numara: 001580678010/TT-580678; Toros, a.g.m., s. 66.
[31] - Selma Rıza’nın kaleme aldığı roman ile ilgili olarak bkz. (Selma Rıza, Uhuvvet- Kardeşlik, Sadeleştiren: Nebil Fazıl Alsan, T.C Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1999). Uhuvvet romanına dair incelemeler hakkında ayrıca bkz. (Gürsel Ataç, “19. Yüzyıl Sonunda Kadın Hakları: Selma Rıza’nın “Uhuvvet”i 107 yıl sonra yeniden yayımlandı”, Cumhuriyet Kitap, Sayı: 523, 24.02.2000, s. 14- 15; Gürsel Aytaç, “19. Yüzyıl Romancılığımızın Nitelikli İlk Kadın Romanı Keşfedildi: Selma Rıza’nın 1892’de Kaleme Aldığı Uhuvvet”, Türk Yurdu, Cilt: XX, Sayı: 153- 154 (Türk Romanı Özel Sayısı), Temmuz 2000, ss. 77- 79; Nurullah Çetin, “Selma Rıza- Uhuvvet (Kardeşlik), Türk Dili, Sayı: 587, 2000, ss. 522- 551; Jeanette Squires Okur, “Feminist Edebiyat Açısından Selma Rıza’nın “Uhuvvet” Romanı Üzerine Bir İnceleme”, Folklor/ Edebiyat, Cilt: IX, Sayı: XXXVI, 2003,


*Özge Aydın,T.C Kırklareli Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Çağdaş Türk Lehçeleri ve Edebiyatları Yüksek Lisans Programı öğrencisi.
 
Not: Makalenin orjinal metni, dipnotlar ve kaynakça için: Özge Aydın,  "Jön Türklerin kadın öncülerinden Selma Rıza Feraceli (1872-1931)", Türkiye Günlüğü, Sayı: 141 / Kış 2020,ss.133-143;  https://www.academia.edu/45686688/J%C3%B6n_T%C3%BCrklerin_kad%C4%B1n_%C3%B6nc%C3%BClerinden_Selma_R%C4%B1za_Feraceli_1872_1931_T%C3%BCrkiye_G%C3%BCnl%C3%BC%C4%9F%C3%BC (6 Ekim 2023, 17.01)

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum