Naci YENGİN

Naci YENGİN

Genel Yayın Yönetmeni
[email protected]

Türkiye Üzerine Düşünmek

27 Ağustos 2017 - 09:06

Türkiye Üzerine Düşünmek

 

Naci YENGİN

www.tarihistan.org

 

Büyük beklentiler içine girenler bu beklentilerinin hayal kırıklığı-kâbusla sonuçlandığını görebilir.

Türkiye’nin kırılgan yapısı devam ediyor. Türkiye’yi içerden, dışarıdan beslenen ve herkesin malumu olan çevrelerin başı çektiği kaos sarmalına çekme girişimleri devam ediyor.

 

Türkiye’nin kırılgan yapısını oluşturan iç ve dış etkenler aslında söylenildiği gibi basit ve birbirlerinden ayrı gelişmeler-faktörler sayılmazlar.

İç faktörleri harekete geçiren dış etkenlerin içyapıda meydana getirdikleri merkez ve merkezkaç güçleri yönetme-yönlendirme kapasitesi en az 150 yıllık bir geçmişe sahiptir!

 

Türkiye’nin iç dinamiklerini oluşturan siyasi ve sosyal dokuların kaçta kaçı iç kaynaklı kaçta kaçı dış kaynaklıdır tartışıla dursun söz konusu yapıyı oluşturan zinde güçler her ihtiyaç duyulduğunda devreye sokulmakta ve oluşturulmuş olan mevcut sistem ve sistemi besleyen güçlerle birlikte olabilmektedir.

 

Türkiye’de merkez ve çevre iç içe geçmiş ve kesin ayrımı yapılamayacak kadar giriftleşmiştir. Bu durum tarihten getirilen sınıf ayırımın olmaması ve Batının geçirmiş olduğu feodal sınıfsal mücadelenin yaşanmaması anlamında olumlu sayılabilirse de günümüz liberal-batıcı-yer yer muhafazakâr- milliyetçi modeli oluşturan soysal demokrat ve ulusal siyasi yapılanmada kimin nerede durduğunun anlaşılamaması gibi bir açmazımızı da beraberinde getirmektedir! Bu öyle bir açmaz ve içinden çıkılmaz durumdur ki Batı ile Türkiye’de siyaset arenasındaki partilerin karşılaştırılması, düşünsel altyapılarının tartışılması-kıyaslanması dahi mümkün değildir.

 

İdris Küçükömer, Kemal Tahir, Cemil Meriç gibi düşünce adamlarının Batı ve Türkiye karşılaştırmaları Türkiye’de henüz yeterince kabullenilmiş değildir!  Kısaca söylemek gerekirse Batı batıdır, Doğu da doğu! İkisi arasında adeta arafta duran Türkiye’nin durumunu anlamak daha bir karmaşık ve daha bir zordur. Ancak şunu da belirmek gerekir ki Batı ve Doğu arasında bin yıllık köklü ve halen yaşayan ve insanlığa tek alternatif olabilecek Türk-İslam medeniyetin oluşmasında Türklerin payı ilk sıradadır.

 

Türkiye siyaseti her ne kadar Demokrat Parti ile önemli bir ivme kazanarak demokratikleşme yolunda bir kazanım elde ederek günümüze kadar geldiyse de Türkiye’yi dışarıdan çevrelemek, merkezi ellerinde bulundurmaya devam etmek isteyen iç ve dış çevrelerden kaynaklanan kırılganlıkların hala devam ettiğini söylemek gerekir..

Türkiyenin demokrasi, ekonomi, kültür, siyasi ve içtimai fay hatlarındaki hareketlilik devam etmektedir. Ancak özellikle 15 Temmuz 2016 Darbe teşebbüsü göstermiştir ki bazı iç ve dış çevreler Türkiye’de toplumsal kaynaşmanın, demokrasinin ekonomik ve kültürel istikrarın yerini tedirginlik ve istikrarsızlaşmanın alması için her yolu denemişlerdir. Bu durum ekonomik sosyo kültürel anlamda Türkiye’nin önünü tıkayabilecek kadar güçlü bir beklentinin de her daim yaşamasına ve bundan çıkar umanların beklentilerinin artmasına neden olmaktadır.

Türkiye’den beklentileri büyük olan dış kaynaklı bazı taşeronların önümüzdeki süreçte daha da gemi azıya alması beklenmelidir!  Bunun emareleri siyasi, ekonomik hayatta kendilerini gösterme eğilimindedirler.

 

150 yıla varan dış kaynaklı iç siyaset taşeronları artık aleni hale gelmiş ve her durumda kendilerini ortaya koymaktan çekinmemektedirler.

Önümüzdeki süreçte Türkiye’nin bölgedeki dik duruşu dış kaynaklı ancak yerli-milli görünen bazı çevrelerin siyasi hayatın merkezinde daha fazla görünmelerini zorunlu hale getirecektir. Merkezi-Türkiye’yi ele geçirme, yönetme, yönlendirme amacı güden ekonomik, siyasi ve medya çevrelerinin dışarıdan aldıkları destek oranında Türkiye’de değişik isimler altında kargaşa peşinde olacaklarını öngörmek zor değildir.

Buna karşılık halktan- çevreden gelen dalganın da ses ve gücünün her geçen daha artacağını söylemeliyiz. Ancak dikkat edilmesi gereken en önemli husus halktan gelen dalganın en büyük beklentisi milli çıkarlar, kültür, hukukun üstünlüğü ve ekonomik refah düzeyinin arttırılmasıdır. Sonradan görme, taşıma kültürle beslenen bazı çevrelerin halka sunacağı ve bir yönüyle tercüme kültür, din, ideoloji denilebilecek unsurlar halk tarafından uzun vadede yadırganacaktır.

 

Milliyetçi, sosyal demokrat, bireyci, çevreci, ulusalcı ve Kemalist argümanlarla ortaya çıkma ihtimali olan sesin zaman içinde tek ses haline getirilmesi mümkündür. Ancak ortak ses ve ortak tavır alma ihtimali bulunan bu sesin daha çok Avrupa merkezli olması ve Türkiye’de halen devam eden bürokrasi-ekonomi ağırlıklı çevrelerin desteğini alıyor görünmesi söz konusu hareketi besleyen-destekleyenler arasında büyük bir tenakuzun yaşandığını ortaya koymaktadır.

Türkiye’de tarih kendini tamamlayacak ve millettin tarihi ve milli değerlerinden beslenen süreç mutlaka yolunu bulacaktır. Bu sürece girilmiştir. Türkiye ve Türk-İslam medeniyeti üzerine yapacağımız düşünme biçimlerini zenginleştirmek zorundayız. www.tarihistan.org