Naci YENGİN

Naci YENGİN

Genel Yayın Yönetmeni
[email protected]

KUDÜS MESELESİ Mİ DEDİNİZ?

07 Aralık 2017 - 21:52 - Güncelleme: 09 Aralık 2017 - 11:59

KUDÜS MESELESİ Mİ DEDİNİZ?

Naci YENGİN

www.tarihistan.org

Olaylara sonradan tepki verme bir hastalık belirtisi olsa gerek. Baksanıza İslam dünyası Kudüs meselesini işler olup bittikten sonra tepki veriyor!

Filistinliler Sami ırkından ve Arap olmasına rağmen en çok mağdur olan toprakların ülkesinde yaşıyorlar.

Tamam kabul. Mağdurları millet olarak korumak, kollamak ve sevmek bizim en güzel hasletlerimizden. Ancak ne kendimizi kandıralım ne de başkalarını. Filistin topraklarında insanlar mülteci hayatı yaşıyor 1948’den bu yana! 12 milyon Filistinlinin 5 milyondan fazlası kendi ülkesinde ve çevre ülkelerde mülteci halde yaşıyor.

Peki, bunun müsebbibi sadece İsrail mi?

II. Abdülhamit’in Filistin topraklarına karşı gösterdiği hassasiyetin hatırasına yeterince sahip çıkamayan İttihat Terakki Partisi mi suçlu?

1909’dan itibaren Arapların Filistin topraklarını Yahudi yerleşimcilere üç kuruşa satmaları da bir o kadar suçluluk değil mi?

2 Kasım1917 Balfour Deklarasyonunda Filistin topraklarında İsrail devleti kurmak için yola çıkan İngilizlerle neden ittifak yaparak Türk’e karşı savaşmayı seçti bazı Arap aşiret ve sonradan devletçik olanlar?

Türklerin Arap bölgelerinde işgalci olduğunu ders kitaplarında okutan Arap devletleri Filistin ve Kudüs sorununda neredeler? İşgalci İngiliz, Fransız; şu anda işgalci İsrail, ABD, İngiltere ve Batı ittifakıyla kol kola ve Batı-ABD’nin İslam topraklarında kök salması için her türlü kolaylığı sağlayan sözüm ona İslam ve Arap devletleri neredeler?

"Halksız vatana, vatansız halkı yerleştirme" sloganıyla yola çıkan Yahudilere ve Balfour’a destek veren Arap şeyhleri bugün hangi kralların dedeleri bilen var mı?

1920-1940 yılları arasında Osmanlı’yı topraklarından çıkaran Bazı Arap aşiret ve şeyhleriyle Siyonist örgütler arsında ne gibi pazarlıklar yapıldı biliyor musunuz?

Hadi bunları geçelim. 1948’de İsrail devletinin BM ve İngiliz baskısıyla kurulmasında Arapların hiç mi suçu yok?

Arapların 1948 sonrası İsrail’e karşı sözüm ona duruşları ve savaşlarında neden birlik olmadıklarını gündeme getirmemiz gerekmiyor mu?

Arap-İsrail savaşları 1967, 1973 yıllarına kadar deva etmesine rağmen ve İsrail her seferinde batı ittifakı tarafından korunması ve desteklenmesine rağmen Arap aşiret devletleri İngiliz, Amerikan, Fransa, Rusya gibi devletlerin ağzının içine bakmıyorlar mıydı?

Arap dünyasına baktığımızda silah ve teknoloji çöplüğüne dönen coğrafyada yaşamaktan mutlular mı? Arap dünyasında hadi diyelim krallıklar baskı, şiddet yoluyla halkı sindiriyor. Ancak hiç mi bir Allah’ın kulu, aklı başında birileri çıkıp milletin önüne geçip Arapların batı emperyalizminin boyunduruğundan kurtarılması amacıyla mücadele başlatmaz!

Güya İslam dünyasına önderlik edecek âlim denilen ve aklını kullanmaktan aciz bazı âlim, şeyh, lider bozuntularının ağzına bakarak gerçek İslam’ın kendi savuna geldikleri Arap cahiliyesi olduğunu görmekten uzak insanlar mıdır tüm Araplar? Değildir elbet.

Ancak teknolojiyi sonuna kadar kullanan ancak hareket kabiliyetleri körelmiş, mangurtlaşmış bir toplumla hareket etmek ve onlarla uzun vadeli ittifaklar, planlar yapmak özellikle mücadele ve vatan denildi mi akan suların durduğu milletler için tehlikelidir!

Şunu bilir şunu söyleriz: Milli mücadele ruhu olmayan bir milletin kendi yolunu bulması zordur. Ekonomik güçle milli bağımsızlıkları bahşedilen ülkelerin ipi her zaman başka devlet ve şirketlerin elindedir. Efendilerinin izin verdiği kadar özgürdürler!  Ancak efendilerinin ürettiği her malı almak onların boynunun borcudur!

Unutulmamalıdır ki Kudüs Tolunoulları ve İhşidlerden(Akşitler)den itibaren Türk devletlerinin yönetimine girmiş, daha sonra Memlük Türk devletindeyken 1517’de Yavuz Sultan Selim tarafından Osmanlı toprağı haline getirilmiştir.

İhşitler(Akşitler: 935-969) Türk devletinin kurucusu Muhammed B. Togaç’ın kardeşi Hasan ve oğulları Ebul Kasım ve Ebu Hasan Ali ve vezirleri Ebü’l-Misk Kâfûr’ün mezarının Kudüs’te bulunduğunu hatırlatmak Kudüs’te Türk varlığının ne zamandan itibaren başladığını anlatmaya yeter sanırız.

Her şeye rağmen Kudüs’te Türk duruşumuzu devem ettirmek ve onlara; tüm mazlumlara karşı gösterdiğimiz gibi her zamankinden daha fazla avzalanarak, siyasi, ekonomik ve her türlü desteği vermekle mükellefiz. Bu haslet bize Yaradıcının bahşettiği meziyettir. Bu da böyle biline!