Kadir KESKİN

Kadir KESKİN

[email protected]

Manisa'da Bir İstanbul Beyefendisi: Süleyman Sami İLKER

20 Kasım 2020 - 17:58

Manisa’da Bir İstanbul Beyefendisi: Süleyman Sami İLKER

  Prof. Dr. Süleyman Sami İlker isminin bende çağrıştırdığı algı  “İstanbul Beyefendisi” imajıdır. Kibarlığı, nahifliği, beyefendi kişiliği, güzel Türkçesi ve güzel telaffuzu ve güzel ahlakı ile mıknatısın demiri çektiği gibi insanı kendine çeken bir yanı vardır.

Süleyman Sami beyle göz doktoru olarak GATA’da görev yaptığı 1979 yılında Manisa’da bir dost ortamında tanışmıştım.  O yılların gündemini yeni nesiller bilmez. Şehirlerde kurtarılmış mahalleler, kurtarılmış bölgeler söz konusu idi. Her gün ülkemizde her iki kesimden onlarca genç öldürülüyordu. 11 Eylül günü ülkemizde 27 kişi bu menfur cinayetlerde kurban gitti. Kurbanların 13’ü lise müdürü idi ve o tarihlerde Kırkağaç Lisesi müdürüydüm. Beni nişan alan tabancanın ateş almaması sayesinde ölümden kıl payı kurtuldum. Allah o günleri ülkeme bir daha yaşatmasın.

Uzatmayayım askeri Dr. Süleyman Sami beyin de bulunduğu bu dost ortamında ülkemizin genel durumu hakkında güzel bir sohbetimiz oldu.  Sohbetin sonunda o gün için Dr. Sami beyin “ Arkadaşlar ülkemizde çok büyük bir oyun oynanıyor.  Ölen de, öldüren de bu ülkenin tertemiz vatansever çocukları. Her ikisi de bu ülkeyi seven insanlar. Ama arada iletişim yok. İletişim olmadığı için de birbirine düşman haline getirildiler. Bu kavganın ve kaosun arkasında dış güçler var. Bu oyuna gelmeyelim, gençlerimizi de bu tuzağa düşürmeyelim. Sağı da solu da kucaklayalım her iki kesim de Anadolu’nun fakir aile çocukları” demişti. Ben de sohbetin sonunda “ Acaba?” diye düşünmüştüm.  Sonunda bildiğiniz gibi 12 Eylül’de Amerikan elçisinin “Bizim çocuklar başardı” mesajıyla her şey ortaya çıktı.  Dün olduğu gibi bu gün de dünyanın neresinde kan dökülüyorsa bunun müsebbibi maalesef Amerika’dır. Eli çantalı Amerikan elçisi Amerikan uçağı ile nereye ayak bassa orada mutlaka kan, gözyaşı ve sönen ocaklarla,  lekelenen namuslar vardır. Vietnam,  Irak, Afganistan ve burnumuzun dibindeki Suriye ile işte dünyanın diğer bölgeleri…

Bugüne kadar yazdığım makale sayısını ben de bilmiyorum Hiçbirini siyasi bir taraftarlıkla yazmadım. Bunu da siyasi bir yazı olarak kabul etmeyin. Amacım size Dr. S. Sami beyin o gün bütün kesimleri kucaklayan öngörüsünü anlatmaktı.  Nitekim bu tatlı sohbetin arkasından sohbette katılan arkadaşlara Mehmet Akif Ersoy’un “İstiklal Marşını” yazdığı süreci anlatan küçük bir kitapçık dağıtmıştı. O hacmi küçük değeri, anısı ve içeriğiyle paha biçilmez kitapçık hala kütüphanemin en değerli eseri olarak yerini korumaktadır.

Dr. S.Sami beyle ikinci tanışmam ve görüşmem de oğlum vesilesiyle oldu. Şu anda Meram Tıp Fakültesinde beyin cerrahı olarak çalışan Doç. Dr. Oğlum Fatih Keskin, o yıllarda hem askeri liseleri, hem de fen lisesini kazanmıştı. Fikir almak için kendisiyle görüştüğümde “Sayın hocam her ikisi de güzel okullar ama fen liseleri bu ülkenin beynidir.( O günlerde  fen liseleri bu kadar yaygın değildi) Fen lisesini kazanan çocuk  istediği üniversiteyi kazanır.  Ben doktor olarak mesleğimi çok sevdim. Doktorluk hem dualı, hem de itibarlı bir meslektir. Bence çocuğunuzu fen lisesinden -eğer ilgi duyuyorsa-, tıpa yönlendirin. Doktor olsun. Hastalarının bol bol duasını alsın” demişti. Bu tavsiye üzerine oğlumu fen lisesine kayıt yaptırmıştık. Bugün beyin cerrahı olarak verdiği başarılı hizmetlerinde Sayın S. Sami beyin akılcı yönlendirmesinin büyük payı vardır. 

2015-2019 yıllarında Manisa C.B.Ü. Tıp Fakültesi dekanlığını yürüten ve halen MCBÜ Tıp Fakültesi Cerrahi Tıp Bilimleri Bölüm Başkanı ve Hafsa Sultan Hastanesi Göz Kliniğinde öğretim üyesi olarak görev yapan Prof. Dr. Süleyman Sami İlker’in kişiliğini yukarıda arz ettim.  Sayın S. Sami İlker, beyefendi kişiliğiyle hastaları ve öğrencileri tarafından sevildiği kadar Manisa halkı tarafından da sevilen bir şahsiyettir.   Nazik, gönül alıcı bir kişiliğe sahiptir..  Sanırım kazancının büyük bir bölümünü peygamberimizin “Hediyeleşiniz” buyruğuna uyarak hediyeleşmeye ayırmaktadır.  

Manisa’nın manevi dinamiklerinden merhum Şekerci Dedenin bir versiyonudur. Rahmetli dükkânına gelen herkese şeker dağıtırdı. Sayın Hocamız Doktor Süleyman Bey de başarı gösteren öğrencileriyle, buluştuğu, tanıştığı her dostuna da çantasından çıkardığı küçük bir kitapçık takdim eder. Büyük bir kitap dostu olarak, dostlarının da kitap dostu olmalarını özendirir.


Bunun yanında sosyal projeleri de ihmal etmez.  Mesleği ve dış ülkelere yönelik yaptığı tarihi ve kültürel gezilerde elde ettiği belgeleri seminerlerle öğrencilerine ve sosyal içerikli kuruluşlarda tanıtımını yapar. Arkadaşlarından Hasan Kabadağ, Prof. Dr. Kemal Çelebi, Prof. Dr. Hasan Hüseyin Uğurlu, Dr. Muzaffer Özden Balsoy,  Sıddık Şenel ve Mehmet Taniş ile  kurdukları halen de kurucu başkanlığını yaptığı Manisa Eğitime Katkı Derneği (https://egitimekatkidernegi.org.tr/) vasıtasıyla her yıl ki yüz öğrenci olmak üzere  bugüne kadar  MCBÜ eğitim  gören  bin beş yüzü aşkın  dar gelirli aile çocuklarına burs  vererek  onların öğrenimlerini tamamlamalarına yardımcı  olmuşlardır. Kuruculardan Sivil Savunma emekli müdürü Sayın Hasan Kabadağ kardeşimiz de eski Türk sanatı   Naht  çalışmaları çerçevesinde  hat sanatı üzerine verdiği    eserlerini sergiye çıkararak buradan elde ettiği   Altmış beş bin TL geliri derneğe bağışlayarak  maddi katkılarda bulunmaktadır. Emekliliğini bu tür hayırlı işlerde değerlendiren Hasan Kabadağ kardeşimizin bu hayırlı çalışmalarını takdir etmemek mümkün değildir. Allah kendisinden razı olsun.

 Sosyal içerikli çalışmalarının yanında bilimsel çalışmalarını da aksatmayan Prof. Dr. Süleyman Sami İlker Hocamız,

•      Göz Hastalıkları Anabilim Dalında Şaşılık (Pediatrik Oftalmoloji), Oküloplastik,  Nörooftalmoloji, Elektrodiagnostik alanlarında ülkemizde  başarılı  çalışmaları ile  tanınır.
 •   TOD Elektrodiagnostik biriminin iki dönem başkanlığını ve TOD Birim kitabı “Klinik Elektrofizyoloji” kitabının editörlüğünü ile,
 •    Türkiye Klinikleri Oftalmoloji Dergisinin Kasım 2017 ‘de “Mininuk Tekniği İle Katarakt Cerrahisi” konulu özel sayısının editörlüğünü yaptı.
•    Halen ikinci dönem Tıp Fakültesi Cerrahi Tıp Bilimleri Bölüm Başkanıdır.
 •    2016 yılı Şubat ayından bu yana, Tıp Fakültesi Dekan vekilliği, Dekanlığı yaptı.

Halen Dekan vekilliği vazifesine devam etmektedir.


Hastanelerde ameliyattan önce bıçak parası pazarlığının yapıldığı yıllarda, Süleyman Sami bey hakkında Yuntdağı köylerinden  öğrenci velimiz bir köy muhtarından dinlediğim  olayı burada paylaşmak isterim.

  Doğuştan şaşılığı olan ve babası iş kazasında ölen yetim bebeği annesi ameliyat için Süleyman Sami Beye getirir. Anne:“Doktor Bey ne kadar tutar, size ne kadar vereceğiz" der. Süleyman Sami Bey, durumunu öğrendiği anneyi, "hiç para ödemeden yaparız" diye cevaplar. Genç anne ısrarla, muhtarın para toplamaya çalıştığını söyleyince, Süleyman Sami Bey: - “ Toplamasın gerek yok” der ve yakın zamanda ameliyat için gün verir.

  Anneden haberi alan Muhtar bir gün doktor beye telefon açarak: "Ben... köyün muhtarıyım. Siz (..) bebeği ameliyat edecekmişsiniz. Devletin hastanesinde bu kadar çok bıçak parası alınır mı? diye serzenişte bulunur. Süleyman Sami Bey:-“Nasıl olur, üniversite Hastanesi'nde hiç kimseden bıçak parası alınmaz. Bir para ödenecek ise, kurumun veznesine ödenir" diye cevaplar.

Sonra hastayı, çocuğu sorar. Birkaç gün önce ilgilendiği bebek ve annesidir.. Parasız ameliyat olacağını anneye söylediğini Muhtara söyleyince, Muhtar: "Vay be, yalan söylemiş. Ameliyat için doktora da 7500 TL bıçak parası ödeneceğini söyledi bana. Ben de bu parayı köyden toplamaya çalışıyordum." diye cevaplar…

Süleyman Sami Bey Muhtara yaşını sorar.  Muhtar 33 olduğunu söyleyince, muhtardan bir ricada bulunur: “Muhtar, sizden bir ricada bulunacağım.”  Muhtar :  “ Buyurun doktor bey!” der. “Bu çaresiz anneyi "yalancı" diye ulu orta suçlamayın. Bire bir karşınıza alın, ben doktorla konuştum. Gerçek böyle imiş. Bir daha yapma deyin. Ben küçük yaşta yetim büyüdüm.  Çaresizliğin ne olduğunu iyi bilirim.  Yalan söylediği duyulursa köylü onu ömür boyu dışlar, ihtiyaç durumunda da inanmaz ve yardım etmez. “ der. Muhtar da : “ Tamam doktor bey sizi anladım. Köyde hiç kimseye söz etmeyeceğim.”  diye söz verir.

Kısacası garipliğin ne olduğunu ancak garipliği yaşayanlar bilir.
Eşi Prof. Dr. Ayşe İlker hanımefendi de kendisi gibi C.B.Ü. Edebiyat Fakültesinde öğretim üyesi olup, çıkardığı akademik dergilerle, yayınladığı kitaplarıyla Dr. Sami bey gibi kitap düşkünü bir öğretim üyesidir.

Örnek kişiliği, başarılı çalışmalarıyla üniversitenin sevilen öğretim üyelerinden Prof. Dr. Sayın Süleyman Sami İlker Bey ile muhterem eşi Prof. Dr. Ayşe İlker hocalarımıza sağlık ve huzur içinde hayırlı hizmetlere süslenmiş hayırlı, bereketli ve uzun bir ömür dilerim.
Not:   Hayatta  “ KEŞKE” ve “ ŞİMDİKİ AKLIM OLSAYDI”   demememiz için,  seminerlerimde gözyaşları içinde itiraflarda bulunan kardeşlerimizin pişmanlıklarını  “ TELAFİSİ MÜMKÜN OLMAYAN PİŞMANLIKLAR”   adlı kitabım, ERGUVAN yayınları tarafından baskısı yapıldı. Arzu eden okurlarım kitabımı Kitap Yurdu- Emek Dağıtım- İdefiks-  Diyanar- BKMK ( Bursa Kültür Merk ) Babil. Com. İle MANİSA’DA da MUTLU kitabevinden temin edebilirler.







 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum