Kadir KESKİN

Kadir KESKİN

[email protected]

31 Aralık 630 Mekke  - 11 Temmuz 1995 Bosna-Srebrenitsa

10 Temmuz 2020 - 19:14

31 Aralık 630 Mekke  - 11 Temmuz 1995 Bosna-Srebrenitsa
 
Bu tarihlerin neyi ifada ettiğini hemen belirteyim. 630 Mekke’nin peygamberimiz tarafından fethi,  1992 Bosna savaşının başlangıcı.  Ve 11 Temmuz 1995 de de Sırp Komutan Ratko Miladiç’in emriyle  Sırp askerleri  tarafından Birleşmiş Milletlerin gözü önünde  8 bin  372 Müslüman Boşnağın   şehit edilmesi.
 
Mekke feth edilmiştir. Yüce Peygamberimiz Mekkelilere hitaben: “Silahını bırakarak, kendi evine giren, kapısını kapayan emniyettedir. Kâbe’ye sığınan emniyettedir. Her kim Ebu Sufyan’ın ( ki peygamberimizin bir numaralı düşmanıdır.) evine girerse yine emniyettedir.” diyerek Mekkelilere mal, can, namus ve güvencesi verdi. Mekkeliler için genel af ilan etti.
Affedilenlerden bazıları şunlardır:
Mekke döneminde hem Peygamberimize hem de yeni Müslümanlara çok büyük işkenceler yapan ve aynı zamanda müşrik ordularına 22 yıl komutanlık yapan Ebu SÜFYAN,
Peygamberimizin kızı Hz. Zeynep’i okla yaralayıp sakatlanmasına ve bebeğinin düşmesine sebep olan Bedir Savaşında ölen Ebu Cehil’in oğlu İKRİME,
Kiralık katil ile Hz. Hamza’yı şehit ettirip ciğerini ağzına alarak geveleyip yere tüküren HİNT adlı kadın,
Peygamberimizin çok sevdiği amcası Hz. Hamza’yı şehit eden kiralık katil VAHŞİ,
İki kişi ile çıktığı Mekke’den, 8 sene sonra binlerce sahabe ile Mekke’ye dönen Peygamberimiz, Mekke’yi fethetti. Sahabeler son derece hırslıydı. Peygamberimizin göz ucuyla işaret edeceği her kişinin hemen cezası verilebilecekti. Ama O, hiç de öyle yapmadı. Peygamberimiz sahabelerine sükûnet tavsiye ediyor ve katiyetle kan dökülmesini istemiyordu.

         Ebu Süfyan geliyor, affediliyor; Hint geliyor, affediliyor; Vahşi geliyor, bağışlanıyor; Ebu Cehil’in gelini İkrime’nin hanımı geliyor, affediliyor. İkrime’nin hanımı diyor ki “Kocam da gelsin mi?” Peygamberimiz de “Gelsin, gelsin!” diyor.

Korkudan dağlara kaçıp saklanan İkrime’ye karısı haber gönderiyor. “İş bildiğin gibi değil, gel!” diyor. Peygamberimizin kızını, attığı okla sakat bırakan ve bebeğini düşüren İkrime’nin geleceği sırada sahabeler son derece kızgınlık ve intikam duyguları içinde, “Bu da affedilir mi ?” diye tepkilerini gösterince, Peygamberimiz yine sükûnet tavsiye ediyor ve İkrime’yi ayakta karşılıyor. Bu arada sırtındaki hırkasını yere seriyor. Onu yanına oturtuyor ve özel bir itibar gösteriyor. İkrime, daha Peygamberimizin konuşmasına fırsat vermeden Şahadet kelimesi getirerek Müslüman oluyor. İkrime, utancından neredeyse yerin dibine batacak bir halde “Ben çok hatalar yaptım. Hem senin yüzüne ve arkandan hem de senin canının bir parçası olan kızına zarar verdim. Beni nasıl bağışlarsın?” dediğinde,  rahmet Peygamberi Hz. Muhammed ( AS) “Bunları cahil iken yaptın. Şimdi Müslüman oldun. Bundan sonra aynı hataları yapmazsın artık.” diyor. Böylece İkrime de Müslümanlar arasına katılıyor.

İkrime, öyle bir Müslüman oluyor ki Peygamberimizin hem yüzüne karşı hem de arkasından yaptığı yanlışlıkları affettirmek ve hatalarını telafi etmek için geri kalan ömrünü savaş meydanlarında bir şahin gibi bıkmadan yorulmadan sürdürerek tamamladı.

Yermuk Savaşında Ordu komutanı Halit Bin Velit: “Ya İkrime! Yeter artık, şöyle arkaya çekil de biraz dinlen!” dediğinde, “Hayır ya Halit! Benim dinlenmeye zamanım yok. Ben, müşrik olarak ölmüş bir babanın evladıyım. O müşrik babanın evladı olarak çok büyük günahlar işledim. Mutlaka bunları telafi etmem lazım.” diyerek savaşlarda gözünü kırpmadan savaşmış ve ömrünü İslâm yolunda harcayarak tamamlamıştır. Kur’an-ı Kerîmdeki “Yaptığınız kötülükleri, iyilikle telafi ediniz.”  Ayet-i Kerime’sinin hükmünü yerine getirmeye çalışmıştır.

Evet, neticede Mekke fethedildi. Büyük af ilan edildi. Kâbe, bütün putlardan temizlenirken Peygamberimiz,  daha sonra da Kâbe’nin içine girerek iki rekât şükür namazı kıldı. Öğle ezanı Bilal-i Habeşi tarafından okunduktan sonra Cuma hutbesinde Resûlullah,  Mekkeli müşriklere hitaben, “Artık bu gün size geçmişten dolayı ayıplama ve ceza yoktur.” buyurdu.
 
Şimdi gelelim 1992 Bosna savaşı ve bilge Kral İzzet Begoviç’e.
1995 Yılı Birleşmiş Milletler adına görev yapan 600 Hollandalı askerin gözetiminde 8.372 Bosnalı Müslüman kardeşimiz şehit edildi.. Kadınlara kızlara tecavüzün yanında toplamda 105 bin Müslüman kardeşimiz katliama uğradı.   Bu savaşta yakılıp, yıkılan, sadece Bosnalıların bedenleri değildir; Çoğu ecdadımız Osmanlı döneminden kalma camilerin yaşlı duvarları kurşun delikleriyle göz göz olur. Top ateşleriyle duvarları yıkılır, minareleri göçer. “ Sniper” lara hedef olan canlar elbette mukaddestir, ama hem dini, hem tarihi  Mukaddeslerine saldırılmış olması, Bosnalı kardeşlerimize daha derinden sarsar. Bu sarsıntı ve öfke ile bilge kralları merhum Aliya İzzet Begoviç’e ” Biz de onların kiliselerine ateş açalım”diye izin isterler. Bilge Kral’ın cevabı ve davranışı tıpkı 630 da Peygamberimizin Mekkeli müşriklere olan davranışının aynısıdır: “ Bizim onlardan bir farkımız var. Onlar gibi yapamayız. Biz Müslümanız”
 
 Bir de ABD’nin dış işleri bakanının dolaştığı yerlerle, onun uçağının indiği her ülkede huzursuzluk ve iç çatışma otomatikman hemen başlıyor. Atalarımız “Gâvurdan dost, domuzdan post olmaz demişler.”  yeryüzünde bu kadar fesat çıkardıklarını ifade için Anadolu’da kullanılan bir deyim vardır:  “ Gavurun dolaştığı yerlerde ot bitmez” demişlerdir.  Sadece ot mu?   Irz,  namus, yer altı ve yer üstü zenginliklerini de talan etmektedirler. İşte yakınımızdaki Irak’taki  Gureyp hapishanesindeki  kadınlara yaptıklarıyla, petrol denizinde yüzen yine  Irak’lırarın  arabalarına   yakıt bulamamaları gibi. Ama insanlar  bu dünyada yaptıklarının karşılığını  vermeden  öbür dünyaya gitmezlermiş. İnşallah Zenci Floyd’un  kanı bunların  sonu olur.
Bugüne kadar girdikleri hiçbir yere huzur getirmemişlerdir.  Gel de ecdadımıza  dil uzatan içimizdeki bazı densizlerin yanında, Dünya  literatüründe “ Pan empair of Ottoman-Uzun dünya barışını sağlayan   Osmanlı İmparatorluğu”  diye  anılan ecdadımızla iftihar etmeyelim?
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum