Hüseyin ALPASLAN

Hüseyin ALPASLAN

[email protected]

MASADA KAZANILAN ZAFER: MUDANYA MÜTAREKESİ

09 Ekim 2020 - 10:35

 
              MASADA KAZANILAN ZAFER: MUDANYA MÜTAREKESİ

                                                                                                             Hüseyin ALPASLAN
Osmanlı İmparatorluğu, 93 harbi denilen 1877-1878 savaşında Rusya ve Romanya’ya kaybetmiş ve Ayestofanos’a (İstanbul-Yeşilköy) kadar gelen Rusya ile 3 Mart 1878’de bir antlaşma imzalamıştır. Ayestefanos Antlaşması ile Karadağ, Sırbistan ve Romanya tam bağımsızlığını kazanmış, Bulgaristan özerk hale gelmiş, doğuda Kars, Ardahan, Batum ve Bayazıt savaş tazminatı karşılığında Rusya’ya geçmiştir[1]. Osmanlı Devleti adına Hariciye Nazırı Mehmed Esad Safved(Saffet) Paşa Ayestofanos Antlaşması’nı gözyaşları içerisinde imzalamıştır[2]. Bu antlaşmadan 44 yıl sonra imzalanan Mudanya Ateşkes Antlaşması’na kadar, Osmanlı Devleti adına yabancı ülkelerle yapılan antlaşmalarda masadan ayrılanların boynu bükük olmuştur.
Birinci Dünya Savaşı’nın sona ermesiyle imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması ve Sevr Antlaşmaları ile Türk Milleti’nin esir ve yok edilmek istendiği aşikâr olmuş, bunun üzerine Mustafa Kemal önderliğinde ulusal güçler Anadolu’da toparlanarak 1921 yılının Eylül ayında Sakarya Savaşı’nda Yunan Ordusu’nu hezimete uğratmıştır. Yunan Ordusu’nun toparlanmasından emin olamayan batılı devletler 1922 yılının bahar aylarında Yunanistan ve Türkiye’ye ateşkes önerisinde bulunmuşlardır. Yunanistan, İtilaf Devletleri’nin bu önerisini kabul etmiş, ancak Ankara Hükumeti, Yunanistan’ın işgal ettiği Trakya ve Batı Anadolu topraklarını boşaltması koşuluyla ateşkes önerisini kabul edebileceğini bildirmiştir[3].
Ankara Hükumeti’nin barışı istediği koşullarda sağlamak maksadıyla Paris ve Londra’ya gönderdiği Dışişleri Bakanı Yusuf Kemal (Tengirşek) ve Fethi Okyar’ın girişimlerinden sonuç alınamamıştır. Amasya’da, Erzurum’da ve Sivas’ta tüm dünyaya ilan ettiği kararlarla kendi bağımsızlığını kendi azim ve kararı ile kurtarmaya karar veren Türk Milleti’nin önderi Başkomutan Mustafa Kemal’in adil bir barış için askeri güçle neticeye gitmek istemesi üzerine 26 Ağustos’ta Yunanlılara karşı Büyük Taarruz başlatılmıştır. Yunan Ordusu’nu hezimete uğratan Türk Ordusu 9 Eylül 1922’de İzmir’e girmiş, 11 Eylül’de Bursa’yı işgalden kurtarmıştır. Türk Ordusu’nun ve milletin temsilcisi TBMM’nin zaferleri üzerine; İtilaf Devletleri, 23 Eylül’de Ankara Hükumeti’ne gönderdikleri bir nota ile; Doğu Trakya’nın ve Boğazların yapılacak barış antlaşmasından sonra boşaltılacağı güvencesini vererek askeri hareketin durdurulması için bir ateşkes antlaşması yapılmasını önermişlerdir. Ankara Hükumeti 29 Eylül’de verdiği cevapta; Türk Kuvvetleri’nin İstanbul ve Boğazlar’da İtilaf Devletleri askerleriyle çatışmayacağını, ancak Doğu Trakya, Edirne ve Meriç’in batısına kadar olan bölgeyi işgal kuvvetlerinin boşaltması şartıyla ateşkes için 3 Ekim’de Mudanya’da masaya oturabileceğini bildirmiştir[4].
Mudanya’da Konferans’ın Başlaması ve Görüşmeler
İtilaf Devletleri’nin, Ankara Hükumeti’nin Mudanya’da görüşme talebini kabul etmesinden sonra Ankara Hükumeti tarafından görevlendirilen İsmet Paşa 30 Eylül’de trenle İzmir’den Mudanya’ya hareket etmiştir. Türk heyetinde; Batı Cephesi Kurmay Başkanı Asım Gündüz, Batı Cephesi Harekât şubesinden Yarbay Tevfik Bıyıklıoğlu, Binbaşı Seyfi Düzgören ve Kızılay ikinci başkanı Hamit Bey bulunuyorlardı. Ayrıca Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa ile General Refet Bele Mudanya’da destek için bulunmuşlardır[5].
Mudanya'ya gelen ve görüşmelere katılacak olan İtilaf Devletleri’nin temsilcisi generaller, konferansın başlama zamanını öğrenmek maksadıyla İsmet Paşa'ya birer subay gönderdiler. İsmet Paşa, temsilcilere konferansın 3 Ekim 1922 saat 15.00'te başlayacağı haberini göndermiştir.
 “3 Ekim’de başlayacak Mudanya Konferansı, yalnız dört yıldan beri savaş halinde bulunduğumuz Yunanistan ile çarpışmalara son vermeyecek, aynı zamanda İstanbul'u ve boğazları işgal altında bulunduran İtilâf Devletleri'yle de bu işgalin koşul ve sınırlarını da saptamaya çalışacaktı. Mudanya Ateşkesi Birinci Dünya Savaşı'ndan yenik çıkan Osmanlı Devleti'nin imzalamak zorunda kaldığı Mondros Ateşkesini hükümsüz hale getirecek ve bunun yerini alacaktı[“6]
Mudanya Konferansı görüşmelerinde, Mustafa Kemal Paşa ile İsmet Paşa tarafından belirlenen ve talep edilen ana konular şöyledir[7]:
            1. Edirne ve Meriç dahil olmak üzere Yunan Ordusu ve idaresinin Doğu Trakya'dan çıkarılması,
            2. Trakya'nın 20 gün içinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti'ne tesliminin sağlanması,
            3. Şimdilik Trakya'ya Türk Ordularının geçmemesi kabul olunduğundan Trakya'daki Türk mülkî makamlarının Yunan saldırılarından ve diğer çetecilerden korunması için önlemler alınması,
             4.Türk ordularının durduğu hatların belirtilmesi, harekâtın durdurulduğu sırada tarafların tahkimat yapmaması, Türk ve Müslüman halka baskı yapılmaması.
3 Ekim günü Mudanya’da Rus iş insanı Alexander Ganyanof’un eski evinde[8] başlayan görüşmelere katılımcı devletlerden;
-Büyük Britanya Hükumeti adına: General Harrington                                                                                  -İtalya Hükumeti adına: General Monbelli                                                                                          
 -Fransa Hükumeti adına: General Charpy                                                                        
-TBMM adına: İsmet Paşa                                                                                                            
-Yunanistan adına: General Mazakaris görevlendirilmişlerdir. Ancak General Mazakaris, Albay Sariyanis ve Yunan Yüksek Komiseri General Simpulos karaya çıkmadan görüşmeler bitene kadar Mudanya açıklarında bir gemide beklemişlerdir[9].
Görüşmeler;
 
Birinci gün: İsmet Paşa Konferansın ilk günü bir taslak bir proje sunmuştur. Bu proje üzerine karşı devletler başka bir projede ısrar etmişler, tartışmalarla geçen günün sonunda anlaşmaya varılamamıştır.
İkinci gün: İsmet Paşa'nın hazırladığı ve ana hatları İzmir görüşmesinde Franklin Bouillon ile kararlaştırılan esaslar dahilinde düzenlenmiş Türk karşı projesi 4 Ekim sabahı müttefik delegelere dağıtılmıştır[10]. Bu proje üzerinde bazı düzletmeler yapılmasına rağmen antlaşmaya varılamamıştır.
Üçüncü gün: Karşı devletlerin temsilcileri 4 Ekim’deki toplantıda belirlenen düzeltmeler üzerinde çalıştıklarını bildirdiler. İsmet Paşa vakit kaybetmeden, önce, uyuşmaya varılmamış olan asıl sorunlar üzerinde görüşmeyi önerdi ve önerisi kabul edilerek görüşmeler başlandı. Bu sorunlardan Yunanlılarla çatışmanın sona erdirilmesi maddesi kabul edildi. Karaağaç sorunu tartışıldı, bir sonuca bağlanamadı. Trakya'da memurlarımıza katılacak jandarma sayısının sınırlandırılması konusunu müttefik delegeler "Ankara Hükümeti memurlarına mahalli güvenlik ve düzenin korunması için kesin olarak gereken sayıda millî jandarma katılacaktır" şeklinde değiştirilmesini önerdiler. Türk delegesi önerideki "kesin olarak gereken sayı" ifadesini ancak bize ait bir nokta olmak üzere kabul ettiğini, bununla herhangi bir kimseye herhangi bir şekilde inceleme ve kontrol yetkisi verilmediğini anladığını söylemiştir[11].
Dördüncü gün: Çanakkale bölgesinde İngilizlerin tel engeli inşasına devam etmeleri, bölge halkına saat 09.00'dan sonra sokağa çıkmayı yasaklamaları, 5 Ekim 1922'de savaş gemisi veya nakliye gemisi olup olmadığı anlaşılamayan beş geminin Ege Denizi’nden Çanakkale Boğazı’na girmeleri, Müttefik Devletlerin görüşmeleri kasıtlı olarak uzatmaları üzerine görüşmeler de bunalımlı bir safhaya girilmiştir. İtilaf Devletleri’nin hareketlerinden şüpheye düşen Başkomutan; 6 Ekim 1922'de İsmet ve Fevzi Paşalara Batı Cephesi Ordularına yeniden hareket serbestliği veren bir talimat göndermiştir. Bu talimat üzerine yeni bir savaşın başlaması ve konferansın kesilmesi ihtimali ortaya çıkmıştır. Dördüncü gün belirlenen saatte başlamayan toplantı İtilaf Devletleri temsilcilerinin toplu olarak Mudanya’ya gelmeleri üzerine akşam saat 20.30’da tekrar başlamıştır. Görüşmelerin olumlu geçmesi üzerine Türk Ordusu’nun ileri harekâtı durdurulmuş, bunalım havası yerini yumuşamaya bırakmıştır.
Beşinci gün: 6/7 Ekim gecesi Türk Ordusu’nun bazı birlikleri Çanakkale ve Boğazlar bölgesine gelerek mevzilendiler. 7 Ekim 1922'de Çanakkale Karabiga’da bulunan İngiliz müfrezesi gemiyle buradan ayrılmıştır. Mudanya’da İngiliz delegesinin hükümetinden beklediği talimatın her an gelebileceği ümidiyle 7 Ekim saat 17.00'ye bırakılan toplantı, talimatın gelmemesi nedeniyle 8 Ekim saat 14.00'e ertelenmiştir.
Altıncı gün: İngiliz General Harrington ve İsmet Paşa arasında 8 Ekim’de yapılan karşılıklı yazışmalardan sonra İngiliz temsilci karşılık olarak yazdığı mektupta; bütün harekâtın durdurulması için verdiği ivedi emirden dolayı İsmet Paşa’ya teşekkür ederek, kendisinin de aynı şekilde kuvvetlerine haber verdiğini, kıtalarına ilerlememek için emir verildiğini bildirmiştir. Ayrıca Harrington; kendisinin hükümetinden henüz talimat almaması nedeniyle konferansın ertesi sabaha (9 Ekim) bırakılmasının gerektiğini bildirmiştir[12].        
Yedinci gün: İstanbul ve Boğazlar bölgesinde İşgal bölgelerinin sınırları harita üzerinde tespit edilmiştir. Geceye kadar süren konferans sonunda İsmet Paşa uzlaşmaya varılan konularla ilgili Hükumete danışmak için 10 Ekim akşamına kadar süre istedi.
Sekizinci gün: İsmet Paşa 10 Ekim öğleden sonra yapılan görüşmeler sonucunda; bütün maddelerin karara bağlandığını, gece yarısı toplanılarak sözleşmenin imza edileceğini, saat 22.00'de bir raporla Başkomutanlığa bildirdi. İsmet Paşa, Başkomutan Mustafa Kemal Paşa’ya gönderdiği raporda; “Türk kıtalarının Anadolu'da, barış konferansının başlamasına kadar ve devamı sırasında geçmeyecekleri hatlar hakkında kararlaştırılan esasları açıkladı, İsmet Paşa'nın raporunda: "İzmit yarımadasında Şile-Gebze-Darıca ve Çanakkale'de genel olarak kıyıdan 15 kilometre uzaklıkta bir hattır. Yani Lâpseki kuzeyinde Bozburun'dan güneyde Kumburnu’na kadardır. Ayırıcı hatlardan boğazlara kadar olan saha içinde İngilizlerce tahkimat yapılmayacak, mevcut kuvvetler takviye edilmeyecektir. Çanakkale'de Bozburun'dan Karabiga'ya kadar olan kesimde 15 kilometre derinliğine kadar olan bölgede topçu mevziimiz bulunmayacaktır. Trakya'daki ara hatlarında bir değişiklik yapılmayacaktır. Mülkî idare Çanakkale tarafında bizdedir. Tarafsız bölge ve işgal bölgeleri terimleri kaldırılmış, orduların bu günkü durumlarına ait ayırıcı hatlar deyimleri kullanılacaktır. Son metni imza edeceğim ve sabaha kadar Türkçeye çevrileceğini ve yorumlanacağını ümit ederim” demiştir[13].
Dokuzuncu gün; İsmet Paşa, 11 Ekim 1922 saat 08.00'de Başkomutanlığa çektiği telgrafta "Mudanya Askerî Sözleşmesi’nin 11 Ekim 1922 saat 06.00'da imza edildiğini” bildirmiştir Yunan delegesi sözleşmeyi beğenmeyerek imzalamaya yetkisinin olmadığını söylemiş ve hükumete soracağını bildirmiştir. General Harrington, Yunan Hükümeti'nin cevabı olumsuz olsa dahi bu sözleşmenin müttefikler tarafından uygulanacağını bildirmiştir. Sözleşme dört nüsha olarak imza edilmiş ve taraflara verilmiştir. Üç gün sonra Yunan Hükumeti tarafından sözleşme kabul edilerek imzalanmıştır.
Mudanya Mütarekesi’nin Maddeleri
           Mudanya Silah Bırakışımı Sözleşmesi; imzalandığı 11 Ekim 1922 tarihinden üç gün sonra sözleşmenin 14’üncü maddesine göre, 14/15 Ekim 1922 gece yarısı yürürlüğe girmiştir. Mudanya’da konferansa katılan ülkelerin temsilcileri tarafından Fransızca olarak hazırlanıp imzalanan ve üzerinde uyuşulan maddeler şunlardır[14):
1. Üç gün içinde yürürlüğe girecek anlaşma ile Türk-Yunan çarpışması sona erecektir.
2. Yunan kuvvetleri, Akdeniz'e döküldüğü yerden Trakya ile Bulgaristan sınırının kesiştiği noktaya kadar Meriç'in sol kıyısına çekilecektir.
3. Barış yapılana kadar Karaağaç dahil Meriç’in sağ kıyısı müttefiklerce işgal edilecektir.
4. Edirne'ye ulaşan demir yolunun Cisr-i Mustafa Paşa'dan Kuleliburgaz'a kadar Meriç'in sağ kıyısını izleyen kısmı üç müttefik, bir Yunan ve bir Türk delegeden oluşan komisyonun gözetimi altında olacaktır.
5. Doğu Trakya'daki Yunan tahliyesi askerî kıtalar, araç gereçler, cephaneler ve yiyecek depoları dahil on beş günde yapılacaktır.
6. Jandarma dahil Yunan sivil memurları mümkün olan en kısa zamanda çekilecek ve yerlerini Türk tarafına teslim edilmek üzere müttefiklere devredecektir. Bu devir teslim azami otuz günde tamamlanacaktır.
7. Türkiye Büyük Millet Meclisi hükûmeti, asayiş ve düzeni sağlamak için subayları dahil en fazla 8000 kişilik bir jandarma kuvvetini memurlara katabilecektir.
8. Yunan askerlerinin çekilmesi ve mülkî idare teslimi işi müttefik karma kuvvetlerinin gözetimi altında yapılacaktır.
9. Bütün kuvvetlerden başka ortalama yedi taburluk müttefik kuvveti Doğu Trakya'yı işgal edip asayişin devamını sağlayacaktır.
10.Müttefik heyet ve Kıta’larının geri çekilmesi Yunanların boşaltmasından otuz gün sonra olacaktır. Müttefikler, asayişin sağlanması ve Türk olmayan halkın korunması için yeterli tedbirlerin alındığında hemfikir olursa bu geri çekiliş daha erken bir tarihte de olabilecektir.
11. Türkiye Büyük Millet Meclisi Orduları Boğazların yaklaşık 15 km doğusundaki hatta duracak, barış konferansı sırasında da ileriye geçmeyecektir. Bu hat Çanakkale bölgesinde Lapseki, kuzeyde Bozburun ve güneyde Kumburnu esas noktaları teşkil etmek üzere İzmit Yarımadası'nda İzmit Körfezi'nde Darıca'dan Karadeniz'de Şile'ye kadar uzanmakta ve Gebze'den geçmektedir. Bu mevkiler Türkiye Büyük Millet Meclisi hükûmetine aittir. Darıca'dan Şile'ye giden yoldan Türkiye Büyük Millet Meclisi hükûmeti ve askeriyle müttefik askerleri ortak yararlanabilecektir. Türkiye Büyük Millet Meclisi hükûmeti ve müttefikler burada kuvvet artışı yapmayacaktır.
12. Müttefiklerin birlikleri bulundukları yerde kalacak, barış konferansı sırasında Türkiye Büyük Millet Meclisi hükûmeti de buna riayet edecektir. Söz konusu arazi İstanbul Yarımadası'nda Podima'nın 7 km. kuzeybatısında Karadeniz üzerinde bir noktada IstrancaMertekliKışağılıSinekli, Karasinan çiftliği, KadıköyYenice, Kaladina çiftliği, Kalikratya hattının doğusundaki yarımadanın bütünü dahil Gelibolu Yarımadası'nda Baklaburnu, Sarosburnu, Bolayır ve Soğluma mansabı hattının güneyinde kalan Gelibolu Yarımadası'nın bütün kısmıdır.
13. Türkiye Büyük Millet Meclisi hükûmeti barış antlaşması onaylanıncaya kadar Doğu Trakya'ya askerî kıtalar geçirmemeyi ve orada ordu toplamamayı taahhüt edecektir.
Sonuç
Mudanya Sözleşmesi: 30 Ekim 1918 tarihinde imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması’nı hükümsüz bırakarak onun yerini almıştır. Bu sözleşmeyle Damat Ferit Hükumeti’nin 10 Ağustos 1920 tarihinde imzaladığı Sevres Antlaşması’nın da ölü bir antlaşma olduğu İtilaf Devletleri tarafından zımnen kabul edilmiştir. Bu antlaşma; Türkiye’ye karşı sürdürülen haksız ve düşmanca siyasetin baş aktörlerinden olan Birleşik Krallık Başbakanı Lloyd George ve Hükûmette olan Liberal Partinin 19 Ekim 1922’de İktidardan düşmesine neden olmuştur.
Diğer taraftan Mudanya Sözleşmesi; Türk Milliyetçileri için büyük bir zafer ve diplomatik başarıdır. Kendi projelerinin uygulanmasını sağlayarak Doğu Trakya’yı geri almışlar ve batılı devletlere TBMM’nin Türkiye’nin tek meşru yönetimi olduğunu kabul ettirmişlerdir. Başkomutan Mustafa Kemal Paşa, İsmet Paşa ve Ankara Hükumeti, üstün bir diplomasiyle, güncel askeri ve siyasi şartları iyi değerlendirerek ve batılı devletlerin durumunu iyi okuyarak; İtilaf Devletleri’ni, Anadolu’da kendi istedikleri bir kasabada antlaşma yapmaya ve ödün vermeye mecbur hale getirmişlerdir Sıcak savaşı kazanan Türk Milleti’nin yetki verdiği TBMM Hükumeti ve onun temsilcileri tek bir kurşun atmadan, kendi kontrollerinde tuttukları görüşmeleri masada istediklerini alarak zaferle sonuçlandırmışlardır.
_________________:
Hüseyin ALPASLAN; Tarihçi- Yazar. [email protected]
 
[1] Yusuf Hikmet BAYUR; “Türk İnkılabı Tarihi Cilt I Kısım I”, s.1-2, Türk Tarih Kurumu,1991, Ankara,
[2] Sinan Miser; “Ben Buraya Mondros’tan Değil Mudanya’dan Geliyorum”, 24.07.2020, https://tarihtarih.com.
[3] İsmail SOYSAL; “Türkiye’nin Siyasal Andlaşmaları I. Cilt (1920-1945)”, s.69, Türk Tarih Kurumu, 2000, Ankara.
[4] Salahi R. SONYEL; “Mustafa Kemal Atatürk ve Kurtuluş Savaşı III. Cilt”, ss.1701-1704, Türk Tarih Kurumu, 2008, Ankara.
[5] Alev COŞKUN; “Asker İnönü”, s.579, Kırmızı Kedi Yayınevi, 2018, İstanbul.
[6] Türk İstiklâl Harbi serisi ‘2’nci Cilt Batı Cephesi 6’ncı Kısım 4’üncü Kitap İstiklâl Harbi’nin Son Safhası “Mudanya Ateşkes Konferansı (3-11 Ekim 1922)”, s.101, Atase Arşivi/Türk İstiklal Harbi Batı Cephesi İstiklal Son Safhası Mudanya.Pdf.
[7] Türk İstiklâl Harbi serisi ‘2’nci Cilt Batı Cephesi 6’ncı Kısım 4’üncü Kitap İstiklâl Harbi’nin Son Safhası “Mudanya Ateşkes Konferansı (3-11 Ekim 1922)”, s.102.
[8] Alev COŞKUN; “Asker İnönü”, s.580.
[9] Sina AKŞİN; “Kısa Türkiye Tarihi”, s.34-35, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2019, İstanbul.
[10] Türk İstiklâl Harbi serisi ‘2’nci Cilt Batı Cephesi 6’ncı Kısım 4’üncü Kitap İstiklâl Harbi’nin Son Safhası “Mudanya Ateşkes Konferansı (3-11 Ekim 1922)”, s.106.
[11] Türk İstiklâl Harbi serisi ‘2’nci Cilt Batı Cephesi 6’ncı Kısım 4’üncü Kitap İstiklâl Harbi’nin Son Safhası “Mudanya Ateşkes Konferansı (3-11 Ekim 1922)”, s.110.
[12] Türk İstiklâl Harbi serisi ‘2’nci Cilt Batı Cephesi 6’ncı Kısım 4’üncü Kitap İstiklâl Harbi’nin Son Safhası “Mudanya Ateşkes Konferansı (3-11 Ekim 1922)”, s.115
[13] Türk İstiklâl Harbi serisi ‘2’nci Cilt Batı Cephesi 6’ncı Kısım 4’üncü Kitap İstiklâl Harbi’nin Son Safhası “Mudanya Ateşkes Konferansı (3-11 Ekim 1922)”, s.138,139.
[14] İsmail SOYSAL; “Türkiye’nin Siyasal Andlaşmaları I. Cilt (1920-1945)”, ss.71-74.
[15] İnönü Vakfı; http://www.ismetinonu.org.tr/mudanya-mutareke-evi-muzesi.

 

Reklam

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum