İsmail ZORBA

İsmail ZORBA

[email protected]

İNSANLIĞIN HİKÂYESİNDE KÖPRÜLER

20 Ekim 2024 - 21:06

 

Öyle bir köprüyüm ki ben

Üzerimden tarih geçer, insanlık geçer

Bir yanım huzur, bir yanım hüzün

İnsanla tamamlanır hikâyelerim

Bütün sırlara geçit olmuşum b

İsmail ZORBA

([email protected])

 

İNSANLIĞIN HİKÂYESİNDE KÖPRÜLER

 

İnsanlık tarihine köprülerin üzerinden baktığımızda aşklar, savaşlar, acılar, gözyaşları ve nice sırlardan geçtiğimizi düşünmeyiz. Oysa köprüler sadece insanlığa yeni yollar, yeni keşifler açmaz. Köprüler insanı insana kavuşturur. Köprüler kültürleri harmanlar, zenginleştirir. Ulaşılamaz olana bel verir, umut olur.

Aklıma düşen her bir köprüde insanlığın, ait olduğu şehrin veya coğrafyanın hikâyesi de ekleniyor; hatta tamamlanıyor. Köprüler insanlığın hikâyesini tamamlıyor. Aklımın bir köşesinde; okuduğum bir kitaptan, izlediğim bir filmden ya da gezdiğim, gördüğüm bir yerden hemen hatırladığım köprü isimleri geliyor. Mostar Köprüsü, Drina Köprüsü beni Balkanlara, Kwai Köprüsü Tayland’a, Brooklyn Köprüsü Amerika’ya götürüyor. Her bir köprünün insanlığın tarihe mal ettiği ya da sakladığı hikâyelerde tamamlanıyoruz.

Köprüler yaptırdım gelip geçmeye
Çeşmeler yaptırdım suyun içmeye karam
Kavli karar ettim alıp kaçmaya
Yanılıp da yüz almışım bilemem karam”

Köprülerin yapılış hikâyelerindeki umutla türküler aydınlatıyor bizi. Aşklar yaşanıyor köprülerin üzerinde. Sevgililere geçit oluyor köprüler. Köprülerin yapılış hikâyelerinde bir hayır yapma isteği de var. Köprü yaptıranlar nice insanın vuslata erme hikâyesine, duasına da tanıklık ediyor. Yine aynı türkülerdeki gibi.

Malabadi köprüsü,
Orda başladı bitti,
Şu garibin öyküsü

Köprülerin hikâyesinde geçit olmak, birbirine kavuşmak da var aslında. İnsanın köprüler üzerinden muratlarına ulaşma isteği bir bakıma vuslatı beraberinde taşıyor.

Köprülerde insanlığın hikâyesi var dedik ya çileler, ıstıraplar, gözyaşları ekleniyor peşi sıra. Mostar Köprüsü’nün savaşla kırılan hikâyesi gibi. İnsanlığın bir başka sınavı yaşanıyor ibretlik. Köprülerin yapılışları gibi yıkılışları da ayrı bir hikâye. Madalyonun arka tarafında utanç var. İnsanlığın acımasızlığı, köprüleri yıkılışında gizli.

Nice savaş hikâyesi acımasızlığını köprüler üzerinden yürütüyor. Birden Prag’ta, Budapeşte’de, Estergon’da, Drina’da yaşanan; köprüler üzerinden anlatılan gözyaşı medeniyetinin hikâyeleri aklıma düşüyor.

Ve ülkemin köprüleri.. Üzerinde sırladığı, ağız dil vermediği, gözyaşlarını akıttığı köprüler. Bazen umuda, zafere, bazen acıya, gözyaşına bazen de büyük dramlara tanıklık eden köprüler.

Sellere kapılıp yıkılıp giden köprüler, geçirdiği onca felakete rağmen asırlar geçmesine rağmen dimdik ayakta duran köprüler. Temellerinde onca hikâyenin yaşandığı köprüler. Unutmayalım köprülerin de gözleri var. O gözler neleri gördü, nelere tanıklık etti kim bilir?

Edirne Uzun Köprü, Artvin Çifte Köprü, İstanbul Galata Köprüsü, Bursa Irgandi Köprüsü, Çankırı Bayramören Köprüsü ve nice tarihi, insanlığın hikâyesinde tamamlanmış köprüler. Sevinç, hüzün, isyan iç içe.

Bir de kendi içine sırladığı hikâyesinde yaşadığı utancı gizleyen bir köprünün hikâyesi aklıma takılıyor. Tarihin sayfalarında gerçekliğine ışık tutulmamış bir dram saklı: Boraltan Köprüsü! Aydınlatılması gereken bir hikâyesi var. Boraltan Köprüsü üzerine söylenen ağıtın sözleri düşündürüyor.

Boraltan bir köprü, aşar geçer aras’ı,
yuğsan aras suyuyla, çıkmaz yüzün karası.
karası, karası, merhamet fukarası”

Kurtuluş Savaşı zamanı, içinde kahramanlıklar barındıran Bayburt’taki Korgan Köprüsü kendi mütevazılığında bir hikâyeyi barındırıyor. Adını çok duymasak da bir köşede hafızalarımızda belleğimize yepyeni güneşler doğuruyor.

Ve Boğaziçi Köprüsü! 15 Temmuz’la Şehitler Köprüsü’ne dönüşüyor. Tarihe not düşüyor köprü üzerinden insanlık.

Köprüler nehirlerin üstünde bütün ihtişamıyla dururken gözümüzün önünde seyrine doyum olmuyor. Bir de tüneller var. Yer altından insanlığa köprü olan tüneller. Karanlığın içinden insanlığı aydınlığa kavuşturan tüneller. Tüneller de köprüler gibi azmin, vuslatın hikâyesini barındırıyor.

Bir tünelin hikâyesi sözün bittiği yere getiriyor beni. Aradan yirmi beş sene geçmiş. Bir metre eninde, boyu ise insanların bazı yerinde sürünerek geçebildiği uzunlukta bir tünelin hikâyesi.

Saraybosna’da yaşanan onca insanlık vahşetine isyan eden, yok oluşlarına bütün dünyanın seyirci kalmasına rağmen dur diyen Boşnakların var oluş tüneli. Hapsedildikleri, aç bırakıldıkları, her gün bir av gibi zevkine vuruldukları, kaderlerine terk edildikleri bölgeden büyük azimle dirençle çıktıkları tünel. Bütün insanlığın kilitlendiği bir şehrin ortasında, bir toplumun aydınlığa çıktığı tünel.

O tünelin karanlığından bir köprünün üzerinden geçerek çıkıyorum. Köprüler bizleri aydınlığa çıkarıyor.

Köprülerimizi sevgi üzerine kuralım, umut üzerine kuralım ki insanlık daha güzel, umut dolu günlerin, geleceğin hikâyesini köprüler üzerinden tamamlasın, tamamlansın.

 

 

Reklam

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum