Celil ALTINBİLEK

Celil ALTINBİLEK

[email protected]

İnanç Tarihi ve Medreseler İçin Notlar

07 Ağustos 2020 - 08:48

                                    İnanç Tarihi ve Medreseler İçin Notlar
     Tarihimizde çeşitli algılara sebep olan, bugün dahi aynı isimle geçmişin mirasına sahip çıkıp kendince söz sahibi olmak isteyenler tarafından kullanılan, medreselerle ilgili bazı notları yazalım istedik.
     Eski Türklerin inancı çeşitli şekillerde ifade edilmektedir. Bunda Türklerin çok geniş bir sahaya yayılması, çeşitli yerleşmiş ve sistemleşmiş inançlarla temaslarda bulunması, onlarda değişikliklere yol açmıştır. Gök Tanrı inancı üzerinde ittifakla durulması ve onunla Tek Tanrı inancının birleştirilmesi uzun asırlar övünç kaynağı olmuştur. Yine eski Türklerin özellikle kadim yurtları olan Sibirya ve Orhun bölgelerinde mevcut bulunan Şamanlık, Türklerle özdeşleşmiştir. Türklerin Şamanlıktan ayrılması, yaptığı göçlerle doğu Türkistan ve İki nehir arasına gelmeleriyle ve Zerdüşt, Buda, Nesturî Hıristiyanlığıyla karşılaşmasıyla olmuştur. En çok da Budizm’in tesirinde kalınmıştır. Budizm’in buralarda etkili olunca, Zerdüşt İran ile Türkler arasında ayrışma çizgileri kalınlaşmış ve Farslılaşmanın önüne geçilmiştir.
     İslam tarihinde Sünni İslam’ın koruyucusu olan Halifelik, bir zaman sonra, gayri Sünni ve Fatımi hücumlarına yalnızca silahla maruz kalmamış, kendine yöneltilen muhalif söylemlere fikri olarak da cevap vermek ihtiyacı hissetmişti. Başlangıçta camilerde verilen bilgiler ve eğitimler daha organize olmak zorundaydı, bunun için belli çalışmalar yürütülmüştü. İslam’ın ilk devirlerinde gücü elinde tutan Bağdat, İslam dünyasının kalbiydi.
      Orta Asya’nın yani Türkistan ve Horasan civarlarına Türkler, milattan öncesinden Sakalardan itibaren yerleşmeye başlamıştı,  buralar Müslümanlığı kabul etmeye başlayınca sonrasında Türkleşti ve İslamlaştı ve kuvvetli bir medeniyet oluşturdu. Şüphesiz bunda Türk Milletinin geçmiş tecrübeleri ve birikimleri etken olmuştu. İslam’da ilk medreselerin Türkistan ve Horasan’da kurulduğu söylenmektedir. Buralarda Budizm’in tesiri çok güçlü olmuş, Osman Turan’ın ifadesiyle, Maveraünnehir’de kurulan ilk İslam medreseleri Budist manastır(Vihara) taklit edilerek inşa edilmiş, İslam mezhep ve tasavvuf akımları üzerinde Budizm’in tesiri olmuş, Buhara’nın ismi bile Budist Vihara’lardan gelmişti.
     Selçuklu devrinden itibaren medreseler, devlet eliyle kurulmuştu ve masrafları bizzat karşılanmıştı. Bunlardan Nizamiye medreseleri bilinen en meşhuruydu. Buralarda yalnız dini ilimler okutulmuyor, matematik, astroloji, tıp gibi müspet ilimlerin yanında şiir, edebiyat gibi dallarda eğitim verilmekteydi. Bir zamanlar tekkeler ve zaviyeler de medrese gibi ilim yatağı vazifesini gördü, orda verilen hizmetler ruh terbiyesinin yanında güzel sanatlarla desteklendi.
     Eğitim ve yetişmiş insan gücü yeni ve güçlü medeniyetlere hız kazandırdı.

Celil Altınbilek                 06.08.2020
      
 
 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum