Türkçe ve Yunancada şaşırtan ortaklık

Yazar Herkül Millas, Türklere Yunanca, Yunanlılara Türkçe öğretirken kullandığı çalışmasını “Türkçe-Yunanca Ortak Kelimeler, Deyimler ve Atasözleri” adıyla kitaplaştırdı. İki dil, listeye göre 6 binden fazla ortak deyişe sahip. Bu şaşırtıcı durum için Millas şöyle diyor: “Şaşarız çünkü milletler arasında farklar temeldir diye bellemişiz.”A. YAVUZ ALTUN İ - 23 Ekim 2012 Zaman Gaz.

Türkçe ve Yunancada şaşırtan ortaklık
00 0000 - 00:00 - Güncelleme: 12 Mayıs 2020 - 01:19

Bugüne kadar ‘baklava', ‘lokum' ve ‘rakı' gibi yiyecek içeceklerin aslında hangi yakaya ait olduğu tartışmalarında milliyetçi duyguları kabaranlar, Herkül Millas'ın kitabında Türkler ile Yunanların dilinde 6 bin civarında ortak kelime ve deyiş bulunduğunu öğrenince şaşıracak… Herkül Millas, bu şaşırma hâlinin farklılıklara odaklanan ırkçılığın tezahürü olduğu görüşünde: “Şaşarız çünkü milletler arasında farklar temeldir diye bellemişiz.”

Yazar Herkül Millas, ilk kez 1992'de hazırladığı ve Türklere Yunanca, Yunanlılara Türkçe öğretirken kullandığı çalışmayı “Türkçe-Yunanca Ortak Kelimeler, Deyimler ve Atasözleri” (İstos Yayınları) adıyla kitaplaştırdı. 15. yüzyılın sonlarından 19. yüzyıla kadar, Ege'nin iki yakasında aynı idare altında yaşayan bu iki halk, listeye göre 6 binden fazla ortak deyişe sahip. Sadece “K” harfinden birkaç örnek verelim mesela: Türkçede ‘kambur', Yunancada ‘kamburis'; Türkçede ‘kayıkçı', Yunancada ‘kaikçis', Türkçede ‘kaymak', Yunancada ‘kaymaki'; Türkçede ‘konak', Yunancada ‘konaki'... Günlük hayatta kullanılan eşya ve gıda isimleri ya da nitelemeler (fermuar-fermuar, ciğer-cieri, bacanak-bacanakis); yer ve mekân adları (şadırvan-sidrivani, bakkal-bakalis) toplumda sık rastlanan olaylara karşı söylenen bazı genelleme sözleri (balık baştan kokar, boynuz kulağı geçer) iki yakadaki halkların sıkça rastlayabilecekleri benzerliklerden.

Geçen yıl İstanbul'da gösterilen ve hem Türkiye'de hem de Yunanistan'da tartışmalara konu olan belgesel filmi “Öteki Kasaba”da da aynı şeyi yapmıştı Millas: Birbirini pek de hayırla yâd etmeyen iki ülke halkına, ayna tutuyordu. İzmir'in Birgi ve Yunanistan'ın Dimitsana kasabalarında gerçekleşen görüşmeleri, Nefin Dinç kameraya almış ve bu belgesel filmde “başrol” oynayan Herkül Millas, Türk ve Yunan halklarının birbirine nasıl aynı önyargılarla baktığını göstermişti. Peki, neden kaynaklanıyor bu kalıplar? Sadece iki ulus-devletin kuruluş mitlerindeki tarihî “gerçekler” yeterli olmasa gerek. Herkül Millas, bu soruya şöyle cevap veriyor: “Milletler arasında gözlenen öfke, nefret gibi duyguların tarihten kaynaklandığına inanmıyorum.” Ona göre, “milliyetçilik tarihten dolayı değil, her gün yeniden üretildiği için vardır”.

Herkül Millas, modern dünyanın icadı olan ‘farklar' üzerinde ideolojik bir biçimde durmanın bizi birbirimize uzak kıldığını ifade ediyor. Ona göre, “bizi üzen, sevindiren, korkutan ve bize gurur veren haller ortaktır; sevdiğimiz yakınlarımız aynıdır, onlar için beslediğimiz kaygılarımız, gelecekleriyle ilgili hayallerimiz benzerdir. İnsanlar aynı biçimde yer, içer ve hastalanır. Hele aynı biçimde doğar ve ölür.” Hatta kitaptan anladığımız kadarıyla, insanlığın bu hallerine koyduğu isimler ve sıfatlar da çokça benzeşebiliyor. Ancak “benzerliklerin hatırlanmasıyla dostluğun pekişeceği” iddiasına da karşı çıkıyor Millas: “Bu ‘benziyoruz dost olalım' anlayışının arkasında 'yabancı düşmanlığının' dolaylı itirafı var gibi. Yabancı düşmanlığını çağrıştıran ‘benzemiyoruz' söylemini de yıkmak gerek; hazırladığım ‘ortak kelimeler', dil öğrenmeyi kolaylaştırmanın yanı sıra bunu da yapmaya çalışıyor.”

Yine de benzerlikler yabana atılır gibi değil. Yunanlılar, Antik Yunan mirasıyla, Os-manlı'dan bağımsızlığını kazanır kazanmaz Avrupa'nın kültürel ikliminin beşiğine yerleşmiş gibi görünse de, aslında Türklerle aynı modernleşme sürecinden geçtiler. Haliyle iki halkın dillerine İngilizce ve Fransızcadan geçen pek çok kelime hemen hemen aynı yolları izlemiş. Bu listeye bakarak böyle bir çalışma yapmak da mümkün. Herkül Millas'a göre, “ilginç olan, köken olarak Yunanca olan bazı kelimeleri de yine ‘Batıdan' almaları. Örneğin ‘telefon' ve ‘telegraf' Yunanca tele (uzak), foni (ses) ve grafi (yazı) kelimelerinden oluşur. Ama bu keşifleri yapanlar ve bu kelimeleri oluşturanlar ‘Batılılardır'; Yunanlılar da bu ‘Yunancaları' Fransızcadan almışlardır. Bu aynı Yunanca kelimeler Türkçeye, sanayi devrimini gerçekleştirmiş ‘Batıdan' geçmiştir.”

Türkiye, son dönemde Ortadoğu'da yaşananlarla daha ilgili gözüküyor ve Yunanis-tan'ın ekonomik krizde olması iki ülke arasında ‘ciddi' bir iletişim olmadığı izlenimini veriyor. Ancak iki halkın karşılaşmaları sürüyor. Haliyle ‘dostluk' nasıl sağlanabilir, sorusu da güncelliğini koruyor. Herkül Millas'ın konuyla ilgili kesin bir reçetesi var: “Dostluk, düşmanlığı yeniden üreten bataklığı kurutarak sağlanır bence.” Bu bataklığı ise kitabın önsözündeki şu cümleler özetliyor: “Bu çalışmadan bize ulaşan mesaj (...) güya var olduğu kabul edilen bizim ve ‘ötekinin' etnik özelliğinden doğan ‘özün' ve ‘farklılığın' aslında pek de gerçek olmadığıdır. Ulusların ‘özgün' ve ‘özel' olduğuna inananlar için bu mesaj sevindirici olmayabilir; ama evrensel yaklaşımlara yakın olanlar için hoştur.”

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum