Tezli Bir Ergenekon Destanı Romanı: Çelik Bozkırın Ötesi

Ekrem Kıraç Hoca’mızı edebiyatımıza Ergenekon Destanı’nı anlatan bir roman daha kazandırdığı için tebrik ediyorum. ÇELİK BOZKIR’IN ÖTESİ’ni öncelikli olarak Türkçe ve edebiyat öğretmenlerimize, derslerinde bir araç olarak kullanırlar düşüncesiyle tavsiye ediyorum.

 Tezli Bir Ergenekon Destanı Romanı: Çelik Bozkırın Ötesi
27 Şubat 2023 - 09:26 - Güncelleme: 27 Şubat 2023 - 09:33

Tezli Bir Ergenekon Destanı Romanı: Çelik Bozkırın Ötesi
Hasan KALLİMCİ

 

Yıllar önce, Ergenekon Destanını, 4. 5. 6. sınıflar seviyesinde, “Kayadaki Kurt” adıyla romanlaştırmıştım. Basılmadan önce, PAÜ Öğretim Görevlisi ve Halk Bilimcisi Ekrem Kıraç’a; “Eksiği gediği var mı? Bir bakar mısın?” diyerek dosyayı vermiş, tavsiyelerini dikkate almıştım. Yıllar geçmiş, Hoca emekliliği yaşamaya başlamıştı. O da elime, “Bir Ergenekon Destanı romanı da benden.” diyerek “Çelik Bozkırın Ötesi” adlı bir kitap tutuşturdu. “Okuyup görüşlerini iletmeni rica ediyorum.” dedi. Ben,  “Çelik Bozkır da ne ola ki,” diye düşünürken açıkladı: “Ergenekon destanının yaşandığı coğrafya Alaska Yarımadası’ndadır. Romanı, bu tez üzerine yazdım.”

Sibirya’nın kuzeyi ve Alaska Yarımadası’na yakın bölgeye Kıraç Hoca’nın verdiği ad idi Çelik Bozkır. Çelik Bozkır’ın ötesi de “taluy keçit”in (deniz geçidinin) hemen ötesi, yüzyıllarca Türklere sığınak olacak Egenekon adını verdiğimiz Türk yurdu idi. Alaska kelimesi hakkında, 118. sayfada şu bilgilendirmeyi yapmıştı: “… buraya ala aska demişlerdi. Aska hem buz hem de yalçın kayalı dağ anlamına geliyordu.”

Ekrem Bey bu tezini; Gökalp’in Uygarlık Tarihi, Kafesoğlu’nun Türk Millî Kültürü, Ögel’in Türk Mitolojisi 1. Cilt ve Taşağıl’ın Kök Tengri’nin Çocukları adlı eserlerine dayandırmış; bu eserleri romanında kaynak olarak kullanmıştı.

Konunun bu yanı uzmanların işi… Bir eğitimci olarak beni ilgilendiren ve sevindiren yanı, Ergenekon Destanı ile ilgili bir roman daha yazılmış olmasıdır. Tezli roman özelliğinden sonra bu esere ayrıcalık kazandıran ikinci özellik ise kahramanların konuşmalarının bin, bin beş yüz yıl öncesindeki tarzda ve kelimelerle yazılmasıydı. Kıraç Hoca, cümleleri önce o zamanki Türkçe ile yazmış sonra hemen yanına parantez içinde, italik harflerle, bugünkü Türkçesini eklemiş. İşte üç örnek:

-Çakmak taşı birle kav bar gu (Çakmak taşı ile kav var mı)?

-Tiginim! Kim bar bolursar bolsın (kim olursa olsun), Bu yirke yaguk barmak kıyınguluktur (buraya yaklaşmak cezayı gerektirir). Kağan buyruğudur.

-Udkı yok (uyku yok), çetin bir uruşku bar (zorlu bir savaş var)!

Yazarın, “… eski Orta Asya döneminde kullanılan Türkçeyi bir nebze de olsun yansıtabilmek” amacıyla konuşmaları bu şekilde vermesi de bir büyük hizmettir. Bu durum, okumadaki hızı ve akıcılığı biraz yavaşlatır. Fakat okuyucuyu, o yıllardaki kelimelerle ve cümle yapısı ile de tanıştırır. İsteyen italik harflerle bölümleri okuyup geçer, isteyen o yıllardaki ve bugünkü kullanılışları ile kelimelerimizi karşılaştırarak okumaya devam eder. Böylece eserde Türkçeyi tanıtmak ve sevdirmek gibi bir büyük hizmet de verilmektedir.

Bu tür eserlerin bir güzel yanı da öz Türk adlarını hatırlatark genç anne ve babalara ulaştırmasıdır. Okurken, yazarın roman kahramanlarına verdiği adların altlarını tek tek çizdim: Altar, Balaban, Bânıçiçek, Begdüz, Börteçine, Çağan, Çapar,  Çınkı, Gökçen, Gülbahar, İdil, İlter, Kayıhan, Kongar, Kögmen, Kültigin, Mete, Oğuz, Oktar, Orhun, Örkeli, Selenga, Sorkun, Temür, Tokur, Toralp, Törüngey, Tukuz, Tulga, Tunga, Umay, Ülker.

Ayyıldız Kitap Yayınevi tarafından Bursa’da, 2022 Haziranında basılan 127 sayfa hacmindeki bu eserde Nevruz adıyla bildiğimiz Ergenekon’dan çıkış kutlamaları, kızgın demiri çekiçle dövme, o yıllardaki söylenişiyle sayılarımız, kökbörü oyunu, 12 hayvanlı takvim de tanıtılıyor. O yılların zorlu hayat şartları da tasvir ediliyor.

Ekrem Kıraç Hoca, kitabı takdim ederken, romanın lise seviyesindeki gençler için yazdığını belirtti. Bu düşünceyi, kitap boyunca konuşmalarda eski Orta Asya Türkçesi ve bugünkü Türkiye Türkçesi ile birlikte vermiş olmasına dayandırmış; bu işleyişin ortaokul öğrencilerine ağır geleceğini düşünmüş olmalıdır. Bir eğitimci olarak benim görüşüm, ortaokul 7. ve 8. sınıf öğrencilerinin de bu romanı ilgiyle okuyacakları şeklindedir.

Ekrem Kıraç Hoca’mızı edebiyatımıza Ergenekon Destanı’nı anlatan bir roman daha kazandırdığı için tebrik ediyorum. ÇELİK BOZKIR’IN ÖTESİ’ni öncelikli olarak Türkçe ve edebiyat öğretmenlerimize, derslerinde bir araç olarak kullanırlar düşüncesiyle tavsiye ediyorum.

ilk yayın yeri:https://millidusunce.com/tezli-bir-ergenekon-destani-romani-celik-bozkirin-otesi/


FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum