Mehmet YARDIMCI: Türk Kültürü'nün temel taşı masallar
Bazı terslikler iyi sonuçlar doğurur. 1989 yılında İnönü Üniversitesi'nde görevli iken Türkiye genelinde "Masal Derleme Yarışması" düzenlemiştik. 218 masal katılmış ve sekiz tanesi ödüllendirilmiş, 102 masal da yayınlanacak kitapta yer alması için seçilmişti. Seçilen 102 masal basılması için Üniversite matbaasına teslim edilmiş, Rektör değişimi ve tasarruf tedbirleri nedeniyle yayınlamamıştı.
Bu olaydan 22 yıl sonra, 2011'de, Malatya'da Bölüm Başkanı ve masal yarışması jüri üyesi olan Prof. Dr. Hasan Kavruk'a İzmir'den bir telefon gelmiş. Telefonda bir bayan; On yıl önce oğlunu kaybettiğini, son beş gündür oğlunun rüyalarına girip kendisine İnönü Üniversitesi'nin adresini vererek bir kitaptan ve kitap içerisinde yer alan 'Gerçekleşen Rüya' adlı bir masaldan bahsettiğini, mutlaka bu masalı okumasını istediğini anlatır. Kavruk, bayana kitabın basılmadığını izah etse de bayan oğlunun yalan söylemeyeceğini, bahsedilen masalı okuyamazsa rahatlayamayacağını ifade eder. Kavruk'un aklına 1989'da yapılan Masal Derleme Yarışması gelir ve arşivde ödül alanlar dosyasından sözü edilen masalı bulur. Masal birinci gelen masaldır. Masalın fotokopisini hanıma gönderir. Kavruk o dönem Rektör olan Prof. Dr. Cemil Çelik'e olayı anlatınca Rektör basım talimatı verir ve halk kültürümüze ve masal anlatı geleneğimize önemli katkı veren güzel bir eser kazandırılmıştır.
O yarışmaya katılan Serap Kaşıkçı'nın Esmer adlı masalı da seçilenler arasında olduğu halde 411 sayfalık büyük boy kitaba 77 masal konmuş ve 25 masal yayınlanamamış, 'Esmer' adlı masal da bunlar arasında kalmıştır.
Sayın Kaşıkçı, mektubuna verdiğim yanıtı Ayşe "Teyze'den Masallar" adlı masal kitabında "Esmer" adlı masalın altına koymuştur.
"Anamın Masalları" sözünü çok severim. Çocukluğumuzda bizi en çok masallar ilgilendirmiştir. Çoğu geceler ninemizin ve annemizin dizinde saatlerce masal dinlemişizdir. Masal, çocuğun yaşadığı karmaşayı çözen tılsımlı bir anahtardır. Çocuk masalda kendini bulur. Masalla kolayca özdeşleşir. Masalı yaşar "Olayların geçtiği yer ve zamanı belli olmayan cin, peri, dev, keloğlan, köse , ejderha gibi kahramanları belirli kişileri temsil etmeyen maceraların hikâyeleri" olarak tanımlanan masalların Halk Edebiyatı'nda özel bir yeri vardır. Masallar örnek davranışların insan bilincine aktarılıp yerleştirilmesine yardımcı olacak en önemli eğitim aracıdır.
Serap Kaşıkçı'nın da işaret ettiği gibi "Çocuk eğitiminde masalın önemi çok büyüktür. Masallar çocukların düş gücünün gelişmesine, yaratıcılığın ve neden-sonuç ilişkisi farkındalığının artmasına katkı sağlar, kişiliklerini geliştirir."
Halk masallarının çok eski bir geçmişi vardır. Başlangıçta belki gerçek olayların bir hikâyesi olan masal, ağızdan ağıza geçtikçe, hafıza ve çevre değiştikçe, asıl söyleyen unutuldukça, aslındaki birtakım unsurları yitirmiş, bunların yerine, daha çok hayali unsurları toplamış; ama halk ruhundaki iyilik ve adalet duygularını daima kendine saklamıştır.
Bütün masallarda ortak özellik, meziyetlerin; güzelde, iyide ve güçlüde; kusurların ise çirkinde, kötüde ve zayıfta toplanmış olmasıdır.
Masal ilk insan topluluklarında doğmuştur. Önceleri ataların kahramanlıklarının küçük topluluklarda anlatılmasıyla başlamış, kahramanlıklar ve bunlarla ilgili olaylar, ağızdan ağıza geçerek topluluğun genişlemesiyle birlikte yayılmıştır. Dünya masal tarihi incelendiğinde masalların tüm kültürlerde etkili bir yeri olduğu görülür,
Masalların kaynağı konusunda W. Grimm, biri "Hint Avrupa Teorisi" diğeri de "Parçalanmış Mitler Teorisi" olmak üzere iki görüş ortaya atmıştır. Bu görüşlerden hareketle diğer araştırmacılar:
1. "Mitolojik Görüş", (Bu görüşe göre masalların kaynağı mitolojidir. Masallar ve mitler, Hint-Avrupa mitolojisinin devamıdır.)
2. Hindolojik Görüş (Bu görüşe göre masalların çıkış yeri Hindistan'dır.)
3. "Antropolojik Görüş" (Bu görüşe göre Masallar ilkel hayatın yansımalarıdır.)
4. Tarihi Coğrafî Görüş / Fin Metodu. (Bu görüşe göre her masalın kendine özgü bir hikâyesi vardır.)
5. Freud Metodu / Rüyalar: (Bu görüşe göre masalların kaynağı eski rüyalardır. Bütün masallar, baskı altına alınmış isteklerin rüya şeklinde ortaya çıkmasıdır.) gibi görüşler ileri sürmüşlerdir.
Serap Kaşıkçı, Ayşe Teyze'den Masallar kitabında "Binbir Gece Masallarında Arap, Hint ve İran kökenli masallara, Mısır menşeli masalların da ilave edilmiş olduğunu ve son şeklini Mısır'da Memlûklar devrinde aldığı kabul edilen hikâyelerin birçok değişik yazmalarının da bulunduğunu eklemek isterim" demekle araştırmacılara ayrı bir kapı açmaktadır. Çeşitli dönem ve mekanları kapsayan bir masal kolleksiyonu biçiminde olan Arap Edebiyatının en tanınmış eseri Binbir Gece Masallarını, Nil Deltasının verimli topraklarından çölün kumlarına uzanan bir coğrafyadaki tanrıların, firavunun, büyücülerin dünyasına götüren olağanüstü unsurlarla süslü Mısır kökenli masallar da zenginleştirmiştir.
Sözlü gelenekte tarihi bilinmeyen bir zamandan beri yaşayan Türk masallarının yazıya geçirilmesi 1781'de Fransız Digeon'un kitabına Anadolu'da derlenmiş beş Türk masalı koymasıyla gerçekleşmiştir. Rus Türkolog Radlof 10 ciltlik eserinde Türk masallarına yer vermiş,
Dürüstlük, sabır, adalet, eşitlik, bağlılık gibi evrensel değerler en güzel kendilerini masallarda dile getirir. Bu yönleriyle masallar yüzlerce yıllık deneyimlerden süzülüp gelen eşsiz eğiticiler olarak nitelendirilir.
Masalların bugünkü teknolojik gelişmelerinin pek çoğunun hayalî olarak alt yapısını oluşturduğu da düşünülmektedir. Masallarda imkânsızlıklar yoktur. Düşünülen ve düşünülemeyen her şey olabilir. Bir küpün üzerine binip gözünüzü açıp kapayıncaya kadar bin yıllık yolu aşabilirsiniz. İnsanın hayaliyle uçma motifi masallarda işlenmeseydi uçak düşüncesi belki olmayacaktı.
Serap Kaşıkçı "Ayşe Teyze'den Masallar" adlı kitapta annesinden dinlediği Akıllı Köylü Kızı, Esmer, Kutb-ül Ârifin, Deniz Kızı, Rüyasını Anlatmayan Çocuk, Kaybolan Nazarlık, Yusuf-u Kenan adlı yedi masala yer vermiştir.
Masallar, içinde doğdukları kültürel dokunun şifrelerini taşırlar. Her ne kadar olağanüstü yaratıklar, canavarlar, yarı insan yarı hayvan canlılardan kurulmuş bir dünyayı anlatsalar da, sonuçta, anlatıldıkları toplumun ruhunu yansıtırlar.
Türk masalları kolleksiyonunun zenginleşmesine Yüksek Lisans ve Doktora düzeyinde araştırma, inceleme ve derleme çalışmaları ile damga vuran; Umay Günay'ın Elazığ Masalları, Saim Sakaoğlu'nun Gümüşhane Masalları, Bilge Seyidoğlu'nun Erzurum Halk Masalları, Ali Berat Alptekin'in Taşeli Platosu Masalları, Esma Şimşek'in Yukarı Çukurova Masalları, Rasim Deniz'in Kayseri Masalları, Mehmet Yardımcı'nın Yaşayan Malatya Masalları, Mehmet Özçelik'in Afyonkarahisar Masalları gibi bilimsel çalışmalar gözardı edilmemelidir.
https://www.yenicaggazetesi.com.tr/mehmet-yardimci-24724y.htm
FACEBOOK YORUMLAR