MÜSLÜMANLARIN AZINLIKTA OLDUĞU ÜLKELERDE Şİİ KÜLTÜR MERKEZLERİ- BABEK ŞAHİT

MÜSLÜMANLARIN AZINLIKTA OLDUĞU ÜLKELERDE Şİİ KÜLTÜR MERKEZLERİ- BABEK ŞAHİT
26 Nisan 2020 - 15:36

İran devlet yapılanmasının devrimden sonra yaşadığı dönüşüm ve değişimlerin önemli bir bölümü İsnâ Aşeriyye Şii fıkhının devletleşmesi yönünde gerçekleşmiştir. Bu bağlamda asırlarca devlet aygıtıyla belli bir mesafeyi koruyan ve bireysel hükümler, yargı ve maneviyat alanlarına sınırlı kalmayı tercih eden Şii fıkhı, devrimle birlikte devlet gücünü tekeline alarak dünyevi olana müdahil olmaya başladı. Bu dünyevileşme devlet ve toplumu İslamileştirme yönünde yeni bir yönetimsel adaptasyonu da kaçınılmaz kıldı ve Velayet-i Fakih Teorisi kendine özgü kurumlar ve yapılarla devlet otoritesinin merkezine oturdu. 

İran İslam Cumhuriyeti’nin siyasal iktidarının fıkha dayandırılması ve devlet mekanizmasının Velayet-i Fakih Teorisi’ne göre yeniden yapılandırılması en açık şekliyle İran İslam Cumhuriyeti’nin Anayasası’nda ifade bulmaktadır. İran Anayasa’nın 12. maddesine göre “İran’ın resmi dini İslam ve resmi mezhebi Şia (Caferi) mezhebidir ve bu madde değiştirilemez ve değiştirilmesi dahi teklif edilemez.” Bu bağlamda Anayasa Koruyucuları Konseyi, İslami Şura Meclisi’nden (İran Meclisi) çıkan yasaların şeriata uygunluğunu denetlemektir. Bu görevi, Anayasa’nın 4. maddesi şöyle açıklamaktadır: “Medenî, malî, ekonomik, idarî, kültürel, askerî, siyasal ve diğer bütün kanun ve kararlar, İslami ölçütlere dayanmalıdır. Bu hususun tespiti ve belirlenmesi, Anayasa Koruyucuları Konseyi üyesi fakihlerin görevidir”. Ayrıca bu yetki 12 üyeden oluşan konseyin sadece Veliye Fakih tarafından atanan 6 fakihin tekeline verilmiştir ve yargı tarafından atanan 6 hukukçu üye bunun dışında tutulmuştur. Bu maddeninen önemli özelliği, anayasanın diğer maddelerinin üstünde yer almasıdır. Anayasaya göre; “…bu madde kayıtsız şartsız olarak Anayasa’nın bütün maddelerinin ve diğer kanun ve kararnamelerinin üstündedir…”

İran Anayasası, devleti, dini ideallerin genel çizgisinde hareket etmekle yükümlü kılarken hukuk sistemi şeriata uyarlanmaya çalışılmıştır ve tüm yasalarda atanmış fakihlerin rızası şartı konulmuştur. Burada egemenlik anlayışı, Anayasa’nın 56. maddesinde şöyle açıklanmaktadır: “Dünya ve insan üzerinde mutlak egemenlik Allah’ındır ve Allah, insanı kendi toplumsal yazgısına egemen kılmıştır. Hiç kimse insandan bu ilahî hakkı alamaz veya belli bir fert ya da zümrenin çıkarlarına hizmete alet edemez ve millet, Allah vergisi olan bu hakkı ilerideki maddelerde belirtilen yollardan kullanır.” Anayasasının ileriki maddeleri ise Allah’ın bu egemenliği hakkından siyasal otorite sahibi yani Veliye Fakih’i Allah’ın vekili kılarak sorumlu tutmaktadır. Zira bu anlayışa göre Veliye Fakih, İslam hukukunu uygulayan ve şeriatı yürüten kişi olarak İran devletinin başıdır. Ayrıca halk karşısında değil, Allah’ın karşısında sorumludur.

İran Anayasası’na esasen din ve mezhep devlet meşruiyetinin temelidir. Burada dikkat çeken husus İran devlet anlayışının bu meşruiyet kaynağını sadece İran’a sınırlı görmeyip küresel bir zeminde gerçekleşmesi için bazı maddeler öngörmesidir. Bu da Anayasa’nın 11, 152 ve 154. maddeleri aracılığıyla dile getirmektedir.  11. maddeye göre; “Kuran-ı Kerim’e esasen tüm Müslümanlar tek ümmettir ve İran İslam Cumhuriyeti devletinin politikasına yön verme konusunda İslam Dünyası’nın siyasal, ekonomik ve kültürel birliğini gerçekleştirme amacı doğrultusunda hareket etmeyi görev olarak kabul etmektedir.” 152 maddeye göre “İran İslam Cumhuriyeti’nin dışardan gelen her türlü siyasal tahakkümün ve tahakküm altına girmenin reddi, ülkenin her yönden bağımsızlığının ve toprak bütünlüğünün korunması, bütün Müslümanların haklarının savunulması ve zorba (mütehakkim) güçlere karşı hiçbir taahhüt altına girmeme savaş yanlısı olmayan (muharip olmayan) devletlerle karşılıklı barışçıl ilişkiler temeline dayanmaktadır.” 154. maddeye göre ise; “İran İslam Cumhuriyeti, insanlık âlemi içinde insanın saadete ulaşmasını kendi ülküsü olarak görmektedir ve istiklal, azatlık, hak ve adaletin hâkimiyetini tüm dünya halklarının hakkı olarak görmektedir. Bu sebeple diğer milletlerin içişlerine karışmaktan kaçınmakla birlikte dünyanın her bir noktasında müstekbirler (zalimler) karşısında müstazaafların (mazlumların) hak talep edenlerin mücadelelerini desteklemektedir.”

Bu doğrultuda İran devriminin değerlerini dünyaya tanıtmak, yaymak ve küresel bir kültürel güce kavuşturmak için önemli bir kültürel çaba harcanmaktadır. Bu kültürel çaba daha çok dünya genelinde faaliyet gösteren Şii kültür merkezleri aracılığıyla gerçekleşmektedir. Küresel bir ağa sahip olan ve İran kontrolünde olan bu Şii kültür merkezleri İslami Tebliğ adı altında İran devriminin Şii cihatçı ideallerini geniş bir kitleye ulaştırmaya çalışmaktadır. Bunun yanı sıra bu kültür merkezlerinin kültürel olmayan alanlarda da aktif faaliyet gösterdiği bilinen bir gerçektir.

İran’ın Devlet Yapılanmasında İslami Tebliğ İle Yükümlü Olan Kurum ve Kuruluşlar

İran İslam Cumhuriyeti’nin devlet yapılanmasında İslami Tebliğ ile yükümlü olan kurum ve kuruluşlar yurtiçi ve yurtdışına yönelik olmak üzere iki farklı alanda faaliyet göstermektedir. Bu çerçevede İslami Tebliğler Koordinasyonu Konseyi, İslami Tebliğler Kurumu, Kum İlmiye Medresesi’nin İslami Tebliğler Ofisi ve İyiliğe Emretmek ve Kötülükten Menetme Merkezi yurtiçine yönelik faaliyet gösteren önemli kurum ve kuruluşlardır. Bunların içinde İslami Tebliğler Koordinasyonu Konseyi, İslami Tebliğ alanında faaliyet gösteren çeşitli merkezlerin koordinasyonundan sorumludur. İslami Tebliğiler Kurumu ise yurtiçine yönelik propaganda faaliyetlerine yoğunlaşmaktadır. Nitekim Mihr Haber Ajansı, Tebyan Merkezi, Bakır’ul İlim Araştırmaları Merkezi, İslami Maarif Okulları, Sure Üniversitesi, Tehran Times Gazetesi, İslam Devrimi Kültür ve Araştırma Merkezi, İslam Ansiklopedisi Vakfı, İslami Kültür ve Düşünce Araştırmaları Merkezi, İslami Fıkıh Ansiklopedisi Merkezi ve Gelişmenin İranlı-İslami Modeli Merkezi gibi kuruluşlar İslami Tebliğler Kurumu’nun bir alt-kuruluşu olarak faaliyet göstermektedir. İran İslam Cumhuriyeti, İslami Tebliğ bağlamında toplumsal mühendisliğine yönelik Tanrısal meşruiyetini İslam’ın İyiliğe Emretmek ve Kötülükten Menetme ilkesinden almaktadır. Bu ilke İran anayasasının 8.maddesinde şu şekilde ifade edilmektedir: “Toplumun genel davranışı İslami kurallara uygun olmalı ve iyiliği emretme ve kötülüğü menetme farzı, herkes için eşit şekilde geçerli olmalıdır.”

İslami Tebliğ bağlamında yurtdışına yönelik faaliyet gösteren kurum ve kuruluşların başında İslami İletişim ve Kültür Kurumu durmaktadır. Bütün Şii kültür merkezleri öyle ya da böyle bu kuruluşa bağlı olarak faaliyet göstermektedir. Yıllık ortalama 80 Milyon $ ( 1 $ = 42,000 Riyal) hükümet bütçesine sahip olan bu kurum hükümet bütçesine ek olarak Veliye Fakih erki tarafından da finanse edilmektedir. Yüksek konsey tarafından yönetilen bu kurumun 2018 yılındaki hükümet bütçesinden payının dağılımı ise şu şekilde olmuştur:

Bu kurumun İran’ın devlet yapılanmasındaki önemi yüksek konseyi üyelerinin devletteki statülerinde de görünmektedir. İslami İletişim ve Kültür Kurumu’nun Yüksek Konseyi üyeleri; Veliye Fakih temsilcileri (5 kişi), İslami İrşad ve Kültür Bakanı (Konsey Başkanı), Dışişleri Bakanı, İRİB Başkanı, Veliye Fakih Erki Ofisi’nin Uluslararası İşlerden Sorumlu Başkan Yardımcısı, İslami Tebliğler Kurumu Başkanı, Uluslararası Ehli Beyt Kongresi Genel Sekreteri, Uluslararası İslami Mezhepleri Yakınlaştırma Kongresi Genel Sekreteri, Uluslararası el-Mustafa Üniversitesi Rektörü ve İslami İletişim ve Kültür Kurumu Başkanı’ndan ibarettir.

İslami İletişim ve Kültür Kurumu’na bağlı kuruluşlar içinde Uluslararası Ehli Beyt Kongresi ve Uluslararası İslami Mezhepleri Yakınlaştırma Kongresi aktif olma açısından en çok dikkat çeken kuruluşlardır. Nitekim bu iki kuruluş ile birlikte Uluslararası el-Mustafa Üniversitesi İran merkezli İslami tebliğin başat aktörleridir. Bunların yanı sıra İslami İletişim ve Kültür Kurumu bünyesinde çeşitli dillerde yayın ve araştırma işlerine yoğunlaşan ve uluslararası akademik camiayı etkilemeye çalışan Uluslararası el-Huda Yayınevi, Dinlerarası Diyalog Merkezi, İslami Düşünce Vakfı ve Uluslararası Kültür Araştırmaları Merkezi’nin faaliyetleri aynı vizyona hizmet etmektedir.

Uluslararası El-Huda Yayınevi: Uluslararası el-Huda Yayınevi, 1984 yılında İran’ın Tahran kentinde kuruldu. Günümüzde Afganistan’ın Kabil kenti, Kırgızistan’ın Bişkek kenti, Türkmenistan’ın Aşkadat kenti, Irak’ın Necef kenti ve Tacikistan’ın Duşanbe kentinde temsilcilikleri bulunmaktadır. Dünyanın çeşitli ülkelerinde yapılan kitap fuarlarına aktif bir şekilde katılmaktadır. Yayıncılık faaliyetleri kapsamında İran İslam Cumhuriyeti’nin ideolojik temelleri ve ideallerinin propagandasını yapan 1200’den fazla kitabı 25 dilde yayınlatmıştır.

Dinlerarası Diyalog Merkezi: Bu merkez, 1989 yılında İslami İrşad ve Kültür Bakanlığı’nın Uluslararası Başkanlığı bünyesinde kuruldu. İslami İletişim ve Kültür Kurumu’nun 1994 yılında kurulmasıyla ile birlikte bu kuruma katıldı ve günümüze kadar faaliyetlerini bu kurum bünyesinde devam ettirmektedir. Şia’yı dünyaya tanıtmağı kendi vizyonu olarak belirten Dinlerarası Diyalog Merkezi, faaliyetlerini Yunanistan ve Rusya’nın Ortodoks kiliseleriyle ortak toplantılar gerçekleştirmekle başladı ve ardından Vatikan ve Avusturya kiliseleriyle ilişkilerini pekiştirdi. Bu merkezin amacı İslam’dan şiddet eğilimli görünüm sunanlara karşı Şia’nin İbrahimi ve Doğu dinleriyle ilişkilerini diyalog yoluyla geliştirmektir. Diyalog dergisini İngilizce ve Farsça olarak yayınlatmaktadır. Vatikan Katolik Kilisesi ile 6 kez, Avusturya Aziz Gabriel Enstitüsü ile 3 kez, Dünya Kiliseleri Konseyi ile 5 kez, Ortadoğu Kiliseleri Konseyi ile 1 kez, Yunanistan Ortodoks Kilisesi ile 5 kez, Rusya Ortodoks Kilisesi ile 6 kez, İngiltere’nin Birmingham Üniversitesi ile 4 kez, İtalya’nın Annie Vakfı ile 1 kez, ABD Yahudileri ile 1 kez, İran Asurîleri ile 1 kez, Tayland’ın Budizm Üniversitesi ile 2 kez, Tahran ve Lübnan Ermenileri ile 2 ke ve Zedüştiler ile 1 kez ortak toplantılar yapmıştır.

İslami Düşünce Vakfı: İran İslam Cumhuriyeti’nin yurtdışına yönelik basın çalışmalarının önemli ayaklarından biri olan İslami Düşünce Vakfı, 1982 yılında kuruldu. İslami İletişim ve Kültür Kurumu’nun 1994’te kurulmasıyla birlikte bu kurumun bünyesine alındı ve günümüzde 6 farklı dilde 16 dergi yayınlatmaktadır. İngilizce, Arapça, Fransızca, Rusça, İspanyolca ve Urduca yayınlanan bu dergiler şunlardan ibarettir: Akademik Dergiler: Sakafatuna (Arapça), El-Tevhit (Arapça), El-Tevhit (İngilizce). Genel Halk: El-Vahde (Arapça), İslam’ın Savı (Fransızca), El-Âlem (Arapça), İslam’ın Ufku (İspanyolca), İran’ın Sözü (Rusça), Bugünkü İran (İngilizce), İslam’ın Sesi (İngilizce), Yeni İran (Urduca), İslami Uyanış (İngilizce). Kadınlar: Mahcube (İngilizce), El-Tahire (Arapça). Çocuklar ve Ergenler: El-Huda (Arapça), Zemzem (İngilizce).

Uluslararası Kültür Araştırmaları Merkezi: Bu merkez, 1989 yılında İslami İrşad ve Kültür Bakanlığı’nın Uluslararası İşler Dairesi’nin bünyesinde kuruldu. İslami İletişim ve Kültür Kurumu’nun 1994 yılında kurulmasıyla bu kurumun bünyesine alındı ve günümüze kadar faaliyetlerini İslami İletişim ve Kültür Kurumu’nun Eğitim ve Araştırma Başkanlığı altında devam ettirmektedir. Bu merkezin tüzüğünde de belirtildiği gibi kuruluşunun ana amacı İran İslam Cumhuriyeti’nin kültürel ilişki ve işbirliklerinin sunduğu fırsatlar ve karşı karşıya olduğu sorunların araştırılması ve uluslararası alanda kültürel ve düşünsel akımların incelenmesiyle İran’ın kültürel ilişkilerinin mühendisliğidir. Bunun için ise en önemli görevi İran İslam Cumhuriyeti’nin kültürel ilişkilerini düzenleyen muhtemel senaryoların yazılması olarak belirtilmiştir. Günümüze kadar süregelen faaliyetleri kapsamında 120 cilt kitap yayınlatmış, 50’den fazla sempozyum düzenlemiştir.

Uluslararası Ehli Beyt Kongresi: Uluslararası Ehli Beyt Kongresi, 1990 yılının Mayıs ayındaİran’ın başkenti Tahran’da kuruldu ve yüksek konsey tarafından yönetilmektedir. Yüksek konsey; kongrenin stratejileri, politikaları, programları, bütçesinin belirlenip onaylanması, yürürlüğe konulması ve tüm bunların denetiminden sorumludur. Yüksek konsey üyeleri özel ve tüzel kişilerden oluşmaktadır. Kongrede yer alan özel kişiler, kongrenin genel kurul toplantılarında delegelerin oyuyla seçilmektedir.

Uluslararası Ehli Beyt Kongresi Yüksek Konseyi’nin başkanı konsey üyelerinin oyuyla seçilmektedir. Uluslararası Ehli Beyt Kongresi’nin 90 ülkede temsilciliği bulunmaktadır. Bu temsilciliklerin 39’ü Asya’da, 42’si Afrika’da, 18’i Amerika’da, 40’ı Avrupa’da ve 2’si de Okyanusya’da bulunmaktadır.

İran’ın çeşitli ülkelerde desteklediği milis grupların ideolojik kaynakları incelendiğinde, Uluslararası Ehli Beyt Kongresi tarafından yayınlanan kitap, dergi ve kültür ürünlerinin büyük bir payının olduğu görülmektedir. Başka bir deyişle, Devrim Muhafızları Ordusu Kudüs Gücü’nün askerî alanda yaptıklarını Uluslararası Ehli Beyt Kongresi ideolojik alanda yapmaya çalışmaktadır. Nitekim Lübnan Hizbullahı Örgütü’nün fikir önderi olarak bilinen Seyyid Muhammed Hüseyin Fazlullah (1936-2011), Uluslararası Ehli Beyt Kongresi’nin kurucularından olmuştur ve vefatına kadar da yüksek konseyin üyesi olarak görev yapmıştır. M. H. Fazlullah’ın vefatından sonra Lübnan Hizbullah’ı Örgütü’nün lideri Seyyid Hasan Nasrullah, yüksek konsey üyeliğine seçilmiştir ve günümüzde bu kongrenin yöneticilerindendir. Ayrıca Suudî Arabistan Şiilerinin devrimci lideri Abdül Hadi Fazli (1936-2014), Hindistan Şiileri’nin lideri Seyyid Muhammed Ali Muhsin Takevi ve Irak Şiileri İslami Davet Partisi liderlerinden Muhammed Mehdi Asefi (1938-2014), yüksek konseyde yer alan diğer önemli kişilerdendir. Kongrenin internet sitesinde yer alan bilgilere göre kongrenin son genel kurul toplantısına 120 ülkeden 600 kişi katılmıştır.

Uluslararası Ehli Beyt Kongresi’nin faaliyetleri; toplumsal ve kültürel faaliyetler, tercüme ve yayın faaliyetleri, eğitim–öğretim faaliyetleri, ekonomik destek faaliyetleri ve medya faaliyetleri olmak üzere beş ana koldan yapılmaktadır.

Toplumsal ve Kültürel Faaliyetler: Uluslararası Ehli Beyt Kongresi’nin toplumsal-kültürel faaliyetlerinin önemli bir kısmı; çeşitli ülkelerdeki Şii camiler, Hüseyniyeler, dini merkezler, kütüphaneler ve sağlık merkezlerine yönelik finansal destek ve misyoner yardımlarından oluşmaktadır. Buna ek olarak çeşitli uluslararası sempozyumlar, festivaller ve paneller düzenlemektedir. Örneğin, Uluslararası Seydü’n-Nebi el-Ekber Kongresi, Uluslararası Nasr Kebir Sempozyumu, Peygamber-i Azam Büyük Ödül Festivali, Dünya Kudüs Günü Uluslararası Karikatür Festivali, Ehli Beyt Yaşam Tarzı Bilimsel Araştırma Sempozyumu, Uluslararası İmam Seccad Sempozyumu ve Uluslararası Şii Hekimler Kongresi bu kapsamda yapılmıştır.

Uluslararası Ehl-i Beyt Kongresi’nin yabancı misyoner (mübelliğ) ağı, kongrenin üzerinde durduğu önemli faaliyet alanlarından biridir. Bu bağlamda çeşitli ülkelerden Şii gençler burslu olarak İran’a götürülüp İran’ın Şii anlayışına uygun bir şekilde eğitildikten sonra kendi ülkelerine geri gönderilmektedir. İran’da eğitim alıp kendi ülkelerine dönen bu gençler, ülkelerinin yasalarına uygun bazı sivil toplum kuruluşları açarak İran’ın desteğiyle propaganda faaliyetlerini yürütmektedir. Kongrenin internet sitesinde yer alan bilgilere göre Uluslararası Ehli Beyt Kongresi, 70 ülkede faaliyet gösteren ve 5,300 yabancı misyonerlerden (mübelliğlerden) oluşan bir şebekeye sahiptir.

Tercüme ve Yayıncılık Faaliyetleri: Uluslararası Ehli Beyt Kongresi’nin önem verdiği bir diğer faaliyet alanı İran İslam Cumhuriyeti’nin düşünsel ilkelerini anlatan önemli kaynak ve eserlerin yabancı dillere tercümesi ve yayınlanmasıdır. Bu bağlamda günümüze kadar Uluslararası Ehli Beyt Kongresi Yayınevi tarafından 55 dilde 1800 cilt kitap yayınlatılmıştır. Bu eserlerin çoğu Uluslararası Ehli Beyt Kongresi kütüphanesinde bulunan 30 bin cilt kitap ve belgenin çeşitli dillere tercümesinden ibarettir. Ayrıca kitap basımı faaliyetleriyle birlikte 21 dergi Uluslararası Ehli Beyt Kongresi bünyesinde çeşitli dillerde yayınlanmaktadır.

Eğitim ve Öğretim Faaliyetleri: Uluslararası Ehli Beyt Kongresi’nin eğitim ve öğretim ile ilgili çalışmalarını Uluslararası Ehli Beyt Üniversitesi yürütmektedir. Çeşitli ülkelerden gelen Şii gençler, bu üniversitede burslu eğitim almaktadır. Ayrıca İran’da bulunma fırsatı bulmayan yabancı Şii gençlere internet üzerinden de çevrimiçi kurslar verilmektedir.

Ticari İlişkiler ve Ekonomik Yardım Faaliyetleri: Uluslararası Ehli Beyt Kongresi, Afrika ülkeleri başta olmak üzere gönüllü yardım faaliyetleri adı altında çeşitli ülkelerle ekonomik ilişkilerini geliştirmek istemiştir ve bazı bölgelere yönelik çeşitli yardımları da olmuştur. Bu bağlamda Afrika’da Etiyopya, Kenya, Tanzanya, Zanzibar, Komor, Fildişi Sahili ve Gana’daki tarım şirketleriyle işbirliği için bazı girişimlerde bulunmuştur ve Malavi hükümetiyle “Yeşil Kuşak Ekonomik Anlaşması” adı altında ticarî bir anlaşma yapmıştır. Uluslararası Ehli Beyt Kongresi’ne bağlı olan Mocab Ticaret ve Kalkınma Şirketi, Rusya, Irak, Tacikistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan ve Kenya ile ticarî ilişkileri geliştirmek yönünde faaliyet göstermektedir. Ayrıca bu kongrenin bir alt şirketi olarak faaliyet gösteren Kevser Mocab Korporatif Şirketi’nin ticarî faaliyetleri İtalya, Burundi, Irak ve Umman’a yoğunlaşmaktadır.

Sanal Propaganda Faaliyetleri: Uluslararası Ehli Beyt Kongresi’nin propaganda merkezli çalışmalarından birisi de medya alanındaki faaliyetleridir. Bu faaliyetler 25 dilde yayın yapan Ehli Beyt Haber Ajansı internet sitesi, Farsça, Arapça, İngilizce, Türkçe, Urduca yayın yapan Büyük Ehli Beyt Portali çevresinde yoğunlaşmıştır.

Uluslararası Ehli Beyt Kongresinin Gelir Kaynağı: Uluslararası Ehli Beyt Kongresi’nin en önemli gelir kaynağı devletten aldığı bütçedir. İran’ın 2018 hükümet bütçesi önergesinin 99. sayfasının 7.tablosunun 114028 sistem kodu altında Uluslararası Ehli Beyt Kongresi için toplam 11,5 Milyon ABD Doları ( 1$ = 42,000 İR Riyalı) bütçe ayrılmıştır. Buna ek olarak kongrenin ihtiyaç duyduğu zamanlarda Veliye Fakih’in denetiminde bulunan örtülü ödenekten de Uluslararası Ehli Beyt Kongresi’ne yardımlar yapılmaktadır.

Uluslararası İslami Mezhepleri Yakınlaştırma Kongresi: Bu kongre, 1991 yılında Tahran’da kuruldu. İslam mezheplerini birbirine yakınlaştırmayı kendi vizyonuolarak belirten bu kongre; genel kurul, yüksek konsey ve genel sekreterlik tarafından yönetilmektedir. Genel kurul üyeleri yüksek konsey tarafından altı yıllığına seçilmektedir. “Genel kurul”, “Müslüman Azınlıklar”, “Propaganda”, “İslam Ümmeti’nin Karşısındaki Sorunlar” ve “Kadınlar” adındaki alt komitelerden oluşan bu yapının, çeşitli ülkelerdeüyeleri bulunmaktadır.

İran’ın 2018 yılı hükümet bütçesi önergesinin 99. sayfasının 7.tablosunun 114028 sistem kodu (İslami İletişim ve Kültür Örgütünün kodu) altında 9 Milyon $ (1 $ = 42,000 İR Riyali), Uluslararası İslam Mezheplerini Yakınlaştırma Kongresi’nin faaliyetleri için tahsis edilmiştir. Ayrıca bu kongrenin bir yan kuruluşu olan İslami Mezhepler Üniversitesi’nin de 2018 yılı için 3,5 Milyon $ (1 $ = 42,000 İR Riyali) bütçesi olmuştur. Farsça, İngilizce, Arapça, Urduca ve Fransızca yayın yapan Takrib Haber Ajansı bu kongrenin haber organıdır.

Uluslararası el-Mustafa Üniversitesi: Bu üniversite 2007 yılında Yurtdışı Dini Medreseler Kurumu ve Uluslararası İslami Bilimler Merkezi’nin birleştirilmesi sonuç kurulmuştur. Yabancı uyruklu öğrencilere (Şia din öğrencisi mollalara) din ve mezhep eğitimi vermektedir.  Üniversitenin internet sitesinde yer alan bilgilere göre 170 alt kuruluşu olan bu üniversitenin 2017 yılına gelindiğinde 60 ülkede temsilciliği bulunmaktadır ve bu üniversitede eğitme başlayan 50,000 yabancı öğrenciden 25,000’i mezun olmuştur. Bu üniversitenin rektörü ve mütevelli heyet üyeleri Veliye Fakih tarafından atanmaktadır.

Uluslararası el-Mustafa Üniversitesi’nde 4 temel düzeyde, 170 bilim dalında eğitim verilmektedir. Üniversitenin açıkladığı bilgilere göre 2017 yılına kadar 122 milletten, 50,000 yabancı uyruklu öğrenci bu üniversitede eğitimebaşlamış, 25,000 öğrenci mezun olmuştur. Uluslararası el-Mustafa Üniversitesi’ne bağlı bulunan Uluslararası el-Mustafa Araştırma Merkezi bünyesinde 17 farklı masa, çeşitli sosyal araştırmalar yapmaktadır. Üniversitenin yayınları 8 ülkede 13 farklı dilde Uluslararası el-Mustafa Üniversitesi Yayınevi tarafından yayınlanmaktadır. Bu yayınevinin temsilcilikleri İngiltere, Endonezya, Malezya, Lübnan, Hindistan, Pakistan, Afganistan ve Tayland’da bulunmaktadır. İran’ın 2018 yılı hükümet bütçesinin önergesinin 101.sayfasının 7.tablosunun 114400 numaralı sistem kodu adı altında yer alan rakama göre bu yıl için Uluslararası el-Mustafa Üniversitesi’ne 84 Milyon $ bütçenin tahsis edildiği yazılmıştır.

Amerika Kıtasında Faaliyet Gösteren Şii Kültür Merkezleri

Amerika kıtasında İran’ın doğrudan veya dolaylı yollardan desteklediği 45 Şii kültür merkezi bulunmaktadır. Bu merkezlerden 37 merkez Kuzey Amerika’da, 1 merkez Orta Amerika’da ve 7 merkez Güney Amerika’da bulunmaktadır. Amerika kıtasında Şii nüfusun yoğun olarak yaşadığı ülke ise Amerika Birleşik Devletleri’dir.

ABD’de yaşayan Müslüman nüfusla ilgili çeşitli istatistikler dile getirilmektedir. Eski ABD Başkanı Barack Obama’nın 2009 yılında yaptığı bir açıklamaya göre, ABD’de 7 milyon Müslüman yaşamaktadır. Amerikan Nüfus Sayımı Ofisi (Bureau of the Census), 2000 yılında ABD Müslümanlarının etnik dağılımı hakkında şu bilgileri paylaşmıştır:

ABD’de yaşayan Müslümanların yıllık nüfus artışı %6 olarak tahmin edilmektedir. ABD’de Arap Müslümanların en çok yaşadığı bölge Michigan eyaleti; akabinde gelen eyalet ise Texas’tır. ABD’nin resmî verilerine göre 2006 yılında ABD genelinde 2000’den fazla caminin varlığı tespit edilmiştir. Bu camilerin en yoğun bulunduğu eyalet 227 camile California olmuştur ve New York da bünyesinde 140 cami bulundurarak çok sayıda cami barındıran bir diğer eyalet olarak kayıtlara geçmiştir. ABD Müslümanlarının ne kadar dindar olup olmadıklarıyla ilgili yapılan bir araştırmaya göre, ABD’de bulunan İranlıların yalnız %0.7’si dini ibadetler için camilere gittiği iddia edilmiştir.

İran merkezli Uluslararası Ehli Beyt Kongresi’nin 2008 yılında açıkladığı bilgilere göre, ABD’de 2 milyon 300 bin Şii Müslüman bulunmaktadır. ABD merkezli Din ve Toplumsal Yaşam Merkezi (PEW), İran merkezli bu topluluğun abartılı tahminine karşın, ABD’de 2009 yılında yaşayan Şii nüfusun 245 binle 368 bin arasında olduğunu dile getirmiştir.

ABD’de yaşayan Şiiler; göçmen Şiiler ve yerli Şiiler olarak temel iki gruba ayrılmaktadır. Göçmen Şiiler, İran İslam Cumhuriyeti resmî ideolojisine sempati duyan bir gruptur ve yerli Şiileri ise İran merkezli tasavvuf geleneğine yakın bir çizgidedir. Yerli Şiiler içinde Dr. Nurbahiş Nimetullahi Tarikatı ve Şeyh Fazlullah Hairi Irakî Tarikatı yaygın tarikatlardandır. ABD’de yaşayan Afrika kökenli Şiilerinin üzerinde, merkezi İngiltere’de bulanan ve İran İslam Cumhuriyeti’yle yakın ilişkileri bulunan Huce Şiileri Federasyonu’nun ağırlığı söz konusudur.

Kanada’da 2011 yılında dini popülasyon temelinde yapılan bir nüfus araştırmasına göre, Kanada nüfusunun %3,2’sini Müslümanlar oluşturmaktadır. Kanada’nın en büyük Şii merkezi olan Kanada Ehli Beyt Kongresi’nin açıklamasına göre, Kanada genelinde 300 bin Şii yaşamaktadır. Bu Şii nüfusun çoğunu İran, Pakistan, Lübnan ve Afganistan Şiileri oluşturmaktadır ve İslami Tebliğ amacıyla toplam 64 kültür merkezi bünyesinde faaliyet göstermektedirler.

Amerika kıtasının Arjantin, Haiti, Brezilya, Şili, Kolombiya, Meksika ve Venezuela ülkelerinde yaşayan Şii nüfus toplam 26 kültür merkezi bünyesinde İslami Tebliğ bağlamında faaliyet göstermektedir. Bu ülkelerde faaliyette buluna kültür merkezleri şu şekildedir:

Avrupa ve Okyanusya’da Faaliyet Gösteren Şii Kültür Merkezleri

Avrupa kıtasının çeşitli ülkelerinde İslami Tebliğ bağlamında faaliyet gösteren Şii kültür merkezleri çoğunlukla göçmen Şiiler tarafından yönetilmektedir. Avrupa’da yaşayan Şii nüfus ile ilgili kesin ve güvenilir istatistikler bulunmamaktadır. Buna rağmen Uluslararası Ehli Beyt Kongresi, Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde yaşayan Şii nüfus ile ilgili bazı istatistikleri paylaşmıştır. Uluslararası Ehli Beyt Kongresi’nin paylaştığı ve iddia ettiği verilere göre Avrupa kıtasında en çok Şii nüfus Fransa’da yaşamaktadır. Fransa’dan sonra ise İngiltere ve Hollanda en çok Şii nüfusa sahiptir. Bu verilere göre günümüzde Fransa’da 358,000 ve İngiltere ve Hollanda’da 200,000 Şii nüfus yaşamaktadır.  Avrupa genelinde faaliyet gösteren kültür merkezlerinin sayısı açısından ise en çok kültür merkezi İsveç’te bulunmaktadır. Günümüzde 59,000 kişi Şii nüfusa sahip olan İsveç’te 60 kültür merkezi İslami Tebliğ bağlamında faaliyet göstermektedir. İsveç’ten sonra Hollanda ikinci sırada yer almaktadır ve 200,000 Şii nüfusa sahip olan Hollanda’da 25 Şii kültür merkezi bulunmaktadır. Bununla birlikte finans ve örgütsel güç ile uluslararası ağının genişliği bakımından en güçlü Şii kültür merkezleri İngiltere’de bulunmaktadır. Burada şunu da belirtmeliyiz ki Uluslararası Ehli Beyt Kongresi’nin verilerine göre AB üyesi olmamasına rağmen Avrupa medeniyet sahasının bir parçası olarak görünen Rusya’da ise 2,212,000 Şii nüfusun yaşadığı iddia edilmektedir.

Birçok açıdan Avrupa kıtasıyla ortaklığı olan Okyanusya kıtasında da Şii kültür merkezlerinin İslami Tebliğ bağlamında faaliyet gösterdiği bilinmektedir. Bu bağlamda Avustralya’da yaşayan Şiilerin nüfusu konusunda kesin ve net bir bilgi bulunmamaktadır. Uluslararası Ehli Beyt Kongresi’nin iddiasına göre Avustralya’da 28,000 Şii yaşamaktadır. Avustralya’nın en ünlü Şii merkezi ise Sidney İmam Hüseyin İslami Merkezi’dir. Bu merkez 1997 yılında kurulmuştur ve Farsça, İngilizce, Arapça ve Urduca programlar düzenlemektedir. Yeni Zelanda’da ise 40,000 civarında Müslüman’ın yaşadığı tahmin edilmektedir. Uluslararası Ehl-i Beyt Kongresi’nin iddiasına göre, bu Müslüman nüfusun 15,000’i Şii’dir. Fatma Zehra Hayriye Merkezi, Yeni Zelanda İman Merkezi, Ehli Beyt Merkezi, El-Mustafa Arabî Merkezi ve İslam Birliği Federasyonu Yeni Zelanda’daki aktif Şii kültür merkezleridir.

Asya’da Müslümanların Azınlıkta Olduğu Ülkelerde Faaliyet Gösteren Şii Kültür Merkezleri

Dünyadaki Müslüman nüfusun yaklaşık %62’lik bölümü Asya’da yaşamaktadır. Endonezya, Asya kıtasının en kalabalık Müslüman ülkesidir ve Müslüman nüfusu 216 milyon (%90) civarlarındadır. Müslümanların yaklaşık %20’si Arap ülkelerinde yaşamaktadır. Asya’da Müslüman olmayan ülkeler içinde Hindistan en çok Şii nüfusa sahiptir ve Şii literatüründe özgül bir yeri vardır. Yaklaşık 50 Milyon Şii nüfusun yaşadığı Hindistan’da Şiilik köklü geleneğe sahiptir ve İran ile sıkı mezhepsel ve kültürel ilişkisi bulunmaktadır. Asya kıtasında Müslümanların azınlıkta olduğu ülkelerde Şii nüfus ve İslami Tebliğ bağlamında faaliyet gösteren Şii kültür merkezlerinin sayısı ülkelere göre şu şekildedir:

Afrika’da Müslümanların Azınlık Olduğu Ülkelerde Faaliyet Gösteren Şii Kültür Merkezleri

Günümüzde Afrika kıtası genelinde 180 Şii kültür merkezi ve 54 Şii camii faaliyet göstermektedir. Sivil toplum kuruluşu olarak faaliyet gösteren bu merkezler İran’da yazılan eserleri yerel dillere tercüme etmek, Afrikalı öğrencilere eğitim bursu vermek, Afrikalı gençleri İran’ın dini okullarına göndermek, İsnâ Aşeriyye Şiiliğinin kutsal günlerinde program düzenlemek, yerel Şii grupları örgütlemek, habercilik ve eğitim gibi faaliyetlere yoğunlaşmıştır. Bu STK’ların çoğu İran’ın Uluslararası Ehli Beyit Kongresi, Uluslararası el-Mustafa Üniversitesi, İslami Mezhepleri Yakınlaştırma Kongresi ve İslami Kültür ve İletişim Kurumu gibi İran merkezli kuruluşların himayesinde faaliyet göstermektedir. İran kaynaklarında yayınlanan bilgilere göre Afrika kıtasında Müslümanların azınlıkta olduğu ülkelerde Şii nüfus ve İran’ın İslamiyet’i tebliğ ve temsil aracı olarak kullandığı merkezlerin sayısı şu şekilde olmuştur:

Sonuç

İran’ın kendine özgü devlet yapılanması incelendiğinde İslami Tebliğ meselesine oldukça özgül bir önem verildiği görünmektedir. Bu önem sadece devlet yapılanması çerçevesinde bulunan kurum ve kuruluşlara sınırlı olmamıştır ve İran anayasasının 8.maddesinde  “İyiliğe Emretme ve Kötülükten Menetme” başlığı altında açık bir dille ifade edilerek İran İslam Cumhuriyeti’nin varoluşuna anlam veren anayasada da yer almaktadır. Bununla birlikte anayasanın 152 ve 154.maddeleri İran İslam Cumhuriyeti devlet zihniyetinin sadece İran sınırlarına sınırlı olmadığını ve İslam Ümmet’inin kaderinden kendini sorumlu bildiğini ifade etmektedir. İran’da İslami Tebliğ ile yükümlü olan kurum ve kuruluşlar yurtiçi ve yurtdışına yönelik olmak üzere iki farklı kategoride çalışmaktadır. Bu çerçevede İslami Tebliğler Koordinasyonu Konseyi, İslami Tebliğler Kurumu, Kum İlmiye Medresesi’nin İslami Tebliğler Ofisi ve İyiliğe Emretmek ve Kötülükten Menetme Merkezi yurtiçine yönelik faaliyet gösterirken İslami İletişim ve Kültür Kurumu, Uluslararası Ehli Beyt Kongresi, Uluslararası İslami Mezhepleri Yakınlaştırma Kongresi ve Uluslararası el-Mustafa Üniversitesi yurtdışına yönelik faaliyet göstermektedir. Yurtdışına yönelik faaliyet gösteren merkezlerin faaliyetleri propaganda, tercüme, yayıncılık, habercilik ve kültürel faaliyetlere yoğunlaşmıştır. Bu bağlamda İran’ın İslamiyet’i tebliğ ve temsil aracı olarak kullandığı bu kültür merkezlerinin faaliyetleri sadece Müslüman ülkelere sınırlı olmamıştır ve Müslümanların azınlıkta olduğu ülkelerde de faaliyet göstermektedir.

Bu yazı ilk olarak 17-18 Kasım 2018 tarihlerinde İstanbul Topkapı Eresin Otel’de İslâmî İlimler Araştırma Vakfı (İSAV) tarafından yapılan Yeni Usullerle İslâmî Tebliğ ve Temsil konulu Milletlerarası İlmî Toplantı’da İran’ın İslâmiyet’i Tebliğ ve Temsil Aracı Olarak Yurtdışındaki İslâm Kültür Merkezleri (Müslümanların Azınlıkta Olduğu Ülkeler adıyla tebliğ metni olarak sunulmuştur.

Babek ŞAHİT- Tebriz Araştırmaları Enstitüsü Uzmanı

Kaynak: “Tebriz Araştırmaları Enstitüsü” (TEBAREN)

http://tebaren.org/?p=2468

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum