İSTİKLAL MARŞININ MİLLİ MARŞ OLARAK KABULÜ

İSTİKLAL MARŞININ MİLLİ MARŞ OLARAK KABULÜ
20 Aralık 2020 - 14:30 - Güncelleme: 20 Aralık 2020 - 14:34

İSTİKLAL MARŞININ MİLLİ MARŞ OLARAK KABULÜ

Türk’ün ateşle imtihanı henüz devam ediyordu. Milli şahlanış cephede, ahalide ve her yerde kendini hissettirmekteydi. 

Dönemin Maarif Vekaleti (Milli Eğitim Bakanlığı) bu şahlanışı bir şiir ve beste ile ölümsüzleştirmek amacıyla bir yarışma düzenledi. 

Yarışmaya Kazım Karabekir, Hüseyin Suat Yalçın, İsak Ferrara, Muhittin Baha Pars ve Kemalettin Kamu gibi tanınmış isimlerin de yer aldığı 724 eser katılmıştı.

Dönemin nazım ustalarından olan ve “Çanakkale Şehitlerine” adlı şiiriyle yürekleri titreten Mehmet Akif ise Milletin başarılarının para ile övülemeyeceği… diyerek yarışmaya eser göndermedi.

Mehmet Akif Ersoy

23 Aralık 1920 tarihi eserlerin son gönderilme tarihiydi ve gönderilenler arasında arzu edilen seviyede bir eser bulunamamıştı.

Dönemin Maarif Vekili (Milli Eğitim Bakanı) Hamdullah Suphi (Tanrıöver) 5 Şubat 1921 tarihinde, Mehmet Akif’e bir davet mektubu göndermişti.

Hamdullah Suphi Tanrıöver

Bu daveti geri çevirmeyen Mehmet Akif, Burdur Mebusu olarak Mecliste azaydı ve ikamet ettiği Taceddin Dergahındaki odasında on kıtadan oluşan şiiri kaleme alarak “Türk Ordusuna” ithaf etti. Eser, bakanlığa teslim edildi.  

Hamdullah Suphi Bey orduya ithaf edilen bu şiiri evvela cephedeki askerlere gönderdi okunmasını istedi. Batı Cephesine gönderilip okunan şiir, cephede savaşan askerler arasında çok beğenildi.  

Şiir, 17 Şubat 1921 tarihinde dönemin önemli gazetelerden olan Hâkimiyet-i Milliye ve Sebilürreşad gazetelerinde, on iki gün sonra ise Konya’da Öğüt gazetesinde yayınlandı.

Yarışmada ön elemeyi geçen yedi şiir, 12 Mart 1921 tarihinde Mustafa Kemal Paşa’nın başkanlığını yürüttüğü bir meclis oturumunda tartışmaya açıldı.

Mehmet Akif Ersoy’un şiiri dönemin Maarif Vekili Hamdullah Suphi Tanrıöver tarafından Meclis kürsüsünden okundu. 

Büyük bir aşkla yazılan bu şiir, meclis mebusları tarafından büyük bir heyecanla karşılık buldu ve tekrar tekrar okundu. Bu şiirin büyük tesiri üzerine diğer aday eserler okunmaya gerek görülmedi ve Milli Marş olarak kabul edildi.

Esere en sert eleştiri Kâzım Karabekir’den geldi. Kâzım Karabekir, 26 Temmuz 1922’de Bakanlar Kurulu Başkanı Rauf Bey’e yazdığı mektupta yarışma sonucunun iptal edilmesini istemiş ve eleştirilerini sıralamıştır. Eleştirilere karşın eserde bir değişikliğe gidilmedi ve Paşa da bu konuda ısrarcı olmadı.

Mehmet Âkif, kazandığı beş yüz liralık ödülü, yoksul kadın ve çocuklarına iş öğreterek yoksulluklarına son vermek için kurulan Darülmesai’ye bağışladı.

Mehmet Akif, bütün şiirlerini topladığı “Safahat” adlı eserine, “Bu şiir Türk Milletinindir” diyerek İstiklal Marşı’nı dahil etmemiştir.

Marşın bestelenmesi iki sene ertelenmiş ve 12 Şubat 1923 tarihinde beste yarışması açılmıştır. Bu yarışmaya 24 bestekar katılmış olmasına rağmen net bir güfte ile eser sunulamamış; Edirne’de Ahmet Yekata Bey’in, İzmir’de İsmail Zühtü Bey’in, Ankara’da Osman Zeki Bey’in, İstanbul’da Ali Rıfat Bey ve Zati Bey’in besteleri okunmuştu.

1924 yılından 1930 yılına kadar Ali Rıfat Çağatay’ın bestesi kabul edilmiş, 1930 yılında değiştirilerek dönemin Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Şefi Osman Zeki Üngör’ün hazırladığı bugünkü beste yürürlüğe konmuştur. On kıtalık marşın tamamının armonilemesini Edgar Manas, bando düzenlemesini de İhsan Servet Künçer yapmıştır.

1939 senesinde Ulus gazetesi “İstiklal Marşının” değişmesi için bir kampanya yürütmüş ve Necip Fazıl Kısakürek’ten alternatif bir Milli Marş yazmasını istemiştir. Necip Fazıl bu isteğe karşılık “Büyük Doğu Marşını” yazmış olsa da bu kampanya cevap bulmamış ve Mehmet Akif’in eseri yerini korumuştur.

İstiklal Marşı, protokol ve diğer seremonilerde iki kıta şeklinde okunmaktadır ve 2013 senesinde okunma zorluğunu gidermek için teknik düzenlemeler yapılmıştır.

Osmanlı TürkçesiGünümüz Türkçesi
،قورقما سونمز بو شفقلرده یوزن آل سنجاق
،سونمه‌دن یوردمڭ اوستنده توتن اڭ صوڭ اوجاق
.اوبنم ملتمڭ ییلدیزیدر پارلایاجق
.اوبنمدر اوبنم ملتمڭدر آنجاق
،چاتما قربان اولایم چهره ڭی ای نازلی هلال
،قهرمان عرقمه بر گول نه بو شدت بو جلال
،سڭا الماز دوكولن قانلرمز صوڭره حلال
!حقیدر حقه طاپان ملتمڭ استقلال
،بن ازلدن بریدر حر یاشادم حر یاشارم
،هانگی چیلغین بڭا زنجیر اوره جقمش شاشارم
،كوكره مش سیل كبی‌یم بندمی چیگنر آشارم
.ییرتارم طاغلری انگینلره صیغمام طاشارم
،غربڭ آفاقنی صارمشسه چلیك زرهلی دیوار
،بنم ایمان طولی كوكوسم كبی سرحدم وار
،اولوسون قورقما نصل بویله بر ایمانی بوغار
.مدنیت دیدیگن تك دیشی قالمش جانوار
،آرقاداش يودمى آلچاقلری اوغراتما صاقین
،سپر ايت كوده ڭی دورسون بو حیاسزجه آقین
،طوغاجقدرسگا وعد ایتدیڭی كونلر حقڭ
.كیم بیلیر بلكی یارین بلكی یاریندنده یاقین
،باصدیغڭ یرلری طوپراق دییه رك گچمه طانی
،دوشون آلتنده كی بیڭلرجه كفنسز یاتانی
،سن شهید اوغلیسڭ اینجیتمه یازیقدر آتاڭی
.ویرمه دنیالری آلسه ڭده بو جنت وطنی
،كیم بو جنت وطنڭ اوغرینه اولمازكه فدا
،شهدا فیشقیراجق طوپراغی صیقسه ڭ شهدا
،جانی جانانی بوتون واریمی آلسین ده خدا
.ایتمه سین تك وطنمدن بنی دنیاده جدا
،روحمڭ سندن الهی شودر آنجاق املی
،دكمه سین معبدمڭ كوكسنه نامحرم الی
،بو اذان لر كه شهادتلری دینڭ اتملی
.ابدی یوردمڭ اوستنده بنم ایگلملی
،او زمان وجد ایله بیڭ سجده ایدر وارسه طاشم
،هرجریحه مدن الهی بوشانور قانلی یاشیم
،فیشقیریر روح مجرد گبی یردن نعشیم
.او زمان یوكسله رك عرشه ده گر بلكی باشم
،دالقالان سن ده شفقلر كبی ای شانلی هلال
،ولسون آرتق دكولن قانلرمڭ هپسی حلال
،ابديا سڭا یوق عرقمه یوق اضمحلال
،حقیدر حر یاشامش بایراغمڭ حریت
.حقیدر حقه طاپان ملتمڭ استقلال
Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak,
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.
Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül; ne bu şiddet, bu celal?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal…
Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklal.
Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım,
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım.
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım,
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
Garbın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
“Medeniyet” dediğin tek dişi kalmış canavar?
Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın,
Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.
Doğacaktır sana vadettiği günler Hakk’ın,
Kim bilir, belki yarın belki yarından da yakın.
Bastığın yerleri “toprak” diyerek geçme, tanı,
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır atanı,
Verme, dünyaları alsan da bu cennet vatanı.
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şüheda fışkıracak, toprağı sıksan şüheda.
Canı, cananı, bütün varımı alsın da Hüda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.
Ruhumun senden İlahî, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.
Bu ezanlar, ki şehadetleri dinin temeli,
Ebedî, yurdumun üstünde benim inlemeli.
O zaman vecd ile bin secde eder, varsa taşım,
Her cerihamdan, İlahî, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır ruhumücerret gibi yerden naaşım,
O zaman yükselerek arşa değer belki başım.
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal.
Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, Hakk’a tapan milletimin istiklal.

Kaynak: BİLGİPEDİA

https://www.bilgipedia.org/
 

 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum