Hüseyin Avni Dede

Hüseyin Avni Dede
26 Mart 2024 - 09:27
Tek Şekerli Çınaraltı 34450

Turgut AKASLAN


Size bir ağacın posta adresinin varlığından bahsetsem; bu posta adresine dünyanın muhtelif ülkelerinden, ülkemizin farklı şehirlerinden mektup geliyor desem belki inanmaz, belki de “Adam sen de ağaca mektup mu gelirmiş,” der güler geçersiniz. Haklısınız da, ben de farklı birisinden böyle bir şey duymuş olsam kısmen aynı tepkileri verirdim. Ama geliyor…
Bazı şehirler vardır, bazı şehirlerin bazı yerleri, bu yerlerle de bütünleşmiş hikâyeler, insanlar. Mesela İstanbul. Dünyanın yaratıldığı günden beridir, sanki dünyanın bütün insanları bu yerde toplanmış da bu yer dünyanın merkeziymişçesine mahşer yeridir. Böyle bir kentte var olmak, belki farkında olarak belki farkında olmayarak varlığını ölümsüz kılmak her insana nasip olacak şey değildir, bunun için ayrıcalıklı olmak gerekir. Bu ayrıcalık politik değildir; ekonomiyle, zenginlikle, şanla şöhretle olacak işler de değildir, sanırım itirazı olanların varlığı bu, itiraz da illa sözle olacak bir şey değildir, bir duruştur, bir yaşam felsefesi… Söz gelimi:
Burgaz’ın her kahvehanesindedir Sait Faik’in gölgesi. Sait Faik devrinde bir şeylere itiraz etti, belki sisteme, belki de sistemin ipini elinde tutanlara; bunu insanlara üstten bakarak değil bütünleşerek, insan öykülerini hikâyeleştirerek yaptı. Ondan olsa gerek bugün hâlâ orada insanlarla konuşur, susar ama mutlak suretle Burgaz’a yolu düşen herkes okusun ya da okumasın anar ismini, ki kendisi de oralarda bir yerdedir zaten.
Kadıköy’de kalabalığa rağmen belirir tipitip Ramo’nun silueti. Stada yürümek için toplanmış öbek öbek insanların arasındadır Ramo, marşlar söyleyen, slogan atanların arasındadır.

Maltepe sokaklarındadır Gazi baba, elinde süpürgesiyle. Her süpürdüğü dükkânın önünde çaya davet edilen ama mesaisi olduğu için bu daveti nezaketle geri çeviren; şimdilerde heykeli de var Beşçeşmeler meydanında. Kuzguncuk’ta anason kokulu bir şiirdir Can Yücel. Çınaraltı’nda çayını içip dilinde akşamdan kalma bir küfürle evine giden.

Salacak’ta önündeki sarhoşun zavallı hâline gülendir İhsan Yüce.
Aşağı Üsküdar’dır Ali Asker.
Ve Boğaziçi’nde bir garip Veli…
Erenköy’de Zarifoğlu ve daha nicesi. Beyazıt’ta da eskilerden, çok eskilerden kalma bir çınardır Hüseyin Avni Dede… Kentlerin varlık sebebidir ayak sesleri. Konuşurlar, susarlar, yürürler, dururlar. Bazen duyulur sesleri çok uzaklardan, bazen görünmez göz önünde duranlar ama görünmeseler de varlar, vardılar, var olacaktırlar… Zamana yenilmez bu kişiler aksine zamanla çoğalırlar, yazdıkları dilden dile dolaşır, öbek öbek kalabalıklara ulaşır, yaptıkları, yaşadıkları…
Hüseyin Avni Dede, kalabalıklar arasında yalnız kalan herkesin etrafına bakınıp aradığı o tanıdık yüzdür… Bu yüze ulaşmanın yolu da Tek Şekerli Çınaraltı 34450 adresinden geçer. Zamana yenilmeyenler için, belki bir merak, belki bir merhaba demek için geç kalmayın. Çünkü onlar dünyaya mührünü vurup gökyüzünden dünyayı seyredenlerdir…
Yazı ilk olarak Kartal Belediyesi tarafından yayınlanan KE dergisinin 26. sayısında yayınlanmıştır. Mart-Nisan 2024
/https://www.kartal.bel.tr/_Dokumanlar/ke_dergi/ke_dergisi_26sayi_ekitap.pdf
 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum