HZ. ALİ ORTAK ÖVÜNÇ KAYNAĞIMIZDIR - Yazan: Mehmet BİLGEHAN

HZ. ALİ ORTAK ÖVÜNÇ KAYNAĞIMIZDIR - Yazan: Mehmet BİLGEHAN
11 Ağustos 2020 - 21:09 - Güncelleme: 11 Ağustos 2020 - 21:14
HZ. ALİ ORTAK ÖVÜNÇ KAYNAĞIMIZDIR
 
Türklük dünyası için “Oğuz Kağan” “Alp” tipi olarak ortak övüncümüz olduğu gibi Hz. Ali Keremallahu Veche “Gazi” anlayışının yetiştiği kaynak ve ortak övünç kaynağımızdır.

İslâm dünyasının ortak övüncü olarak da mezheplerin ortak bir övünçle bağlı olduğu bir ortak övünç kaynağıdır. Hz. Ali övüncü mezhepler arasındaki farklılıkları ortadan kaldıran bir değerdir.

Mezhepler özellikle Şiilerle Sünniler arasındaki fark incelendiğinde ve bu konu asırların miras bıraktığı tarih bilgisinde tartıldığında, Sünnilerin Şiilerle değil Haricîlerle aralarında bir uçurum, büyük fark olduğu tüm açıklığı ile ortaya çıkar.

O halde Şii bir Türk cemaati olan Hatay Nusayrileri (Alevileri) ile Hatay’ın Sünni Türkleri arasında çok mühim bir fark, baş döndürücü bir uçurum yoktur.

Önemli bir noktada Hatay Alevileri çoğunlukla Horasan’dan gelen Türklerdir.
Ancak bazılarının geliş yolu Mısır üzerinden olmuştur.
Bu itibarla Hatay Sünni Türkleri ile Aleviler (Nusayriler) ırkdaştır.
Hatay Şii Alevi/Nusayri ve Sünni Türkleri her iki bakımdan birbirine uzak zannedilmemelidir.
Şiilerle Sünniler arasındaki fark eski devirde siyasî ihtilaflara alet olduğundan her iki taraf da lüzumsuz yere birbirinden soğutulmuştur.
Bu durum Avrupalıların her zaman işine gelmiştir.
Sünnilerle Şiîler arasındaki en büyük ihtilaf imamlık meselesidir.
Şiilerin aşırı derecede sevdiği Ali'yi Sünnîler de severler ve ona hürmet ederler.
Hz. Ali sevgisi bizim ortak kaynağımızdır.
Hz. Ali Şiîlerle Sünnilerin ortak kaynağıdır.
Şiîler genellikle Sünnîlerin Ebubekir, Ömer ve Osman’ı da seviyorlar diye Sünnîlere kızarlar.
Ancak hiçbir zaman onları kafir addetmemişlerdir.
Sünniler de Şiileri nihayet Ebubekir, Ömer ve Osman’ı sevmemekle haksız bulur, fakat hiçbir zaman Şiîleri kafir addetmezler.
O halde Şiîlerle Sünnîler arasındaki fark nihayet siyasi bir Mesele olup itikat meselelerinde ikinci dereceden asıl olmayan fer'î noktalarda ayrılmışlardır.
Ortak sevgi kaynağımızı Ferideddînî Attar’ın Mantıkal Tayr (Kuşların Dili) adlı eserinde Hz. Ali Keremellahu Veche sevgisi ve övgüsü şöyle dile gelir. “Tanrı yüzünü yüceltsin, şereflendirsin, müminlerin Emiri; Ebu Talib oğlu Ali’yi övüş: Din ulusu, hakkiyle imam, hilm dağı, ilim denizi, din kutbu... Kevser sakisi, yol gösteren imam, Mustafa’nın (S.A.) amcası oğlu, Tanrının Arslan’ı... Tanrı rızasını kazanmış, Tanrıdan razı olmuş er, seçilmiş yiğit, dünyayı terk etmiş olan Fatıma’nın eşi, masum efendi. Peygamberin damadı... Sözüyle herkese yol gösterdi. Arştan aşağıda ne varsa sorun benden, sırlarına sahip oldu. Din yolunda kendisine hakkiyle uyulacak er hakkıyla odur. O. bu ululuğa hak kazanmıştır. O’nun hakkıdır bu ululuk. Fetvası söz götürmez, müfti odur. Ali, Tanrının gayp âleminde tekdir, eşsizdir... Akıl, nasıl olur da onun bilgisinden şüpheye düşer (en doğru hükmedeniniz Ali’dir) sırrından cânım agâh olmuştur... Ali, aynı zamanda varlığını. Tanrı varlığında sır etmiştir. İsa’nın nefesiyle ölü dirildiyse, Ali de nefesiyle kesilmiş eli yerine kaynattı. O, Tanrı makbulü, Kâbe’de Peygamberin omuzuna çıktı da putları kırdı, yere attı. Gayb âleminde gizli olan şeyler hatırındaydı hep…Onun için elini koynundan çıkardı yed-i beyzayı gösterdi. Eli apaçık yed-i beyza olmasaydı hiç Zülfikar o elde karar kılar mıydı? Gâh kendi âleminde coşar köpürürdü... Gâh gider sırlarını kuyuya söylerdi. Bütün Alemde kendisine bir hemdem bulamadı, bir mahreme nail olamadı da kendi içine gömüldü gitti.
Hz Ali’nin de uyduğu Kur’an ve Sünnet hem Alevilerin hem de Sünnilerin temel ve esas kaynağıdır.
Kuran ve Sünnete aykırılıkları ayıklamak da çok kolay ve mümkündür.
Alevilik bir mezhep ya da tarikat değildir. Tarihi bir realitedir. Alevilik iki kısımda değerlendirilmeli.
Hz. Ali sevgisinde ve övüncünde hasbi ve samimi olması bakımından önemli bir ortak değer olarak ve
Sünnilik ve Alevilik ayrımının da tamamen siyasî olduğunu kabul ederek.
Hz. Ali ortak övüncümüz ve ortak değerimiz olarak meselelerimiz çözeceğimiz  ilim beldesinin de kapısıdır.
 
Mehmet BİLGEHAN

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum