ESMA KAVAK:CANAN OLMAYA GELDİM

Âşıklar diyarından sesleniyorum Ey nebi!

ESMA KAVAK:CANAN OLMAYA GELDİM
03 Mayıs 2012 - 14:41

 

CANAN OLMAYA GELDİM

Âşıklar diyarından sesleniyorum Ey nebi! Merhamet denizinden bir yudum su içmeye geldim. Susuzluğumu, Enes (r.a) gibi sana bakarak gidermeye geldim. Aç kapını resulüm, ümmetinden bir canım, sana canan olmaya geldim.

On dört Asır geçti efendim. On dört asrın büyüklüğü, saçıma ak olarak düşmedi ama yüreğime kor olarak düştü efendim. Özlüyorum seni, sahranın sıcağında bir yudum su gibi özlüyorum. Sensizliğin soğuk şerbetinden doyasıya içtim. Durmadan kanayan yaramın aslında sensizlik olduğunu bir kez daha hissettim. Sensizliğin, seni her düşündüğümde beni bir kez daha hançerlemesine müsaade etme artık. Denizler dolusu taşıyor özlemim.  Ama sen gelmiyorsun. Sana gel de diyemiyorum, işte o beni daha da kahrediyor. Nasıl davet edeyim ki seni bu asra. Hem neyi göstereceğim sana? Fitne tohumlarının nasıl filizlenip de kara sarmaşıklara dönüştüğünü mü? Yoksa Müslüman diye bilip selam verdiğinin, kâfir olan öbür yüzünü mü?  Neyi göstereyim bilemiyorum. Seni bize unutturan aptal kutusunu mu? Yoksa bize verilen ömür sermayesini, önünde heba ettiğimiz bilgisayarı mı? Bilemiyorum efendim bilemiyorum sadece utanıyorum.  Sana layık ümmet olamamaktan, sünnetini hakkıyla yaşayamamaktan çekiniyorum. Seni üzmekten, kırmaktan korkuyorum.

Sen ki ümmeti için gözleri şişinceye kadar ağlayan, yollarına dikenler döküp mübarek yüzünü taşlayan bir topluluğa, lanet değil de rahmet dualarını okuyan bir peygambersin. Hiç görmediğin ahir zaman ümmetin için onlar benim kardeşim demişsin. Söyle ya Resulullah biz ne yapalım. Biz bir ensar değiliz, kapımızı sonuna kadar açalım kardeşimize, biz bir bedir yiğidi değiliz, yaralıyken bile var gücümüzle taşıyalım ihvan dostumuzu, biz bir isar değiliz çocuğumuzu aç uyutup, son lokmamızı da verelim misafirimize. Biz ahir zaman ümmetiyiz. Neden dedin ki öyle? Ne yaparız mazlumu hakir görmekten gayrı, yazık deyip Allaha havale etmekten öte, en fazla mahcup ederiz kardeşim dediklerini. Ama düşünüyorum da bu ülke nasıl kurtuluşa erdi. Dil, ırk, soy gözetmeden varını yoğunu kardeşçe paylaşarak kurtulmadı mı bu vatan. Şimdide bu bağın üzerine oynanmıyor mu bütün oyunlar. Kaleler verildi, surlar yıkıldı ama bu dinin kardeşlik duygusu yıkılamadı. Onun için hala ayakta olduğumuzu bildiğin için mi birbirinizi tanıyıp sahip çıkın dedin. Sen ne ileri görüşlü bir liderdin. Belki de seni en çok bu yüzden sevdim.

Biliyorum kutlu bir sevda benimki. Biliyorum Habib’im, sen giderken yıldızların önünden dayanamıyorlar, kayıyorlar meşk ile. Öyle bir sarhoş ediyor ki bakışın, vazgeçiyorlar ömürlerinden ölüyorlar aşk ile. Biliyorum efendim sen geçerken güneşin önünden hayâ ediyor, utanıyor güneşliğinden. Nurunla kamaşıyor gözleri O yüzden kararıyor gün her gece. Biliyorum ey nebim sen dolaşırken gökyüzünde, heybetinle titriyor bulutlar. Yollarında zikrederken tutamıyorlar gözyaşlarını, yolluyorlar yeryüzüne damla damla. Ve sen yine tebessüm ediyorsun. Ümmetime rahmet yağdı diyorsun. Ey sevgilim muhtacız sana nur saçan iklimine hasretiz biz. Yetimiz, anamız babamız var ama sen yoksun. Nara düşmüş gönlümüz yetim. Damarlarımdaki kan, vuslat için hücuma geçti. Bekliyorum efendim sensizlik ateşinin söneceği günü, sensizliğin bir anı olarak kalacağı günü bekliyorum. Belki Mevlana gibi sevinçle karşılayamıyorum ama sana varacağımız günü heyecanla bekliyorum.

İşte O gün geldiğinde, beni ve ihvan kardeşlerimi Kevser havuzunun başucunda olanlardan, bir yudum dahi olsa tadanlardan, şefaat dualarının içinde bulunanlardan eylesin rabbim. 27/04/2012 ESMA KAVAK

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum