FLAŞ HABER

Ergül ALTAŞ: BAŞIMIZIN TACI ANA

“Hayatta ben en çok annemi sevdim.” Ölene üzülür, doğana seviniriz. Ölen gençse daha çok üzülür, doğan erkekse daha çok seviniriz

 Ergül ALTAŞ: BAŞIMIZIN TACI ANA
13 Mayıs 2012 - 22:28

 

BAŞIMIZIN TACI; ANNELERİMİZ

          “Hayatta ben en çok annemi sevdim.”

 

Ölene üzülür, doğana seviniriz. Ölen gençse daha çok üzülür, doğan erkekse daha çok seviniriz. Biz buyuz. Doğuranın da bir kadın olduğunu görmezden gelir, kızlarımızın değerini daha doğumda göz ardı ederiz. Annemiz, bacımız, sevdiceğimiz, kızımız; iş söze gelince yere göğe sığdıramadığımız çiçeklerimiz.

Onlar için mutluluğun anahtarı basittir. Bir evleri olsun, bir de halden anlayan sevgi dolu eşleri. Gök gözlü yavruları; biri oğlan, biri kız. Hepsi bu kadar. Sevdikleri için saçını süpürge etmeye hazırdırlar. Yeter ki çiçek soylu olduğu bilinsin. Dalından koparılmadan, kırmadan dökmeden koklansın.

“Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar.”

Gurbete çıkma vakti gelip çatar. Yazgı böyledir. Yuva kurmak için uçarlar yuvadan.  Yavruları olur. Gurbet sıla olur. Ömrünü yavrularına adar. Yemez yedirir, giymez giydirir. Tam gölgesine oturacakken yetiştirdiği ağacın, bir rüzgâr çıkar. Ayrılık türküleri söyler.

“Burası Yemen’dir, gülü çemendir.”

“Git, gitmezsen sütüm helal değil sana!” diye kendi elleriyle kurbanlık koç gibi kınalayıp yavrularını uğurlarlar cihada, yurt savunmasına; Balkanlar’a, Yemen’e, Çanakkale’ye. Ersiz kalır, oğulsuz kalır, karalar bağlar. Sarsılsa da yıkılmaz. Bilir vatanı analar ayakta tutar.

“Yârim İstanbul’u mesken mi tuttun?”

Sonra, bir kuru boğaz girer analarla yavruları arasına; Almanya’ya, İstanbul’a varılır. Ya dönülür, ya dönülmez. Mektuplarda ararlar teselliyi. Mektuplar kesilince turnalara sarılırlar. Şimdi bir telefona bakarlar. Sesimizi duyunca dünyalar onların olur. Annelerin mutluluğu bu kadar kolayken çoğu zaman bunu esirgeriz onlardan.

“Hastayım derdime verem diyorlar.”

Oğul anasına sarılır, kardeş bacısına. Damat helaline sarılır, helali yavrularına. İyi günümüzde, kötü günümüzde önce onlara sarılırız. Onlara sarılmak bütün dertlerimize iyi gelir. Kadim bir sağaltım. Sarılarak sararız yaralarımızı.

“Bağdat gibi diyar, ana gibi yâr olmaz.”

Bağdat’ın yerinde yeller esiyor. Medeniyetimizin ekseni kaymış. Diyar deyince bu coğrafyanın emzirdi çocukların hatırı sayılır bir miktarı bugün “Paris!” diyor. Paris, “Anneler Günü!” diyor. Harca, diyor. Tüket, diyor. Kanaatin sesi çıkmıyor. Anneler, yüz yirmi metre kare evlere sığmıyor. “ ‘Of!’ bile deme.” buyuruyor Rabbimiz. “Cennet anaların ayakları altındadır.” diyor efendimiz. Biz cenneti nerelerde arıyoruz. Annelerimizi huzur evlerine bırakıyoruz. Geçinemiyormuş gelin-kaynana, başka çare yokmuş, hem orada daha iyi bakılıyormuş. Keşke Neşet Ertaş dinleyenler bu kadar azalmasaydı. “İki büyük nimetim var. Biri anam biri yârim. İkisine de hürmetim var. … İkisine de kıymet biçilmez.”

“Dili yok kalbimin, ondan ne kadar bîzarım!”

Ben nasipsiz bir kul olmalıyım. Anamdan, babamdan uzağım. Bir tas su isteseler veremem. Gölgesiz ağacım, gurbet kuşuyum. Başımı göğsüne gömüp duasını alamam. Ninni yok, masal yok; siyah beyaz hayat. Anneme koşar gibi kitaplara, sinemalara, konserlere, sergilere koşuyorum. Buz gibi duvarlar, ısınamıyorum. Anaların yürekteki boşluğunu hiç bir şey dolduramıyor.

Sağsa anneniz yanınızdan ayırmayın. Olmadı sık sık arayın, ziyaret edin, halini hatırını sorun. Duasını alın. Dişi ağrısa, başı ağrısa yanında olun. Hastanelere koşturun.

Hak vaki olup göçtüyse Âlem-i Beka’ya, duanızı eksik etmeyin.

“Anne girdin düşüme!

Yorganın olsun duam,

Mezarında üşüme!

            “Dostun evi gönüllerdir. / Gönüller yapmaya geldim.”          

Bizi doğuran, uykularını bölüp doyuran, ayağımıza çöp batsa dünyaları ayağa kaldıran, koca dünyanın kahrı yetmezmiş gibi bizlerin kahrını da çeken anaların çilesi çekilesi değil. Ağır yüklerine omuz verelim.

            Bir gün değil, her gün gülümseyelim annelerimize. Onlar bizim elimizden çok tuttu, sıra bize geldiyse bahane aramaya çıkmayalım. Anamıza, bacımıza, yârimize koşalım. Gönüllerini hoş tutalım. Dünya bir gündür, o da bugündür. Geç kalmayalım.

 

                                                                                              Ergül ALTAŞ

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Günün Başlıkları
00:50