Doğu-Batı çatışması ve Kemal Tahir

KEMAL TAHİR’İ ANLATAN ÇOK SINIRLI SAYIDA İNCELEME YAYINLANDI. BUNLARIN SONUNCUSU SEZGİN KIZILÇELİK’İN KALEME ALDIĞI ÖZGÜN VE YETKİN BİR SOSYAL TEORİSYEN OLARAK KEMAL TAHİR ADLI KİTAP.Lütfi Bergen

Doğu-Batı çatışması ve Kemal Tahir
14 Şubat 2013 - 23:02

Kemal Tahir üzerine yazılmış kitapların sınırlılığı onun Osmanlı toplum düzenini Türkiye’nin geleceği için model olarak görmesi ile ilgilidir. Kemal Tahir’in içinde bulunduğu sol-sosyalist çevreler ona Batılı gelişme çizgisini takip etmediği için sırtlarını dönmüşlerdi. Türk solu, Marksizmin tarihi tarım toplumlarından sanayi toplumlarına ve feodalizmden kapitalizme-sosyalizme doğru bükmeye yönelmiş praksis felsefesini benimsedikleri için Kemal Tahir’in ATÜT’ü Osmanlı’ya göre yeniden yorumlayan yaklaşımlarına uzak durdular. Osmanlı ile tabii bir ilişki kurması muhtemel İslâmcı çevreler için de Osmanlı, kendisinden kurtulunması gereken “ısırıcı melik” düzenlerinin bir devamıdır. İslâmcılık düşüncesi, içindeki Şia muhalefeti, Kürt otonomisi, Arap hilafet tasavvuru nedeniyle Osmanlı ile bağdaşmayan siyasetnamelere atıflar yapmaktadır. Osmanlı iktidar yapılanmasının gayrı meşru bir takım uygulamaları da (kardeş katli, devşirmecilik, kul sistemi, vs.) İslâmcılık düşüncesinin Osmanlı’dan ayrışmasını kolaylaştırdı, meşrulaştırdı. Bu şartlarda Türkiye’nin iki muhalefet odağı olan sosyalizm ile İslâmcılık fikri tarihsiz ve yersiz-köksüz kaldı. Osmanlı’dan bahseden çok az sayıdaki entelektüelin amacı Anadolu’daki Müslümanlık ile başlayan buraya has, özgün bir toplum düzenini işaretlemekti. Gerek Nurettin Topçu ve gerek Kemal Tahir gibi iki başat ismin Türk tarihini Anadolu ile başlatmasının gerekçesi “Anadolu’daki düzene” dikkatleri çekmek içindi.

 KEMAL TAHİR YANLIŞ ANLAMAYA KURBAN GİTTİ

 

Sezgin Kızılçelik’in kitabı Kemal Tahir’i anlatan çok sınırlı sayıda incelemeden bir tanesi ve oldukça ayrıcalıklı bir öneme sahip görünüyor. Nitekim Kızılçelik de “Kemal Tahir üzerine kitap yazmak, bir gazeteciye (İsmet Bozdağ), bir sinemacıya (Halit Refiğ), ve iki de tıp doktoruna (Hulusi M. Dosdoğru, Dursun Kırbaş) kalmıştır. Bunların dışında bir de Kurtuluş Kayalı’nın editörlüğünde hazırlanan bir kitap vardır” der ve bu ayrıcalıklı konumu gösterir. Bununla beraber Kemal Tahir üzerine yapılan çalışmaların giderek arttığını da söylemek gerekir. H. Bayram Kaçmazoğlu’nun Türk Sosyolojisinde Temalar 3: Doğu Batı Çatışması başlıklı çalışması ile Sezai Coşkun’un, Esir Kentin Hür İnsanı: Kemal Tahir başlıklı kitabı bu birikime yeni katkılar sunmaktadır. Kızılçelik Kemal Tahir’in yanlış anlamaya kurban gittiğini, ülkemiz entelektüeli tarafından ya aşırı övüldüğü ya da yerden yere vurulduğunu belirtir. Ülkemizde düşünen beyinlere karşı çekememezliğin en somut örneğidir. Sol çevrelerce bile ırkçılıkla suçlanmıştır. Üslubuyla, usulüyle, ufkuyla ve fikirleriyle farklı kesimlerden insanları etkileyebilmiş nadir yazarlardandır. Zamanla evi bir düşünce tekkesi haline gelmiştir. Onun görüşlerinden ilham alanlar Tahirîler/Tahirler olarak adlandırılmıştır. Kemal Tahir’in yakın çevresini meydana getiren kişiler, başka şartlar altında bir araya gelmesi mümkün olmayan insanlardır. Kızılçelik, Kemal Tahir’in çevresinde solcular, sağcılar, Müslümanlar, Hıristiyanlar, dinsizler olduğunu ve O’nun toplayıcı kişiliğini zikreder

TÜRK TOPLUMU DOĞU MEDENİYET DAİRESİNE DAHİL

Kızılçelik’e göre Kemal Tahir’in kafasını kurcalayan meseleler, tamamıyla sosyolojiktir; O, Türk insanının neliği ve ana nitelikleri üzerine kafa yormuştur. İnsanımızın ana özelliklerini, sıkıntılarını ve yaşadığı travmaları tahlil eden metinler yazmıştır. Türk insanının zihniyet ve kültür dünyası bakımından Batı insanıyla farklı olduklarına işaret etmiştir. Kızılçelik, Kemal Tahir’in Türk toplumunu Doğu medeniyet dairesine dahil gördüğünü işaret eder. Ancak bu durum, Türk toplumunun Doğulu toplumlarla birebir aynı özelliklere sahip olduğu manasına gelmez. Kemal Tahir’in Türk aydınını halktan kopuk olmakla suçladığına da değinir. Kızılçelik, Tahir’in bu kopukluğu taklitçilik diye nitelendirdiğini söyler. Her toplum kendi tarihsel oluşumu ve yaşayışı içinde kendi doktrinini bulup ondan yararlanmak zorundadır. Teorisizlik gerçekleri bilmememizden kaynaklanıyor. Kızılçelik, Kemal Tahir’in fikirlerini tamamlayan Baykan Sezer’in önemine de işaret ediyor. Böylece Kemal Tahir- Baykan Sezer- Ertan Eğribel gibi isimlerle yürüyen bir sosyoloji kuramı yerli teorisine kavuşmuştur diye düşünür. Kemal Tahir her ne kadar Türkiye sorunlarına ilgi gösterse de Doğu ve Doğu tarihine de sahip çıkmıştır, düşüncesindedir. Yazara göre Tahir, “kupkuru Batı karşıtı” değildir. Ancak Tahir’in telaffuzlarına katılır: Batılılaşma amacımız soyguncu Batıyla beraber olup soyulan Doğu’ya, bu soygunu kolaylaştıracak biçimde davranmak olamaz. Bu tutum bizi mahvolmaktan ve rezaletten başka bir yere götürmez. Biz er-geç Batı ile hesaplaşmak durumunda kalacağız. Eninde sonunda Batı düşüncesi, felsefesi ve sosyolojisiyle hesaplaşacağız.

Kızılçelik, Tahir’in Fuad Köprülü’nün kitaplarından etkilendiği ve Cevdet Paşa, Naima, Peçevî, Hammer, Namık Kemal, Ahmet Refîk tarihleri ile Nizamülmülk’ün Siyasetnâme’sini elinden düşürmediğini söyler. Anadolucuların da önemsediği Mükremin Halil Yinanç’ı ilk fikir dostları arasında sayar. Kemal Tahir, Osmanlı’yı Batı kalıplarına göre ele alan görüşleri eleştirmektedir. Osmanlı’nın feodalite şablonuna göre açıklanamayacağını ifade eder. Tam tersine Osmanlı’da toprak sistemi feodalizmle asla bağdaşmaz. Osmanlı’nın tarih içinde temel ödevi toprağı küçük işletmelere bölmek ve bu işletmelerin belli ellerde toplanmasını engellemektir. Osmanlı yasaları bu küçük işletmelerin büyümemesi gibi, miras yoluyla küçülmemesini de kollar. Bu nizam Osmanlı’nın Batı gibi sömürgen olmadığını kanıtlar. Kitap, Kemal Tahir’i anlamak için önemli bir fırsat sunuyor.

 Özgün Ve Yetkin Bir Sosyal Teorisyen Olarak Kemal Tahir

Anı Yayıncılık

Sezgin Kızılçelik.star gaz. kitap eki

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum