BORALTAN KÖPRÜSÜNE AĞIT! - Volkan AYDEMİR

Aslında kişisel sosyal sayfalarımda her yıl yazarım. "BORALTAN KÖPRÜSÜ" olayı bizlere dedelerimizden kalan acı bir hikayedir.

BORALTAN KÖPRÜSÜNE AĞIT! - Volkan AYDEMİR
07 Haziran 2020 - 11:57 - Güncelleme: 07 Haziran 2020 - 12:01

1944 yılında, Azerbaycan'dan kaçarak Türkiye'ye sığınan 144 Türk Azerbaycan aydının Stalin'e geri verilmesi ve kurşunlanarak öldürülmeleri tarihe "Boraltan Köprüsü Vakası" olarak geçmiştir.

1944 yılında Türkistan, Sovyet Rusya'sı tarafından işgal edilmişti. Sovyet rejimi kendisine karşı tehlike olarak gördüğü her unsuru yok etmeğe kararlıdır. Özellikle Türklerin yaşadığı ülkelerde taş üstünde taş bırakmayan Stalin. Bir dönem Bakü Cezaevinde yatarken kendisinin kaçmasına yardım eden, Azerbaycan Türklerini hedef  almıştı.

Sovyet rejiminin katliamlarından kaçarak kendilerine "anayurt" olarak gördükleri Türkiye'ye sığınmak isteyen 146 tane Azerbaycanlı aydın tarihe geçen bir olayın aktörleridir

Azerbaycan'daki Sovyet birliklerinden kaçmayı başaran aydınlar, Iğdır'daki sınır kapısına yakın yerdeki Aras Nehri üzerindeki Boraltan Köprüsü'nü geçerek Türk sınır karakoluna sığınır.

146 Azerbaycanlı'nın Türkiye'ye sığındığını duyan Sovyetler hükümeti, bu kişilerin derhal SSCB'ye iadesini ister.

Azerbaycan Türkleri, Türkiye'ye sığınarak kurtulduklarını düşünürler. kuşkusuz kendilerinin azılı Rus askerlerine geri verileceğine ihtimal bile vermezler.

Sovyetler'den gelen istek üzerine karakoldaki askerler panik içinde Ankara ile temasa geçer ve sığınmacıların geri verilip verilmeyeceği ile ilgili bilgi almak isterler. Hem Türk askerleri hem de sığınmacılar, öz yurtlarının böyle vatan sevdalısı kardeşlerimize kucak açacağından emin bir şekilde Ankara'dan gelecek cevabı beklerken. Ankara'dan gelen cevap herkesin tüylerini ürpertir:

ANKARA: ESİRLERİ İADE EDİN

Bu korkunç cevap, herkeste bir korku ve şaşkınlık uyandırır ve Ankara'nın cevabı tekrar istenir. Fakat talimat aynıdır: "Ülkelerine iade edin!"

BİZİ ÖLDÜRÜN GERİ VERMEYİN

Azerbaycanlı Türkler, bu cevap karşısında:

"Lütfen bizi o azılı düşmanlara teslim etmeyin, bizi siz öldürün. Kendi vatanımızda, kendi bayrağımızın altında ölmüş oluruz" deseler de, karakol komutanı içi kan ağlaya ağlaya, 146 sığınmacıyı yeniden Sovyet Rusya'sına, eslim etmek zorunda kalır. Ruslara zorlukla teslim olan 146 Türk evladı, hemen elleri ayakları bağlanarak oracıkta, Türk askerlerinin gözleri önünde kurşuna dizilerek öldürülür!

Tutsak Türklerin kurşuna dizilmeden önce söyledikleri bir ağıt şöyle:

Boraltan bir köprü, aşar geçer Aras'ı,

Yuğsan Aras suyuyla, çıkmaz yüzün karası.

 

Karası, karası, merhamet fukarası,

Karası, karası, merhamet fukarası,

 

Düşman bekler karşıda, önüne kattı beni,

Can alınan çarşıda, kardeşim sattı beni.

 

Dönüp seslendim geri, merhametsiz birine,

Beni siz vursaydınız, şu gavurun yerine.

 

Karakol komutanı genç subayın evine döndükten sonra yaşananlara dayanamayıp intihar ettiği anlatılır.

Kars'tan Ardahan'dan Iğdır'dan bu olayı duyanlar büyük üzüntü yaşar. Dönemin siyasi erkine tepkilidirler.

Tabi bu olayda; Stalin'in Türkiye'yi işgal edip sınırlarını genişletme hevesi karşısında, 1942'de imzaladığı "Truman Doktrinleri" ile Türkiye'yi Britanya ve Abd'ye açan Dönemin yönetici takımının Rusya karşısında izleyemediği Harici Diplomasi fukaralığı var.

Tek partili dönemdir ve Kurucu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK'ün Türk Ulusu için kurduğu CHP'nin başındaki İnönü; iktidarda kalabilmek için, emperyalitik teslimiyetçi ve dışa bağımlı korkak bir siyaset izlemektedir.

Stalinden sonra SSCB'de başa geçen Lev TROÇKİ'nin şu sözü bu fukaralığın başka bir kanıtıdır" Stalinden önce, Sınır komşumuz, dost ülke Türkiye vardı. Stalin'in İzlediği yanlış politika sonucunda. Sınırlarımızda artık, Türkiye ile birlikte Abd ve İngiltere var."

KALIN SAĞLICAKLA!

Kaynak: https://asasmedya.info/

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum