BEŞİR AYVAZOĞLU:Gelelim ‘Muhteşem Yüzyıl’a

Harem-i Hümayun’u yolgeçen hanına çevirerek en kötü niyetli oryantalistlerin bile ağızlarını açık bırakacak hoyratlıklar yaptıklarını anlattılar.

BEŞİR AYVAZOĞLU:Gelelim ‘Muhteşem Yüzyıl’a
29 Kasım 2012 - 10:58

 

Gelelim ‘Muhteşem Yüzyıl’a

“Muhteşem Yüzyıl”ın ilk birkaç bölümüne göz ucuyla bakmıştım. Daha sonra kanallar arasında gezinirken zaman zaman beşer onar dakika seyretmişliğim var, o kadar.

Dizinin saray entrikalarına ve cinselliğe odaklanacağı başından belliydi. Ama son bölümlerini seyreden bazı dostlarım, Meral Okay’ın ölümünden sonra senaristlerin işi iyiden iyiye çığırından çıkardıklarını, Harem-i Hümayun’u yolgeçen hanına çevirerek en kötü niyetli oryantalistlerin bile ağızlarını açık bırakacak hoyratlıklar yaptıklarını anlattılar.

Çok öfkelendiğine bakılırsa, birileri uyduruk Kanuni’nin sadece senaristlerin kafasında var olan haremde neler ettiğini -bu diziyi seyredecek vakit bulabildiğini hiç zannetmediğim- Sayın Başbakan’a sayıp dökmüş olmalılar.

Osmanlı tarihini konu alacak bir filmin veya dizinin çekileceğini duyduğum zaman tüylerim diken diken oluyor. Bir de sınırlı bir bütçeyle yola çıkılıyorsa, “Tamam,” diyorum, “Şimdi beyaz perdede veya ekranda yine komiklikler ve saçmalıklar seyredeceğiz!” Asırlarca dünyanın neredeyse dörtte birine hükmetmiş Osmanlı’nın gerçek büyüklüğünü, kudretini ve ihtişamını anlatabilmek için seçkin tarihçilerin de yer aldığı bir senarist grubunun en az üç-dört yıl çalışması ve hatırı sayılır bir bütçe gerekir. Türkiye’de bu işlere bulaşanlar genellikle Osmanlı tarihiyle sadece bir dizi veya film projesi geldiği zaman ilgileniyor, üç-beş kitap okuyup göstermelik danışmanlara güya danışarak kafalarına oryantalizmin çaktığı kalıpları uygulamaya koyuyorlar. “Muhteşem Yüzyıl” bile, Batılıların Kanuni’den söz ederken kullandıkları “Muhteşem” sıfatından aşırılmış, oryantalizm damgası taşıyan bir isim. Yeri gelmişken, TRT 1’de yayınlanmakta olan “Bir Zamanlar Osmanlı” dizisinin -öyle harem marem sahneleri yoksa da- kötülükte “Muhteşem Yüzyıl”ı solladığını rahatlıkla söyleyebilirim.

“Muhteşem Yüzyıl”ı savunanlar, Kanuni sürekli haremde yazlayıp kışlamasa, seferden sefere koşsa bu diziyi kimsenin seyretmeyeceğini, yani reyting alamayacağını söylüyorlar (İşittiğime göre, bazı eleştiriler üzerine Kanuni’yi birkaç defa sefere çıkarmışlar, fakat fena halde çuvallamışlar). İyi o zaman, reyting uğruna neyimiz var neyimiz yoksa hepsini bozuk para gibi harcayalım. Bana sorarsanız, akıllı, bilgili ve becerikli bir ekip, Osmanlı tarihinden haremin loş koridorlarına hiç uğramadan da reyting rekorları kıracak filmler, diziler çıkarabilir.

Hiçbir yazarın, hiçbir sinema yönetmeninin yapıp ettikleri bilinen tarihî şahsiyetleri yeniden kurgulayarak farklı göstermeye, yaşamadıklarını yaşatmaya hakkı yoktur. Tarih bilinen seyriyle arka planda akar, siz ön planda muhayyel karakterlere istediğiniz macerayı yaşatırsınız; bu kahramanların ve maceraların da anakronik olmaması, devrin ruhunu yansıtması şarttır.

Bana sorarsanız, on altıncı yüzyılın niçin muhteşem olduğuna dair ufacık bir ipucu bile vermeyen “Muhteşem Yüzyıl” dizisinin, ismiyle hiçbir alâkası yok.

Bunları niçin mi yazdım? Eleştiri hakkımı kullanmak için... RTÜK, mevcut kanunda tadat edilmiş hususlara aykırı bir durum görürse gerekeni yapar. Bunun dışında “Muhteşem Yüzyıl”a da, başka programlara da herhangi bir şekilde müdahale edilmesine şiddetle karşıyım. Televizyonun kapatma düğmesine basmasını veya kanal değiştirmesini bilmeyenlerin şikâyete de hakları yok. Daha iyilerinin yapılması için kıllarını kıpırdatmayanların, hiç... Başbakanımızın savcıları göreve davet etmesine bir anlam veremediğimi de belirtmek isterim.

Doğrusu, “Muhteşem Yüzyıl”ın yapımcı veya yönetmeni ben olsaydım, şimdi zil takıp oynardım. ZAMAN GAZ.

29 Kasım 2012, Perşembe

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum