BAĞIMLILIK: Esat Bozay

Zaman çok hızlı ilerliyor, yetişmek ne mümkün. Büyüklerimizin o anlattıkları anılardan, hikayelerden ne kadar da uzaklaşmışız aslında.

BAĞIMLILIK: Esat Bozay
05 Şubat 2013 - 22:41 - Güncelleme: 07 Şubat 2013 - 11:49

BAĞIMLILIK

Zaman çok hızlı ilerliyor, yetişmek ne mümkün.

Büyüklerimizin o anlattıkları anılardan, hikayelerden ne kadar da uzaklaşmışız aslında. Ben kendimi şanslı hissediyorum şu an ki çocuklara kıyasla. Bizim zamanımızda arkadaşlıklar bir başkaydı, oyunlar, aile yaşantısı bir başkaydı. Arkadaşlık bazen oyunda ‘aldım-verdim’, ‘iğne-iplik’ olurdu. Bazen ‘o senin takımında olursa ben oynamam’ dı. Zaman geçiyor büyük bir hızla, geçiyor ve biz o zamanı hak ettiğimiz gibi dolu dolu yaşayabiliyor muyuz? 10 yaşında ki bir çocuğun günlük yaptığı şeylerle, 20 yaşındaki birinin yaptıkları ne kadar benzer olabilir?

Şimdi durup bi önümüze bakarsak her yaştan insanın hayatını kendi elleriyle nasıl monotonlaştırdığını rahatlıkla görebiliriz. Teknoloji  hayatımıza bu kadar hızlı girebilmişken, neden onu hayatımızın en önemli konumuna yerleştiriyoruz ki. Aslında çok masum gibi görünse de, ona hakim olduğumuzu sansak ta, gerçek şu ki hayatımızı teknolojinin içine sıkıştırıp kendimizi kısıtlamaktayız. Şuan kimliğimiz Facebook, düşüncelerimiz Twitter, yaşam alanımız Foursquare adlı sanal programlar üzerine kurmuş bir şekilde yaşıyoruz, her ne kadar bunu inkar etsek te.

İnsanlar doğası gereği geçmişten günümüze hep bir yerlere bağlanma zorunluluğu içinde hissetmişlerdir kendilerini. Bir devlete bağlı kalmak istemişizdir ama onunla yetinemeyip devlet içinde birçok sosyal kuruluşlar kurup bunların birer üyesi olmaya başlamışız. Bu durum öyle bir hal almış ki, sen eğer hiçbir kurum ve kuruluşa bağlı değilsen ‘dışlanmışsın’. Peki, neden bu özgürlüklerimizi kendi ellerimizle kısıtlama çabası? Neden 5 yaşında ki çocuk, 10 yaşındaki çocuk, 20 yaşındaki, 30 yaşındaki insan nasıl olurda aynı şeylerle yaşayıp, kendini bir kısıtlama içerisine sokar oldu?

 Bizler her ne kadar kabul etmesek te birer bağımlıyız. Kendimizi kısıtlayacak olan her şeye, bizi biraz daha içimize kapatacak, soyutlayacak olan her şeye bağımlıyız. Bunun nedenine sadece teknoloji dememiz tabi ki hata olur, eksik olur. Bu zaten insanoğlunun doğasında olan bir şeydir. Ama bu bizi köreltmemeli, ufkumuzu açmamız lazım. Kabuğumuzdan çıkıp zincirleri kırmamız lazım. Bu nasıl mı olacak? Bunun cevabını bende bilmek isterdim, bir bağımlı olarak. Ama kendimizi sorgulayabiliriz aslında, ‘bu olmasaydı nasıl’ olurdu diyebiliriz. Demeliyiz. Çevremizde ki, yakınımızda ki çocuklara kendi çocukluklarımızı, büyüklerimizin anlattığı o dönemlerin çocukluğunu anlatabiliriz, onlara bunların varlığından bahsedebiliriz, yaşatabiliriz. Hayatın sadece 3,5 program üzerine kurulu olmadığını, bilgisayar oyunları üzerine olmadığını anlatabiliriz. Kim bilir belki o zaman kendimize bir kez daha yakınlaşma fırsatı yakalarız, kendimizi anlama, zamanın değerini iliklerimize kadar hissedip yaşayabiliriz. Bunları en azından denemeliyiz çünkü bizler birer bağımlıyız.

 

ESAT BOZAY

[email protected]

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum