YÜKSEL YILMAZ: CAN DÜNDAR SÖZLERİNE ELEŞTİRİ

“Eğer ‘unutmak’ 7 harfi yanyana getirmek kadar kolay olsaydı, biz de 5 harfi yanyana getirip ‘mutlu’ olurduk.

YÜKSEL YILMAZ: CAN DÜNDAR SÖZLERİNE ELEŞTİRİ
19 Haziran 2014 - 19:38

CAN DÜNDAR SÖZLERİNE ELEŞTİRİ

 

“Eğer ‘unutmak’ 7 harfi yanyana getirmek kadar kolay olsaydı, biz de 5 harfi yanyana getirip ‘mutlu’ olurduk.”Söz cambazlığı. Zekâyı sergiliyor ama çare sunmuyor.

 

“Hayattaki en güzel şeyin çocukluk olduğunu bile bile neden ‘Büyüyünce ne olacaksın?’ diye sorarlar?” Her çocuğun hayatının güzel olduğunu söyleyebilmek için mahalleden dışarı çıkmamak lazım. Neden sormasın, soran çocukluk güzel de olsa yerinde sabitlenmeyeceğini biliyor da ondan soruyor. Ne var bunda?

 

“Sırf sevgilinin yüzü gülsün diye, bazen saçmalamayı göze almaktır “aşk”…”Bu mizaçla ilişkili olup aşk dışında da çokça söz konusu olabilir. Aşkı zerresiyle böyle tanımlamak doğru değil.

 

“Eğer bir kadının gerçek aşkı olmayı başarabilmişseniz; çok şanslısınız, çünkü sizin için hayat; asla sıradan olmayacak.” Bu arada siz nesiniz; siz de âşık mısınız? Değilseniz de bunu başarabilirsiniz.

 

“Hayat ne garip... İnsanın hayatı soruyla başlar ve soruyla biter: ‘Adını ne koydunuz? Merhumu nasıl bilirdiniz?” Soruyla başlayan kısmına kadar neler sorulmuyor ki? İsterseniz bir ebeyle yahut ebeveynle görüşün bak bu kesinlikle ilk soru değil. Ayrıca son soru da sadece imam açısından doğru. Olmadı bu.

 

“Sonunda üzülmemek için âşık olmayanlar, tuvalete gitmemek için yemek yemiyor olmalı.” Valla olacağı varsa bu ikisi de elinizde olamaz.

 

“Kafasını çalıştıranların kafasını koparırken, kalçasını çalıştıranları baş tacı eden bir ülkeden ne bekleyebiliriz ki…” Ha, bak işte bu doğru.

 

“Ne ikna edici bir intihar girişimidir, şimdi seninle göz göze gelmek!” Bu biraz sihr-i kelam olmuş…

 

“İki kadın birleşince dedikodu yapar diyen erkek, başka bir erkekle kafa kafaya verince atom altı parçacıkları mı tartışır?” Erkekler boş da konuşsalar kadınların erkeklere nispeten daha dedikoducu oldukları gerçeğini değiştirmez.

 

“Yeterince dürüstseniz, fazlasıyla âşık ve gerçekten seviyorsanız; hazırsınız demektir: artık mutsuz olabilirsiniz.” Bunu sevdim.

 

“Erkek adam ağlamaz denir ya, sakın inanma! Unutma ki, erkek adam ağlamayan değil, bir kadını ağlatmayandır aslında.” Ne alaka? Erkek adamın ağlamaması başka şeydir; kime erkek adam deneceği de başka bir şey. Ayrıca çok kolayca ağlamaya meyyal kadınların özellikle haksız olduklarında bile ağlamaları durumunda kusura bakma ama “ağla ağla açılırsın” demek lazım.

 

“Sevgili dediğin güzelliğiyle seni kendine âşık eden değil, sana kendin olabilme şansını verendir.” Erdemi tanımlayacaksan erdemin tanımını yap. Sanki her gerçek sevgili erdemli olurmuş gibi sergilenmiş.

 

“Aşk erkeğe yakışır, kadın zaten aşktır.” Yok be, tam tersi de olmuyor değil.

 

“Rüyanda görüyorsan onu özlemişsindir, rüyanda görmek için yatıyorsan sevmişsin demektir.” Herıld yani. Bunu demeye gerek var mıydı?

 

“Kendini yaşamak; başkaları adına yaşamaktan vazgeçmekle başlar…” Mmm…

 

“Seyahatte cam kenarı sanki yalnızların yeridir... Çünkü aslında orası, başını koyacak omuz bulamayanlar içindir.” Her aklımıza ilginç geleni yazmamalıyız diye düşünüyorum; yazdığımız şey saçmalık da olabilir.

 

“Günümüz insanı aşka âşık, aşığa değil! Âşıkların kısa dönem askerlik gibi kısa sürmesinin nedeni herhalde bu. Zaplanan âşıklar dönemi bu dönem!” İsabet etmiş gibi geldi bana.

 

“Tamam, beni sevmesin; ama hiç kimse ona dokunmasın…” Vav…

 

“O yokken “hayır sevmiyorum, unuttum” deyip, onu görünce elin ayağın birbirine dolanıyorsa; âşıksın işte.” Son derece sıradan bir söz olmuş.

 

“Duymak istediklerini değil, duyman gerekenleri söyleyebilme cesareti olan insanlar olmalı yanında.” Kesinlikle.

 

“Hayat ne güzel olurdu, insan hem ‘aşık’ hem de ‘sadık’ kalmayı becerebilseydi.” Bu ikisi yetmezdi.

 

“Ölmek için doğmuştur ya insan; o yüzden her yağmur sonrası toprak kokusunu sever.” Doğmak için ölmüştür ya insan, o yüzden her ilkbahar bahar kokusunu sever. Ne yapacağız şimdi? Aç bir cihet, gelsin bir anlama…

 

“Eskisi gibi olsa aşklar… Kız, sevdiği erkeğin elini tutmaya utansa... Erkek, sevdiğinin gözlerine bakmaya kıyamasa.” İşte bu ciddi. Haklısın Can ağabey.

 

“Bazen ne onunla yapabilirsiniz, ne de onsuz. Ne terk edebilirsiniz, ne de yeniden sevebilirsiniz; sürünür gidersiniz.” İşin içinde çoluk çocuk ve alışkanlıklar da varsa… Ama erdemlilik bu işi halledebilir. Çare var.

 

“Çocukken yarın neler oynayabiliriz diye düşünürdük, şimdiyse yarın hayat bize hangi oyunu oynayacak diye düşünüyoruz.” Harika.

 

“Belki kimse olmayacak senin gibi; ama sen de olmayacaksın eskisi gibi.” Bence bu bir tespit; hem de fevkalade.

 

“Yanında seni ısıtacak biri varsa, üşümek gerçekten güzeldir.” Aşkın bir fotoğrafı.

 

“Sıcak bir ele ihtiyacın olduğunda diğer elini tut. Kimseden fayda yok bu devirde!” Bu yazarın buraya kadar en çok bu sözünü sevdim.

 

“Kadınlar kendini güldüren erkekten hoşlanır sözü yalandır unutma. Çünkü kadınlar, sadece hoşlandıkları erkeklere güler aslında.” Tespite bak tespite…

 

“Eskiden insanlar sevilir, eşyalar ise kullanılırdı. Gün geldi eşyalar sevilir, insanlar kullanılır oldu.” Düşündürücü değil mi?

 

“Seni ölene dek seveceğim boş laf! Ben seni sevdikçe ölmeyeceğim.” Can ağabey kendi bakış açısını kapamayan biri.

 

“Bakakaldım peşinden; ne gözümü alabildim, ne göze alabildim…” Arada kalmak bu olsa gerek…

 

“Ve aşk; o omzuna yattığında, rahatsız olmasın diye kılını bile kıpırdatmamaktır.” Sadece bu olmasa bile bunu da içerir.

 

“Bazen insan; ben iyiyim” dediğinde, gözlerinin içine bakıp “iyi değilsin biliyorum” diyecek birine çok ihtiyaç duyar.” Doğrudur.

 

“Aşk sevmesini bilen için vardır ve karşılıksızdır. ‘Ne kadar seversen o kadar severim’ gibi düşünmek aşk değil, tüccarlıktır!” Harika.

 

“Sevgilisinden ayrılan bir erkeğin suratının rengi değişir, kadının ise saçının rengi.” Aaa tespite bak.

 

“Geçmiş yaşanmışlıklarınız hala canınızı yakabiliyorsa; geçmemiş demektir.” Tespit adamı bu Can Dündar.

 

“Bir babanın, kızının sevgili olaylarına kızmasının tek sebebi; erkeklerin kimyasını biliyor olmasıdır aslında.” İşte bir tespit daha.

 

“Kadınmış derler adamı deli eden. Sen ne dersen de, yine kadındır deliyi de adam eden.” Anlaşıldı; Can Dündar’a ‘tespit ustası’ demeli.

 

“Unuttum dersin çevrendekilere; ama unutmadığını bir tek sen bilirsin. Aşk öyle bir şey işte; gitse bile unutamıyorsun yine.” ”Unutma!” âşıkların sloganı olmalı.

 

(NOT: Bu sözleri kaynaklarından değil paket halinde hazır olarak bularak değerlendirdiğimi itiraf etmeliyim. Bu yüzden değerlendirme yazarın orijinal yazılarından ziyade servis edilene olduğunu nazar-ı dikkate alınız.)

 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum