Kaşgar Emirliğinde İlmiye Sınıfının rolü
21 Mayıs 2024 - 10:07
Kaşgar Emirliğinde İlmiye Sınıfının rolü
Mehmet Akif Erdoğru
Bütün İslam devletlerinde olduğu gibi, Kaşgar Emirliğinde de Müslüman din âlimleri devlet teşkilatında önemli makam ve mansıplara atandılar. Kaşgar Emirliğinde devlet teşkilatı, Hokand Hanlığı devlet teşkilatının hemen hemen aynısıydı. Din âlimleri, ilmiye sınıfını oluşturdu ve toplumda da önemli saygı ve itibar kazandılar. Kaşgar Emirliğinde hem makam hem de ilmiş seviye olarak en üst görevli, emirin hizmetinde olan Şeyhülislam’dı. İngiliz Heyetin 1873’teki tespitlerine göre, genellikle en yaşlı din âlimi, Emir tarafından şeyhülislam olarak atanırdı. Sırasıyla, İslami adaleti sağlamakla görevli hâkimlerin (kadıların) baş hâkimine kazıkelan denirdi. Kriminal davalara bakan hâkime kazıasker; sivil davalara bakan hâkime kazıülkudat; dini davalara bakan hâkime kazıreis; genel ahlaka mugayir davalara bakan hâkime kazi muhtesip denirdi. Fetva veren hâkime müfti, temyiz hâkimine âlim; noterlik görevini yapan hâkime mukarrir; okul idarecisine müderris denirdi. Bunlara hizmet eden, ilmiye sınıfından, başka pek çok alt seviyede görevli memur da vardı. Camide hitabette bulunana hatip, namaz kıldırana imam, ezan okuyana müezzin, hademeye mücavir denirdi. Molla, ulema, âlim ve ahun unvanlarını ise İslam hukuku ve ilahiyatı konusunda uzmanlaşmış kişiler taşırdı. Üst düzey idareciye şeyh; vakıflardan sorumlu görevliye mütevelli; Kuran okuyan kişiye kari; türbe ve mezarları temizleyen kişiye ferraş denirdi. Tüm bu görevlilerin, Saray personeliyle iyi geçinmesi gerekirdi. İlmiye sınıfından çok az kişi emirin huzuruna çıkabilir ve emirin önünde oturabilirdi. Emirin önünde oturmak, ilmiye sınıfından çok az kişiye verilmiş önemli bir imtiyazdı. Emir, mutlak yetki sahibiydi ve onun önünde en ufak bir hata, onun öfke göstermesine neden olabilirdi. Bunlardan başka emirin sarayında ilmiye sınıfından olan görevliler vardı. Atalık bunlardan biriydi. Emirin çocuklarının eğitiminden sorumlu olan bu âlim, başka İslam devletlerinde lala veya atabeg unvanıyla geçer. Yine pervaneci denilen Han’a sunulan dilekçelerin içeriğiyle ilgilenen; risaleci denilen, emire sunulan dilekçelere cevap yazan üst düzey bir kâtip ile saray kütüphanesinden sorumlu olan bir kitabdar da mevcuttu. Demek ki Kaşgar Emirliğinde adalet, kazı ve müfti gibi unvanlar taşıyan Müslüman din âlimleri tarafından yürütülmüştür. Kaşgar Emirliğini oluşturan bölgelerde, her dadhahlıkta, bu unvanları taşıyan din âlimlerinden oluşan bir kadro vardı. İlmiye mensupları, hacı olurlarsa çok daha itibar elde ederlerdi. Bundan dolayı kazı ve kazıkelan ve şeyhülislam unvanını taşıyan bu din âlimleri, genellikle önce İstanbul’a gelirler, halifeyi (Osmanlı sultanı) ziyaret etmek isterler, sonra da onun maddi desteğiyle Mekke ve Medine’yi ziyaret ederlerdi. Ayrıca İstanbul ile Kaşgar şehirleri arasında İslami kitap (Sünni) değişimi de yapılırdı. Çin idaresi, Müslümanalrın dini atamalarına doğrudan karışmazdı. Çinlilerle Müslümanlar arasında bir dava olursa, bu durumda Müslüman hâkim ile Çinli hukuk dairesi başkanı Hoboy Dalay, nihai karar için Amban’a (Ambal. Kaymakam) havale ederlerdi.
Not: Görselde kullanılan resim Kaşgar Emiri Yakup Beye (1820-1877) aittir.
Mehmet Akif Erdoğru
Bütün İslam devletlerinde olduğu gibi, Kaşgar Emirliğinde de Müslüman din âlimleri devlet teşkilatında önemli makam ve mansıplara atandılar. Kaşgar Emirliğinde devlet teşkilatı, Hokand Hanlığı devlet teşkilatının hemen hemen aynısıydı. Din âlimleri, ilmiye sınıfını oluşturdu ve toplumda da önemli saygı ve itibar kazandılar. Kaşgar Emirliğinde hem makam hem de ilmiş seviye olarak en üst görevli, emirin hizmetinde olan Şeyhülislam’dı. İngiliz Heyetin 1873’teki tespitlerine göre, genellikle en yaşlı din âlimi, Emir tarafından şeyhülislam olarak atanırdı. Sırasıyla, İslami adaleti sağlamakla görevli hâkimlerin (kadıların) baş hâkimine kazıkelan denirdi. Kriminal davalara bakan hâkime kazıasker; sivil davalara bakan hâkime kazıülkudat; dini davalara bakan hâkime kazıreis; genel ahlaka mugayir davalara bakan hâkime kazi muhtesip denirdi. Fetva veren hâkime müfti, temyiz hâkimine âlim; noterlik görevini yapan hâkime mukarrir; okul idarecisine müderris denirdi. Bunlara hizmet eden, ilmiye sınıfından, başka pek çok alt seviyede görevli memur da vardı. Camide hitabette bulunana hatip, namaz kıldırana imam, ezan okuyana müezzin, hademeye mücavir denirdi. Molla, ulema, âlim ve ahun unvanlarını ise İslam hukuku ve ilahiyatı konusunda uzmanlaşmış kişiler taşırdı. Üst düzey idareciye şeyh; vakıflardan sorumlu görevliye mütevelli; Kuran okuyan kişiye kari; türbe ve mezarları temizleyen kişiye ferraş denirdi. Tüm bu görevlilerin, Saray personeliyle iyi geçinmesi gerekirdi. İlmiye sınıfından çok az kişi emirin huzuruna çıkabilir ve emirin önünde oturabilirdi. Emirin önünde oturmak, ilmiye sınıfından çok az kişiye verilmiş önemli bir imtiyazdı. Emir, mutlak yetki sahibiydi ve onun önünde en ufak bir hata, onun öfke göstermesine neden olabilirdi. Bunlardan başka emirin sarayında ilmiye sınıfından olan görevliler vardı. Atalık bunlardan biriydi. Emirin çocuklarının eğitiminden sorumlu olan bu âlim, başka İslam devletlerinde lala veya atabeg unvanıyla geçer. Yine pervaneci denilen Han’a sunulan dilekçelerin içeriğiyle ilgilenen; risaleci denilen, emire sunulan dilekçelere cevap yazan üst düzey bir kâtip ile saray kütüphanesinden sorumlu olan bir kitabdar da mevcuttu. Demek ki Kaşgar Emirliğinde adalet, kazı ve müfti gibi unvanlar taşıyan Müslüman din âlimleri tarafından yürütülmüştür. Kaşgar Emirliğini oluşturan bölgelerde, her dadhahlıkta, bu unvanları taşıyan din âlimlerinden oluşan bir kadro vardı. İlmiye mensupları, hacı olurlarsa çok daha itibar elde ederlerdi. Bundan dolayı kazı ve kazıkelan ve şeyhülislam unvanını taşıyan bu din âlimleri, genellikle önce İstanbul’a gelirler, halifeyi (Osmanlı sultanı) ziyaret etmek isterler, sonra da onun maddi desteğiyle Mekke ve Medine’yi ziyaret ederlerdi. Ayrıca İstanbul ile Kaşgar şehirleri arasında İslami kitap (Sünni) değişimi de yapılırdı. Çin idaresi, Müslümanalrın dini atamalarına doğrudan karışmazdı. Çinlilerle Müslümanlar arasında bir dava olursa, bu durumda Müslüman hâkim ile Çinli hukuk dairesi başkanı Hoboy Dalay, nihai karar için Amban’a (Ambal. Kaymakam) havale ederlerdi.
Not: Görselde kullanılan resim Kaşgar Emiri Yakup Beye (1820-1877) aittir.
FACEBOOK YORUMLAR