Yeni Tang Kitabı'ndaki "Kırgızlar" Bölümünün Tercümesi

 Yeni Tang Kitabı'ndaki "Kırgızlar" Bölümünün Tercümesi
16 Şubat 2023 - 16:23 - Güncelleme: 16 Şubat 2023 - 16:25
 
Yeni Tang Kitabı’ndaki “Kırgızlar” Bölümünün Tercümesi



Prof. Dr. Kürşat Yıldırım


“Boylar et yer, kısrak sütü kımız içerlerdi. Tanrı’ya ibadetlerinde; suyun ve otun peşinde konar-göçer yaşadıkları için, ibadetlerinin-kurbanlarının zamanı yoktu, onlar büyücülerine “gan” (“kam”) derlerdi. Evliliklerde koyun ve at başlık bedeli olarak verilirdi. Cephe hattını bozan, görevini yerine getirmeyen, ülkesinin varlığını tehlikeye düşüren, yağma ve hırsızlık yapanlar kafası kesilmek suretiyle idam edilirdi. Oğul yağma ve hırsızlık yaptığında kellesi babasının boynuna asılır ve o ölmeden de çıkarılmazdı”.

Milattan önceki devirlerden beri adları Çin kayıtlarında Gekun, Jiankun gibi şekillerde geçen Kırgızların kaynaklarda ilk kez Yenisey Irmağı’nın üst akımlarındayken görüldüğü söylenmektedir. Kırgızlar, Asya Hun Devleti zamanında Baykal’ın batısında, İrtiş Irmağı havalisinde bir Türk boyu olan Dinglingler ile birlikte yaşıyorlardı. Mugan Kağan zamanında Gök-Türklere tam olarak bağlandığı düşünülen Kırgızlar, devlette 630’dan sonra yaşanan esaret döneminde bağımsız oldular, bu esnada 648’de Çin’e elçi gönderdiler.
Gök-Türk Kağanlığı 682’de bağımsızlığını kazanınca tekrar onlara bağlandılar, Uygur Kağanlığı’nın hemen başlarında bu yeni devlete tâbi oldular. 840 yılında Ordu Balık’ı ele geçirip Uygur Kağanlığı’nı yıktılar. Kırgızlar kendi kağanlıklarını kurdularsa da burada çok fazla durmadılar ve Ötüken bölgesinden çıkıp eski yurtlarında yayılmaya devam ettiler.
Kırgızlar hakkında bilgi veren çok sayıda Çin kaynağı vardır. Bunlardan en önemlileri hanedan tarihleridir. Sırasıyla Shi Ji, Han Shu, San Guo Zhi, Wei Shu, Jiu Tang Shu, Xin Tang Shu, Jiu Wu Dai Shi, Xin Wu Dai Shi, Song Shi, Yuan Shi gibi ta- rihlerde bazı ayrıntılı kayıtlar bulunmaktadır. Yine Tong Dian, Taiping Huanyu Ji, Cefu Yuangui gibi çeşitli kaynaklarda da Kırgızlara dair bahisler mevcuttur.
Kırgızların 840 yılında kağanlık kurmalarına kadarki tarihleri ile çok kısaca kağanlık dönemlerinden haber veren en önemli kaynaklardan birisi “Yeni Tang Kitabı” olarak Türkçe karşılığını vere- bileceğimiz Xin Tang Shu’dur. Bu kaynak kültürel hayat hakkında da oldukça zengin bir malzeme sunmaktadır. Kaynağın Kırgızlarla ilgili kısmının sonunda 860’tan sonra 15 yılda Kırgız elçisinin üç kez Çin sarayına geldiği ve bundan sonra Çinlilerin on- larla herhangi bir ilişki kurmadığı bildirilmektedir.
Tang Hanedanlığı’nın resmi tarihi olan Yeni Tang Kitabı, Ouyang Xiu ve Song Qi başkanlığındaki bir heyet tarafından 225 cilt olarak hazırlanmış, 1060 yılında tamamlanmıştır. Bu kaynağın 217. cildinde Kırgızlarla ilgili “Xiajiasi” ve “Jiankun”  adlı ardı ardına iki müstakil bahis vardır. Gök-Türk çağındaki Kırgız ülkesi Jiankun olarak adlandırılmaktadır. Tam tercümesini verdiğim metinler için Zhonghua Shuju nüshası kullanılmıştır.1 Metindeki yer, halk-boy, kişi adları ve olaylarla ilgili tahlilleri, bugüne kadar çeşitli dillerde yapılmış tercümelerle mukayeseleri ise daha kapsamlı başka bir çalışmada yapacağım.
Tam Metin Tercüme
Yeni Tang Kitabı
(Xin Tang Shu
新唐書), C. 217, s. 6146-6151:

Xiajiasi 黠戛斯 (Kırgız)
Xiajiasi, eski Jiankun ülkesiydi. Toprakları tam olarak Yiwu (Kumul)’nun batısında, Yanqi (Karaşe- her)’nin kuzeyinde, Baishan (“Ak Dağ”)’ın eteklerindeydi. Onlara Juwu veya Jiegu da denirdi. Bunların türü olan Dingling, Xiongnu (Hun)’ların batı komşusuydu. Xiongnu (Hun), Çinli tabi General Li Ling’i Sağ Bilge Bey yaptı, Weilü ise Dingling Beyi oldu. Sonra Zhizhi Chanyu, Jiankunları (Kırgızları) mağlup etti, bu esnada doğudaki Chanyu otağına 7 bin li, gü- neydeki Cheshi (Turfan)’ya 5 bin li vardı. Zhizhi burayı başkenti yaptı. Nesiller boyu bu toprak yanlış olarak Jiegu olarak adlandırıldı, bazen Hegu veya Hegusi denildi. Onların halkı 100 bin kişiydi, iyi savaşan 80 bin asker çıkarırlardı, Huihe (Uygur)’nın 3 bin li kuzeybatısındaydılar, güneyde Tanman Dağı’na dayanırlardı. Toprakları yazları nemli, kışları karlı olurdu. İnsanlar uzun ve cüsseliydi, saçları kızıldı, yüzleri aktı, gözbebekleri göktü. Onlarda kara saç uğursuzluktu. Kara gözbebekleri olanların mutlaka önceki general Li Ling’in nesli olduğu söylenirdi. Erkek azdı, kadın çoktu. Kulaklarına küpe takarlardı. Gelenek olarak güçlü ve dayanıklıydılar. Erkek çocuk yiğitlik gösterdiğinde eline, kız evlendiğinde boynuna dövme yapılırdı. Karışık yaşarlardı, iffetsizlik çoktu.
Yılın başına “maoshi ay” derlerdi. Üç ay bir mevsim, 12 ay bir yıl olurdu. Mesela Çin takvimindeki on ikili dönümdeki yin, Kırgızlarda “pars” yılıydı. Hava çok soğuk olurdu, büyük ırmaklar da yarı donardı. Tahıl olarak darı, arpa, irili ufaklı buğday ekerler, değirmen taşıyla öğütüp un yaparlardı. Ekini 3. ayda eker, 9. ayda hasat ederler, mahsulden yemek ve içki yaparlardı. Onlarda meyve sebze yoktu.
Sürüleri, atları cüsseliydi, iyi savaşanlar baş at olurdu. Onlarda deve, sığır, koyun vardı, sığır çoktu, varlıklı besicilerde binlerce idi. Onların topraklarında yabani at, “guduo” (bir tür karaca?), sarı koyun, dağ keçisi, geyik, karakuyruk gibi yabani hayvanlar bulunurdu. Kara- kuyruk karacaya benzerdi, kuyruğu uzun ve karaydı. Balıklardan ince olanları 7-8 chi uzunluğundaydı, dışı (derisi) izsiz olanlar kılçıksızdı, ağızları çenelerinin altından açılırdı.2 Kuşlardan yaban kazı, ördek, saksağan, kartal, şahin vardı. Ağaçlardan çam, huş ağacı, karaağaç, söğüt, kamış bulunurdu. Çamın uzun olanlarına aşağıdan ok atılsa tepeye ulaşmazdı, huş ağacı çoktu. Buradan altın, demir, kalay çıkardı. Her yağmur yağdığında insanlar demir toplarlardı, “jiasha” denen ve gergedan boynuzu kadar sert malzemeleri kesebilen sert ve keskin demir silahlar yaparlar, genelde bunları Gök Türklere verirlerdi. Bunlar savaşta yay-ok, sancak kullanırlar, atlı askerleri ağacı işleyip kalkan yaparlardı. Bacakları ve ayakları da zırhla kaplıydı. Omuzlarında disk kalkanlar vardı, böylece oka ve kılıca karşı korunurlardı. (Yeni Tang Kitabı’ndaki “Kırgızlar” bölümünün başlangıcı).
Onların beyine Are denilirdi, aile adları da Are idi. Büyük bir sancak dikerdi. Geri kalanlar altında boylarıyla bağlılığını bildirirdi. Samur-sincap kürkü giymeye değer verirlerdi. Are kışın samur kürkü papak giyerdi. Yazın ise başına altın toka (veya taç) takardı, ucu keskin sonu kıvrıktı. İdare altındakilerin papak- ları ak keçeydi, bıçak ve bilek taşı taşımayı severlerdi. Yoksullar deri giyerler, papak takmazlardı. Kadınlar yünlü kumaş, sırmalı ipek kumaş, yün dokuma, narin ipek giyerlerdi; bunlar Anxi (Kuça), Beiting (Beş Balık), Dashi (Arap) bölgelerinden ticaretle alınan mallardı. Are, otağını Qingshan (Sayan)’da kurardı, otağının/merkezinin etrafı sur yerine geçen parmak- lıklarla çevriliydi, keçeyi işleyip otağ çadırını yaparlar, buna “midezhi” derlerdi. Onun komutanları ve emrindekiler ise küçük çadırlarda yaşarlardı. Herkes savaşa giderken, tabi olup hizmet eden boyların tamamı ilerlerdi. Memleket içinde samur, kara sincap vergi olarak toplanırdı. Onların unvanları şöyleydi: Başbakan (zaixiang), Askeri Vali (dudu; Tutuq), Komiser (zhishi), Yaver (changshi), General (jiangjun), Tarkan (dagan). Başbakan (zaixiang) 7, Askeri Vali (dudu) 3, Komiser (zhishi) 10 kişidir. Yaver (chan- gshi) 15 kişidir, General (jiangjun, Tarkan (dagan) olarak kişi sayısı yoktu. Boylar et yer, kısrak sütü kımız içerlerdi. Sadece Are hamurlu yemekler de yerdi. Onlarda müzik aleti olarak flüt, davul, kaval, çift kamışlı flüt, sarmal çan bulunurdu. Sahne gösterilerinde oynayan deve, aslan, at marifetleri, ip cambazlığı vardı. Tanrı’ya ibadetlerinde; suyun ve otun peşinde konar-göçer yaşadıkları için, ibadetlerinin-kurbanlarının zamanı yoktu, onlar büyücülerine “gan” (“kam”) derlerdi. Evliliklerde koyun ve at başlık bedeli olarak verilirdi, varlıklılar yüzlerce, binlerce verirdi. Birinin arkasından yas tutarken yüzlerini kesmezlerdi. Ölünün cesedi etrafında üç kez dönüp ağlarlar, sonra onu yakarlar, kalan kemiklerini alırlar, bir yıl geçtikten sonra kemikleri toprağa gömerler ve ardından gözyaşı dökerlerdi. Kışın ağaç kabuğuyla kaplanmış evlerde otururlardı. Onların yazısı ve konuşma dili Uygurlarınkiyle doğrudan aynıydı. Hukukları en katı hükümleri içerirdi. Cephe hattını bozan, görevini yerine getirmeyen, ülkesinin varlığını tehlikeye düşüren, yağma ve hırsızlık yapanlar kafası kesilmek suretiyle idam edilirdi. Oğul yağma ve hırsızlık yaptığında kellesi ba- basının boynuna asılır ve o ölmeden de çıkarılmazdı.
Are’nın otağından Uygur Kağanı’nın otağına deve ile 40 günde gidilirdi. Elçiler yolda Tiande’nın sağından 200 li gidince Xishoujiang şehrine varır, kuzeye 300 li gidince Piti Bulak’a varırdı, bulağın kuzeyba tısından Uygur otağına 1500 li mesafe vardı, doğu ve batı olmak üzere iki yol giderdi, bulağın kuzeyinden giden yol doğu yoluydu. Uygur otağının kuzeyinden 600 li gidilirse Xian’e Irmağı’na varılırdı, ırmağın kuzeydoğusunda Xueshan (“Karlı Dağ”) vardı, buranın toprağı bol bulaklı ve çok sulaktı. Qingshan (Sayan)’ın doğusunda Jian (Yenisey) adlı bir ırmak vardı. Irmak kayıklarla-sallarla geçilirdi, suların hepsi kuzeydoğuya akar, onların topraklarından geçerek birleşir ve kuzeyde denize dökülürdü.
Doğuda Muma (“Ağaç At”) Tujue (Gök-Türk)’nin üç boyuna varılırdı: Dupo, Milie, Ge’e’zhi. Bunların beylerinin hepsi Erkin (Jiejin) unvanı taşırdı. Evlerini huş ağacı kabuğunu kaplayarak yaparlardı. Onlarda iyi atlar çoktu, onların geleneğinde ağaç ata (bir tür kızak veya kayak) binilip buzun üzerinde kayılırdı. Kızakları ayaklarına bağlarlar, koltuk altlarından ağaç dalları iterek her seferinde yüz adım atarlar, güç ile çok hızlı olurlardı. Geceleri yağma yaparlar, gündüzleri saklanırlardı. Jiankun (Kırgız) halkı onları kendisine hizmet ettirerek tabi kılmıştı.
Jiankun 堅昆
Jiankun, aslında güçlü bir ülkeydi, toprakları Gök-Türklerinki kadardı. Gök-Türkler onların beyine kızlarını vermişlerdi. Onların toprakları doğuda Guligan (Kurıkan)’lara, güneyde Tubo (Tibet)’a, güneybatıda Geluolu (Karluk)’lara kadar uzanırdı. Başlarda Xueyantuo (Sir Tarduş)’lara bağlıydılar, Tarduşlar bir Jielifa (İlteber) ile onları idare ediyordu. Onların üç beyi vardı: Qixi Bey, Jushapo Bey, Ami Bey. Bunlar birlikte memleketlerini idare ederlerdi. Çin ile hiç ilişki kurmamışlardı. Tiele (Töles)’ların hepsinin Çin’e tabi olduğunu duyunca zhenguan saltanat devresinin 22. yılında (648), Çin sarayına elçi gönderip yöresel ürünlerinden sundular, onların başındaki İlteber Shiboqu- azhan bizzat saraya geldi, İmparator Taizong onu iyi karşıladı. Bakanlar şöyle dediler: “Geçenlerde Wei Köprüsü’nde üç Tujue (Gök-Türk)’nin boynu vuruldu, kendileri başarılarını söylüyorlardı çokça, bugün İlte- ber koltukta oturuyor, olan bitene vakıf oldurulsun”. İl- teber içki içip eğlendi (veya hafif sarhoş oldu). Huzurda tabi olma isteğini dile getirdi. Çin İmparatoru onların topraklarında Çin idari sistemine göre Jiankun İdare- si (fu) kurdurdu, İlteber’e ise Sol Garnizon Muhafız Büyük Generali (Zuo Tunwei Da Jiangjun) ve Askeri Vali (Dudu) unvanı verildi, onların toprakları Yanran Valiliği’ne (Duhu) bağlandı. İmparator Gaozong zamanında (649-683) tekrar Çin sarayına geldiler. İmparator Zhongzong’un jinglong saltanat döneminde (707-710), yöresel ürünlerden Çin sarayına sundular. Zhongzong elçiyi yanına çekerek ona şöyle dedi: “Ülke- niz ile benimkiyle aynı atadan gelmedir, başka bir tâbi ile karşılaştırmıyorum”.3 Tâbi ile içki içildi, elçi eğilerek selamladı. İmparator Xuanzong’un döneminde (713- 756) dört kez saraya gelip hediye sundular.
Ganyuan saltanat devresinde (758-760), Uygurlar tarafından mağlup edildiler, bu yüzden Çin ile kendileri ilişki kuramadılar. Sonra Di’lerin (yani Türklerin) dilinde adları yanlış söylenerek “Xiajiasi” oldu, Uygurlar onlara böyle derdi; kızıl yüzlü olunduğunda yine değişik şekilde “Jiajiasi” derlerdi. Bunlar Dashi (Arap), Tubo (Tibet), güneybatıda Geluolu (Karluk) ile daima karşılıklı ilişki içindeydiler, Tibet’le ilişki kurup gelip gidenler Uygurların yağmalarından korkarlardı, Xiajiasi’nın mallarını, hediyeleri korumak için mutlaka Karluk topraklarında konaklarlardı. Araplar çok işlemeli ipek dokumaya sahiptiler, onlardan 20 baş deveden fazlası gelmezdi, aynı anda taşımak mümkün olmuyordu. Böylece 24 baş deveye düşürüldü, 3 yılda bir Xiajiasi’ya gönderilirdi. Uygurlar bunların beyi Are’ya Pijia Dunjiejin (Dun Erkin) unvanı verdi.
Uygurların gitgide çöküşünden sonra, Are kendisini kağan ilân etti. Onun anası Tuqishi (Türgiş) kadınıydı, anası Hatun (Kedun) oldu. Karısı Karluk Yabgusu’nun kızıydı, o da Hatun (Kedun) oldu. Uygurlar başbakanlarını (zaixiang) göndererek onlara hücum ettilerse de başarılı olamadılar, savaşlar 20 yıl hiç durmadı. Are, zaferine dayanarak, hadsiz bir şekilde küstahça konuştu: “Senin talihin sonlandı, ben senin altın otağını alacağım, senin otağının önünde benim atım koşturacak, benim sancağım yükselecek, sen buna karşı koyabilirsen, derhal gel, artık yapamıyorsan bir an önce git!”. Uygurlar saldıramadılar, onların generali Julu Mohe (Külüg Baga), Are’nın tarafına geçti ve saldırıp Uygur Kağanı’nı öldürdü. Tele (Tegin)’lerin hepsi mağlup olup dağıldılar. Are bizzat orduyu komuta etti, kağanın otağını ve Uygur Kağanı’nın ve hatunun durduğu altın çadırı yaktı. Uygurların mallarının, varlıklarının hepsini ve kağanın Çinli eşi Taihe Prensesi aldı, ardından otağı Lao Dağı’nın güneyine taşıdı. Lao Dağı’na Duman Dağı da deniliyordu. Burası Uygur Kağanı’nın eski otağına at ile 15 gün mesafedeydi. Are’nın düşün- cesine göre prenses Tang Hanedanlığı’nın kıymetli bir kızıydı. Elçi ile muhafızlar eşliğinde prensesi Çin sa- rayına geri gönderdi. Bu esnada Uygur Kağanı Wujie yolda prensesi ele geçirdi, elçiyi öldürdü.
Huichang saltanat devresinde (841-846), Are elçisinin Çin sarayına varamadan öldürüldüğünü öğ- renince, Zhuwu Hesu’yu elçi olarak gönderip durumu bildirdi. “zhuwu”, “esir” aile adıdır; “he”, “korkusuz” demektir; “su” ise “sol” demektir. Demektir ki: “Asker, korkusuz, mahir sol okçu”. Elçi üç yıl sonra Çin başkentine geldi. İmparator Wuzong (840-846), çok memnun oldu, onu Bohai elçisinden yükseğe oturttu. Ona göre onun yeri epey uzaktı, görevini ve haracı yerine getirebilmişti, “İmparatorluk Yılkısı Kahyası” (Taipuqing) unvanlı Zhao Fan’a bu ülkeye nezaret ve yatıştırma için elçi yetkisi buyurdu, başbakanına Devlet Töreni Binası (Honglusi)’na gidip elçiyi görmesini emretti, çevirmen- ler aracılığıyla memurlar dağları, ırmakları, ülke geleneklerini incelediler. Başbakan De Yu imparatora dedi.
Ki: “Zhenguan zamanında (627-649) uzaktaki devletlerin hepsi geldi, İmparatorluk Sekreterliği Görevlisi (Zhongshu Shilang) Yan Shigu, Zhou Hanedanlı- ğı’nın tarihçi görevlilerinin Dört Yi4 hane- danlarının işlerini toplayıp oluşturdukları Wang Hui Pian gibi bir eserin yazılmasını rica etti. Bugün Xiajiasi (Kırgızlar), Orta Ülke5 ile kapsamlı bir ilişki kurdular. Sonraki çağlara ışık tutması için Wang Hui Tu’nun yazılması uygun olacaktır”. İmparator Devlet Töreni Binası’ndaki ressamlara emretti. Yine Are’nın soyunun Çin’de hüküm süren soyla aynı kökten geldiğinin kaydedil- mesini buyurdu.
Bu esnada, Wujie Kağan kalan halkıyla Heichezi halkına saldırdı. Are sonbaharda semirmiş atları sürüp ona saldırıp ele geçirmek istedi, Göğün Oğlu’na6 ordu ricasını belirtti. İmparator hizmette önde gelen Liu Meng’ı sınırları muhafaza memuru olarak atadı. İmparatorluk hükümeti de Sarı Irmak ile Long 4 şehir, 18 bölge uzun zamandır Rong-Di’lerle7 savaştan tükenmişti, ne talih ki Uygurların yenilip zayıfladı, Tubo (Tibet) karıştı, birbirlerine düşüp birbirlerini yediler, onların çöküşünden yararlanılabildi. Böylece Sağ Siyasi Danışman (Sanji Changshi) Li Shi, Xiajiasi (Kırgız) halkına görevlendirildi, Kırgızların başı “Zong Yingxiong Wu Chengming (“Ata Kahraman Cesur Samimi Aydın”) Kağan” olarak buyruk edildi. Elçi oraya ulaşmadan, İmparator Wuzong öldü (846). Xuanzong onun yerine geçti. Önceki impa- ratorun niyeti gibi arzuluyordu, söylenene göre Kırgızlara küçük bir tür diyordu, Tang (Çin) ile çarpışmaya yetmezlerdi, başbakana merkez eyaletlerde dördüncü dereceden yukarıda memurları konuyu müzakere ettirmesini buyurdu. Hepsi şöyle dedi: “Uygurların güçlü olduğu zamanlarda unvan buyruğu oldu, bugün talih ki güçten düşüp yok oldular, yine Kırgız eklendi, sonra ileride bela doğacaktır”. Bunun üzerine (Kırgız siyase- ti) durduruldu. Dazhong saltanat devresinin ilk yılında (847), imparator sonunda Devlet Töreni Bakanı Li Ye’ye Kırgızların başındakine “Ying Wu Chengming (“Kahraman Cesur Samimi Aydın”) Kağan” unvanı veren buyruğu elçi belgesiyle verdi. Xiantong saltanat devresi (860-874) boyunca üç kez Çin sarayına gel- diler. Ancak sonunda Kırgızlar Uygurları ele geçireme diler. Sonranın saraylarında, (Kırgızlara dair) ilişkiyi, buyruğu, emri tarih memurları kaydetmedi.
Dipnot
* İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü. [email protected]
1- Xin Tang Shu, Zhonghua Shuju Yayını, Beijing, 1997.
2- Metinde yorum yapılarak bu balıklardan ilkinin “mie”, ikincisinin “mohen” olarak adlandırılması da mümkündür. Bu durumda tercüme şöyle olur: “Sularında 7-8 chi uzunluğun- da (yaklaşık 2 metre) “mie” adlı balıklar bulunurdu, “mohen” adlı balık ise kılçıksızdı, bunların ağızları çenelerinin altından açılırdı”.
3- Tang Hanedanlığı ailesinin Türk köklerini gösteren bir ifadedir.
4- Çin’in etrafında, dört yönde Çinli olmayanlar için kulla- nılan genel bir ifadedir.
5- Yani Çin.
6- Yani Çin İmparatoru.
7- Batıda ve kuzeydeki Çinli olmayanlara verilen genel adlandırmadır.


Makalenin ilk yayınladığı yer ve görsel materyaller için kaynak: Prof. Dr. Kürşat Yıldırım,“Yeni Tang Kitabı’ndaki “Kırgızlar” Bölümünün Tercümesi, Türk Dünyası Tarih Kültür Dergisi, Cilt 73, Şubat 2023, (ss. 48-52).

 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum