Yahya Kemal hakkında son keşifler

Mehmet Samsakçı, Yahya Kemal'in evrakları arasından birçok yazı bulup gün yüzüne çıkarmış. Samsakçı, şairin 1920’li yılların ortalarında Halk Gazetesi'nde çıkan bir röportajını da yeni harflere aktararak okurla buluşturuyor.

Yahya Kemal hakkında son keşifler
16 Şubat 2024 - 09:30
Yahya Kemal hakkında son keşifler
ALİM KAHRAMAN

Değerli ilim insanı Mehmet Samsakçı’nın Yahya Kemal Enstitüsü Müdürlüğü görevini üstlendiğinden haberdardım. Şairin bugüne kadar yayımlanan külliyatına (12 kitap) yeni kitaplar ekleme hazırlığı içinde olduğundan da... Bunlardan biri (13. Kitap) Ocak 2024’te Son Keşifler/Derlenmemiş Şiir, Makale, Hatıra, Röportaj ve Mektuplar adıyla yayımlandı. Kitabı hemen alıp baştan sona okudum.

Adından da anlaşılacağı gibi Yahya Kemal’in külliyatına girmemiş şiir, yazı, röportaj ve mektupları yer alıyor bu kitapta. Bu metinler geçmiş yıllarda, başta kitabı hazırlayan Mehmet Samsakçı olmak üzere Ali Şükrü Çoruk, Nuri Sağlam gibi araştırmacılar tarafından Yahya Kemal’in el yazısı notları arasından derlenmiş veya yıllar önce yayımlandığı ve orada kaldığı gazete ve dergi sayfalarında keşfedilerek araştırma konusu yapılmıştı. Şiirler ve mektuplar da öyle...

YAHYA KEMAL’İN BİLİNMEYEN YAZILARI

Yahya Kemal’in sevenleri için birer gök armağanı sanki bu yazı ve şiirler. Tüm kitaplarını okudum derken bir de bakıyorsunuz ki şaire ait daha önce okumadığınız bir mektup, onunla yapılmış bir konuşma veya şairin kaleminden çıkmış bir yazı! Üslup bildiğiniz Yahya Kemal’in üslubu, konular onun konuları fakat açı değişmiş; daha önceki kitaplarında okumadığınız yeni kritikler yer alıyor içinde. Yahya Kemal’in özellikle Paris çevresinden adını bildiğiniz fakat hakkında müstakil değerlendirmeleri bulunduğunu bilmediğiniz isimler! Son Keşifler’de yer alan “Tanıdığım Genç Türkler” yazısı böyle bir yazı. Yahya Kemal burada İsmail Hakkı Paşa, Hoca Kadri, Abdullah Cevdet, Ethem Ruhi, İshak Sükûti, Dr. Nazım, Hâlid Raşid, Ömer Naci ve Samipaşazade Sezai isimlerini ayrı ayrı değerlendiriyor (Hatırlıyorum, Yahya Kemal Büyük Göçmen Kuş kitabımı hazırlarken Halid Raşid ismi kafama takılmış, fakat hakkında çok da açıklayıcı olmayan bazı satırlardan başka bir şey bulamamıştım.)

 

ŞAİRİN ZİHİN DÜNYASI

Mehmet Samsakçı, bu ve bunun gibi ele gelir bir çok yazı bulup gün yüzüne çıkarmış Yahya Kemal’in evrakı arasından. Samsakçı, şairin 1920’li yılların ortalarında Halk gazetesinde çıkan bir röportajını da yeni harflere aktararak yayımlamış. Orada, edebiyat ve düşüncede her şeyin havalarda uçuştuğu, henüz bir değer oluşumunun ortada olmadığı bir dönemde, “aldanmayan ve aldatmayan” (ifade Tanpınar’a ait) bir zihin işleyişi içinde buluyoruz Yahya Kemal’i. İşte bir cümlesi: “Şiir ve sanat sahası ‘ideolog’ların kanunlar vaz‘ edeceği saha değildir.” Bir başka cümlesi ise şöyle: “Edebiyat-ı cedide Müslüman hayatında(n) sıkılmış, Frenk hayatının ahlâkını, âlemini özlemiş bir sınıfın ifadesiydi.”

Yahya Kemal’i okurken büyük sanatkarlığı yanında ondaki zihin donanımını da keşfediyor insan: “Hürriyet kelimesinin Arapça olmadığını, 1860’tan sonra İstanbul matbuatında zuhur ettiğini herkes bilir” diyor. 19. Yüzyılın ikinci yarısında ve 20. yüzyılın başında “hürriyet” gibi bizim aydınlarımız tarafından türetilmiş ve Türkçe’ye mal edilmiş nice kelime var. Herkes onları Arapça zanneder; Arapça’da kullanılmazlar (“Saha”, “Mefkûre” de onlardandır mesela). Önemli bir konudur bu. 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Türkçe’deki gelişmeyi bu açıdan incelemek, hatta yüzyılın bir sözlüğünü çıkarmak ne kadar ilgi çekici olurdu. Bunun için kitaplar kadar dönemin gazetelerini de ince ince elden geçirmek gerekir.

Nuri Sağlam’ın daha çok İleri gazetesinden derlediği yazılar, şairin Millî Mücadele içinde savaş devam ederken, sıcağı sıcağına yazdığı siyasî içerikli yazılardır. Daha önce Eğil Dağlar kitabında toplanmış olan bu türden yazılarla bir bütün halinde ele almak gerekiyor onları da. Yahya Kemal’in Milli Mücadele içinde kalemiyle bir ön saf adamı olarak nasıl bir rol üstlendiğini ortaya koyuyorlar.

Ali Şükrü Çoruk tarafından Akşam gazetesi sayfalarından derlenen yedi yazı ise bir başka açıdan oldukça dikkat çekici içeriklerle çıkıyor karşımıza. Bu tür yazıları da Edebiyata Dair adlı kitabında bir araya getirilmişti daha önce Yahya Kemal’in. Şairdeki temyiz yeteneği sade bir dil ve düşünme akışı içinde fakat ufuk açıcı yüksek düzeylerde kendini ortaya koyar bu tür yazılarında. Verimli, gönendirici bir kritik alttan alta işleyiş halindedir. Süleyman Şevket’in o yıllarda iki cilt halinde çıkan Güzel Yazılar kitabı hakkında yazdığı yazı mesela.. Şair, devrin “muhterem” edebiyat öğretmenini saygıyla selamlarken kitap üzerinden bir zihniyetin analiz ve eleştirisini de gerçekleştirir. Yeni ortaya çıkan bu zihnî yapı, sadece Avrupa etkisinde gelişen son dönem eserlerini “Müntehebat” kitaplarına doldurmakta, fakat “umum Türk edebiyatına karşı biraz kayıtsız davran”maktadırlar. Onlar, “Avrupalılaşmazdan evvelki edebî parçalarla yeni neslin çocuklarını terbiye edemeyiz” gibi bir düşünce içindedirler. Buna net bir tavırla karşı çıkar yazısında Yahya Kemal; “bu iddia şiddetle götürüdür” diyerek! Götürü; yani başkasından emanet alınmış bir iddia! Edebiyat ve tarih derslerini, bir kimlik inşası bakımından oldukça önemli gören şair “Halit Ziya Bey’den ötesini görmemek maatteessüf bugünkü neslin yalnız gençlerinin değil, muallimlerinin, ediplerinin, şairlerinin de şiârı [asli özelliği] oldu. Bu kadar köksüz bir nesil Avrupa ve Amerika’nın hiçbir milletinde görülemez.” Yahya Kemal, sözü tekrar Süleyman Şevket Bey’in eserine getirerek ona bu konuda yol da gösterir: Eskilerin hece ve aruzdan, sade nesirden o kadar nefis eserleri nerede; “Eski muharrirlerimizden yalnız Evliya Çelebi’de Süleyman Şevket Bey’in iki kitabını doyuracak kadar güzel ve zengin ve pek özlü parçalar yok mu?” diye sorar.

Buraya kadar verdiğimiz örnekler de gösteriyor ki, Yahya Kemal’in “aldanmaz ve aldatmaz” sağduyusu sadece kendi dönemine değil, bugün bize de yol göstermeye devam ediyor. Her yazısında daha bunlar gibi, okuyanı gönendiren, ruhlara merhem olan ne kritikleri var şairin. Ben bunlar içinde özellikle “Vatan ve Muallim Naci” yazısını da büyük bir zevkle okuduğumu özellikle not etmek isterim.

Zaman zaman Mehmet Âkif gibi, Ahmet Haşim gibi isimlerin sahip olduğumuz nasıl hazineler olduğunu unutur gibi oluyoruz. Yahya Kemal de onlardan biri. Umarım Son Keşifler kitabı bizi yeni bir Yahya Kemal okumasına sevk eder.


Not: Yazı ilk olarak yenişafak gazetesi Kitap ekinde 15/02/2024 Perşembe tarihinde yayınlanmıştır.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum