Uygurlar için değişen bir şey yok!

Malezya, Tayland, Pakistan ve Özbekistan gibi ülkeler Çin hapishanelerindeki insanlık dışı uygulamaların bilinmesine rağmen Uygurları iade etmekten çekinmiyor...

Uygurlar için değişen bir şey yok!
27 Şubat 2013 - 18:18

Dünya Uygur Kurultayı Başkanı Rabia Kadir, Nisan ayının sonunda organize edilecek olan dünya Uygur kadınları konferansının ön hazırlıkları için Paris'te idi. Dünyanın çeşitli ülkelerine dağılmış olan başta Uygur kadın ve çocuklarının sorunlarını tartışmayı hedefleyen konferans aynı zamanda Çin Halk Cumhuriyeti'nde yaşayan ve dışlanan diğer etnisitelere mensup kadınları da bir araya getirmeyi amaçlıyor. Konferansa yüze yakın ülkeden 130 ila 180 arasında katılımcının katılması bekleniyor. Konferansın siyasi olmaktan çok kadın ve çocuk hakları konusunda çalışmalarda bulunacağı ifade ediliyor. Ancak organizatörler şuan için izin verilen konferansın Hollande'nin ilkbaharda gerçekleştireceği Çin ziyareti öncesinde iptal edilebileceği endişesini de taşımıyor değiller.

Rabia Kadir, Kurultay Başkanı olarak Uygur Türklerinin dış dünyadaki sesi. Geçen yıl, Washington Post'ta kaleme aldığı yazıda Çin'de gerçekleşecek yönetim değişikliğinden ümitvar olduğunu ve Doğu Türkistan'da yaşayan Uygurların maruz kaldığı ağır şartların hafifleyeceğini düşündüğünü ifade ediyordu. Lakin , "Xi Jinping'in seçilmesinden bu yana, son üç ayda üç Uygur idama mahküm edildi, bu sebepten ona güvenemeyiz" diyor ve ekliyor: "Uygurların pasaport talebinde bulunmalarına izin verilmiyor. Çin yeni yılından önce hiçbir şey yapmamış olsalar da Uygur ailelerinin evi aranmıştır." Doğu Türkistan'dan gelen bilgilerin gerçeği yansıtmadığını ve Sincan'da baskıların arttığını ifade ediyor (Le Monde).

Pasaport ve vize sorunu Rabia Kadir'in iyi bildiği sorunların başında geliyor. Çin Respublikası başta olmak üzere pek çok ülke onu "persona non grata" kabul ediyor. Doğu Türkistan'da yaşananlar Uygurları öncelikle komşu devletlere göç etmeye zorluyor. Legal yollardan sağlanamayan geçişler "uluslararası hukukun sağladığı" haklar çerçevesinde gerçekleştirilmeye çalışılıyor. Ancak bunun da sorunsuzca gerçekleştiğini söylemek zor.

Bölgedeki ekonomik ve diplomatik dengeler Uygurların lehine değil. Çin'le iktisadi işbirliğin gerçekleştiği Şanghay İşbirliği Örgütü üyeleri tarafından kabul edilen güvenlikte işbirliği kararları teröre karşı ortak mücadeleyi de kapsıyor. Bu işbirliği çerçevesinde, Çin'in terörist kabul ettiği gruplar Orta Asya Cumhuriyetleri'ne kolay kolay sığınma talebinde bulunamıyorlar. Bununla birlikte, Asya'da ki Amerika-Çin dengesine uygun olarak Çin'le iyi geçinmeye çalışan ülkeler sığınma talebinde bulunan Uygurları, uluslarası hukukun öngördüğü koruma yükümlülüklerini de yok sayarak, dönsün geriye Çin'e iade etmekte çekinmiyorlar.

Urumçi'de 2009'da geçekleşen eylemlerin ardından Çin, Uygurların sığınma talebinde bulunmalarını önlemek için bölge ülkleri üzerinde yoğun baskı uyguluyor. Çin, Uygurların "terörist, radikal İslamcı ve ayrılıkçı" olduklarını söyleyerek özellikle teröre karşı ortak mücadele çerçevesinde bölge ülkelerinden yardım talep ediyor. Bu baskılar yalnızca bölge ülkeleriyle de sınırlı değil. İktisadi işbirliğinin yoğun olduğu ülkeler üzerinde de dolaylı yollardan baskı uyguluyor.

Son olarak Malezya'ya 2012'nin başlarında, sahte pasaportlarla giriş yapmaya çalışan ve sığınma talebinde bulunan altı Uygur, Aralık ayının son günlerinde apar topar, gizlice Çin'e iade edildi. Şubat ayı başında, bu insani skandalın ortaya çıkmasıyla Malezya uluslararası organizasyonların hedefi haline geldi. Tutuklanan Uygurların, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği ile temas halinde oldukları, komiserliğin "sığınma" taleplerinin kabul edilmesi için Malezya makamlarıyla temasta olduğu bilinmesine rağmen iade edilmeleri, Genevre'de merkezi bulunana MYK tarafından, uluslararası hukukun açık ihlali olarak değerlendirildi. Malezya'da yaşananlar ne ilk ne de son. Bundan önce de 2011'de sığınma talebinde bulunan 11 Uygur Çin'e iade edilmişti.

Malezya gibi bölge ülkelerinden Tayland, Laos, Pakistan, Vietnam, Kamboçya, Özbekistan, Kırgızistan ve Kazakistan'da sığınma talebinde bulunan Uygurları Çin'e iade etmekten çekinmiyor. Dünya Uygur Kurultayı, uluslararası toplumdan, Çin hapishanelerindeki insanlık dışı uygulamaların bilinmesine rağmen bu iadeleri gerçekleştiren ülkelerin kınanması çağrısında bulundu.

Çin devleti, Urumçi'de 2009'de yaşanan olaylardan sonra bölgede suların durulduğu ve olumlu gelişmelerin yaşandığını bildirse de gerçekte ağaç ormanı gizleyemiyor. Çin devleti başta Kaşgar olmak üzere çeşitli şehirlerinde başlattığı dönüşüm hareketiyle medeniyetinin izlerini silerken, yerel kültür egemen Han kültürü karşısında asimile edilmek isteniyor. Son yaşananların ışığında, iade edildikten sonra sığınma talebinde bulunan Uygurları derdest etmekten çekinmeyen Çin yönetiminin Doğu Türkistan'da yaşayan Uygurlara şefkatle yaklaştığını düşünebilir miyiz?

Sinan Özdemir/ Dünya Bülteni - Brüksel

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum