Türk kimdir?

Geçtiğimiz günlerde, yine bu derginin yayıncılarından Ahmet Yeşiltepe'nin NTV için hazırladığı, Asya'daki Türk izlerini takip eden, bugünkü Moğolistan topraklarına uzanan, Türk anıt-yazıtlarının bulunduğu coğrafyada yapılan, çok başarılı bir program yayınlandı.

Yeryüzünde, Türk kültür tarihinin birçok önemli eserinin yer aldığı, geniş bir alan söz konusudur. Buralarda bulunan eserleri, sadece tanıtmakla bırakmayıp, bir kültürün doğuş ve yaratılış öyküsünü ifade eden çalışmaların, dün ve bugün arasındaki sürekliliğin ortaya çıkarılmasında çok önemli bir işlevi olacağı açıktır.

Yapay ve tarihsel olan

Günümüzde kimlik meseleleriyle ilgili tartışmalar arttıkça, bu konuyla ilgili yayınlarda da ciddi bir yükseliş gözlenmektedir. Bu yayınların bir kısmının, aktüel tartışma sorunları tarafından belirlenmiş olmasının, daha doğrusu aktüalitenin içinden meseleyi anlamaya çalışma çabalarının problemlerini taşımış olmasına rağmen, azımsanamayacak ölçüde katkı niteliği taşıdığı da bir gerçektir. Bu çalışmaların, yayınların ve tartışmaların, Türkî toplulukların milletleşme sürecinin anlaşılmasına katkı yapması, bu konudaki kafa karışıklığının giderilmesinde faydalı olması beklenir.
Bir süredir üstünde durduğum, etnik mesele, ırk, ayrımcılık, milletleşme, milliyetçilik gibi konuları yazarken, maalesef bilgiden, düşünceden ve anlamadan çok önyargıların hakim olduğu bir sahanınvarlığını ve genişliğini daha fazla hissettim.

Türkiye'nin resmi ideolojisi içinden gelenlerin ulusalcılarının da, bugün bu ideolojiyi eleştirenlerinin de, millet meselesini ele alırken, aynı ortak yanlışı paylaştıklarını görmek şaşırtıcı değildir.
Bunlardan ulusalcılara göre, "cumhuriyetten önce Türk yoktur, cumhuriyet Türk ulusunu yaratmıştır" derken, aynı toplumsal-kültürel mirastan gelip, bugün resmi ideolojiden liberal bir yere kaymış durumda olanlar ise, "elbette Türk'ü cumhuriyet zorla yarattı, diğer etnik kimlikleri bastırarak Türk ulusu oluşturuldu" demektedirler. Dikkat edilirse söylenen şey aynıdır. Sadece bir kısmı olayı onaylarken, diğerleri bunu yanlış bulmakta ve eleştirmektedir. Her ikisine göre de "Türk etnisitesinden devlet eliyle, Türk ulusu inşa edilmiştir."

Millet olmak

Bu anlayış bütünüyle yanlıştır. Batılılaşma sürecinde, cumhuriyet dönemi de dahil bu topraklarda oluşan millet anlayışı yani ortak tarihe sahip Müslümanlar'dan oluşan "Türk milleti" olgusu tahrip edilerek, onun kültürü zorla yok edilerek "yapay bir ulus" yaratılmak istenmiştir.

Gazetemiz BUGÜN'de, Seda Şimşek'in pazartesi röportajında, Prof. Dr. Teoman Durali Hoca bu meseleyi, yani Batıcı elitlerin tarihsel Türk milletini nasıl tahrip ettiklerini "kültürel soykırıma uğramak" diye, çarpıcı bir şekilde özetlemiştir. Dolayısıyla bu ülkede Türkler, Batıcı projeyi uygulayan devletçi elitlerin iktidarı altında kendi tarihlerine, kültürlerine karşı uygulanan bir soykırımla karşı karşıya kalmışlardır. Bu ülkenin tarihsel millet anlayışıyla, Batıcı jakobenizmin oluşturmaya çalıştığı ulus arasındaki temel fark, bu mesele anlaşılmadan görülemez.

Bu sebepledir ki, tarihsel millet anlayışına ve onun kültürüne karşı yapılan saldırı, Kürtler'e, Zazalar'a, Türkmenler'e, Kıpçaklar'a, Tatarlar'a, kısaca ortak bir tarihe sahip olan, Müslüman halklardan oluşan Türk milletine karşı yapılmıştır. Bugün, demokrasinin imkanlarıyla, tarihsel birikimin sahip olduğu millet anlayışını, yeniden inşa etmek durumundayız.

Vedat Bilgin-

10 Nİsan 2013-Bugün Gaz.