Türk Dünyasının Ölümsüz Kalemi: Cengiz Aytmatov

Özgehan Özkan Cengiz Aytmatov yalnızca Türk dünyasının değil, bütün dünyanın sevdiği, saydığı, eserlerini ilgi ile takip ettiği bir yazardır. O uluslararası bir sanatçıdır. Öyle ki, Gün Olur Asra Bedel romanı 176 dile çevrilerek âdeta bir reokor kırmıştır.

Türk Dünyasının Ölümsüz Kalemi: Cengiz Aytmatov
10 Haziran 2020 - 23:00 - Güncelleme: 10 Haziran 2020 - 23:02

Cengiz Aytmatov yalnızca Türk dünyasının değil, bütün dünyanın sevdiği, saydığı, eserlerini ilgi ile takip ettiği bir yazardır.

O uluslararası bir sanatçıdır. Öyle ki, Gün Olur Asra Bedel romanı 176 dile çevrilerek âdeta bir reokor kırmıştır. Bununla birlikte Türkiye’de de çok sevilen, okunan bir yazardır. Türkiye her ne kadar kitap okuma alışkanlığı düşük bir ülke olarak ifade edilse de Aytmatov romanları bunun dışındadır.

Her nesilden insan Aytmatov ismini mutlaka bilir. Bütün eserlerini okumamışsa bile en azından Gün Olur Asra Bedel’i okumuştur veya sinemaya da uyarlanan Selvi Boylum Al Yazmalım’dan haberi vardır. Türk yayınevleri onun kitaplarını basmak için birbirleriyle yarışır. Çünkü bilir ki Türk okurunda bu ismin bir karşılığı vardır, Türk okurunun gönlünde bu yazara güzel bir yer ayrılmıştır.

Aytmatov’un Türkiye’de bu kadar sevilip tanınmasının tek nedeni uluslararası tanınırlığını hak eden edebî yeteneği değildir. Aytmatov Türkiye’de sevilir, çünkü deyim yerindeyse “Kan çeker”.

Geçmişi, adlı adsız kahramanlarla dolu olan, kahramanları seven ve yücelten Türk milleti Türklüğe hizmet eden, Türk’ün adını dünyaya duyuran şair, yazar, bilgin, kültür ve sanat insanlarını da âdeta birer kahraman olarak görmüş ve bağrına basmıştır. Aytmatov da bu anlayışa her yönü ile uyan bir kişidir. Türk dünyasından çıkan ve adını bütün dünyaya duyurup kendini okutan bir yazardır.

Cengiz Aytmatov’un sırrı; hem dünyanın bütün kültürlerinin anlayabileceği, sevebileceği konuları işlemesi hem de bunu yaparken köklerine sımsıkı bağlı kalmasındadır. Örneğin Gün Olur Asra Bedel romanında Sovyet rejimi baskısına rağmen millî kimliğine, kültürüne, diline, inancına, geleneğine, göreneğine sımsıkı bağlı, bunları yaşatmayı kendi varlıklarının bile üstünde gören karakterler yüceltilirken; asilime edilmiş, Sovyet etkisi altında kalmış, Sovyet hayranı, dilinden, kültüründen âdeta utanan, gelenek görenek bilmeyen karakter küçümsenir. Bu karakter yine romanda anlatılan bir efsanede geçen Mankurt karakteri ile özdeşleştirilir.

Mankurt, Cengiz Aytmatov’un dünyaya literatürüne kazandırdığı bir kavramdir. Mankurt; işkence ile iradesi elinden alınarak âdeta, robot hâline getirilmiş bir kişidir. Saçları kökünden çıkarılmış kafatasına taze yüzülmüş deve derisi sıkıca geçirilir. Kızgın güneşin altında öylece bekletilen kişinin kafasındaki deve derisi sıkılaşır ve kafatasına, beynine baskı yapmaya başlar. Bu işkenceye maruz kalan kişi artık düşünemez olur. İradesini kaybeder. “Sahibi” ne derse onu yapar. Sahibi “Git anneni öldür” dese sorgulamaksızın gider öldürür. Mankurt işte böyle ruhunu kaybetmiş, iradesiz, cesedinden ibaret bir karakterdir. Aytmatov asimile olmuş, kültüründen kopmuş, milli benliğini küçümser hâle gelmiş insanları Mankurt ile özdeşleştirmektedir.

Cengiz Aytmatov’un babası Kırgız Türkçesi üzerine çalışmalar yaptığı için,1937 yılında Stalin rejimi tarafından katledilmiştir.( Stalin’in Türk aydınlarına yönelik katliamı ve Törekul Aytmatov’un katledilişi; Ahmet Buran’ın Kurşunlanan Türkoloji kitabında detaylı olarak belgeleriyle anlatılmıştır.) Geçmişinde Türk düşmanlığının zalimliğini en acı şekilde yaşayan Aytmatov’un yaşamı da bir anlamda mankurtlaşma ile mücâdele olarak tanımlanabilir. Mücâdelesini kalemi ile yapmıştır. Okurlarına mankurtluğun insan olmanın en aşağı seviyesi olduğu mesajını en çarpıcı şekilde vermiştir.

Onu okuyanlar mutlaka kendini, davranışlarını, yaşadığı toplumun gidişini sorgular. Yedigey adlı karakterin vefat eden arkadaşı Kazangap’ı geleneklere uygun olarak gömmek için verdiği mücadelede köklere bağlılığın önemi okurun bilinçaltında yer eder. Kitle iletişim araçlarından yayılan popüler kültür içeriklerinden “Ben dünya vatandaşıyım”, “Millî aidiyet ayrımcılıktır” gibi kulağa ilk bakışta hoş gelen ancak aslında yıkıcı olan mesajlar ile Mankurtlaşma yoluna giren gençler, Aytmatov’u okuduktan sonra kendilerine gelirler. Sadece bu bilinci aşılaması bile Aytmatov’u değerli yapmak için yeterlidir.

Cengiz Aytmatov; başta Kırgızistan olmak üzere, tüm Türk dünyasına yayılan ve nihayet bütün dünyayı içine alan bir değerdir. Ancak bu değerler halkasının temeli merkez halkadaki Türklük ve köklere bağlılıktır. Bu değerli kalemi vefat yıl dönümünde saygıyla ve rahmetle anıyoruz.

 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Günün Başlıkları