Türk denizcileri koruyan tılsım türünün tek örneği

Türk denizcileri koruyan tılsım türünün tek örneği
12 Ağustos 2023 - 10:04

Kanuni’nin fethettiği Rodos Adası’nda bulunan Osmanlıca kitabenin sırrı 450 yıl sonra çözüldü. Kitabeyi çözümleyen Dr. Mehmet Tütüncü, Osmanlı’nın 400 yıl hüküm sürdüğü adada, Rodos Kalesi’nin deniz kapısına yapılan tarihi taşın ‘Türk denizcileri koruyan tılsımlı bir taş’ olduğunu keşfetti. Dr. Tütüncü, “Bu kitabe Türk denizcilerinin manevi dünyasını yansıtan tek kitabe. Deniz Kuvvetleri Komutanlığımız bu kitabenin bir örneğini yaptırarak gemilerde arma olarak kullanmalı” dedi.
Türk denizcileri koruyan tılsım türünün tek örneği

SALİHA SULTAN

Kanuni Sultan Süleyman’ın 1522’de bizzat fethettiği Rodos Adası’nda bulunan Osmanlıca kitabenin sırrı yaklaşık 450 yıl sonra çözüldü. Adaya yaptığı ziyarette kitabeyi fark eden tarihçi Dr. Mehmet Tütüncü, yaptığı çalışmaların ardından 400 yıl Osmanlı hükümdarlığında kalan adada yer alan tarihi taşın Türk denizciliğinin parlak devrinden kalma ‘Türk denizcileri koruyan tılsımlı bir taş’ olduğunu keşfetti. Keşfi hakkında ilk kez KARAR’a konuşan Dr. Tütüncü, kitabeyi 2016’da mimar Mehmet Emin Yılmaz’la birlikte adaya yaptığı bir çalışma ziyareti sırasında Rodos Şehir Müzesi’nde gördüğü bilgisini verdi. Dr. Tütüncü, “Taş olağan dışı bir şekilde tasarlanmış daireler ve halkalar hâlindeydi. Sanki taşa değil de kâğıda yazılmış gibi canlıydı ve dört katmanında da gizli, çözülmesi gerekli şifreler barındıran mesajlar taşımaktaydı” dedi.

Ardından kitabeye ilişkin araştırmalara başladığını aktaran Dr. Tütüncü, “Kitabeyle ilgili ilk görsel Neval Konuk tarafından 2008’de yayımlanan ‘Midilli, Rodos, Sakız ve İstanköy’de Osmanlı Mimarisi’ kitabında bulunuyor. Dönemin Dışişleri Bakanı Ali Babacan, sunuş yazısında bu kitabe hakkında şunları yazmış: ‘Kanuni Sultan Süleyman’ın fethinden sonra Osmanlı Dönemi’nde Rodos Kalesi’ne yerleştirilen kitabenin ön kapağındaki ilk kitabe, saha çalışması sırasında Rodos’ta bir Türk evinin avlusunda bulunmuş ve ilk kez bu yayına dahil edilmiştir’. Ancak kitapta kitabenin resmi ve genel açıklamalar dışında yazıt ve içeriği hakkında herhangi bir analiz ve yorum bulunmuyor.” Daha sonra Ludvik Kalus’un 2002’de herhangi bir yorum yapmadan yazıtın Arapça içeriğini çözümlediğini tesbit eden Dr. Tütüncü, “Ancak yazıtın sonundaki Türk harflerini çözümlememiş ve yazıttan çıkarmış. Kalus, kitabenin yapım tarihini de yanlış okumuş, 982 olarak kaydetmiş. Ancak yaptığım çözümlemede bu tarihin 987 olduğunu tesbit ettim.” Bu araştırmaların ardından kitabenin üzerindeki Türkçe yazıyı çözümlemeye giriştiğini kaydeden Dr. Tütüncü, “Taşı incelediğimde üst kısımda bazı ayetlerin bulunduğunu, bunların altında ise iki beyitlik Türkçe bir şiir yazıldığını fark ettim. Bu iki beyitlik şiir çözülürse taşın fonksiyonu hakkında bilgi sahibi olabileceğimize inandım. Ardından katman katman çözümlemesini yaptım, ne olduğunu anlamlandırmaya çalıştım” diye konuştu.

‘TÜRK DENİZCİLERİN MANEVİ DÜNYASINI YANSITAN TEK KİTABE’

Şu an müzede bulunan tarihi kitabenin geçmişte UNESCO Kültür Mirası Listesi’nde bulunan Rodos Kalesi’nin duvarında yer aldığını da aktaran Dr. Tütüncü, “Kitabe kalenin giriş kapısındaymış, yani geçmişte denizden giden gelen herkes bu kitabeyi görüyormuş. Yaptığım araştırma ve çözümlemenin ardından bu kitabenin Türk denizcilerinin manevi dünyasını yansıtan tek kitabe olma özelliğini taşıdığına inanıyorum” diye konuştu. Dr. Tütüncü, kitabenin ‘mühr-i pür nukuşi’ yani bulunduğu yerde yapılmış bir taş olduğunu belirterek, kitabedeki yazılarda ‘mühr-i enver’ yani ‘nurların mührü’ olarak tarif edildiği bilgisini DE vererek, “Buradan anlaşılacağı gibi bu taş bir tılsım taşıdır ve özellikle Rodos’taki denizcilere uğur getirmesi sağ salim gidip gelmeleri için tasarlanmıştır” görüşlerini aktardı.

‘DENİZ KUVVETLERİ ARMA OLARAK KULLANMALI’

Dr. Tütüncü, kitabenin gerek form ve gerekse içerik bakımdan eşsiz bir eser olduğunu vurgulayarak, şu ifadeleri kullandı: “Üst kısımda Şura, Yunus ve Meryem surelerine atıflar yer alıyor. Bu üç Kur’an suresinde de bilindiği gibi denizcilikle ilgili referanslar bulunmaktadır, yani Allah’ın denizdekileri nasıl kurtardığına ve gemileri yüzdürdüğüne dair ayetler. Bu özellikleri nedeniyle Türk denizcilerinin manevi dünyasını yansıtan tek kitabe olma özelliğini taşıyor.” Dr. Tütüncü, son olarak şu değerlendirmeyi yaptı: “Yaptığım araştırmalar sonucu geçmişte kalenin Türk denizcilerinin sefere çıkmadan altından geçtikleri deniz kapısına asılan bu taş, sefere çıkan leventlerin de dokunarak sağ salim geri gelmek için dua ettikleri bir obje olmalı. Yani Türk denizciliğinin parlak devrinden kalma önemli bir yadigâr. Bana göre, Deniz Kuvvetleri Komutanlığımız bu kitabenin bir örneğini yaptırarak arma olarak kullanmalıdır.” Kitabeyle ilgili çözümleme ve araştırmalarının detaylarına yer verdiği bir makale de kaleme aldığı bilgisini veren Dr. Tütüncü, makaleyi Hollanda’da altı ayda bir çıkan Uluslararası Türkoloji Dergisinde yayımladığını kaydetti.

12kr02-man.jpg

DR. TÜTÜNCÜ’NÜN ÇÖZÜMLEDİĞİ TÜRKÇE YAZI

Dr. Tütüncü, kitabe ile ilgili ilk ipucunu alt kısmında yer alan dikdörtgen şeklindeki beyitlerde yazdığını belirterek, bu beyitlemelere dair çözümlemesinin sonuçlarını şöyle aktardı: “Bu iki beyitte ‘Ali Ağa bu mühr-i pür-nukûşi/Çünetdi bu mahalde vaz’ı gazâ/Dedi tarihin ehl-i nazarlar/Bu mühr-i enver ne zîbâresm-i a’ lâ’ ifadeleri yer alıyor. Yani günümüz Türkçesiyle ‘Ali Ağa bu resimlerle (nakışlarla dolu) mührü bu yerde yaptırdı/Bunu görenler tarihini söylediler/Bu ışıklar (nurlarla) dolu mühürdür ki ne muhteşem ve güzel bir resimdir’ anlamına geliyor. Kitabenin son satırında da ebcet olarak tarih düşülmüş, hesaplanınca sene 987 çıkıyor yani miladi 1579 yılına denk geliyor.”

12kr02man2.jpg

‘HAC’ VE ‘HİÇ’ ŞİFRELERİ DE DİKKAT ÇEKİYOR

Dr. Tütüncü, kitabenin üzerindeki yazıların dört katmanda yer aldığını belirterek her bir katmana dair çalışmasının detaylarını şöyle özetledi: “Dış halkalarda en üstte besmele ve yanlarında ise Allah’ın dör ismi, Sultan, Rahman, Burhan ve Subhan yazılmıştır. Bunların altlarında ise Kur’an-ı Kerim’den üç surenin, Kalem, Meryem ve Şura surelerinin baş ayetlerindeki gizemli harfler (huruf-i mukataa) yazılmıştır.” Taştaki birinci şifrenin Meryem Suresi olduğunu söyleyen Tütüncü, bu surenin Rodos şövalyelerinin ismini aldıkları Hazreti Yahya ile ilgili ayetler içerdiğini hatırlatıyor. Dr. Tütüncü, ikinci şifre olan Şura Suresi’nin gemilerin sadece Allah tarafından denizde yürütüldüğüne dair ayetler içerdiğini belirtirken, üçüncü şifre olan Kalem Suresi’nin de yine denizle ilgili olduğunu, suHz. Yunus’un deniz yolculuğunu aktardığını vurguluyor. Kitabenin daha birçok şifre barındırdığını düşündüğünü de dile getiren Dr. Tütüncü, şunları da aktardı: “Örneğin birinci halkada iki sıra halinde 31 defa yazılmış ‘hiç’ ve altında da 13 defa hac kelimesi geçiyor. Öte yandan Rodos’taki İbrahim Paşa Camisi’nde bir kitabe daha var. Bizim denizcilik kitabemizden yaklaşık 40 yıl önce yazılan bu kitabede caminin fetihten sonra yapıldığı, adanın hac ve arafat yolunda olduğu belirtiliyor. Bizim tılsımlı kitabede yer alan hac atıfı da bununla bağlantılı olabilir.”

1.jpg

Rodos Kalesi Şövalye Kapısı: Kitabe, geçmişte bu kalenin Rodos Şövalyeleri'nin armasının olduğu bölümde bir fetih nişanesi olarak yer alıyordu.

DÖRT ASIR BOYUNCA OSMANLI TOPRAĞIYDI

Kanuni Sultan Süleyman, Rodos’u şövalyelerin elinden alarak İstanbul-Mısır arasındaki hac yolunun güvenliğini sağlamak, korsanlığa son vermek, adada esir Müslümanları kurtarmak amacıyla fethetti. Kendisinin de bizzat katıldığı fethin ardından Rodos Adası, yaklaşık 400 yıl Osmanlı’nın egemenliğinde kaldı. Ada, 1912’de On İki Ada’nın Trablusgarp Savaşı sırasında İtalyanlar tarafından yapılan çıkarmalar sonucu işgale uğramasıyla kaybedildi. (Soldaki Minyatür: Ömür Koç’un, 19’uncu Devlet Türk Süsleme Sanatları Yarışması’nda başarı ödülü alan ‘Kanun-i Sultan Süleyman’ın Rodos Seferi’ eseri.)

12kr02-ana.jpg

 

İlk yayın yeri:https://www.karar.com/kultur-sanat-haberleri/turk-denizcileri-koruyan-tilsim-turunun-tek-ornegi-1776517

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum