TALHA FORTACI: İÇİ BOŞALAN KAVRAMLAR

Bu ülkede yıllardır aleni olmasa da gizli bir şekilde İslam düşmanlığı sistemli olarak uygulanmış. Bu düşmanlık gerek yabancı güçlerin elleriyle, gerek ise yerli kişi ve gruplar aracılığıyla yapılmıştır.

 TALHA FORTACI: İÇİ BOŞALAN KAVRAMLAR
01 Haziran 2013 - 19:18

                                     İÇİ BOŞALAN KAVRAMLAR

 

Maalesef günümüzde her şeyin değer kaybettiği gibi, kavramlar da manalarını yitiriyor. Dünya ile ilgili kavramların önemini kaybetmesi beni fazla ilgilendirmiyor fakat iş İslami kavramların içinin boşalmasına gelince, orada kendimi işe karışmak zorunda hissediyorum.

 

Bu ülkede yıllardır aleni olmasa da gizli bir şekilde İslam düşmanlığı sistemli olarak uygulanmış. Bu düşmanlık gerek yabancı güçlerin elleriyle, gerek ise yerli kişi ve gruplar aracılığıyla yapılmıştır.

 

Yapılan düşmanlıklar o kadar çoktur ki saymakla bitiremeyiz. Ben bu yazımda sadece İslami kavramalara yapılan ince ayarları anlatmaya çalışacağım. Aslında bu konu tam akademik çalışma gerektiren kapsamlı bir konu fakat ben bunu henüz başaramayacağımdan kısa bir deneme yazısı olarak sunma gayretinde olacağım.

 

Ülkemizde İslami kavramlarla çok oynanmış ve hala oynanmakta. İslam’la ilişkisi olan her ne varsa içi boşaltılmak istenmiş ve boşaltılmakta. Bunda başarılı da olunmuş ve hala da olunmakta. Başarılı olunmuş diyorum çünkü hem kavramların manalarını bozmuşlar hem de biz Müslümanlara bunu yutturmuşlar. Yutturmakla da kalmamışlar, bu kavramaları bozma işini bize de öğretmişler. İşte olayın asıl kızdığım, asıl içime sindiremediğim tarafı da bu. Düşman tabiî ki düşmanlığını yapacak, ona neden bize düşmanlık yapıyorsun diyecek halimiz yok. Lakin bize ne oluyor da kendi kendimize düşmanlık yapıyor, kendi kendimize kurşun sıkıyoruz.

 

Konuyu biraz daha açıklığa kavuşturmak ve kendi kendimize yaptığımız kötülüğü daha iyi ifade etmek amacıyla birkaç örnek vermek istiyorum. Mesela içini boşalttığımız kavramların başında “İslam” kelimesi geliyor. Manası barış olan bu kelimeye öyle ayıp ediyoruz ki; ona “radikal, ılımlı, sosyalist, kapitalist” yaftalarını yapıştırabiliyoruz. B u kelime bizim mübarek dinimizin ismi. Bu sebeple ona bu tür sıfatlar ekleyen düşmanları anlarım ve onların düşmanlıklarına veririm. Fakat Müslüman bir kimse bu lafızları kullandığı zaman buna tahammül edemem. Bugün gazete sayfalarını açtığımızda, bizim Müslüman olarak bildiğimiz birtakım köşe yazarları bu tür sıfatları çok rahat eklerler “İslam” ın başına. Oysa onlardan hiç beklemediğimiz bir tavırdır bu.

 

Peki, neden karşıyım bu tür yaklaşımlara, sebebi şu: Biz eğer İslam dinin başına radikal kelimesini eklersek manası şu olur; ”köktenci İslam”, çünkü radikal kelimesinin manası köktenci. O zaman sormamız gerekmez mi, yahu kardeşim radikal olmayan bir İslam mı var ki sen İslam’a radikal diyorsun. Veya ılımlı İslam dediğimizde yine ortada bir ılımlı olmayan İslam olması gerekmiyor mu? Hâlbuki ki İslam dini hem ılımlı bir dindir hem de radikal bir dindir. Ilımlıdır çünkü insanlara kaldıramayacakları yükler yüklemez, onlara kolaylaştırmayı ve müjdeci olmayı öğütler. Radikaldir çünkü hem ibadetlerinde taviz vermez, hem de barışı gerçekten kökten ister. Ama salt olarak ne radikaldir ne de ılımlıdır. Aslında manaları çok kötü olmayan bu kelimeler yanlış kullanımlarıyla İslam’a zarar veriyor. Yani siz İslam’a ılımlı veya radikal dediğinizde o İslam değil başka bir din oluyor bunu belirtelim. Çünkü ALLAH katında din tektir. Onun adı da İslam’dır. Yalnızca İslam.

 

İçini boşalttığımız kavramlardan bir başkası da “Ramazan Bayramı” kavramı. Müslümanların bayramı olan, bir ay oruç tuttukları için, çeşitli ibadet ve taatlarda bulundukları için ALLAH’ın onlara bir hediye olarak verdiği Ramazan bayramı değil “Şeker Bayramı”. Şeker bayramı da nedir yahu? Bunu kim icat etti bilmiyorum ama iyi niyetli olduğunu da düşünmüyorum. Bence bu da yine İslami olan kavramlara yapılan bir operasyon sonucu ortaya atılmış yeni bir buluş. Her şeyin sekülerleştiği dünyamızda dini bayramları bile sekülerleştirmenin gayretinden öte başka bir şey değil. Tamam, insanlar ramazan bayramında birbirlerine şekerler, tatlılar, yemekler ikram ederler ama Ramazan bayramı kesinlikle şeker bayramı değildir. O Ramazan bayramıdır. İnsanları ramazanın mahiyetinden uzaklaştırıp, o zamanı insanların birbirlerine şeker ikram ettiği, sadece gülünüp eğlenildiği zamanlar haline getirmek ramazan ayına da ramazan bayramına da ihanettir. Onu dini niteliğinden çıkartıp, dünyevi bir bayram kisvesine bürümek çok yanlıştır.

 

Bu tip örnekleri alt alta sıralasak bu yazı bir kitap hacmini alır. O yüzden daha fazla uzatmıyorum ve buradan tüm Müslümanlara haykırıyorum. Lütfen dini ve manevi değerlerimize sahip çıkalım. Su uyur düşman uyumaz atasözümüzü kulağımıza küpe yapalım. Ve sürekli uyanık olalım. Bazı şeyler bize basitmiş gibi geliyor fakat bunlar sonuçları çok ağır olan şeyler. Ramazan bayramını şeker bayramı olarak öğrenen ve Ramazandan bi haber yetişen nesiller görmeyi hiçbir Müslüman istemez. O sebeple dinimize ve onun içeriği olan şeylere sahip çıkalım. Yıllar önce bu vatanı nasıl düşmana karşı canımız pahasına kurtardıysak, bu yapılan gizli düşmanlıklara karşı da savaşalım ve varımızı yoğumuzu ortaya koyalım.

 

Allah’a emanet olun, İslam’la kalın…

 

                                                                            Talha Fortacı

                                                                    [email protected]

                                  

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum