TALHA FORTACI: BALON

Dünya ekonomisini tamamen değiştiren devrim, yeni inanışları ve yaşam tarzlarını da beraberinde getirmiştir. Üretmeyi ve tüketmeyi kutsayan, parayı ilahlaştıran bir zümrenin var olmasına ortam hazırlamıştır.

TALHA FORTACI: BALON
02 Kasım 2014 - 18:42

                                                             BALON

İnsanlık tarihine baktığımızda insanları değiştiren, sosyo -kültürel ortamı derinden etkileyen birçok toplumsal olayın meydana geldiğini görüyoruz. Ve bu olayların toplumlar nazarında maziyi unutturan dönüm noktaları olduklarını anlıyoruz. Örnek verecek olursak; İslamiyet’in gelişi, İstanbul’un fethi, Avrupa’daki Rönesans hareketleri, bu dönüm noktalarına işaret eden olgulardır. İfade ettiğimiz bu gelişmeler dönemin insanlarını, daha doğru bir ifadeyle küresel anlamda tüm dünyanın kaderini değiştiren çapta devrimlerdir.

 

19. yüzyılda meydana gelen sanayi devrimi de bu dönüm noktalarından bir tanesidir. Sanayi devrimi toplumların değişmesi bağlamında ve bütün dünyayı ilgilendirmesi açısından modern zamana ruhunu üfleyen ve adeta günümüze bit rota belirleyen evrensel bir kimlik kazanmıştır. Devrimden öncesine dayanan ve tamamen bilek gücü odaklı üretim, yerini dev makinalara ve karşısında durulması imkânsız olan bir güce bırakmıştır. Artık daha çok hammaddeye ihtiyaç vardır, çünkü seri üretimin gerçekleşebilmesi için bu kaçınılmaz bir gerekliliktir. Ülkeler bazında da bu teknolojiye sahip olanlar hızlı bir büyüme ve gelişme sürecine girmiştir. Sahip olmayanlar ise sömürge olmaya mahkûm olmuşlardır.

 

Dünya ekonomisini tamamen değiştiren devrim, yeni inanışları ve yaşam tarzlarını da beraberinde getirmiştir. Üretmeyi ve tüketmeyi kutsayan, parayı ilahlaştıran bir zümrenin var olmasına ortam hazırlamıştır. Böylesine büyük bir gelişmeden İslam’ın ve Müslümanların da etkilenmesi kaçınılmaz olmuştur. O devirde çok da güzel günler geçirmeyen İslam âlemi bu yeni durum karşısında gereken direnci gösterememiş ve ortama ayak uyduramamıştır. Osmanlının parçalanmasıyla bir bütün olmaktan uzaklaşan İslam dünyası, küçük devletler haline gelip Avrupa’nın sömürgesi durumuna düşmüştür. Avrupa’nın tamamen yok etmeye veya o topluma ait değerler hafızasını silmeye yönelik saldırgan politikası Müslümanların yaşadığı coğrafyalarda çok değişik bir sosyal ortam yaratmıştır. İsmi Müslüman ama birçok fiili İslam’dan uzak insanlar topluluğu meydana getirmiştir.

 

Bu yeni düzen maalesef iki yüz yıldır böyle devam ediyor. Parayı ve askeri gücü elinde tutan Avrupa ve Amerika ne yazık ki iki yüz yıldır dünya siyasetine yön veriyor. Doğal olarak bu da Müslümanların aleyhinde işleyen bir süreci ifade ediyor. Çünkü her zaman için baskın toplumlar müdahil oldukları toplumları etkilerler. Bu etkileşim hem siyasi, hem kültürel, hem ahlaki, hem de imani noktada, kısacası aklımıza gelebilecek her türlü sosyal olgu üzerinde gerçekleşir.  Bizim de bu alanlarda etkilendiğimiz ve kendi medeniyetimize karşı yozlaştığımız tartışmasız bir gerçek olarak ortada duruyor.

 

Onların her alanda güçlü olması bizim ise bu güce karşı herhangi bir refleks geliştiremeyişimiz, zihinlerimizde Amerika ve Avrupa’nın karşı konulamaz mutlak güçler olarak yer etmesini sağladı. Bu aslında Müslüman olarak bizlerin gerçek gayemize ulaşmamız noktasında önümüzde duran bir engel teşkil etti. Öyle bir engel ki tamamen beyinlerimizde olan, kendi kendimiz içine girdiğimiz bir aşağılık psikolojisi durumu. Bir an önce uyanmamız gereken gaflet uykusu hali.

 

Bu durumdan kurtulduğumuzda dönemin süper güçlerine kafa tutmuş ve onları yerle yeksan etmiş Müslüman toplumların var olduğunu göreceğiz. Gerçekten samimi olursak ve tek davamız Allah’ın emrini yeryüzüne hâkim kılmak olursa, yine göreceğiz ki Allah’ın yardımı hep yanımızda olacak. Her düştüğümüzde o bizi kaldıracak. Kalplerimizden korkuyu alacak ve o korkuyu düşmanın kalbine salacak. Tek yapmamız gereken Allah ve resulüne hicret etmek. Âmâ gerçek manada ve tüm benliğimizle hicret etmektir. O zaman göreceğiz ki Amerika’sı da, Avrupası da, Rusya’sı da, Çin’i de, aslında patlamaya hazır bir balondan başka bir şey değilmiş.

01.11.2014 Talha FORTACI

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum