Tahsin Gündoğan: YAĞMUR'

İsmine yağmur denilen ve yağdığında insana o an adeta hayata tutunma sebebiyeti veren,

Tahsin Gündoğan: YAĞMUR'
19 Haziran 2013 - 17:53

‘YAĞMUR’

İsmine yağmur denilen ve yağdığında insana o an adeta hayata tutunma sebebiyeti veren, doğanın ve Tanrı’nın bize hediyesi diyebileceğimiz bir yaşama nedeni var yeryüzünde… Kendisini yeryüzüne bıraktığında, hangi mevsim olursa olsun, bir başka güzeldir yağmur… Ancak en çok da sonbaharda güzeldir. Sararmış yaprakların dallardan ayırıp özgürlüğe koşar gibi kendilerini rüzgara bırakmasıyla ve yere vardıkları anda ortaya koydukları o eşsiz manzara ile birlikte buluşan yağmur damlaları, insanı ayrı bir hüzün ile kaplanmasına neden olur çoğu zaman… 

Bazen, şemsiyeyi kapatmak için en güzel sebeptir… Zaten gereksizdir yağmurlu havada şemsiye taşımak…

Bazen yalnızlık kokar yağan yağmur… Rüzgar ile beraber dans eden denize ve onlara eşlik eden yağmurun bıraktığı o eşsiz duyguya ortak olmak istersin oturmakta olduğun sahil kenarında terkedilmiş olan bir bankın yalnızlığına eşlik ederek…

Bazen, Tanrı’nın bize dinlettiği müziktir yere düşen yağmur damlalarının ortaya çıkardıkları o eşsiz tınılar… Hayatı bir sahne olarak kabul edecek olursak, arka fondaki görüntü olarak kapalı gri bir yağmur havası ve hayatın  fon müziği olarak da yağmur damlalarının tınılarını kabul ettiğimizde , Tanrı’nın yeryüzünde bize armağan olarak bıraktığı doğal bir tiyatrodur aslında O an…

Kimi zaman, gözyaşlarınızla karışarak sizin hüznünüzü paylaşır, sizinle konuşmadan dertleşir, o anki düşüncelerize eşlik eder… Sizinle beraber ağlar... Gözyaşlarınızı ve o anki dertlerinizi sizden alır adeta ve yol kenarındaki mazgaldan içeriye doğru hiç çıkmayacak şekilde akar gider..

Kimi zaman sevincinizi paylaşır… Keyifli olduğunuz anda, bir otobüs durağında oturup yağmuru izlemek  kadar başka bir keyif veren şey yoktur insana… O anda sizin sizinledir ve içinizden mırıldanmakta olduğunuz şarkıya eşlik eder, sizinle beraber söyler…

Islanmak pahasına yağmurda  dolaşmak vardır… Herkesin şemsiye altından somurtkan suratlar içerisinde adeta kaçarak gittiği caddelerde, siz insanların boş bırakmış olduğu caddede aheste adımarla, yağmurda ıslanmanın keyfini çıkararak devam edersiniz yolunuza… Belki de o an’da kulağınızda bir Ortaçgil bestesinin var olması keyfinizi iki katına çıkaracaktır..

Bazen yağmur altında bir sigara yakar insan, sigara ıslanmasın diye avucunun içine alır… O an ısıtır avucunu sigaranın o küçük olan ve O’na yaşam veren ama sizden de alan ateşi… Belki de o an elini ısıtması gereken şeyin aslında sigara ateşi olmadığını düşler… Bir eksiklik vardır avuçlarında… Belki de söylemek istediği ama söyleyemediğini farkeder…

Bazen de evde pineklemek için iyi bir fırsattır kimileri için… Sıcak bir kahve, keyif alınası bir kitap ile beraber pencere önüne oturulmuş, yağmurun verdiği keyifle okunan kitabın vermiş olduğu keyfin harmanlanması… Ya da havanın melankolisini uygun olacak bir film izlemek de keyif verebilir o an…

Bazen düşünürsün yağmur yağarken.. Sokak lambalarını, sokak başında park etmiş olan arabaları veya yılların yorgunlugunu üzerinde tasıyan apartman catılarını temizlediğini düşünürsün.. Ancak tüm şehrin üstüne yağan ve tüm şehri boydan boya temizleyen yağmurun insanların üzerinde yağdığında onları da temizlemesini istersin.. Sadece bir dilektir bu… Belki de insanlar o yüzden kaçıyorlardır yagmur yağdığında koşarak.. Islanmak bahane olabilir. Arınmak istemiyorlardır belki de kötülüklerinden, düşüncelerinden…

Yağdıktan  sonra ardında bıraktığı şehirdir en güzel olan… Ve bıraktığı o eşsiz toprak kokusu…

Bülent Ortaçgil’e kulak verelim öyleyse…

Bugün yağmur/ Bir kadın saçıdır Yeryüzüne Dökülen /Upuzun ince ince karanlık kokulu…

Sen ki aşkla aldatıldın/ Yüreğin taş parçası/ Dinle yağmuru dinle/ Teselli bul türküsünden…

Her şey olur/ Her şey büyür/ Her şey geçer/ Hayat kalır…

 


FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum