SEYHAN ÇAĞLAR EMEN: AMANSIZ HASTALIĞIMIZ DALKAVUKLUK

Fötr şapka ile yer değiştirdi kavuklar, Devir değişti,değişmedi dalkavuklar

SEYHAN ÇAĞLAR EMEN: AMANSIZ HASTALIĞIMIZ DALKAVUKLUK
05 Eylül 2014 - 17:58

                                        AMANSIZ HASTALIĞIMIZ DALKAVUKLUK

          Büyük Selçuklu Devleti'nin hükümdarı Sultan Alparslan ve oğlu Sultan Melikşah'ın ünlü veziri,  şair ve devlet adamı Nizam-ül mülk, ilim ve din büyüklerini sık sık sarayında toplar, onlara izzet ve ikramda bulunur, ancak ulema'nın sadece birinin kendi yanına, diğerlerinin ise karşısında oturmalarına izin verirmiş. Bu duruma üzülenlerden biri ''Bizlere hürmet ediyorsunuz ama eşit davranmıyorsunuz,  bizlere karşınızda yer verirken, diğerine yanınızda yer veriyor, ona daha çok iltifat ediyorsunuz''deyince, Nizam ül-mülk''Sizler benim hoşuma gidecek şeyleri söylüyorsunuz, bu muhterem zat ise benim yapmam ve yapmamam gereken şeyler ile hata ve kusurlarımı da söylüyor, bana yol gösteriyor, başarım için yardımcı oluyor, bu sebeple ona farklı davranıyorum.'' diyor. Böylece gerçek dost ile iyi gün dostlarının farkını ortaya koyuyor.

        Osmanlı Devleti döneminde zenginlerin ve devlet adamlarının kavuklarını bir dala takıp taşırlarmış, kavukları taşıyan görevliye dalkavuk diyorlar, bu tabir zamanla değişmiş, çıkar karşılığında eğilen, bükülen, yağ çeken, el-etek öpen, yaranmak için onurundan ve gururundan taviz veren kişiliksiz şahıslara verilen bir unvan olarak günümüze gelmiştir. Dalkavuklar her devirde güçlüden ve zalimden, çıkarları neyi gerektiriyorsa o yönden yanadır.

 

Yağlı kemik peşinde koşan köpekler, 

Kasap dükkanının önünde bekler,

Fötr şapka ile yer değiştirdi kavuklar,

Devir değişti,değişmedi dalkavuklar,

 

     Oysa bu dalkavuklar ve yağcılar daima insanları, liderleri ve yöneticileri yanlış yola sevk ederler, yanlışları eleştireceği yerde teşvik ederler, dost gibi görünerek aslında felakete sürüklerler. Bu tip insanlar iyi günlerde yanınızda olurken kötü günlerde ilk tekmeyi bunlar vururlar. Maalesef ki insanlar iltifattan hoşlandıkları için dalkavukların alkışlamalarından hoşlanırken, yanlışlarını yüzüne söyleyen ve iyi niyetle yapıcı eleştiri getirenleri sevmediklerini görmekteyiz.

    Fransa'da İmparatorluk zamanında bir General komite kurarak ihtİlale teşebbüs eder, başaramayınca yakalanır ve tutuklanır. Mahkemede yargıç, Generale arkasında kimlerin bulunduğunu sorunca ''Arkamda hiç kimse yoktu.''deyince, yargıç'' Yani sen bu ihtilali tek başına mı yapacaktın?''deyince General''Eğer başarabilseydim tüm Fransa arkamda olacaktı ancak başaramadığım için tek başınayım ve arkamda kimse yoktur'' diye cevap veriyor ve ihtilale teşebbüsten cezalandırılıyor. İngilizlerin meşhur Başbakanı Churchill''Bizce Âlicenap ve güçlü olan haklıdır.''diyor toplum daima güçlüden yanadır, güçlü olduğunuz müddetçe herkes yanınızdadır, gücünüzü kaybettiğiniz zaman yalnız kalmaya mahkumsunuz. Günümüzde paraya ve güce hâkim iseniz her şeye hâkimsiniz demektir, ekonomik güç aynı zamanda politik güç demektir. 

 

 

 

                                                                              -2-

   5 Ocak 1960 günü rahmetli Başbakan Adnan MENDERES, ilçemizi ziyaret etmişlerdi, halk sokağa dökülmüştü, o zaman ilkokul son sınıfta öğrenci idim, Başbakan omuzlarda geldi omuzlarda gitti, dalkavuk mu yoksa meczup mu olduğu belirsiz bir kişi güya çocuğunu Menderes için kurban etmek istedi, halk tarafından engellendi. Aynı yıl 27 Mayıs Cuma günü ihtilal oldu ve sokağa çıkma yasağı olduğu için ilkokul bitirme sınavımız iptal olmuştu. 28 Mayıs 1960 Cumartesi günü halk yine sokağa dökülmüştü, daha önce Başbakan Adnan MENDERES’İ davul zurna ile karşılayıp omzunda taşıyan aynı kişiler bu defa davul zurna karşısında halay çekiyor, fotoğraflarını yakıyorlar ve MENDERES’İ hain ve diktatör ilan ediyorlardı. Kısacası 26 Mayıs günü kahraman olan MENDERES’İ 27 MAYIS 1960 gecesi hain ilan ediyorlardı. Aradan 54 yıl geçmesine rağmen bu vefasızlık ve dalkavukluk beni derinden etkilemiştir ve hiç unutamadığım olaylardan biridir. H.Nihal ATSIZ'ın teşhisinin ne kadar doğru olduğunu her geçen gün daha iyi anlıyorum.

''Siyasette muhabbet yalan, palavra,

Doğru sözü Kültiğin'nin Kitabesinde ara,

Lenin'den bahsederse karşında bir maskara,

Bir tebessüm belirsin sadece dudağında.''

 

         M.B.K. üyesi bir Albay, dostları ile yaptığı bir sohbet toplantısında'' ihtilali yaptık ancak korkuya kapıldık, ya halk sokağa dökülür, tankların önüne çıkarsa ne yapacaktık. Ertesi günü halk bizi desteklemek için sokağa döküldü. Sadece Adana'dan Süleyman RAMAZANOĞLU isimli vatandaş M.B.K. 'ne mektup yazarak MENDERES' in yerine kendisinin cezalandırılmasını istediğini'' itiraf etmiştir. Bu konuşmaya Fikret GÜRBÜZER ve ağabeyim Yaşar İzrap EMEN şahit olmuşlar ve bizlere aktarmışlardır. Süleyman RAMAZANOĞLU Adana'nın tanınmış ve devlet kurmuş olan RAMAZANOĞULLARI ailesine mensuptur. Batan gemiyi önce fareler ve böcekler terk eder, mücadeleyi ve gücünü kaybeden, başarısız olan yöneticileri ve liderleri de ilk önce dalkavuklar ve çıkarcılar terk ederler. T.B.M.M. 'nin eski renkli simalarından Van milletvekili rahmetli Kinyas KARTAL'ın bir sözü çok önemlidir ve ibret vericidir, oğlu Mesut KARTAL'a'' Oğlum bize söven ve yuh çekenlere kızma onlar bize hem söver hem oy verirler, köyde bizi alkışlayanlara ve kurban kesenlere sakın inanma onlar bize oy vermezler.'' diyerek tecrübesini oğluna aktarırken bir gerçeği'de göz önüne koyuyor.

         38 yıllık öğretmenliğim boyunca bazı amirlerin dalkavuklara iltifat ettiğini, koruduğunu, takdir ettiğini, sözlerini dinlediğini, yalakları ve salakları baş tacı, Doğurucu Davut'ları ise kapı dışarı ettiğini ve dışladığını esefle görmüşümdür. Unutmayalım ki iyi bir komutanın iyi bir kurmay heyeti olur, komutanı başarılı kılan kurmay heyetidir, yanlış seçilen kılavuzlar, yöneticileri yanlış yola götürür. Yanlış yönetilen kurum veya işletmelerde herkes reis olunca savaşacak Kızılderili bulamazsınız. Eskiden saraylarda soytarı görevlendirilirmiş, vezirler korkudan padişah'a söyleyemedikleri doğruları soytarıya söylettirirlermiş. Her köyün bir delisi vardır, Muhtar Kaymakam'dan korkarsa azarlanmamak için köyün problemlerini ve noksanlıklarını deliye söylettirir, Kaymakam kızarsa''Efendim bu adam delidir, ne söylerse yeridir.''der, zılgıt yemekten kurtulurmuş. Her kurum ve kuruluşa hatta her eve bir deli lazımdır.

 

 

                                                                          -3-

       Bir şehre üst yönetici tayin olunca, herkes kalabalık heyetlerle hoş geldiniz demek için kuyruğa girer, aynı yönetici görevden alınarak şehirden ayrılırken pek az insan yolcu etmeğe giderler. İktidar partisi binası her gün dolup boşalır, o parti muhalefete düşünce sadece sadık üyeleri ve gönül vermiş taraftarları tarafından ziyaret edilir. Keşke yöneticiler damdan düşmeden önce başına gelecekleri düşünebilseler, akıllarını başlarına alabilseler, ring'te devamlı mağlup olmasalar.

       Biz yine ortam ve şartlar ne olursa olsun daima doğruları söyleyelim unutmayalım ki doğru söyleyen daima dokuz köyden kovulur ama onuncu köye muhtar olur. Eğik ve yamuk olmaktansa doğru ve dik durmayı tercih edelim. Allah’a şükürler olsun ki ezildik, atıldık ama satılmadık, kiraya verilmedik, doğru bildiğimiz hak yolunda yapayalnız yürüdük, eğri amirlik yerine dosdoğru hizmetkarlığı tercih ettik. Ünlü şair ve öğretmen Namdar Rahmi KARATAY bir şiirinde ''Pehpehlerle pohpohlarla çok itleri at yaptık.'' başka bir şiirinde ise''Eşeğe gem vurmayın kendisini at sanır.''diyor.

       Allah doğru yoldan ayırmasın, Allah Yar ve Yardımcımız olsun, kalın sağlıcakla...

                                                        Seyhan Çağlar EMEN

                                                         Emekli Öğretmen

                

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum