OSMANLI HAREMİNİN ÜÇ YÜZ YILI

urbânu Sultan, bir yandan gelini Safiye Sultan'la, diğer yandan devlet işleriyle uğraştı. Nihayet müc

OSMANLI HAREMİNİN ÜÇ YÜZ YILI
08 Temmuz 2012 - 19:50

 

Dünyânın en kudretli kadınlarıdır vâlide sultanlar... Yeryüzünün en büyük devleti olma özelliğini asırlarca sürdürmüş bir cihan impara-torluğu olan Osmanlı Devletinin saray protokolünde, padişahtan sonra ikinci sırada gelirlerdi. Bunca kudret ve saltanâta sâhip olan saray kadınlarının aralarındaki mücâdeleler gâyet tabîi ve kaçınılmazdı. Bütün bu mücâdelelerle birlikte Osmanlı devlet-i âliyesini yönetmek gibi büyük bir başarıya imza atmış olmaları da küçük görülemez, görülmemeli. İşte Osmanlı Sarayı'nda gelmiş geçmiş vâlide sultanlar içerisinde en fazla ismi parlayan üç sultan.

SAFİYE SULTAN

Yaşadığı döneme mührünü vuran, vurduğu yerden ses çıkaran, çıkardığı ses hâlâ kulaklarda çınlayan, Osmanlı Sarayı'nın en kudretli sultanlarından biridir Safiye Sultan. Venedikli asil bir âileden, Korfu Adası vâlisi Baffo'nun kızı. Adriyatik Denizi'nde Osmanlı leventlerinin eline geçti ve şehzâde Murad'a münâsip görüldü. Manisa sarayında aldığı eğitimle, asil bir soydan geliyor olması da birleşince, tez zamanda saraylara layık bir sultan oldu.

Nurbânu Sultan, bir yandan gelini Safiye Sultan'la, diğer yandan devlet işleriyle uğraştı. Nihayet mücadelelerle geçen bir ömür 1583 senesinin son ayında son buldu. Kayınvalidesi vefat edince haremin yönetimi Safiye Sultan'a kaldı. Safiye Sultan'ın saltanat devri 3. Murad'ın sönük yıldızıyla daha bir parladı ve namı alıp yürüdü. O yıllarda kudretli vezirlerin hâlâ iş başında olmasıyla Devleti Aliye-i Osmaniye zaferden zafere koştu. Kanuni'nin bıraktığı cihan devletine, bir yarısı kadar daha ülke eklendi.

45 yaşında dul kalan Safiye Sultan, aynı gün vâlide sultan oldu. Ve başta padişah oğlu 3. Mehmed olmak üzere tüm saray onun emrine girmişti. 3. Mehmed'in Eğri Seferi'ne gitmesinden itibaren devlet işlerini eline alan Safiye Sultan, padişahın emirlerini dahi değiştirebilecek derecede yönetime hâkimdi. Sadaretten azledilen Damat İbrahim Paşa'yı tekrar Sadarete tayin ettiren de, oğlu 3. Mehmed'i sünnet eden Cerrah Mehmed Paşa'yı (şimdiki Cerrahpaşa Hastanesi'ni yaptıran) sadrazam yapan da Safiye Sultan'dır.

Döneminde oğlu 3. Mehmed Eğri Kalesi'ni, Tiryaki Hasan Paşa da Kanije'yi fethetmişti. Nihayet bir gece yarısı vefât eden Sultan Mehmed'in ardından torunu 1. Ahmet çıktı tahta 14 yaşında. Önce kocasını, sonra torununu, şimdi de oğlunu kaybeden Safiye Sultan'ın vâlide sultanlık makamı da oğluyla birlikte gitmiş oldu. İki sene sonra 10 Kasım 1605'te yapayalnız vefât etti ve Ayasofya Camii'nin avlusuna, eşi 3. Murad'ın yanına defnedildi.

MAHPEYKER KÖSEM SULTAN

Şehid edilen tek vâlide sultandır Kösem Sultan. 1589'da Mora'da doğan ve bir Rum papazının kızı olan Mahpeyker Kösem Sultan'ın, Osmanlı sarayına gelmeden önceki ismi Anastasia. Sarayda ona Mahpeyker (Ay yüzlü) ismini takan Safiye Vâlide Sultan'dı. Kösem (Kılavuz, Koç) ismini ise, eşi Sultan 1. Ahmet takmıştı. Zamanla sarayda Mahpeyker ismi unutuldu, Kösem Sultan nâmı yayıldı. Fettan bir güzelliğe sâhip Kösem Sultan, küçük yaşta öksüz kalmış, 6 yaşındayken Türk akınlarında Bosna Beylerbeyi'nin eline geçmiş, akabinde saraya gönderilmişti.

Tahttaki pâdişah beklenmedik bir zamanda vefât edince yerine oğlu Şehzâde Ahmet pâdişah oldu. O sıralar 14 yaşındaydı ve sünnet merâsimi dahi padişah olduktan sonra yapıldı. Kendisinden 1 yaş büyük olan Kösem Sultan'ın zekâsı, güzelliğinin de ötesindeydi. Rakîbesi Hatîce Mahfiruz Sultan'la birlikte Sultan 1. Ahmet'in hanımı oldu. İkisi de ileride pâdişah annesi olacaktı. Mahfiruz Sultan; ilk şehîd edilen pâdişah Genç Osman'ın, Mahpeyker Sultan da 4. Murat ve İbrâhim'in annesi oldular. 2 oğlu ve 1 torununun pâdişahlığını görerek "Vâlide-i Sultân-ı Muazzama" unvânını alan Mahpeyker Kösem Sultan, bu yüce saltanâtın yanısıra, ilk şehîd edilen vâlide sultan olma tâlihsizliğini de yaşadı. Kadere bakın ki, kardeş katline son verip ekber-erşed sistemini getirerek kan dökülmesini engellemek isteyen Sultan Ahmed'in; oğlu Genç Osman ilk şehîd edilen pâdişah, hanımı Mahpeyker Kösem Sultan da ilk şehîd edilen vâlide sultan oldu.

Oğlu 4. Murat'ın 11 yaşında pâdişah olmasıyla Kösem Sultan, artık vâlide sultandı ve o sıralar 35 yaşındaydı. Tam 9 sene saltanât nâibesi olarak devleti bilfiil yönetti. Sıradaki pâdişah İbrâhim de kendi oğluydu ve ikinci defâ vâlide sultanlık kapıları açıldı ardına kadar.

Kösem Sultan'ın gücü ve kudreti Sultan İbrâhim döneminin ilk yıllarında daha yoğun hissedildi. Sadrazamları dahi Kösem Sultan tâyin ediyor ve yine kendisi azlediyordu. Bir zaman geldi, 7 pâdişah görmüş olmanın tecrübesi ile önü alınamaz siyâsî ve idârî dehâsı birleşince, pâdişahı bile rakip kabul etmeyecek güç ve kudrete ulaştı. Torunu 4. Mehmed'in pâdişah olduğu gün, annesi Hatîce Tarhan Sultan vâlide sultan olmuştu fakat, 21 yaşında ve tecrübesiz vâlide sultan yerine, 59 yaşında ve 7 pâdişah görmüş Kösem Sultan baskın geldi. Tecrübeli vâlide sultana bir de unvan verildi: "Vâlide-i Sultan-ı Muazzama" (2 padişah annesi ya da oğlu ve torununun padişahlığında vâlide sultanlık yapanlara verilen unvan). Artık devleti, torunu adına o yönetecekti. 3 yıl da torunu adına saltanât nâibeliği yapan Kösem Sultan, 1651 Eylülünde çıkan isyanda ocak ağaları tarafından şehîd edildi. 62 yaşındaydı. Kösem Sultan'ın ölümüyle Osmanlı sarayında kadınlar saltanâtı da sona ermiş oldu.

Son derece şefkatli bir kadın olan Kösem Sultan, her Recep ayında hapishâneleri gezer, kâtiller hâriç diğer mahkûmların fidyelerini ödeyip kurtarır, yetimhânelere gider altın dağıtır, dârüşşafakaya gider huzur arayan yapayalnız ihtiyarların dertlerine çâre arardı. Birçok eserleri arasında en meşhuru Üsküdar'daki Çinili Câmi'dir. Tasavvufa da meyilli olan Kösem Sultan, Aziz Mahmut Hüdâyi'den de feyz almıştı. Yaşadığı çağa damgasını vuran bu kudretli vâlide sultan, eşi Sultan Ahmet ile birlikte aynı türbede medfun.

HATİCE TARHAN SULTAN

Hatice Tarhan Sultan 1627'de Ukrayna'da doğmuş, çok küçük yaşta Kırımlılar tarafından Osmanlı Sarayı'na getirilmişti. Kör Süleyman Paşa tarafından Mahpeyker Kösem Sultan'a teslim edildi. Uzun boylu, sarı saçlı, mavi gözlü, narin yapılı bir hanımefendi idi.

Henüz 13 yaşında iken Sultan İbrahim ile evlenmiş, 14 yaşında 4. Mehmed'i dünyaya getirmişti. Babasının yerine tahta çıkan 4. Mehmed 7 yaşında, Hatice Tarhan Sultan ise 21 yaşında idi. Fakat saltanat nâibesi makamını gelinine kaptırmak istemeyen Kösem Sultan, 3 yıl daha yönetti devleti. Asîler tarafından şehit edilince, Hatice Tarhan Sultan 24 yaşında yönetimi devralabildi ancak.

Osmanlı târihinde en uzun süre vâlide sultanlık makâmında kalan Hatice Tarhan Sultandır. Tam 35 yıl. Oğlu 4. Mehmet 7 yaşında pâdişah olduğu için sultan vekili olarak 5 yıl 12 gün o yönetmişti devleti. Hürrem Sultan'ın başlattığı saray kadınlarının siyasete müdahalelerine Tarhan Sultan son verdi. En büyük rakibi, kayınvalidesi Kösem Sultan'ın ölümünden sonra bütün güç ve kudret tamamen kendi eline geçtiği halde, devlet işlerinden uzak durmayı tercih etti. Gelinlerini de siyasete asla müdahale etmeyecek şekilde yetiştirdi. Askeri ihtilâllere ve anarşiye son verdi. Harem-i Hümayun'a getirdiği eğitim sayesinde, kendisinden sonra gelen padişah eşleri ve anneleri devlet işlerine karışmadı.

Köprülü âilesine vezirlik vererek devletin parlak bir dönem yaşamasını temin etti. Ömrünün son yıllarını Edirne Sarayı'nda geçiren Hatice Tarhan Sultan 1683 yazında 56 yaşındayken hastalandı ve aynı yıl Edirne Sarayı'nda vefat etti. Annesinin vefâtını öğrenen padişahın ağzından şu cümle dökülmüştü: "Devletin rükn-i âzamı (temel direği) gitti". Nâşı, Edirne'den İstanbul'a getirilen Hatice Tarhan Sultan'ın cenaze namazı da kendi yaptırdığı Yeni Câmi'de kılınıp, hemen arka tarafındaki türbesine defnedildi. Mühründe şöyle yazılıydı: " Mazhar-ı lütf-i Samet, Valide-i sultan Mehmed" (Yeni Şafak)

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum