OR YEHUDA:SAVAŞ YILLARINDA AKHİSAR'DA BİR ZİRAAT OKULU

Yazan: AHMET ASKER Yayın: MCBÜ SOSYAL BİLİMLER DERGİSİ'İNDE YAZMIŞ OLDUĞU MAKALEYİ YAYINLIYORUZ. "SAVAŞ YILLARINDA AKHİSAR'DA BİR ZİRAAT OKULU: OR YEHUDA"

OR YEHUDA:SAVAŞ YILLARINDA AKHİSAR'DA BİR ZİRAAT OKULU
05 Şubat 2018 - 20:24

 

SAVAŞ YILLARINDA AKHİSAR'DA BİR ZİRAAT OKULU: OR YEHUDA

 

Ahmet ASKER[1]

ÖZET

I. Dünya Savaşı'nın zorlu şartları içerisinde, tarımsal verimin düşmesi sonucunda hükümet tarafından Mükellefiyet-i Ziraiye Kanunu yürürlüğe sokulmuştur. Bu kanun çerçevesinde, Manisa'nın Akhisar ilçesinde 1899'da Yahudi Kolonizasyonu Derneği (JCA) tarafından açılan Or Yehuda çiftliğinin yöneticileri, çiftlikte üretilen ürünlerin büyük kısmını askeri ve sivil otoritelere vermiştir. Bir süreliğine Osmanlı askeri birliği çiftlikte konaklamıştır.

Yüksek askeri harcamaların yapıldığı savaş şartlarında, devlet bütçesine yük olan işletmelerle ilgili çareler aranmaktadır. Bu çerçevede, tasarruf tedbirlerine başvuran İzmir valisi Rahmi Bey, verimsiz bir arazi üzerine kurulmuş ve işletme maliyetlerini karşılamayan Seydiköy ziraat okulunu, geçici olarak Akhisar'daki Or Yehuda çiftliğinin içindeki ziraat okuluna nakletme kararı vermiştir. Bu karar, Or Yehuda ziraat okulu ve dernek yöneticilerinin tepkisini çekmiştir. Valinin çiftliğin tamamına el koymayı amaçladığını düşünen Or Yehuda yöneticileri, bunun önüne geçmek amacıyla Alman Büyükelçiliği'nden acil yardım talep etmişlerdir. Bunun üzerine İstanbul'daki Alman Büyükelçiliği ile İzmir'deki Alman konsolosluğu konuyu yakından takip etmiş ve Or Yehuda lehine bir karar çıkması için vali ve hükümet düzeyinde lobi faaliyeti yürütmüşlerdir.

Bu makalede Rahmi Bey'in kararını uygulama sürecinde taraflar arasında yaşanan müzakereler ve Türkiye'deki Alman dışişlerinin konuya müdahil olma süreci, Alman dışişleri arşiv belgeleri ışığında gün yüzüne çıkarılmıştır. Belgelerdeki yazışmalar, ayrıca müttefik Almanya'nın Osmanlı'daki gayr-i Müslim unsurlardan Yahudileri himaye noktasında üstlendiği misyonu gözler önüne sermektedir.

 

GİRİŞ

Osmanlı Yahudi cemaatinin, AIU (Alliance Israelite Üniverselle) ve JCA (Jewish Colonization Association) derneklerinin desteğiyle Anadolu ve Trakya topraklarında kurmuş olduğu tarım kolonilerinden biri olan Or Yehuda, 1899'da Manisa'nın Akhisar ilçesi yakınlarında 34.000 dönümlük arazi üzerinde kurulmuştur. İzmir, Manisa ve Akhisar ilçelerine demir ve kara yolu ile bağlanabilen tarım kolonisinin içinde, bir sinagog, kilise, tren istasyonu ve su kanalları bulunmaktadır. Öncelikle, koloniye 50 öğrencisiyle İzmir Bornova'daki AIU Okulu ve Rusya'dan göç eden 15 aile nakledilmiştir. Aileler, elde ettikleri ürünün 1/3'ünü koloni yönetimine vereceklerdir.[2]

Osmanlı Devleti'nin I. Dünya Savaşı'na girmesi ile beraber birçok alanda olduğu gibi zirai üretim alanında da ciddi sıkıntılar baş göstermiştir. Kırsal alandaki üretici gücün silahaltına alınması sonucunda rekolte düşmüştür. Gelecekten duyulan endişeden dolayı köylünün ürününü saklamaya yoluna gitmesi ise zirai ürünlerle ilgili kıtlığın diğer bir faktörü olmuştur. Savaşın başlamasından bir yıl önce 68 milyon dönüm ekili arazi, savaşın birinci yılında 35 milyon dönüme, ikinci yılında ise 27 milyon dönüme düşmüştür.[3] Hükümet, ordunun ve sivil halkın iaşesini sağlamak amacıyla bir dizi tedbir almak zorunda kalmıştır.

Yayınlanan bir talimatname ile silahaltına alınmamış ihtiyarlar, çocuklar ve kadınlara zirai üretim sürecine katılma yükümlülükleri getirilmiştir. Bu kapsamda cepheye sevk edilmeyen Gayrimüslimlerden amele taburları oluşturulmuştur. Zaman geçtikçe bu tedbirler daha da sıkılaştırılmış, 2 Nisan 1917'de çıkarılan Mükellefiyet-i Ziraiye Kanunu ile zirai yükümlülüklerin alanı genişletilmiştir.[4]

Or Yehuda yönetimi de, I. Dünya Savaşı'nın başlamasıyla beraber, elde ettiği ürünün büyük bir bölümünü sivil ve askeri otoritelere teslim etmiştir. Ağırlaşan savaş koşulları karşısında, tarım ürünlerine yönelik acil gereksinmeye bir çare arayışı çerçevesinde, İzmir valisi Rahmi Bey'in girişimleriyle, 1915 Haziranında, Or Yehuda tarım kolonisinin idare, okul ve lojman binaları ile 500 dönümlük arazisine el konulmuştur.[5] Koloni yöneticileri bu karara karşı çıkmış, ancak itiraz sonuçsuz kalmıştır. Koloni yöneticilerinin çiftliği geri kazanmak adına yürüttükleri mücadele, Alman konsolosluk raporlarına da yansımıştır. Bu makalenin temel kaynağını oluşturan söz konusu raporlar savaşın toplumsal ve ekonomik boyutuna farklı bir pencereden bakmayı mümkün kılmaktadır.

A.                  Or Yehuda Çiftliği ve Ziraat Okulu

Eğitim faaliyetlerine yönelmiş Yahudi organizasyonları, 19. Yüzyılın sonlarına doğru Osmanlı Devleti'nde Yahudilerin yoğunlukta yaşadıkları yerlerde araziler satın alarak çiftlikler ve ziraat okulları kurmaya başlamışlar, Doğu Avrupa ile Rusya'da zor durumda bulunan Yahudi ailelerini bu arazilere yerleştirme politikasını takip etmişlerdir. Bu tarım okullarından ilki, Mikve İsrael 1870'te Filistin'de Sultan Abdülaziz'in izni ile Jewish Colonization Association (JCA veya ICA-Yahudi Kolonizasyonu Derneği) tarafından açılmıştır. JCA gibi Alliance Israelite Üniverselle (AIU-Evrensel Yahudi Birliği) tarafından da benzer çiftlikler ve ziraat okulları daha sonra Mezopotamya'da, Kıbrıs'ta (Margo), Sivrihisar'da (Beylikahır ve Sazılar), Eskişehir'de (Mamure), İstanbul Sultanbeyli'de (Mesilla Hadaşa), İzmir'de, Silivri'de (Fethiköy), Bandırma-Balıkesir civarında (Tekfur) ve Selanik'te kurulmuştur.[6] 1896'da AIU sekreteri Jaques Bigart, İzmir'deki AIU okulu müdürü Gabriel Arie'yi küçük Asya'da satın almak amacıyla bir çiftlik araştırmakla görevlendirmiştir. Araştırmalar sonucunda JCA, Arie'nin tavsiyesiyle 1900'de Aydın yakınlarında 2585 hektarlık bir çiftlik arazisi satın almıştır.[7]

Satın alınan Akhisar'daki Çakıroğlu çiftliğine Or Yehuda adı verilmiş ve burada bir ziraat okulu kurulmuştur. Or-Jehuda çiftliğinin amacı ziraatla uğraşan acil yardıma muhtaç Yahudi ailelerin iskânına yardımcı olmak ve okuldan elde edilecek bütün gelirleri bu uğurda kullanmaktır. Okulda verilen eğitimin amacı ise; bilim insanı, öğretmen veya memur yetiştirmek değil, topraktan geçimini sağlayacak pratik eğitime dayalı ziraatçılar yetiştirmektir.[8] Çakıroğlu çiftliği, civardaki birçok seçenek arasından elenerek seçilmiştir. Çiftlik, sağlam binalara ve arsalar arası bağlantı yollarına sahiptir. Ayrıca çiftlikte 8 kuyu, 1 havuz, 1 yel değirmeni, 1 ağıl ve şarap mahzeni vardır. Bütün bunlar çiftliğin tercih edilmesinde rol oynamıştır. Çiftlikte hazır ve sağlam binaların mevcudiyeti, yapılması düşünülen ziraat okulu ve yerleştirilmesi düşünülen Yahudi aileleri için avantajlı bir durum yaratmıştır. 1899'da yakındaki araziler de satın alınarak, Akhisar'da Or Yehuda adında 34.000 dönümlük büyük bir koloni kurulmuştur.[9]

Bu arazi üzerine bir ziraat okulunun inşaatına Sultan Abdülhamid'in 27 Mayıs 1904 tarihli iradesinden hemen sonra başlanmış ve okul 1905 yılında tamamlanmıştır. 1908 devrimiyle ülkeye hâkim olan özgürlük ve kardeşlik havası okula da yansımış ve ilk defa Müslüman öğrenci alınmaya başlanmıştır. Bölgede modern metotlar ile eğitim ve tarım yapan böylesi bir çiftlik, komşu Müslüman ve Hıristiyan çiftçilerin dikkatini çekmiş ve Or Yehuda sıkça ziyaret edilen bir yer haline gelmiştir. Hatta Ticaret ve Ziraat ve Sanayi Cemiyet-i Milliyesi benzer bir çiftlik kurmak için JCA'ya olumsuz sonuçlanacak bir kredi başvurusunda bulunmuştur. Daha sonra Müslüman çiftçilerin finans sorununu çözmek amacıyla Tarımsal Kredi ve Satış Kooperatifleri kurulacaktır.[10]

B.    Çiftlik ve Okulu Alma Girişimi

I. Dünya Savaşı'nın başlamasıyla beraber tarımsal üretimde ciddi bir gerileme baş göstermiştir. İttihat Terakki hükümeti, tarımsal üretimi koruyucu ve arttırıcı yasalar çıkarmış, cepheye sevk edilmeyen Gayrimüslim Osmanlı tebaasından ve kadınlardan tarım alayları ve çiftçi taburları oluşturma yoluna gitmiştir. Bu kapsamda Or Yehuda çiftliği de çıkarılan yasalardan etkilenmiştir. Çiftlikten elde edilen ürünlerin büyük bir kısmı sivil ve askeri otoritelere teslim edilmiştir. 1915 Nisan'ında 150 asker ve 200 at, 50 gün boyunca çiftlikte konaklamıştır. Hükümet savaş ortamından doğan zaruretten dolayı daha sıkı tedbirler alma yoluna gitmiştir. Bu ortamda İzmir Valisi Rahmi Bey'in girişimiyle Or Yehuda'nın idare ve okul binaları ile lojmanlarına 500 dönüm arazisi ile beraber el konulacak ve Seydiköy' de yer alan devlete ait bir ziraat okulu Or Yehuda'ya taşınacaktır.[11] Rahmi Bey bu girişimdeki amacını, Seydiköy' deki ziraat okulunda okuyan Türk öğrencilerin Or Yehuda gibi modern bir ziraat okulunda eğitim almalarını sağlamak olarak açıklamıştır.[12] Rahmi Bey'in bu girişiminin duyulmasından hemen sonra JCA yöneticileri, çiftliğe el koyulmasının önüne geçmek için lobi faaliyetlerine girişeceklerdir.

C.   JCA Yönetimin Lobi Faaliyetleri

Or Yehuda arazisinin toplamı 34.000 dönüm olmakla beraber bunun 3.000 dönümü eğitim amacıyla okula tahsis edilmiştir. Okul yönetimi hem öğrenci kabulünde hem de toprağın işlenmesiyle elde edilecek gelirde söz sahibidir. Or Jehuda ziraat okulunun müdürü Zuckermann, 10 Aralık 1914'te, çiftliğin ve okulun son durumuyla ilgili JCA başkanı Dr. James Simon ile JCA delegesi ve gözlemcisi Niego'ya İzmir'den birer mektup yazarak Rahmi Bey'in girişimini anlatmış ve yardım talebinde bulunmuştur. Zengin bir işadamı olan James Simon aynı zamanda birçok Siyonist organizasyonun aktif üyesidir ve Alman bürokrasisinde üst düzey ilişkileri bulunmaktadır. Zuckermann mektubunda, İzmir Valisi Rahmi Bey'in Türk öğrencilerin devam ettiği İzmir'in Seydiköy ilçesindeki bir ziraat okulunu Akhisar'daki Or Yehuda ziraat okuluna transfer etmek amacıyla, Or Yehuda ziraat okulu ile ona bağlı 3.000 dönüm araziyi JCA'nın tasarrufundan almak istediğini belirtmiştir. Vali bu transfer işleminin koşullarıyla ilgili dernek temsilcileriyle görüşmeler yürütmüştür. Zuckermann mektubunda, Rahmi Bey'in ziraat okulunu arazisiyle beraber zorla ele geçirmek istediğini not etmiştir. Buna göre, Rahmi Bey, Zuckermann'dan okul binası ile çevresindeki yaklaşık 350.000-400.000 frank değerindeki 3.000 dönüm araziyi istemiş, bunun karşılığında ise her yıl derneğin belirleyeceği sayıda öğrenciyi yatılı okula ücretsiz almayı teklif etmiştir. Buna karşılık Zuckermann valiye okulun işletmesinin dernekte kalması koşuluyla belli sayıda Müslüman öğrencinin okula kabul edilmesini teklif etmiştir. Ancak Rahmi Bey bu teklife sıcak bakmamıştır. Zuckermann, valinin ikna edilmesini ve hatta mümkünse bu konuyla ilgili adımların I. Dünya Savaşı'ndan sonra atılmasını istemiştir. Bunun için Dr. James Simon'dan, İzmir valisi Rahmi Bey ile iyi ilişkileri olan İstanbul'daki Alman büyükelçisini devreye sokmasını ve böylece valiye nüfuz etmesini rica etmiştir.[13] (Bkz. Ek 1)

Zuckermann, Niego'ya yazdığı diğer bir mektupta, çiftliğe el konulmadan bir an önce harekete geçilmesini istemiştir: “Zaman kaybetmemek ve hemen davranmak için unvanınız ve girişiminize başvuruyorum. Aksi takdirde bu güzel çiftliği kaybederiz çünkü valinin teklifi ne olursa olsun, bu gittikçe ağırlaşacak olan bir el koymadır.”[14] (Bkz. Ek 2)

Bunun üzerine Dr. James Simon İstanbul'daki Almanya Büyükelçisi Freiherrn von Wangenheim'a yazdığı mektupta, Or Yehuda ziraat okulunun Musevi cemaati tarafından Yahudi çocukların eğitimi için vakfedildiğini hatırlatmış ve Niego ile Zuckermann'ın çiftliği kurtarma girişimlerine destek olunmasını, bu bağlamda Türk makamları nezdinde gerekli girişimlerde bulunmasını istemiştir.[15]

Bunun üzerine İzmir Alman Konsolosu Gustav Humbert, Almanya Büyükelçisi Freiherrn von Wangenheim tarafından konuyla ilgili arabuluculukla görevlendirilmiştir. Bundan sonra Humbert konunun yakın takipçisi olmuş ve Wangenheim'a süreçle ilgili bilgileri iletmiştir. İlk olarak Humbert, çiftlikle ilgili durumu görüşmek üzere İzmir valisi Rahmi Bey'i ziyaret etmiştir. Görüşmede Rahmi Bey Humbert'e JCA'yı hiçbir şekilde hedef almadığını, amacının sadece Seydiköy'deki Türk ziraat okulundaki yatılı öğrencilerin Or-Yehuda'daki dernek okulunda eğitim görmelerini sağlamak olduğunu söylemiştir. Rahmi Bey, bununla ilgili dernek temsilcileriyle bir plan üzerine görüşmeler yaptığını ve onlarla uzlaşmaya varmak istediğini belirtmiştir. Gustav Humbert valinin bu sözlerini pek inandırıcı bulmamış ve Wangenheim'a gönderdiği raporda çiftliğin risk altında olduğunu ifade etmiştir. Humbert, savaş bahanesiyle valinin, çiftliğin Belçika vatandaşı üzerine tapulanmış kısmına el koyabileceği ve müzakere yollarını tıkayarak işi bir oldu­bittiye getirebileceği ihtimalinin altını çizmiştir.[16]

Zira okula tahsis edilen 3.000 dönümlük arazi, Belçika vatandaşlığına sahip Franz Philippson adlı JCA üyesi bir Yahudi'nin üzerine kayıtlıdır.[17] Bu durum, itilaf devletleri safındaki bir devletin vatandaşlığına sahip kişilerin Osmanlı topraklarındaki hukuki statüsüyle ilgili sıkıntılı bir durum yaratmakta ve hükümetin bu durumdaki arazilere el koymasının önünü açmaktadır. Dr. James Simon, Wanngenheim'a gönderdiği mektupta bu durumun altını çizmiş ve bu sebeple Or Yehuda'nın diğer yerlerden daha büyük bir tehlike altında olduğunu öne sürmüştür.[18] Bu sırada konu Osmanlı basınına da yansımıştır. Ahenk gazetesinde, İzmir valisi Rahmi Bey'in

yerel meclisteki bir toplantıda, kısa bir süre içinde Seydiköy' deki ziraat okulunun Or Yehuda'ya taşınacağı haberine yer verilmiştir: Seydiköy Ziraat Mektebi

"Vali Bey Efendinin tensibleri ve tasarruf buyurulan himmetleriyle Seydiköy ziraat mektebinin Akhisar kazası dâhilindeki ziraat mektebine naklinin mukarrer olunduğu evvelce bahis olunmuştu.

Fakat şimdiye kadar nakli icra edilememişti. Ahiren haber aldığımıza göre iş bu nakliyat yakında icra edilecek münhal kalacak olan Seydiköy mektebi de Küşadı Meclis-i Umum-i Vilayet mukarreratından olan sanayi ziraiye mektebi ittihaz edilecektir."[19]

D.                 Or Yehuda' da Askeri Birlik

Bu sıralarda beklenmedik bir gelişme yaşanmıştır. Bir Osmanlı askeri birliği çiftliğe gelerek okul binasına yerleşmiştir. Zuckermann bu yeni gelişme karşısında İzmir Alman konsolosu Gustav Humbert'i ziyaret etmiş ve İzmir valisini bir telgrafla konu hakkında bilgilendirerek ondan acil yardım talep etmiştir. Zuckermann, Alman konsolosluğundan çiftliğin askerler tarafından boşaltılmasını sağlamak üzere çaba gösterilmesini istemiştir. Ancak bu mümkün olmayacaksa bile, en azından çiftliğin Almanların kontrolüne geçmesini, çiftlikteki binaların askeri amaçlar yerine, hastane olarak kullanılmasını teklif etmiştir. Böylece Rahmi Bey'in girişiminin en azından savaşın sonuna kadar askıya alınmasını ve savaştan sonra bir karara varılmasını istemiştir. Rahmi Bey ise askerlerin çiftliğe yerleşmelerini engellemek için Akhisar kaymakamıyla iletişime geçmiştir.[20] Nitekim askeri birlik 50 gün konakladıktan sonra çiftliği terk etmiştir.[21]

E.    Pazarlıklar-Karşılıklı Teklifler

Diğer yandan taraflar arasında çiftlik ve ziraat okuluyla ilgili pazarlıklar devam etmiştir. Valinin kararından geri adım atmayacağının anlaşılması üzerine dernek ve okul yöneticileri çiftliği en az zararla kurtarmanın yolunu aramışlar Rahmi Bey'e çiftliğin tasarrufuyla ilgili çeşitli teklifler sunmuşlardır. Örneğin JCA avukatı valiye 500 dönümlük arazinin sadece 2 yıllığına verilmesini teklif etmiştir. Buna karşın vali çiftliğin 2.500 dönümlük en verimli kısmını

10  yıllığına almak istediğini belirtmiştir.[22]

Gustav Humbert Wangenheim'a gönderdiği bir başka raporda, Zuckermann ile görüşen valinin, çiftliğe yönelik kaygıları anlayışla karşıladığını, fakat buna rağmen kararından vazgeçmeye niyeti olmadığını kaydetmiştir. Bu sırada Rahmi Bey, Or Yehuda konusunu ziraat nazırı ile İstanbul'da görüşmüştür. Humbert, bu noktada Wangenheim'dan ziraat nazırı ile iletişime geçmesini, vali ile dernek temsilcilerinin görüşmelerinin devam ettiğini söylemesini ve görüşmeler devam ederken nazırın kesin bir karar vermekte acele davranmaması için ikna edilmesini istemiştir. Ayrıca Dr. James Simon'dan kendisinin JCA adına Or Yehuda'daki çiftlikle ilgili valiyle görüşme yapmaya yetkili kılındığına dair resmi bir yazı için Wangenheim'dan yardım istemiştir.[23] Bunun üzerine Wangenheim Humbert'e bakanla görüşmenin sağlanacağını ve Or Yehuda'daki çiftlik meselesinin henüz neticeye bağlanmadığının söyleneceğini bildirmiştir.[24]

Ancak bu görüşme sağlanamadan Alman büyükelçiliğinde bir görev değişimi olmuştur. Wangenheim yerine İstanbul Alman büyükelçiliğine Ernst Erbprinz zu Hohenhole Langenburg atanmıştır. Humbert, yeni büyükelçi Langenburg'a gönderdiği 30 Eylül 1915 tarihli raporunda, kendisinin hala resmi temsilci olarak yetkilendirilmemiş olmasından yakınmaktadır. Zira JCA dernek başkanı Dr. James Simon, Humbert'e, bir tüzel kişilik olarak Or Yehuda'yı temsil etmesine resmiyet kazandıracak bir yetkilendirme yapamamıştır.[25] Dr. Simon kısa zaman sonra 3 kişilik yönetim kurulu üyelerinin imzasıyla İzmir Alman konsolosu Gustav Humbert'in Or Yehuda konusunda vali ile görüşme yürütmeye yetkili kılındığını bildiren yazıyı göndermiştir.[26] Dr. Simon Humbert'ten, Or Yehuda'nın bir çıkar peşinde koşam bir işletme olmadığını, aksine Yahudi çiftçilerin bölgeye iskânı ile Osmanlı Devletine faydalar sağlayacak saf bir Yahudi okulu olduğunu hatırlatmasını istemiştir. Ayrıca Dr. Simon, JCA’nın arazi alımlarında uyguladığı yöntemi açıklama gereği duymuştur. Buna göre tapu, hangi ülkenin vatandaşı olduğuna bakılmaksızın on kişiden oluşan JCA yönetim kurulu üyelerinin üzerine sırasıyla kaydedilmektedir. Or Yehuda arazisinin bir kısmının, derneğin yönetim kurulu üyelerinden Belçika vatandaşı Franz Philippson'un üzerine kayıtlı olmasının tamamen tesadüf olduğunu belirtmektedir.[27]

Rahmi Bey 19 Eylül 1915'teki görüşmesinde Humbert'e ziraat nazırıyla İstanbul'da görüştüğünü, nazıra Or Yehuda'daki çiftlikle ilgili planlarını anlatma imkânı bulduğunu ve bakanın bu planlara sıcak baktığını aktarmıştır.[28] Rahmi Bey İstanbul'da bulunduğu sürede Yahudi derneklerinin yetkilileriyle de görüşmelerde bulunmuş ve onlara çiftlikle ilgili planlarından bahsetmiştir. Birinci plana göre uzun vadeli uygun bir kredi ile okul binası ve çiftliğin büyük bir kısmı satın alınacak ve Rahmi Bey'in projesi böylece gerçekleştirilecektir. Şayet dernek yöneticileri bu planı beğenmezlerse ikinci plan uygulanacaktır. Buna göre okul binası ve çiftlik arazisinin küçük bir parçası, parası az bir zaman sonra ödenmek koşuluyla satın alınacaktır. Şayet her iki planda da bir görüş birliğine varılamazsa Rahmi Bey'in üçüncü planı da hazırdır. Buna göre, sadece okul binası satın alınacak ve uygulamalı eğitim için bölgede Türklere ait bir arazi bulunacaktır. Rahmi Bey Humbert ile görüşmesinde, hiçbir durumda zor kullanarak yasaları çiğneme niyetinde olmadığını ve yasalara bağlı hareket edeceğini vurgulama gereği duymuştur. Humbert, Rahmi Bey'in bu olumlu yaklaşımında ziraat nazırının etkili olduğunu düşünmektedir.[29]

Dr. Simon ise karşı teklif olarak Or Yehuda'daki okul binasının 3.000-4.000 dönüm civarında araziyle beraber 2-3 yıllığına kiralanmasını teklif etmiştir.[30] Bu sırada Zuckermann da boş durmamaktadır. Rusya'da bir grup Yahudi'nin başına gelen bir felaketi Or Yehuda ile ilgili planlardan vazgeçilmesini sağlamak üzere kullanmayı planlamaktadır. Bu plana göre; Bene Berit, Hilfsverein ve Alliance Israelite Üniverselle gibi diğer Yahudi kuruluşlarından temsilcilerin yer aldığı, bir heyet Zuckermann ve Niego'nun öncülüğünde İttihat Terakki hükümeti ile görüşecektir. Bu görüşmede hükümetten, Rusya'da büyük sıkıntı yaşayan Yahudi çocuklarının Or Yehuda'da bir binaya yerleştirilmesine destek talep edilecektir.[31] Böylece valinin Or Yehuda ile ilgili planlarından geri adım atacağını düşünmektedir.

Bütün bu görüşmeler ve pazarlıklar sonrasında bir uzlaşma sağlanamamıştır. Nihayetinde Rahmi Bey'in girişimleri sonuç vermiş, Or Yehuda'nın idare ve okul binaları ile 500 dönümlük arazisine hükümet tarafından el konulmuş ve Seydiköy' deki verimsiz arazi üzerine kurulu ziraat okulu buraya nakledilmiştir.[32]

İzmir Alman konsolosluğundan İstanbul Alman büyükelçiliğine gönderilen 30 Ekim 1916 tarihli bir raporda valinin Or Yehuda ile ilgili uzun bir açıklamasına yer verilmiştir. Buna göre Rahmi Beyi, hiçbir durumda JCA'nın mülküne zarar vermek arzusunda olmadığını, sadece verimsiz bir toprak üzerine kurulmuş Seydiköy'deki ziraat okulunun, yüksek işletme maliyetlerinin devletin bütçesine getirdiği yükten dolayı, geçici bir süreliğine Akhisar'daki Or Yehuda'ya taşındığını belirtmiştir. Vali açıklamasında, JCA tarafından inşa edilen Or Yehuda'daki okul binasının hâlihazırda zaten kullanılmadığının ve ihtiyacı karşılayacak kadar (asgari 400 dönüm) arazinin alınmasında Zuckermann ile anlaşmaya varıldığının altını çizmiştir. Raportör, kira karşılığı olmadan alınan bu 400 dönümlük arazinin, çiftliğin gelirlerinde ciddi bir gerilemeye yol açmayacağını belirtmiştir. Raportör, valinin düşman bir ülke (Belçika) vatandaşı (Franz Philippson) üzerine kayıtlı çiftliğin tümüne el koyabilecek yasal dayanağa sahipken, bu yola başvurmadığını ve meseleyi barışçı yollarla çözmek istediğini vurgulamıştır. Vali, savaşın sonlanıp barışın tesis edilmesinden hemen sonra, el konulan arazinin pazarlık sonucunda satın alınabileceğini, fakat dernek yöneticilerinin satmak istememesi durumunda arazinin olduğu gibi iade edilebileceğini belirtmiştir.[33] (Bkz. Ek 3)

Bütün bu olaylar sırasında faaliyetlerine ara vermek zorunda kalan Or Yehuda 30 Kasım 1918'e kadar kapalı kalmıştır. Savaş sonrasında tekrar çalışmaya başladığında ise, Türk-Rum mücadelesinin yarattığı güvensiz ortamda eski verimliliğini yakalayamamıştır. Or Yehuda'yı içinde bulunduğu zor durumdan kurtarmak için, Merkezi Amerikan Yardım Komisyonu'ndan yardım istenmiştir. Komisyonun yardımlarıyla bir süre daha ayakta kalabilen Or Yehuda 1924 yılında satışa çıkarılmıştır. Çiftliği 1925 yılında Ahmet Kayalı adlı bir çiftçi satın almıştır.[34]

SONUÇ

Uluslararası Yahudi dernekleri 19. yüzyılın sonlarından itibaren, Yahudilerin eğitiminin ve refahının artmasına yönelik Osmanlı Devleti'nin çeşitli yerlerinde modern eğitim tekniklerinin uygulandığı okullar açmıştır. Manisa'nın Akhisar ilçesinde Yahudi Kolonizasyonu Derneği tarafından açılan Or Yehuda çiftliğindeki ziraat okulu bunlardan biridir. Dönemin en ileri tarım tekniklerinin kullanıldığı Or Yehuda ziraat okulu, bu yönüyle dikkatleri üzerine toplamış, çevresinde model bir okul olmayı başarmıştır.

I. Dünya Savaşı'nın olağanüstü şartları altında çıkarılan Mükellefiyet-i Ziraiye Kanunu ile zirai yükümlülüklerini yerine getiren okul, devlet bütçesinin karşılaştığı sıkıntıları tasarruf tedbirleriyle hafifletmek isteyen İzmir Valisi Rahmi Bey'in bu çerçevedeki planlarına dâhil olmuştur. Rahmi Bey, Seydiköy' de bulunan işletme maliyetleri yüksek olan bir ziraat okulunu, Akhisar'da bulunan Or Yehuda'ya taşımak, böylece zarar eden okulun mali yükünden kurtulmak istemiştir. Bunun için okul yöneticileriyle görüşmeler yürütmüş, uzlaşmaya çalışmıştır.

İlk etapta valinin ziraat okuluna ve arazisiyle beraber Or Yehuda'ya el koymak amacında olduğunu düşünen okul yöneticileri, bu durumdan kaygılanarak dernek yöneticilerinden ve Alman büyükelçiliğinden yardım talep etmişlerdir. Yahudiler savaş süresince, Osmanlı Devleti'nin müttefiki Almanya'dan destek ve himaye talep etmişlerdir. Bu olayda da dernek yöneticileri ilk adım olarak İzmir Alman konsolosu Gustav Humbert'e başvurmuşlardır. Humbert ise konuyu yakından takip ederek Alman Büyükelçiliği'ni bilgilendirmiştir. Gerek İzmir gerek İstanbul Alman dışişleri yetkilileri, valinin ikna edilerek Or Yehuda lehine bir karar çıkması için hükümet düzeyinde lobi faaliyeti yürütmüşlerdir. Bu çerçevede vali ve ziraat bakanıyla görüşmüşlerdir. Ancak bundan bir sonuç elde edememişlerdir. Zira Rahmi Bey, Humbert ile görüşmesindeki açıklamasında, nihayetinde kamu yararını ön planda tutmak zorunda kaldığını ifade ederek, bu çerçevede Seydiköy' deki ziraat okulunu Or Yehuda'ya taşımıştır. Ancak, düşman devlet vatandaşlığına sahip birisinin üzerine tapulu olan çiftliğe müsadere yöntemiyle el koyma yetkisine sahip olmasına rağmen buna başvurmamış, bir iyi niyet göstergesi olarak savaş sonrasında yeniden dernek yöneticileriyle görüşülebileceğini, uzlaşma durumunda bedeli karşılığında satın alınabileceğini ifade etmiştir. Uzlaşma olmaması durumda ise çiftliği boşaltma sözü vermiştir. Nitekim savaşın bitmesinden sonra çiftlik boşaltılarak sahiplerine iade edilmiştir.

Ancak savaş sonrasında, ülkenin olağanüstü koşullarından dolayı Or Yehuda eski günlerine kavuşamamıştır. Batı Anadolu'nun Yunanlılar tarafından işgali ve savaştan doğan zararın büyüklüğü ziraat okulunu canlandırma umutlarını azaltmıştır. Nitekim Or Yehuda 1924'te satışa çıkarılmış ve el değiştirmiştir.

 

KAYNAKLAR

Arşiv Belgeleri

Auswartiges Amt Politisches Archiv (AAPA)

“an den Kaiserlichen Geschaftstrager Herrn W. Von Radowitz” Konstantinopel-Ankara, nr. 392, J. Nr. 1334, Smyrna, den 30 Oktober 1916.

Dr. James Simon, “an den Kaiserl. Deutschen Kosul Herrn Humbert”, Konstantinopel-Ankara, nr. 392, Berlin, 21 Juni 1915.

Dr. James Simon, “Herrn J. Niego,” Konstantinopel-Ankara, nr. 392, 21 Juni 1915.

Dr. James Simon'un İstanbul Alman Konsolosluğu'na mektubu. Seiner Exzellenz dem Kaiserlichen Botschafter Herrn Freiherrn von Wangenheim, AAPA, Konstantinopel-Ankara, nr. 392, Berlin W, den 28. Dezember 1914.

Freiherrn von Wangenheim, auf Bericht J.Nr. 1150, AAPA, Konstantinopel-Ankara, nr. 392, Pera, den 8 Mai 1915.

Gustav Humbert, “An seine Durchlaucht den Kaiserlichen Botschafter Fürsten von Hohenloe Langenburg”, J.Nr. 2886, AAPA, Konstantinopel-Ankara, nr. 392, Smyrna, den 30 September 1915.

Gustav Humbert, Seiner Exzellenz dem Kaiserlichen Botschafter Herrn Freiherrn von Wangenheim, AAPA, Konstantinopel-Ankara, nr. 392, Smyrna, den 19. Januar 1915.

Gustav Humbert, Seiner Exzellenz dem Kaiserlichen Botschafter Herrn Freiherrn von Wangenheim, AAPA, Konstantinopel-Ankara, nr. 392,Smyrna, den 22 Februar 1915.

Gustav Humbert, Seiner Exzellenz dem Kaiserlichen Botschafter Herrn Freiherrn von Wangenheim, AAPA, Konstantinopel-Ankara, nr. 392, Smyrna, den 20. Januar 1915.

Gustav Humbert, Seiner Exzellenz dem Kaiserlichen Botschafter Herrn Freiherrn von Wangenheim, AAPA, Konstantinopel-Ankara, nr. 392, Smyrna, den 22 Februar 1915.

Gustav Humbert, Seiner Exzellenz dem Kaiserlichen Botschafter Herrn Freiherrn von Wangenheim, AAPA, Konstantinopel-Ankara, nr. 392, Smyrna, den 22 April 1915.

Zuckermann'ın Niego'ya mektubu, Cher Monsieur Niego, AAPA, Konstantinopel-Ankara, nr. 392, Smyrne le 10. Decembre 1914.

Zuckermann'ın Simon'a mektubu, Herrn James Simon, Mitglied der I.C.A., AAPA, Konstantinopel-Ankara, nr. 392, Smyrna, den 10. Dezember 1914.

Kitap ve Makaleler

BORA, H. Siren, “Alliance Israelite Üniverselle 'in Osmanlı Yahudi Cemaatini Tarım sektöründe kalkındırma çalışmaları ve İzmir yakınlarında kurulan bir çiftlik okul: Or Yehuda”, Çağdaş Türkiye Tarihi Araştırmaları Dergisi, Cilt 1, Sayı 3, 1993.

ESİN, Taylan, “Osmanlı'da Musevi İskân Birliği Çiftlikleri”, Toplumsal Tarih, Sayı 249 (Eylül 2014), s. 14-25.

RODRIGUE, Aron, Türkiye Yahudilerinin batılılaşması. Alliance okulları 1860-1925, (Çev. İbrahim Yıldız), Ayraç Yayınevi, Ankara, 1997.

TOPRAK, Zafer, İttihat Terakki ve Cihan Harbi. Savaş Ekonomisi ve Türkiye'de Devletçilik 1914-1918, Kaynak Yayınları, İstanbul, 2016.

 

Not: Eklere yer verilememiştir...

 

[1]   Yrd. Doç. Dr., Mersin Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Tarih Bölümü, [email protected]

[2]  H. Siren Bora, "Alliance Israelite Üniverselle 'in Osmanlı Yahudi Cemaatini Tarım sektöründe kalkındırma çalışmaları ve İzmir yakınlarında kurulan bir çiftlik okul: Or Yehuda", Çağdaş Türkiye Tarihi Araştırmaları Dergisi, Cilt 1, Sayı 3, 1993, s. 393.

[3]   Zafer Toprak, İttihat Terakki ve Cihan Harbi. Savaş Ekonomisi ve Türkiye'de Devletçilik 1914-1918, Kaynak Yayınları, İstanbul, 2016, s. 114-115.

[4] Toprak, s. 118-126.

[5] Taylan Esin, "Osmanlı'da Musevi İskân Birliği Çiftlikleri", Toplumsal Tarih, Sayı 249 (Eylül 2014), s. 14-25.

[6] H. Siren Bora, 390-391.

[7]  Aron Rodrigue, Türkiye Yahudilerinin batılılaşması. Alliance okulları 1860-1925, (Çev. İbrahim Yıldız), Ayraç Yayınevi, Ankara, 1997, s. 167.

[8] Bora, 394.

[9] Bora, 393-394.

[10] Bora, 396-397.

[11] Bora, 397.

[12] Auswârtiges Amt Politisches Archiv (bundan sonra: AAPA), "an den Kaiserlichen Geschâftstrâger Herrn W. Von Radowitz" Konstantinopel-Ankara, Dosya no: 392, J. Nr. 1334, Smyrna, den 30 Oktober 1916.

[13] AAPA, Zuckermann'ın Simon'a mektubu, Herrn James Simon, Mitglied der I.C.A., Konstantinopel-Ankara, Dosya no: 392, Smyrna, den 10. Dezember 1914.

[14]  AAPA, Zuckermann'ın Niego'ya mektubu, Cher Monsieur Niego, Konstantinopel- Ankara, Dosya no: 392, Smyrne le 10. Decembre 1914.

[15]  AAPA, Dr. James Simon'un İstanbul Alman Konsolosluğu'na mektubu. Seiner Exzellenz dem Kaiserlichen Botschafter Herrn Freiherrn von Wangenheim, Konstantinopel-Ankara, Dosya no: 392, Berlin W, den 28. Dezember 1914.

[16]  AAPA, Gustav Humbert, Seiner Exzellenz dem Kaiserlichen Botschafter Herrn Freiherrn von Wangenheim, Konstantinopel-Ankara, Dosya no: 392, Smyrna, den 19. Januar 1915.

[17] JCA'nın Osmanlı Devleti'nde sahip olduğu çiftliklerin birçoğu Belçika tebaasından Franz Philippson üzerine kayıtlıydı. Esin, 24.

[18]  AAPA, Dr. James Simon'un İstanbul Alman Konsolosluğu'na mektubu. Seiner Exzellenz dem Kaiserlichen Botschafter Herrn Freiherrn von Wangenheim, Konstantinopel-Ankara, Dosya no: 392, Berlin W, den 28. Dezember 1914.

[19]  AAPA, Ahenk Gazetesi, in: Gustav Humbert, Seiner Exzellenz dem Kaiserlichen Botschafter Herrn Freiherrn von Wangenheim, Konstantinopel-Ankara, Dosya no: 392, Smyrna, den 22 Februar 1915.

[20]  AAPA, Gustav Humbert, Seiner Exzellenz dem Kaiserlichen Botschafter Herrn Freiherrn von Wangenheim, Konstantinopel-Ankara, Dosya no: 392, Smyrna, den 20. Januar 1915.

[21] Bora, s. 397.

[22]  AAPA, Gustav Humbert, Seiner Exzellenz dem Kaiserlichen Botschafter Herrn Freiherrn von Wangenheim, Konstantinopel-Ankara, Dosya no: 392, Smyrna, den 22 Februar 1915.

[23]  AAPA, Gustav Humbert, Seiner Exzellenz dem Kaiserlichen Botschafter Herrn Freiherrn von Wangenheim, Konstantinopel-Ankara, Dosya no: 392, Smyrna, den 22 April 1915.

[24] AAPA, Freiherrn von Wangenheim, auf Bericht J.Nr. 1150, Konstantinopel-Ankara, Dosya no: 392, Pera, den 8 Mai 1915.

[25]  AAPA, Gustav Humbert, "An seine Durchlaucht den Kaiserlichen Botschafter Fürsten von Hohenloe Langenburg", J.Nr. 2886, Konstantinopel-Ankara, Dosya no: 392, Smyrna, den 30 September 1915.

[26] AAPA, Dr. James Simon, "Herrn J. Niego," Konstantinopel-Ankara, Dosya no: 392, 21 Juni 1915.

[27]  AAPA, Dr. James Simon, "an den Kaiserl. Deutschen Kosul Herrn Humbert", Konstantinopel-Ankara, Dosya no: 392, Berlin, 21 Juni 1915.

[28]  AAPA, Gustav Humbert, "An seine Durchlaucht den Kaiserlichen Botschafter Fürsten von Hohenloe Langenburg", J.Nr. 2886, Konstantinopel-Ankara, Dosya no: 392, Smyrna, den 30 September 1915.

[29]  AAPA, Gustav Humbert, “An seine Durchlaucht den Kaiserlichen Botschafter Fürsten von Hohenloe Langenburg”, J.Nr. 2886, Konstantinopel-Ankara, Dosya no: 392, Smyrna, den 30 September 1915.

[30]  AAPA, Dr. James Simon, “an den Kaiserl. Deutschen Kosul Herrn Humbert”, Konstantinopel-Ankara, Dosya no: 392, Berlin, 21 Juni 1915.

[31]  AAPA, Gustav Humbert, “An seine Durchlaucht den Kaiserlichen Botschafter Fürsten von Hohenloe Langenburg”, J.Nr. 2886, Konstantinopel-Ankara, Dosya no: 392, Smyrna, den 30 September 1915.

[32] Bora, 397-398.

[33]    AAPA, "an den Kaiserlichen Geschâftstrâger Herrn W. Von Radowitz" Konstantinopel-Ankara, Dosya no: 392, J. Nr. 1334, Smyrna, den 30 Oktober 1916.

[34] Bora, 397-398.

 

Kaynak:MCBÜ Sosyla Bilimler Dergisi, Cilt:15, Sayı: 3, Eylül 2017

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum