Nizami Gencevi'nin eserlerinde Türk ruhu var

Azerbaycan Devlet Pedagoji Üniversitesi profesörü, filoloji bilimleri doktoru, değerli hoca Yagub Babayev "Nizami Gencevi'nin eserlerinde Türk ruhu" olduğunu ifade etti.

Nizami Gencevi'nin eserlerinde Türk ruhu var
14 Mart 2023 - 22:15

Edebiyat bilgini: Nizami Gencevi'nin eserlerinde Türk ruhu var

Edebiyat bilgini: Nizami Gencevi'nin eserlerinde Türk ruhu var
Yagub Babayev

Son günlerde İran Dışişleri Bakanlığı sözcüsü, Azerbaycanlı şair Nizami Gencevi hakkında o kadar yanlış bir fikir verdi ki Nizami, İran soylularının soyundan gelen İranlı bir şair ve ulusal-etnisite açısından bir Fars. İran Dışişleri Bakanı sözcüsü tarafından dile getirilen bu görüş elbette yeni değil. Şovenist İranlı bilim adamlarının ve siyasetçilerin binlerce kez okuduğu eski bayatlamanın bin bir tekrarıdır. Aslında bu sözde fikrin hiçbir bilimsel ve mantıksal dayanağı yoktur.
Her şeyden önce Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, İran Dışişleri Bakanlığı sözcüsünün bu görüşüne 10. Küresel Bakü Forumu'nda "Günümüzün Dünyası: Zorluklar ve Umutlar" konulu konuşmasında oldukça ikna edici bir yanıt verdi. Cumhurbaşkanı, Nizami'nin eserinin tüm bilimsel parametreleri, fikirleri, içeriği ve sanatsal-estetik yapısı nedeniyle şairin Azerbaycan Türkü olduğu konusunda hiçbir şüpheye yer bırakmadığını belirtti.
Azerbaycan Devlet Pedagoji Üniversitesi profesörü, filoloji bilimleri doktoru, değerli hoca Yagub Babayev bu konuda AZERTAC'a bilgi verdi.
Alim, İran şovenistlerinin Nizami Gencevi'nin Fars kökenli olduğuna dair ellerinde tek bir gerçek olduğunu kaydetti. Bu gerçek, Nizami'nin eserlerini Farsça yazmasıdır. Böyle bir mantık saçmadır ve Nizami'nin milliyetinin Fars olmasına dayanak olamaz. Çünkü Orta Çağ'da Farsça şiir yazmak bir edebiyat geleneğiydi. Khagani, Arif Ardabili, Assar Tebrizi, Nesimi, Fuzuli, Saib Tebrizi vb. Uyrukları tartışmasız Azerbaycan Türkleri olarak kabul edilen onlarca Azerbaycanlı şair, Fars dilinde birçok şiir örneği vermişlerdir. O halde bu şairleri aslen Farsça saymak gerekir. Ya da Orta Çağ'da Fars kökenli olan ve o dönemde İslam coğrafyasında ilim dili kabul edilen Arapça'yı Farsça değil, Arapça yazan âlimleri düşünmeliyiz.
Nizami'nin Azerbaycan Türkü olduğuna dair yüzlerce gerçek söylemek mümkündür. İranlı hayranlara bazılarını hatırlatmak istiyoruz:
Nizami kendisini "Ganjavi", yani "Ganjali" olarak adlandırdı. Bununla dahi sanatçı, gençliğine yadsınamaz bir damga vurmuştur. İran hayranları ister 12. yüzyılda ister ondan önce ve sonra Gence'de yaşamış 5-10 İranlıyı saysınlar. Tarihsel olarak Gence Türklerin anavatanıdır ve 12. yüzyılda da öyleydi.
Nizami'nin eserlerinde Gence'ye karşı derin bir sevgi, saygı ve vatanseverlik vardır. Örneğin şair, "Gence, Harut'u yakan Babil'imdir" der. Yani Gence kötülüğü, kin ve nefreti yakan kutsal bir yerdir. İranlı hayranlar söylesin, bakalım sanatçı hangi İran şehri hakkında bu kadar yüksek görüş bildirmiş?
Şairin "İskendername" adlı eserinde sözde bir mısra vardır: "Ben kendim Gence Denizi'nde bir köpek olmama rağmen, aslında Kuhistan eyaletinin Kum şehrindenim." İranlı Sevdalılar, Nizami'yi Farslaştırmak için şairin bu mısrasına sık sık başvururlar. Ancak bu ayet, şiirin eski el yazmalarında bulunmaz. Yani bu mısra sonraki yüzyıllarda Fars yazıcıları tarafından şiire yanlış olarak eklenmiştir.
Nizami'nin düşünce tarzı, düşünce tarzı, fikir dünyası tamamen Türk ruhuna, Türk kıyafetlerine bürünmüştür ve içinde Farslıktan eser yoktur.
Nizami, hiçbir eserinde Farsça kelimeye hiçbir yerde anlam vermemekte, kelimenin anlamsal anlamına tamamen kayıtsız kalmaktadır. Çünkü Farsça gibi "Fars" kelimesinin anlam yükü de şair için ilgi çekici değildir. Ancak düşünür eserlerinde "Türk" kelimesini pek çok kez kullanır. Ayrıca bu kelime "cesur", "cesur", "korkusuz", "güzel" vb. kelimelerin eş anlamlısı olarak yani tamamen pozitif bir tonda çalışmaktadır. Bu onun Türklere olan sempatisinin açık bir göstergesidir.
Şairin eserlerinde "Türk" kelimesinin kullanıldığı olumlu bir karakterin güzel imgelerine de rastlarız. Örneğin "Yedi güzeller" Türknaz ve Türktaz gibi güzel kadınların isimlerinden bahseder.
Sanatçının eserlerinde çok sayıda Türkçe kelime bulunmaktadır. Şimdi bile Gence lehçesinde "hanjarı" ("nasıl?", "nasıl?" anlamlarına gelir) kelimesinin Nizami'de kullanıldığını görüyoruz. Veya "dovga" kelimesine vb.
"Hüsrev ve Şirin"de Nuzami şöyle yazar: "Eğer benim Türk olmam her zaman saraydan bir sır olarak kaldıysa, bunu sen kendin biliyorsun."
Yine "Hüsrev ve Şirin" adlı eserinde Kıpçak Türk ressamı olan eşi Afag'ın ölümü hakkında şunları söyler:
Aghya'ya kızgın, bana karşı nazik,
O çapkın hayvan benim ruh ikizimdi.
Türkler yalnızdı ve birine ihtiyaçları vardı.
Benim ülkemi sadece Türkler yağmaladı.
O Türk gitmişse, bir gün çadırdan,
Türkzade'yi kurtar Ey Yaratıcı.
Şair burada sadece Afag'ın değil, oğlu Muhammed'in de Türk olduğunu hatırlatır. Son mısrada "türkzade" ("Türk oğlu", "Türk soyundan gelen") derken şair, oğlu Muhammed'i kasteder. Yazar oğluna neden "Perszade" değil de "Türkzade" diyor? Çünkü Nizami de oğlu da Türk kökenlidir.
Nizami'nin "Kâbe'nin Sultanı" gazelinde Hz. Muhammed (s.a.v.), Peygamberimiz'e "Arap kökenli bir Türk" (!!!) demektedir:
Arap uzuvları olan bir Türk'tür, her gün binlerce gönül avlar,
Amber'in parlak beyaz yüzünde siyah bir nokta var.
Şair neden İslam peygamberini bir İranlıya değil de bir Türke benzetiyor? Fars hayranları düşünsün.
Elbette nasıl ki Genceli Nizami hiçbir zaman İranlı olmadıysa, İran değirmenine su dökenler de onu Azerbaycan Türklerinin elinden alamazlar.
Kaynak: https://azertag.az/xeber/Adebiyyatsunas_alim_Nizami_Gencevinin_eserlerinde_turk_ruhu_var

 

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum