Yahya Kemâl'in şiir anlayışı
Yahya Kemâl'in şiir anlayışı
Ahmet SEVGİ
[email protected]
Rivayet ederler ki dönemin şairlerinden biri Yahya Kemâl'e şöyle der: "Üstat, eskiden şiir vardı, şairi yoktu, biz ona 'lâ-edrî' (kimin tarafından söylendiği bilinmeyen şiirler için kullanılan bir tabir) derdik. Şimdi şair var, şiiri yok, buna ne ad vereceğiz?
Yahya Kemâl, kendisine yapılan bu tarizi hemen anlar ve muhatabına şöyle mukabelede bulunur: "Bu kadar eseriniz var, bunlar unutulabilir lakin bu espriniz asla unutulmayacaktır."
Gerçekten de Yahya Kemâl çok az şiir yazmıştır. Yazdığı şiirleri neşretmediği için de ortada şair (Yahya Kemâl) vardır, şiiri yoktur.
Ayrıca Yahya Kemâl, "Şiir nedir?" sorusuna Ahmet Haşim (Bkz. Ahmet Haşim, "Şiir Hakkında Bazı Mülahazalar", PİYALE, İlhami-Fevzi Matbaası, İst. 1926, s. 4-12.) yahut Necip Fazıl gibi (Bkz. Necip Fazıl, "poetika", ÇİLE, Büyük Doğu Yayınları, İst. 2011, s. 471-497.) mufassal cevap vermekten de uzak durmuştur.
Onun kenarda köşede kalmış yahut kendisiyle yapılan röportajlarda görülen kırık ayna parçacıkları misali şiire dair görüşlerini bugün sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bir röportajda Orhan Seyfi Orhon'un "Şiir hakkındaki telakkinizi söyler misiniz?" sorusuna Yahya Kemâl şu cevabı veriyor:
"Ciddî filozofların tariflerinden en husûsî telakkîlere kadar bu suâle verilmiş cevaplar çoktur. Zannederim ki en doğrusu Taine'in Sanatların Tabiatı diye meşhur mebhasindeki tariftir. Hayatta şiir diye, tabiatı kendine has, bir şey vardır, madeni malumdur, bizim hislerimizdir, şevklerimizdir, ihtiraslarımızdır, sanatı da malumdur; lisandır, vezindir, kafiyedir, şu ve bu marifettir. Şiiri ne o hisleri duyan herkes, ne de onun sanatını iyi kullananlar söyleyebiliyor. İmam Hüseyin'i sevip de kendini bıçaklarla ve zincirlerle, 'yâ Hüseyn' diye diye döğenler onun mersiyesini söyleyemiyor, kendini hiçbir işkenceye sokmayan bir Muhteşem Kâşânî (ö.1588) söylüyor. Macaristan'daki eski ordularımızda destan hissi taşıyan cengâverlerimiz vardı, yalnız o destanı hiçbir meydan muharebesi görmemiş olan Bâkî teganni edebiliyor. Görülüyor ki ne his, ne de sanat kâfi… Şiiri şair olarak yaratılmış bir insan ifade edebiliyor." (Bkz.Yahya Kemal, EDEBİYATA DÂİR, İst. 1971, s. 270-271.)
Yahya Kemâl, Varşova'dan Faruk Nâfiz'e gönderdiği bir mektupta şiire dair görüşlerini de dile getirmiş ancak söz konusu mektup kaybolduğu için bugün o mektuptan sadece kısa bir bölüm var elimizde:
"Şiir kalpten geçen bir hâdisenin lisan halinde tecelli edişidir; hissin birdenbire lisan oluşu ve lisan hâlinde kalışıdır. Düşündüklerimizi vezinle ve lisanla ifade edişimiz şiir değildir. Bir mısraın şiir olup olmadığı gayet âşikârdır. Derûnî âhenk ile ifade edilmişse şiirdir. Fakat duyulmaksızın yalnız vezin ve lisan mümaresesiyle (alışıklık, hüner, maharet) söylenen söz şiir olmaz.
Şiirde nefes ve ses iki unsurdur. Mısraın ayakları yerden kopmazsa yahut en hafif bir kulağı bir ses gibi doldurmazsa hâlis şiir değildir." (Yahya Kemal, age., s. 45)
İbnülemin Mahmut Kemâl İnal'ın, kim olduğunu söylemeden "Yahya Kemâl'in şiirlerini, öteden beri takip ve tetkik eden bir şair, bana tevdi eylediği makalede diyor ki" şeklinde takdim ederek "tezkire"sine aldığı makalede (Bkz. İbnülemin Mahmut Kemal İnal, SON ASIR TÜRK ŞAİRLERİ, Dergâh Yayınları, İst. 1988. c. 2, s. 846) verilen şu ifadeler şairin şiir anlayışını özetler mahiyettedir:
"Şiir, sözün musikisidir. Zemini ister his olsun, ister fikir olsun, ister tasvir olsun, hâsılı zemin ne olursa olsun, mısra, tıpkı bir tayyare (uçak) yerden kalkar gibi uçmadıkça yani kulağımıza bir güfte gibi değil, bir beste gibi gelmedikçe şiiri ifade etmiş sayılmaz. Kuru selâset, edebî bir meziyet sayılsa bile şiir değildir."
Bütün bu ifadeler de gösteriyor ki Yahya Kemâl'e göre şiir güfteden ziyade bestedir. Yani şiir, okumak için değil, dinlemek için vardır. Tıpkı şarkının, türkünün okumak için değil dinlemek için var olduğu gibi… Esasen şair bir beytinde bu görüşünü şöyle hülâsa etmiştir:
"Üstat elinde serteser ÂHENK olur LİSÂN
Mızraba SES verir KELİMÂTIYLA tel gibi." (Bkz. Yahya Kemal, ESKİ ŞİİRİN RÜZGÂRIYLA, İst. 1974, s. 39)
Büyük Türk şairi Yahya Kemâl'i ölüm yıldönümünde rahmetle anıyoruz…
ACZİMİN GİRYESİ:
Ölenler öldü kalanlarla mustarip kaldık,
Vatanda hor görülen bir cemaatiz artık.
(Yahya Kemâl)
Kaynak.https://www.yenicaggazetesi.com.tr/yahya-kemlin-siir-anlayisi-592990h.htm
FACEBOOK YORUMLAR