ARZU KUREYŞİ YAZDI: GÜNAHSIZ
Seni unutmanın mutluluğunu yaşamaktayken düşlerimde anladım ki sen unutulmayacaksın.
12 Temmuz 2024 - 13:52
GÜNAHSIZ
Günah işler gibiydi birbirimize olan bakışlarımız. Çünkü bizdik hikâyeyi yazanlar...
Hikâyenin sonunda sendin giden. Hem de arkasına bakmayan bir Sen...
Hikâyende ben bir çocuktum.
Koşmaktan, dağları tırmanmaktan, yağmurların altında ıslanmaktan, geceleri yıldızları izlemekten, kendimle konuşmaktan ve seni aramaktan yorulmuşken gözlerimi kapatıp düşünmekti, beni teselli eden.
Seni unutmanın mutluluğunu yaşamaktayken düşlerimde anladım ki sen unutulmayacaksın.
Çünkü her defasında gözyaşlarım eşlik ediyordu adını bilemediğim bu duyguma.
Seni düşünmekten önümü görmezdi gözlerim. Yerde buluyordum kendimi.
Elimdeki yaralarım acıdığında, gözyaşımı görmesinler diye kimsenin olmadığı yerlerde, sessizce ağlardım.
Bazen sokaklarında bilerek kayıp ederdim kendimi. Annesini kayıp eden bir çocuğa benziyordu hâlim.
Belki gözlerini görürüm diye önümdeki herkese bakardı gözlerim. Ama gözlerine benzeyen gözler yaratılmamıştı bu hikâyede. Bunu gözlerini görmeyince, anladım.
Hikâyende ben kendimi sana harcıyordum.
Biliyorum, bizdik bu hikâyeyi yazanlar...
Hiç gülemedim hikâyede.
Hiç gülmek istemedim. Çünkü seni hatırlatıyordu dudaklarımdaki gülümsemeler.
Seni hatırlatıyordu yağmur. Yağmur Yağdığında damlalarını görmeyeyim diye perdeleri çekip bitmesini beklerdim.
Sesi senin sesine benzediği için ellerimi kulaklarımdan çıkartmazdım bitesiye kadar.
Kimse seni ne kadar sevdiğimi bilmiyordu bu hikâyede.
Yağmur da, toprak da, Ay ve Güneşin de bilmiyordu seni ne kadar sevdiğimi
Bilselerdi onlar da seni ararlardı.
Sana benzemeye çalışmazlardı.
Bilir misin ki her yere baktığımda aklıma geldiğini?
Uzaklara dalınca düşlerim hep seni düşündüğümü bilir misin?
Belki bilirsin.
Belki bu yüzden hep uzaklarda kaldın.
Belki bu yüzden gitmeni isterdim.
Sen gidersen hikâyemiz bitecek ve daha fazla günah işleyemez oluruz senle.
Çünkü bilirsin kalp kırmanın büyük bir günah olduğunu...
Bir gece daha hikâyemizi yıldızlara anlatırken bir baktık ki bitmek üzere hikâyemiz ve o an gözyaşlarımız eşlik etti kelimelerimize.
Bu gözyaşların mutluluktan aktığını ikimiz de biliyorduk.
Birbirimizden nefret ediyorduk ama hikâyedeki rolümüzü oynamak zorundaydık.
Sana gitme demiyorum.
Git, ben artık yeterim kendime.
Görünüyor önümüzdeki son durak, hayatın treninden inmenin zamanı kuşatmış ikimizi de.
Böylelikle ayrılır yolumuz sonsuza dek.
Ve sonunda;
Anlarız ki başlayıp biten her hikâye gibi hikâyemizin de bittiğini.
Anlarız ki gitmeliyiz artık uzaklara.
Bizdik bu trene binmek isteyen ve bilirdik son durağa varınca ineceğimizi.
Bunları bile bile bindik trene.
Günah işler gibi bindik. Korktuk durağa yaklaşacağımızdan.
Ve sonunda vardık son durağa...
Bunları bile bile hikâye yazdık.
Ve sen artık;
Hiçbir şey deme. Bırak sessizlik olsun giderken...
Bırak karanlık olsun ki görünmeyelim.
Bırak bitsin...
Konuşmana gerek yok eğer gözlerin eskisi gibi konuşabiliyorsa.
Üzülmene gerek yok eğer başka bir hikâye yazabiliyorsa ellerin.
Sevmene gerek yok eğer uzaktan seviyorsan.
Seni affetmek, seni sevmek kadar acı verse de inan ki giderken affederim seni. Böylelikle sen günahsız kalırsın.
Bu da benim sana olan son sözüm olsun.
Arzu KUREYŞİ. 16.06.2024
Günah işler gibiydi birbirimize olan bakışlarımız. Çünkü bizdik hikâyeyi yazanlar...
Hikâyenin sonunda sendin giden. Hem de arkasına bakmayan bir Sen...
Hikâyende ben bir çocuktum.
Koşmaktan, dağları tırmanmaktan, yağmurların altında ıslanmaktan, geceleri yıldızları izlemekten, kendimle konuşmaktan ve seni aramaktan yorulmuşken gözlerimi kapatıp düşünmekti, beni teselli eden.
Seni unutmanın mutluluğunu yaşamaktayken düşlerimde anladım ki sen unutulmayacaksın.
Çünkü her defasında gözyaşlarım eşlik ediyordu adını bilemediğim bu duyguma.
Seni düşünmekten önümü görmezdi gözlerim. Yerde buluyordum kendimi.
Elimdeki yaralarım acıdığında, gözyaşımı görmesinler diye kimsenin olmadığı yerlerde, sessizce ağlardım.
Bazen sokaklarında bilerek kayıp ederdim kendimi. Annesini kayıp eden bir çocuğa benziyordu hâlim.
Belki gözlerini görürüm diye önümdeki herkese bakardı gözlerim. Ama gözlerine benzeyen gözler yaratılmamıştı bu hikâyede. Bunu gözlerini görmeyince, anladım.
Hikâyende ben kendimi sana harcıyordum.
Biliyorum, bizdik bu hikâyeyi yazanlar...
Hiç gülemedim hikâyede.
Hiç gülmek istemedim. Çünkü seni hatırlatıyordu dudaklarımdaki gülümsemeler.
Seni hatırlatıyordu yağmur. Yağmur Yağdığında damlalarını görmeyeyim diye perdeleri çekip bitmesini beklerdim.
Sesi senin sesine benzediği için ellerimi kulaklarımdan çıkartmazdım bitesiye kadar.
Kimse seni ne kadar sevdiğimi bilmiyordu bu hikâyede.
Yağmur da, toprak da, Ay ve Güneşin de bilmiyordu seni ne kadar sevdiğimi
Bilselerdi onlar da seni ararlardı.
Sana benzemeye çalışmazlardı.
Bilir misin ki her yere baktığımda aklıma geldiğini?
Uzaklara dalınca düşlerim hep seni düşündüğümü bilir misin?
Belki bilirsin.
Belki bu yüzden hep uzaklarda kaldın.
Belki bu yüzden gitmeni isterdim.
Sen gidersen hikâyemiz bitecek ve daha fazla günah işleyemez oluruz senle.
Çünkü bilirsin kalp kırmanın büyük bir günah olduğunu...
Bir gece daha hikâyemizi yıldızlara anlatırken bir baktık ki bitmek üzere hikâyemiz ve o an gözyaşlarımız eşlik etti kelimelerimize.
Bu gözyaşların mutluluktan aktığını ikimiz de biliyorduk.
Birbirimizden nefret ediyorduk ama hikâyedeki rolümüzü oynamak zorundaydık.
Sana gitme demiyorum.
Git, ben artık yeterim kendime.
Görünüyor önümüzdeki son durak, hayatın treninden inmenin zamanı kuşatmış ikimizi de.
Böylelikle ayrılır yolumuz sonsuza dek.
Ve sonunda;
Anlarız ki başlayıp biten her hikâye gibi hikâyemizin de bittiğini.
Anlarız ki gitmeliyiz artık uzaklara.
Bizdik bu trene binmek isteyen ve bilirdik son durağa varınca ineceğimizi.
Bunları bile bile bindik trene.
Günah işler gibi bindik. Korktuk durağa yaklaşacağımızdan.
Ve sonunda vardık son durağa...
Bunları bile bile hikâye yazdık.
Ve sen artık;
Hiçbir şey deme. Bırak sessizlik olsun giderken...
Bırak karanlık olsun ki görünmeyelim.
Bırak bitsin...
Konuşmana gerek yok eğer gözlerin eskisi gibi konuşabiliyorsa.
Üzülmene gerek yok eğer başka bir hikâye yazabiliyorsa ellerin.
Sevmene gerek yok eğer uzaktan seviyorsan.
Seni affetmek, seni sevmek kadar acı verse de inan ki giderken affederim seni. Böylelikle sen günahsız kalırsın.
Bu da benim sana olan son sözüm olsun.
Arzu KUREYŞİ. 16.06.2024
FACEBOOK YORUMLAR