Türk dünyasının birliği entegrasyon aşamasında

Türk dünyasının birliği entegrasyon aşamasında
09 Temmuz 2024 - 11:19
Kamal Adıgözalov

Türk dünyasının birliği entegrasyon aşamasında


Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) başkanlarının Şuşa'da gerçekleştirdiği resmi olmayan zirve toplantısıyla ilgili çeşitli çevrelerde ilginç analizler yapılıyor. Araştırmaları Şuşa zirvesinin jeopolitik etkisinin büyük olacağını gösteriyor. TDT bir kurum olarak bölgesel ve küresel jeopolitik süreçlerde giderek daha fazla yer alacak. Buradaki ilginç ve konuyla ilgili inceliklerden biri hiç şüphesiz Azerbaycan Cumhurbaşkanı'nın TDT'deki öncü rolünün tam olarak kabul edilmesiyle ilgilidir. İlham Aliyev'in Şuşa zirvesindeki konuşması ve katılımcıların tepkileri de bunu doğruluyor. Ayrıca Şuşa'da Karabağ Deklarasyonu adı verilen bir belge kabul edildi. Bu belge sadece TDT'nin potansiyelini ifade etmekle kalmıyor, aynı zamanda stratejik gelişim yolunu da gösteriyor. TDT'nin önüne birçok görev koyduğu sonucuna varıldı. Bütün bunların arka planına karşı TDT'nin Şuşa zirvesinin bazı yönlerini detaylandırmak gerekiyor.
TDT'nin lideri İlham Aliyev
Şuşa'da düzenlenen Türk Devletleri Teşkilatı'nın resmi olmayan zirvesinin tarihi ve jeopolitik önemi konusunda uzmanların görüşleri dünya basınında zaten yayınlanıyor. Bu olaya bu kadar hızlı tepki verilmesi tesadüf değil. Çünkü Şuşa zirvesi başlı başına sıradan bir zirve değildi. Şanghay İşbirliği Örgütü'nün (ŞİÖ) Astana zirvesinden hemen sonra ve NATO zirvesinden önce yapılmasının özel bir jeopolitik anlamı var. Uzmanlar, Şuşa Zirvesi'nin Türk devletlerinin küresel ölçekte giderek daha geniş katılım gösterme niyetlerinin tezahürlerinden biri olduğundan emin.
Ayrıca TDT üyeleri Şuşa'da bölgesel ve küresel ölçekte etkileri tartışılmaz olan güncel konuları ele aldı. Bu açıdan Karabağ Deklarasyonu'nun imzalanması ve bir takım stratejik konuları içermesi büyük ilgi görüyor. Konu, Karabağ Deklarasyonu'nun gelinen aşamada Türk devletlerinin hem kendi aralarında hem de diğer devletlerle ilişkilerde uygulayacakları koordineli politikanın ana yönlerini ifade etmesiyle ilgilidir.
İtiraf edelim ki, tarih boyunca Türk devletleri arasında bu düzeyde siyasi-hukuki ilişkiler ve bunların resmi düzenlenmesi söz konusu olmamıştır. Öte yandan TDT'nin bir örgüt olarak büyük jeopolitik alanda etkin bir rol oynamaya başlaması da oldukça anlamlı.
Bütün bunların arka planında önemli bir noktanın altını çizmek gerekiyor. Mesele şu ki, Türk devletleri arasındaki mevcut üst düzey ilişkiler Azerbaycan'ın girişimlerine dayanmaktadır. Bu girişimler Büyük Önder Haydar Aliyev'in ismi ve faaliyetleriyle ilgilidir. Bu süreçte "Bir millet, iki devlet" tezinin ana fikir olduğunu herkes kabul ediyor. Öte yandan 2009 Nahçivan Deklarasyonu'nda TDT'nin kurulmasının gerekliliğinin vurgulanması özel bir ivme kazandırdı. Şu anda Türk devletlerinin liderleri, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in bu süreçteki rolünü açıkça kabul etmektedir.
Karabağ Deklarasyonu açıkça şunu belirtmektedir: "Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Ekselansları İlham Aliyev'in, Konseyin olağan toplantılarına ek olarak yılda bir kez Devlet Başkanları Konseyi'nin (HSC) gayri resmi toplantıları yapılması yönündeki teklifini memnuniyetle karşılıyoruz." "TDT'nin kurulmasına ilişkin Nahçıvan Anlaşması uyarınca Devlet Başkanları (HSC)" ve "TDT Devlet Başkanları'na Azerbaycan Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Ekselansları İlham Aliyev'e büyük ve sürekli katkılarından dolayı teşekkür ederiz. Türk dünyasının birlik, beraberlik, güvenlik ve refahının sağlanması, TDT'nin birlik ruhunun güçlendirilmesindeki kararlı liderliği ve Şuşa'daki gayrı resmi zirvede başarıyla sonuçlanan görüşmelere başkanlık etmesi nedeniyle, Türk dünyasının samimi misafirperverliğini derinden takdir ediyoruz. Azerbaycan hükümeti ve halkı."
Türk dünyası ve TDT'nin güçlenmesi
İlham Aliyev'in TDT'nin lideri olarak kabul edilmesi, Türk dünyasının ve TDT'nin güçlendirilmesinin Azerbaycan dış politikasının öncelikli yönlerinden biri olmasıyla yakından ilgilidir. Çünkü Azerbaycan devlet başkanının Türk dünyasının ilerlemesi adına her zaman çok ciddi siyasi ve diplomatik adımlar attığı bir gerçektir. Şuşa zirvesinde İlham Aliyev bu konuda net görüş bildirdi. Dolayısıyla bundan sonra Azerbaycan Cumhurbaşkanı TDT'nin güçlendirilmesi konusunda faaliyet gösterecek. Oldukça iyimser bir ruh hali yaratıyor. Diğer şeylerin yanı sıra, teşvik edici önemi bir bütün olarak Türk dünyasının stratejik ve küresel jeopolitik durumuyla ilgilidir. Azerbaycan lideri Şuşa bu konuda somut tezini dile getirdi.
"21. yüzyıl Türk dünyasının gelişme yüzyılı olmalıdır"
Azerbaycan Cumhurbaşkanı, TDT'nin stratejik bir işbirliği platformu olduğunu belirtti. Bir bütün olarak bakıldığında XXI. yüzyılda Türk devletlerinin işbirliği planlarının varlığı ortaya çıkmaktadır. Ana hedefi Türk devletlerini dünyanın en gelişmiş devletleri arasına koymaktır. Bu açıdan bakıldığında 21. yüzyılın Türk dünyasının gelişme yüzyılı olduğu düşüncesi jeopolitik anlamı büyük bir tezdir.
Mesele aynı zamanda 21. yüzyılın jeopolitik "yüzü"nün Türk devletleri tarafından belirlenebileceği gerçeğiyle de ilgilidir. Dünyada yüzyıllardır kendini gösteren adaletsizlik, hukuksuzluk ve hümanizm karşıtlığı bir an önce sona erdirilebilir. Bu iyimser görüşün Şuşa tarafından dile getirilmesinin özel bir anlamı var. İşte bu gerçeklikten yola çıkarak düşünce kuruluşlarının jeopolitik anlamı olan ilginç bir sonuca vardıkları görülüyor. Bunu Azerbaycan Cumhurbaşkanı da dile getirdi.

"TDT dünya çapındaki güç merkezlerinden biri haline gelmeli"
Bu jeopolitik anlamda çok güçlü bir tez. Çünkü şu anda dünya güç merkezlerinin faaliyetlerinde küresel ölçekte derin bir kriz yaşanıyor. Hiçbiri uluslararası hukuk ve adalet düzeyinde görevlerini yerine getiremez. Bu nedenle dünyanın farklı bölgelerinde entrikalar, çatışmalar, anlaşmazlıklar, askeri çatışmalar artıyor. Korkutucu eğilimlerden biri de küresel jeopolitik güç merkezlerinin birbirleriyle keskin çatışmalarıdır.
Böyle bir durum mantıksal olarak küresel ölçekte güç merkezlerini dengeleyebilecek yeni bir güç merkezinin ortaya çıkmasını teşvik etmektedir. TDT bu rolü üstlenebilir. Bunun için yeterli potansiyele sahip. Öte yandan TDT üyeleri bireysel ve kolektif olarak giderek ciddi bir güç haline geliyor. Azerbaycan ilk sırada yer alıyor. Bakü faaliyetlerini sürekli olarak çeşitli yönlerde güçlendiriyor ve halihazırda bölgesel lider olarak küresel nüfuza sahip devletlerden biri. Azerbaycan'ın uyguladığı çeşitli projeler birçok ülkenin ulusal güvenliğini sağlayan faktörler arasında yer alıyor.
Bu süreçte Azerbaycan Cumhurbaşkanı'nın Şuşa'da vurguladığı bir tezin rolü özeldir. İlham Aliyev orada yaptığı konuşmada, "Türk devletlerinin liderlerinin kurtarılmış topraklara yaptığı ziyaretler kardeşlik dayanışmasının bir tezahürüdür." Mesele şu ki, bu dayanışmayı teşvik eden kişi Azerbaycan'ın lideridir. Bu nokta olmasaydı Şuşa'daki TDT zirvesi bu kadar yüksek düzeyde düzenlenemezdi.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı'nın somut girişim ve projeleriyle bunu başardığını da vurgulamak gerekir. Aşağıdaki tezler de vurguladığımız bu fikri doğrulamaktadır.
"Enerji alanında stratejik ortaklığımız çok önemli"
Evet, Azerbaycan Cumhurbaşkanı kesinlikle haklı; Azerbaycan'ın uyguladığı enerji stratejisi, Türk devletlerinin görsel ve pratik işbirliğinde belirleyici rol oynuyor. Bu projeler Türk devletlerini sözde değil fiilen birleştiriyor. Bu nedenle, bir bütün olarak karşılıklı fayda sağlayan iletişim platformlarının oluşturulmasında enerji alanında stratejik işbirlikleri ön plana çıkmaktadır. Bu bağlamda başka bir işbirliği biçiminin öneminden bahsetmek gerekir.
Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in Şuşa'da dile getirdiği şu görüş ilginçtir: "Azerbaycan, Türk devletlerine önemli transit hizmetleri sağlıyor." Çünkü ulaştırma-lojistik hizmetleri, modern devletlerin istikrarlı ve güvenilir karşılıklı ilişkilerinin en önemli koşullarından biridir.
Tabii buna mali sorunlar da dahil. Şuşa'da Türk Yatırım Fonu'nun kurulmasına devlet başkanlarının büyük önem vermesi, baktığımız bağlamda çok önemli bir konudur. Cumhurbaşkanı İlham Aliyev bunu somut olarak ifade etti. Devlet başkanı şunları söyledi: "... Türk Yatırım Fonu'nun kuruluş toplantısının yapılması ekonomik ilişkilerimizi daha da derinleştirmeye hizmet eden bir sonraki başarılı adımdır."
Dolayısıyla TDT'nin resmi olmayan Şuşa zirvesi aslında hem örgütün hem de daha geniş jeopolitik alanın hayatında önemli bir olaydır. Bu etkinlikte alınacak kararlar birçok ülkenin dış politikasını değiştirebilir. Yukarıda vurgulanan noktalar Azerbaycan'ın bu süreçte liderliğini sürdürdüğünü gösteriyor. Bu liderliğin olumlu sonuçlarını önümüzdeki yıllarda daha net göreceğiz!

Not: Analiz ilk olarak 9 Temmuz 2024 tarihinde turkustan.az sitesinde yayınlanmıştır.

FACEBOOK YORUMLAR

YORUMLAR

  • 0 Yorum